Anılar sepeti

Her şeyde sadeleşme çok önemli. Bunu yaparken anılar üzerindeki tozlu örtüleri kaldırıp, silkeleyip, alttaki sebepleri ve sonuçlarını ve aralarındaki bağlantıları görmeye çalışmalıyız. Bunu yaptığımızda zihin problemi çözdüğünü kabul edeceği için artık üstünü örtmesine gerek kalmayacak.

Anılar sepeti

Anılar sepeti

Dün 17 yaşındaki oğlum ile konuşurken “Affedebilirim ama unutmam, affetmiş olmam unutmamı gerektirmez üstelik” dedi. Bu cümle beni çok etkiledi, onun 17 yaşında yaşadığı farkındalık “bende niye yok?” diye düşündüm. Hatta geçmişte başıma gelen olumsuzlukları yaşadığım kişileri affederken aslında onları hatırlamamayı da seçtiğimi fark ettim.


Bu seçimim bilinçliydi çünkü her ne zaman başıma gelen olumsuz bir davranışı başkalarına anlatsam ‘ya boş vermemi, ya Allah’a havale etmemi, ya da unutmamı’ söyledi insanlar. Ben de işte böyle yaptım. Şu anda fark ediyorum ki, bunun sonucunda içimde kendime haksızlık yaptığım bir yer var. Üstünü örttüğüm, kapamaya çalıştığım, sanki hiç yaşanmamış gibi unutmaya çalıştığım birçok şey var içimde. Beni ben yapan sadece kişilik özelliklerim değil, geçmişte bende iz bırakan olumlu veya olumsuz davranışlarıyla hayatıma giren insanlar da bende iz bıraktılar. Bugünkü beni inşa ederken onlarda bir tuğla koydu, kimi harcı karıştırdı, kimi sağlamlaştırdı.  Onları unutmaya çalıştıkça onların ben de bıraktığı izlerin esas sahipleriyle aramdaki bağ koptu, neden bu olayları yaşadığımı, bu davranışlara maruz kaldığımı da sildim.

Bu Pandemi günlerinde, instagram hesabımda bahsettiğim sadeleşme çalışmaları sırasında, eşyaları azaltırken, kıyafetler dağıtırken, evde yemek yerken, gerekli olmadıkça dışardan bir şey almazken… fark ettim ki sadeleşme zihinde de olmalı. Nasıl cep telefonumuzun hafızasından gereksiz, kullanmadığımız oyunları, programları, telefon numaralarını, resimleri siliyoruz, aynı şeyi zihinde de yapmalıyız.

Her şeyde sadeleşme çok önemli

Bunu yaparken anıların üzerindeki tozlu örtüleri kaldırıp, silkeleyip, alttaki sebepleri ve sonuçlarını ve aralarındaki bağlantıları görmeye çalışmalıyız. Bunu yaptığımızda zihin problemi çözdüğünü kabul edeceği için artık üstünü örtmesine gerek kalmayacak. Bazı seminerlerde görmüşsünüzdür, konuşmacı konuşmasının başında bir soru sorar, mesela dünya üzerinde kaç tane albino fil vardır? Cevabı seminerin sonunda vereceğini söyler ve konuşmasına devam eder. Ancak dinleyicilerin aklı sürekli file gider. İşte biz de geçmişte yaşadığımız kötü, olumsuz olayları ve durumları zihnimize böyle bırakıyoruz. Bırakılan, terk edilen, üstü örtülen her şey gibi bu da bir süre sonra kokuyor, küfleniyor, rutubetleniyor, rengi kaçıyor ve çürüyor. Aslında en çok zihnimizin dip köşe temizlenmeye ve ne var ne yok diye bakılmasına ihtiyacı var.

Daha bugün bir danışanımla koçluk seansı sırasında fark ettik ki annesiyle geçmişte yaşadığı bir durumun aynısını kendisi yapıyor. Bunca yıl sonra hatırlıyor olması da ona ilginç geldi, hatta annesi gibi davranıyor olmasına çok şaşırdı. Bu farkındalık onun anılarına tekrar göz atmasını sağlayacak. Ne olursa olsun yaşadığı bu farkındalık onu başka bir insan yaptı.

Anıların üzerinden tozlu örtüleri kaldırmak

Bugünlerde, geçmişin hayaletleri benim de örtüyü kaldırmam ile birlikte ortaya çıktı. Anılar sepeti içinden uğradığım haksızlıklar ve mobingler dışarıya çıkıyor. Çalıştığım kurumlarda özellikle Tarih öğretmenlerinden (hepsi değil elbet) ne çok çekmişim, ne çok haksızlıklara uğramışım.


Dile getirmediğim, ortalığa sermediğim her bir anı benden hesap soruyor sessizce, ben de karşıma alıp, bildiğim NLP, EFT, ACCESS terapi yöntemleriyle onları şifalandırıyor, pürü pak yapıp, geldikleri yere geri gönderiyorum. İçimde incinen, kırılan, sıkılan, üzülen ve haksızlığa uğradığını düşünen beni de ihmal etmiyorum bunu yaparken, en çok şefkati kendime gösteriyorum.

Özenle ve itinayla o kişilerin yaptığı davranışa ve bendeki yansımalarına bakıyorum. Ameliyattaki cerrah titizliğiyle, hasta yatağında yatıp sabırla bekleyen ve cerrahına güvenen anılar ise durumdan memnun. Karanlıktan aydınlığa çıktıkları için.

En çok da ben memnunum artık bana mobbing uygulandığını ve iyi davranışlarımın suiistimal edildiğini rahatça söyleyebildiğim için. Yüzleşmenin ikinci kısmı burada başlıyor, kabul etmek, inkâr etmeden olanı olduğu gibi ele almak…

Onların benim bir parçam olduğunu bilmek ve şimdi ki beni ben yapan unsurlar olduğunu anlamak, o yüzden hepinize teşekkür ediyorum, Gülay, İrfan ve Zeynep… sayenizde bu günkü güçlü ve kendimden emin kadın olduğum için…

Var mı sizin de böyle saklı anılarınız ve kayıtlarınız, ne dersiniz üstünü açmaya cesaretiniz var mı?


Hadi o zaman…

Akışa mı bırakmak, hedefine mi koşmak?


Funda Umut Pakkal
İstanbul doğumlu... İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunu olup, Maltepe üniversitesinde İnsan Bilimleri ve Psikoloji alanında yüksek lisans yaptı. İnsan Psikoloji konusunda Doktora programına başladı, 22 yıllık öğretmenlikten sonra emekli oldu. Kadıköy Halk Eğitimde "Eğiticinin Eğitimi" öğretmeni olarak çalıştı ve T.C Medeniyet Üniversitesinde "Liderlik" ve "Sosyal Hayatta iletişim" derslerini verdi. Aynı zamanda ICF Profesyonel Koçu olan ve Eğitim Danışmanlığı yapan yazarımız şu anda Kanada da online bireysel koçluk ve eğitim koçluğu seansları yapmaktadır. 20 yıldır pek çok özel ve kamu kuruluşuna kişisel gelişim ile ilgili seminer, konferans ve eğitimler vermektedir. Youtube'ta 'HEmDEm Pazartesi sohbetleri' adı altında birçok videosu bulunan yazarımızın, pazartesileri gelenekleşen sohbetlerini İnstagram hesabından yapmaya devam etmektedir.