Corona salgını ile getirilen ceza infaz düzenlemesi bir af mı getiriyor? Hangi suçlar kapsamda olacak? Kapsam dışı bırakılan suçlar neler?
Ceza infaz düzenlemesinin mahiyeti nedir?
Koronavirüs salgını sonrasında ceza infaz düzenlemesi; halkımız, mahkumlar ve yakınları tarafından merakla takip edilen ikinci konu oldu. Bu infaz düzenlemesi kadına şiddet, cinsel istismar, terör, uyuşturucu ve cinayet suçlarını kapsayacak düşüncesiyle herkes ayaklandı. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül açıklamasında ‘Hassasiyetler merkeze alınarak çalışma yapıldı’ ifadesini kullandı.
Hepimizin merak ettiği Ceza İnfaz Düzenlemesi’nin mahiyetini, detaylarını Avukat Merve Uçanok‘a sorduk. Açıklamaları için kendisine teşekkür ederiz.
Bu düzenlemenin mahiyeti nedir? Bir af mı getiriliyor?
Öncelikle ifade edelim ki, bu düzenleme bir af değil. Af, Anayasa’nın 87. maddesine göre, TBMM’nin 3/5 çoğunluğunun kararı ile cezaların tüm hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldıran bir düzenlemedir.
Burada yapılan ise infaz kanunlarında yapılan bir yasa değişikliği ile hükümlülerin ceza infaz kurumlarında geçirmesi gereken sürelerin azaltılmasıdır. Bunu bir af olarak nitelendirmek yanlış olacaktır.
Böyle bir düzenlemeye gerek duyuluyor muydu? Bu durum toplumun Adalete olan inancını zedelemez mi?
Cezanın en önemli amacı arasında mağdurların ve toplumun vicdanını tatmin etmek ve adalet duygusunu tesis etmek gelir. Öte yandan, cezanın diğer bir amacı da bireyi ıslah ve topluma yeniden kazandırmak olduğundan insani koşullarda, insan onuruna yaraşır şartlarda çektirilmesi gerekir.
Bugün ülkemizdeki ceza infaz kurumlarında yaklaşık 289.000 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Oysaki kurumlarımızın kapasitesi 115.000 civarında; artırılmış kapasite ise yaklaşık 215.000.
Bu koşullar altında hükümlülerin cezasının insan onuruna yaraşır bir şekilde infazı mümkün değildi. Dolayısıyla adaleti sarsmayacak bir düzenleme şarttı. Gelecekte böyle düzenlemelere ihtiyaç duymak istemiyorsak, adalet sistemimizde daha yapısal değişiklikler yapmak ve bu duruma yol açan sosyo-ekonomik problemleri çözmek durumundayız.
Bu yasal düzenlemeden kimler faydalanamayacak?
Bu durum kamuoyunda özellikle merak konusu idi. Yapılan düzenlemeden kesin olarak şu suçları işleyenler faydalanamayacak
- Kasten öldürme,
- Cinsel suçlar,
- Kadına şiddet suçu,
- Uyuşturucu suçları,
- Terör suçları.
Peki, bu düzenlemeden kimler neye göre faydalanabilecek?
Suçun işlendiği tarih, kişinin yaşı, sağlık durumu, çocuğunun bulunup bulunmaması gibi bazı faktörler kişilerin bu düzenlemedeki hangi değişikliklerden faydalanacağını belirleyecek.
Bu düzenleme neler getiriyor?
Düzenleme birçok farklı alanda değişik yenilikler getiriyor. İnfaz Hakimlikleri yönünden hukuk sistemimizde bazı değişiklikler yapılıyor;
- Bazı cezaların süresi artırılıyor,
- Ceza infaz kurumunda hükümlünün iyi halli olarak geçirmesi gereken süre kısalıyor,
- Denetimli serbestlik süresi arttırılıyor.
Ayrıca son günlerde ülkemizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan Coronavirüs salgını ile ilgili geçici düzenlemeler de gündeme alınmış.
Gündemdeki corona virüs tehdidi ile alakalı olarak getirilen düzenleme nedir?
Kamuoyunda da ifade edildiği şekliyle ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin sağlığı ve güvenliği devlete emanettir. Kişilerin bir suç işlemesi ve ceza alması onların sağlığının tehlikeye atılabileceği anlamına gelmiyor. Corona virüs önlemleri kapsamında açık ceza infaz kurumlarının geçici olarak boşaltılması öngörülmüş.
Öncelikle bu sistemi açıklamak gerekir. Cezasının bir bölümünü kapalı ceza infaz kurumunda çeken hükümlü, iyi halli olmak kaydıyla açık ceza infaz kurumuna alınır.
Açık ceza infaz kurumu, kafamızda canlanan cezaevi imajından oldukça farklı bir yer. Buralarda hükümlüler;
- İstedikleri kadar ceza infaz kurumu avlusunda dolaşabilirler,
- 24 saat telefon haklarını kullanabilirler,
- Belli periyodlarla bir haftalığına izne ayrılırlar,
- Değişik mesleklerde çalıştırılırlar.
Dolayısıyla açık ceza infaz kurumunu, cezanın çektirildiği kapalı ceza infaz kurumu ile dışarısı arasında bir durak olarak görmek mümkün olup burada hükümlülerin topluma kazandırılması amaçlanır.
Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin dış dünya ile en çok temas ettiği nokta olup Corona virüs tehlikesi de en çok bu hükümlüler için bir tehditti. Getirilen düzenleme ile açık ceza infaz kurumunda cezası infaz edilenlere 2 ay süreyle, yani salgın tehlikesi geçene kadar izin veriliyor. Bu sayede açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler sosyal izolasyon sağlayabilecek.
Bu şekilde iki aylığına 45.000 kişi geçici olarak dışarı çıkacak. Ancak bu geçici bir düzenleme. Salgın tehdidinden sonra bu kişiler cezalarının infazı için yeniden açık ceza infaz kurumuna dönecek.
Özellikle son zamanlarda kamuoyunda izinle ya da iyi hal dolayısıyla dışarı çıkan hükümlülerin işledikleri suçlar gündeme geldi. Bunlar için bir önlem alınmış mı?
Haklısınız. Özellikle Ordu ilinde işlenen Ceren Özdemir cinayeti, Taksim’de bir üniversiteli gencimize yapılan saldırı hafızalarda hala taze. Tabii ki bu durum, infaz sistemimizin ıslah işlevini yerine getirememesinden ve hükümlülerin denetimlerinin yapılmadan herkese bol keseden koşullu salıverilme, denetimli serbestlik, açık ceza infaz kurumuna geçiş gibi hakların tanınmasından kaynaklanıyordu.
Bu düzenleme ile hükümlünün ceza infaz kurumlarındaki davranışlarının ve seyrinin denetlenmesi, raporlanması ve buna göre birtakım haklardan yararlandırılması yoluna gidiliyor. Bu çok olumlu bir gelişme. İnfaz Hakimlikleri zaten bu amaçla kurulmuştu ancak zaman içerisinde bu görevini yerine getirememeye başlamıştı.
Bu düzenleme ile bir değerlendirme ve raporlama sistemi kurulacak ve hükümlünün ceza infaz kurumunda bahsettiğim haklardan yararlanıp yararlanamayacağına bu raporlar ve değerlendirmeler doğrultusunda Hakimlikçe karar verilecek.
Suç işlenmesinin önüne kesin olarak geçmek maalesef mümkün değil ancak bu düzenleme gereği gibi işletilirse bu tür olayların önemli oranda önüne geçmek mümkün olacaktır.
En merak edilen konu ceza infaz kurumlarında geçirilecek süre… Bu konuda nasıl bir düzenleme yapıldığını anlatır mısınız?
Kamuoyunun ve özellikle hükümlü yakınlarının beklediği en önemli düzenleme bu idi. Öncelikle mevcut durumu anlatalım.
Şu anda hukukumuzda iyi halli bir hükümlünün koşullu salıverilme süresi, aldığı cezanın 2/3’si.
Yani bir hükümlü, aldığı cezanın 2/3’sini iyi halli geçirdiği takdirde tahliye olma hakkına sahip. Ayrıca koşullu salıverilme ile tahliye olacak hükümlünün koşullu salıverilme süresine 1 yıl kala denetimli serbestlik kapsamında çıkma imkanı bulunuyor.
Yani bir örnek vermek gerekirse, 9 yıl ceza alan bir kimse cezasını 6 yılını ceza infaz kurumunda geçirdiği takdirde koşullu salıveriliyor. Ayrıca koşullu salıverme tarihinden 1 yıl önce denetimli serbestlik faydalanarak dışarı çıkabiliyor. Yani 9 yıl ceza alan bir kimse 5 yıl ceza infaz kurumunda kaldıktan sonra çıkabiliyor.
Bu düzenleme ile birlikte koşullu salıverilme süresi tarih ayrımı gözetmeksizin kapsam dışı bırakılan suçlar hariç olmak üzere, ½’ye çıkarılıyor; ayrıca 30.03.2020 tarihinden önce işlenen suçlarda denetimli serbestlik süresi 3 yıla çıkarılıyor.
Yani 6 yıl ve altında ceza alan bir kimse ceza infaz kurumuna girmeyecek, şu anda ceza infaz kurumunda ise tahliye edilecek. 30.03.2020 tarihinden sonra işlenen suçlarda ise kişinin koşullu salıverilmesi için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin 4/5’in geçirmesi şartı aranmış.
Yani, 30.03.2020 tarihinden sonra işlenen bir suçtan dolayı 10 yıl ceza alan bir kişinin koşullu salıverilmesi için 5 yıl ceza infaz kurumunda kalması gerekiyor. Bunun 4 yılını geçiren hükümlüler denetimli serbestlik kapsamında çıkabilecek.
Yani 10 yıl ceza alan bir kimse cezasının 4 yılını iyi halli olarak geçirdikten sonra tahliye olabilecek.
Hangi suçlar kapsamda olacak?
Aşağıda sıralanan türde suçlar kamuoyunun bildiği bu paket kapsamında değerlendirilecek suçlardır.
- Kasten yaralama,
- Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama,
- Hakaret,
- Tehdit,
- Hırsızlık,
- Yağma (gasp),
- Dolandırıcılık,
- Evrakta sahtecilik
Elbette ki, bu suçları işlemiş kimselerin de cezasını çekmeleri, mağdurların vicdanlarının tatmin edilmesi gerekir ancak bu suçlar da kapsam dışı bırakıldığı takdirde ceza infaz kurumlarını boşaltmak mümkün olmayacaktı.
Sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi kim çıktı, kim çıkmadı, ne kadar yattı gibi sorulara odaklanmaktansa, toplumumuzu ve hukuk sistemimizi bu noktaya getiren sorunları masaya yatırmak ve 5-10 yılda bir yapılan infaz düzenlemeleri yerine kalıcı çözümler bulmak gerekiyor. Aksi takdirde hem mağdurlar hem hükümlüler şu veya bu sebeple ne yazık ki mağdur olmaya devam edecektir.
Kapsam dışı bırakılan suçlar hakkında ne söylemek istersiniz?
İfade ettiğim gibi, uyuşturucu suçları, kasten öldürme, cinsel suçlar, kadına şiddet ve terör suçları düzenlemenin dışında tutulmuş. Yani bu suçlardan hüküm giyenler bu kapsamda olmayacaklar.
Özellikle cinsel suçlar, uyuşturucu suçları ve kadına şiddet suçlarının paket kapsamına alınabileceği konuşulmuştu, bu da toplumun önemli kısmında haklı bir infiale yol açmıştı.
Bunların kapsam dışı bırakılması toplum vicdanı adına isabetli bir karar olmuş. Öte yandan terör suçlarının tamamının kapsam dışında bırakılmasının hatalı olduğunu düşünüyorum.
Elbette ki, ülkemize karşı faaliyet gösteren terör örgütlerinin yöneticisi ya da mensubu olan kişilerin bu düzenleme dışında tutulması doğru. Ancak terör suçları sadece bunlar değil. Özellikle ülkemizdeki yargılamalarda bir derneğe üye olan, sadece bankaya para yatıran, kitap yazan, sosyal medyada paylaşımda, uluslararası hukukta düşünce açıklaması kapsamına giren açıklamalarda bulunan kimselerin de terör suçlusu olarak değerlendirildiğini görüyoruz.
Bu kişiler için, özellikle terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım suçunu işleyenler için bir düzenlemenin öngörülmemesini ceza adaletine ve eşitlik ilkesine aykırı buluyorum.
Anayasa Mahkemesi’nin bu düzenlemeyi genişletme ihtimali var mı?
Geçmişte Anayasa Mahkemesi bu mahiyetteki infaz hukuku düzenlemelerinin ya da afların kapsamını Anayasa’daki eşitlik ilkesini temel alarak genişletmişti. Bu düzenleme de Anayasa Mahkemesi’nin önüne geldiği takdirde Anayasa Mahkemesi böyle bir yorum yapabilir ancak her zaman eski içtihatları ile uyumlu kararlar verdiğini söyleyemeyiz. Bu sebeple bunu ancak konu Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelince görebileceğiz.
Biyografi: Av. Merve Uçanok
Merve Uçanok, 1989 Ankara’da dünyaya geldi. Ailesiyle birlikte Çorlu’da ikamet etmekte olan Merve Uçanok’un Ortaöğretim hayatı Çorlu Mehmet Akif Ersoy Lisesi’ni bitirmesi ile son buldu. 2011 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 3,5 yılda Şeref Derecesiyle bitirdi. 2011 yılında Avukat Hüseyin Uğur Poyraz ile birlikte avukatlık stajını yapmaya başladı. 2013 yılının Şubat ayında avukatlık ruhsatnamesini aldı. 2013 yılından bu yana resmi olarak İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat olarak adalet mücadelesinde yer almaktadır.
2017 yılında Poyraz Uçanok Avukatlık Ortaklığı kuruldu. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Özel Hukuk Yüksek Lisansı’nı 2018 yılı Haziran ayında tamamladı. Ceza ve Hukuk Mahkemeleri kararlarının birbirleri yönünden bağlayıcılığı konulu tez yazdı.
Uzmanlık alanları ceza hukuku ve aile hukukudur. Her türlü hukuki uyuşmazlıkla ilgilenmektedir. İyi derecede İngilizce bilmektedir.