COVID-19 ile ortaya çıkan sosyal etiketlenme ile başa çıkma

Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19 ismi bilinçli olarak, ‘etiketlenmenin’ önüne geçmek amacıyla seçilmiştir. Sosyal etiketlenme ya da stigmatizasyon, bireylerin ya da bir grup insanın sahip oldukları bir hastalık nedeniyle maruz kaldıkları olumsuz muameledir. Gerçekten hasta olan kişiler hastalığını gizler ve hastalığın toplum içinde daha da yayılmasına neden olabilir.

COVID-19 ile ortaya çıkan sosyal etiketlenme ile başa çıkma

COVID-19 ile ortaya çıkan sosyal etiketlenme ile başa çıkma

Prof. Dr. Hakan Yaman

Sosyal etiketlenme ya da stigmatizasyon bireylerin ya da bir grup insanın sahip oldukları bir hastalık nedeniyle maruz kaldıkları olumsuz bir muameledir. Salgın bir hastalık sırasında hastalanan kişiler etiketlenirler, klişelere maruz kalırlar, diskrimine edilirler, ayrı yerlerde tedavi edilirler ya da sahip oldukları düşünülen hastalıkları nedeniyle statü kaybına uğrarlar.


Bu etiketlenme hastanın kendisi kadar yakınlarını da olumsuz etkileyebilir. Hasta olmayıp, benzeri bazı özellik ve kriter taşıyan kişiler de etiketlendirilirler. Yeni ortaya çıkan COVID-19 salgını da benzeri etiketlendirmeleri ortaya çıkarmıştır.

Özellikle COVID-19’da bu etiketlenmenin yoğun biçimde yaşanmasının nedeni COVID-19’un yeni ve birçok bilinmeyenin olması ve bilinmeyenden çok korkuyor olmamızdır. Etiketlenme toplum içinde hastalığın kendisinden daha çok zarar ortaya çıkarabilir. İnsanların birbirine karşı güvenini azaltır, belirli risk altındaki grupların izole edilmesine ve hasta bireylerin kötü muameleye maruz kalmalarına neden olur.

Hasta olan kişiler, hasta olduğunu gizleme eğilimine girer

Bundan dolayı gerçekten hasta olan kişiler hastalığını gizler ve hastalığın toplum içinde daha da yayılmasına neden olabilir, hasta bireylerin sağlık kurumlarına başvurmalarına engel olur ve böylece hasta kişinin uygun tedavi alması engellenir, hastalığın kontrolü sağlanamayabilir, hastalığın yayılmasını engelleyecek davranışların yerine getirilmesi engellenir ve böylece yine hastalık yayılmaya devam eder.

Bu nedenle hastalar rahatlatılmalı ve kendilerine iyi davranılmalıdır. Hasta ile bir güven ilişkisi kurulmalı, hastaların sağlık kurumlarına güvenleri artırılmalıdır. Bunu sağlayabilmek için hastalar ile uygun bir ortamda görüşülmelidir.

Öncelikle kullanılan kelimeler önemlidir. COVID-19 hakkında ayrıntıyla konuşulmalıdır. Konuşurken hastanın anlayacağı bir dil kullanılmalıdır. Hastanın anlamadığı, hastane ya da ağır bir hastalığı çağrıştıracak kelimelerden kaçınılmalıdır. Özellikle yayıldığı yerin adı ya da belirli etnik grupları rencide edecek ifadeler kullanılmamalıdır (örn. çin virüsü gibi).


Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19 ismi bilinçli olarak, bu tarz bir etiketlenmenin önüne geçmek amacıyla seçilmiştir. COVID-19’a yakalanmış kişiler hakkında konuşurken, kendilerinin birer insan olduklarını akıldan çıkarılmamalıdır.

Anlatımımızda COVID-19 vakası, kurbanı, şüphelisi, kaynağı, bulaştırıcısı ya da hastalığı yayan gibi ifadelerden kaçınılmalıdır. Bu ifadelerin hastaların yanı sıra başka ortamlarda yapılması, bireylerin hastaya karşı ayrımcılık beslemelerine neden olacaktır. Hastanın kendisi ise suçluluk hissedecektir.

Ne yapılmalı?

Bu nedenle her zaman hastanın bir insan olduğu asla akıldan çıkarılmamalıdır. Elde bulunan bilimsel veriler ölçüsünde hastalanan birey ile hastalığı çok ayrıntıyla görüşülmelidir. Dedikodu tarzında bilgilerin paylaşımı hasta bireyler ve etrafındakilerde endişe yaratacaktır. Olumlu bir görüşme ortamı sağlanmalıdır.

Hastalığın önlenmesi ve tedavisinde elde edilen başarılar hakkında konuşulmalıdır. Birçok bireyin bu hastalığın üstesinden gelebildiklerinden söz edilmelidir. Herkesin ailesine, sevdiklerine ve kendisine yönelik alabileceği tedbirlerden söz edilmelidir. Özellikle koruyucu tedbirlerin ne derecede yararlı oldukları ve mutlaka bir sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiği yeterince vurgulanmalıdır.

Artık sosyal medyanın ve diğer iletişim yöntemlerinin bu derece yaygın olduğu günümüzde hastalıkların bulaşıcılıklarından öte bilginin bulaşıcılığı ön plana çıkmıştır. İnfodemik olarak adlandırılan bu durumun önüne geçmek için toplumsal düzeyde dayanışmaya, şeffaf ve net bilgi desteğine gereksinim vardır.

Özellikle yanlış inanışlar, dedikodu ve yanlış bilgilendirmeler ile mücadele edilmelidir. Yanlış inanışlar ve iddialar hemen düzeltilmelidir. Hasta ve hastalık şüphesi olan bireylerin sağlık kurumlarına gitmeleri önerilmelidir.  Özellikle bu hastalık ile mücadele edenler ve sağlık personelinin de moralleri düzeltilmeli ve bu sorunun çözümü için yüreklendirilmelidir.


Kaynaklar:

9 Avrupa ülkesine uçuşlar ve tüm giriş çıkışlar durduruldu!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.