Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) sınavlarının güvenlik sorunu

Milli Savunma Üniversitesi’ne (MSÜ) öğrenciler ÖSYM’nin yaptığı özel bir sınavla alınıyor. Bu çok sakıncalıdır, büyük tehlikeler içermektedir.

Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) sınavlarının güvenlik sorunu
Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) sınavlarının güvenlik sorunu

Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) sınavlarının güvenlik sorunu

Ben eğitimci değilim ama tarihe not düşmek adına uyarı görevimi yapıyorum.


Hava Harp Okulu’nda görev yaptığım 14 yıl boyunca askeri okulların giriş sağlık muayenelerine katıldım. O zamanlar, ÖSYM tarafından askeri liseler için özel sınav yapılıyordu. Sınavın bir maliyeti vardı ve her sınav için ÖSYM’ye belli bir miktar ödeme yapılıyordu. Bunu ilk öğrendiğimde; “Niye kendi sınavımızı yapıyoruz? SBS veya OKS puanı ile öğrenci alsak ya!” demiştim. Bu düşüncemi çoğu kez de her fırsatta dile getirdim.

O an için uygulanmakta olan mevcut sistemin FETÖ’nün işine yaradığını nereden bilebilirdik? Bilsek de engel olabilir miydik, bilemiyorum.

Benim tek gayem tasarruftu. Önümüzde hazır yapılmış bir sınavın sonucu varken neden para verip ayrı bir sınav yapma gereği duyuluyordu, bunu bir türlü anlayamıyordum. Ancak şimdi anlıyorum ki; o günkü düşüncem uygulanma şansı bulabilseydi eğer, FETÖ askeri okullara bu kadar fazla sayıda öğrenci sokmayı asla başaramazdı.

Şimdi aynı hatalar tekrarlanıyor maalesef…

Milli Savunma Üniversitesi’ne öğrenciler ÖSYM’nin yaptığı özel bir sınavla alınıyor. Bu çok sakıncalıdır, büyük tehlikeler içermektedir.

Madem kendine üniversite diyorsun, niye üniversite sınavı puanı ile – YGS veya LYS – öğrenci almıyorsun? İTÜ, Hacettepe ayrı sınav mı yapıyor? Seni ayrıcalıklı kılan ne? Öğrenci kaynağın aynı taban değil mi? Yıllar önce de aynı hataya düşmedin mi? Hazır SBS veya OKS puanları önünde dururken ALS (Askeri Liseler Sınavı) adı altında ayrı sınav yapıp soruları çaldırarak, okullara FETÖ’cüleri doldurmadın mı?


Bu ne körlük…

Bu ne ders almazlık…

Bu ne saflık…

Ayrı sınav yapmanın büyük güvenlik sorunu var. Sınavları her ne kadar ÖSYM yapsa da Türkiye’deki tüm gençlerin hep birlikte girdiği ortak bir sınavın güvenliği ile bir kurumun talebiyle düzenlenen ve birbirini tanımayan, sınırlı sayıda öğrencinin girdiği sınavın güvenliği aynı değildir. Çoğunluğun girdiği sınavda soru çalınması çok daha zordur. Çalınsa bile fark edilmesi kolaydır. Fark edildiğinde de yankısı büyük olur, ortalığı toz duman kaplar.

Tüm Türkiye’deki gençlerin ortak girdiği, aynı sınıfta okuyan herkesin hep birlikte katıldığı tek bir sınavın güvenilirliği yüksek olur dedim. Çünkü; sınıfta herkes herkesi tanır. Kim kaç puan alır; yeteneği, zekası nedir; hep bilinir. Herkes kendisini birbiriyle karşılaştırır. Sınıf sonuncusu full çekerse dikkat çeker. Hatta ihbar konusu bile olur. Adeta kendi içinde bir otokontrol mekanizması kurulmuştur. Kimse soru çalmaya cesaret edemez, çalsa bile yakalanacağını bilir, sonuçlarından korkar. En ufak bir kuşku, günlerce basında yer bulur.

Halbuki 2010 yılında yapılan ALS’de; 1040 kişilik kontenjan için 1214 kişinin tulum çıkarması kimseyi rahatsız etmemişti. Konu basına bile yansımadı. Hatta şimdilerde kanal kanal dolaşıp günah çıkaran zamanın genelkurmay başkanı bile sonuçtan zerre kadar kuşku duymamıştı.


Tek derdimiz ülkemiz. Korkarım bu kafayla devam edilirse daha çok ’15 Temmuz’lar yaşanır bu ülkede.

İdlib şehitleri ve askeri sağlık sistemi


Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.