Almanya’ya ders! – Böhmermann vakası

Jan Böhmermann, Almanya’nın tanınmış hiciv ustalarından birisi. 31 Mart 2016 tarihinde ZDFneo kanalındaki ‘Neo Magazin Royal’ namlı programında yaptığı kısmen siyasi içerikli hivic sebebiyle mahkemelik oldu…

Jan Böhmermann

Almanya’ya ders! – Böhmermann vakası

Siyasi hiciv

Böhmermann’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hiciv metnine siyasal bağlamın dışında baktığınızda aşağılayıcı bir üslubu olduğunu herkes kabul eder. (Ancak konu sanat ve hiciv olunca, Batı’da işler Türkiye’den çok farklı yürüyor. Batı’da ifade özgürlüğü adı altında, ülkemizde hayal bile edilemeyecek ifadeler hicivler içerisinde kullanılıyor.) Nitekim, bu olay sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talebi üzerine hukuki süreç başlatıldı Federal Almanya’da. Ülke ikiye bölündü.


Hükumetten hukuki süre için onay çıkınca da, tartışmalar daha da alevlendi. Zira, toplumun 2/3’ü hukuki süreçten yana değildi. Bu biraz anlaşılmaz bir tepki idi. Zira, bir hukuk devletinde yasalara güveniyorsanız zaten suç olarak kanıtlanmayacak bir şeye ceza uygulanmayacaktır. Ancak insanların asıl tepki sebebi, siyasi hiciv sebebiyle birinin mahkemeye verilmesiydi. Hem de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından.

Hukuk tartışmalarında ağırlıklı olarak gündeme gelen maddelerden biri, Ceza Kanunu’nun 103. maddesi idi. Madde, ‘Yabancı ülkelerin kurumlarını ve temsilcilerinin aşağılanmasını’ konu alıyor. Bu maddenin değerlendirilmesi için bazı şartların geçerli olması gerekiyor.

Bunlardan ilk ikisi, mevzubahis ülke ile diplomatik ilişkinin mevcudiyeti ve karşılıklılık (Gegenseitigkeit). Bunların ikisi de, Türkiye mevzusunda mevcuttu. Almanya’da tartışmalar artarken, Şansölye Merkel bahsi geçen 103. maddenin 2018’e kadar kaldırılacağını duyurdu. (Geçen süre zarfında bu madde anayasadan kaldırıldı.)

Polemiğin içerisine bir de Almanya’nın imparatorluk ceza yasasından kalma (Reichsstrafgesetzbuch) 95. madde de girince işin içinden çıkılmaz oldu. Zira, bu madde ‘majesteliğin (devlet büyüğü diye okuyun) onurunun’ korunması ile ilgili idi.


Nesnel değerlendirme

Hukuki süreç bir süre devam ettikten sonra en son Hamburg Eyalet Mahkemesi hiciv içeren 24 mısralık şiirin 18 mısrasının tekrar edilmesini (tekrar kullanılmasını) yasak etti. 6 mısrasının tekrar kullanılmasına izin verdi. Üzerinden zaman da geçmiş olan bu polemik ile ilgili olarak, gelin, nesnel bir değerlendirme yapalım.

Her ne kadar bu konu bilhassa Batı’da Türkiye’nin sorunlu basın özgürlüğü konusundaki kanısını güçlendirmiş olsa da, olayın içeriğine baktığınızda dersi çok iyi çalışılmış bir manevra olduğunu göreceksiniz. Mahkemeye veren heyet, en başta bunun farkında mıydı bilemiyorum ancak manevranın etkisi çok büyük oldu.

Öte yandan, şu ayrıntıyı atlamamak gerek. Türkiye, bu hamle ile Almanya üzerinde kısmen de olsa bir baskı unsuru oluşturabildi ise bunu Almanya’nın hukuk devleti olması sayesinde gerçekleştirdi.

Yani, kendi haklarının ihlal edilmesi durumunda hukukun üstünlüğünü ön plana çıkaran yapı, kendi ülkesinde de bu şekilde davranırsa, uluslararası platformda saygınlığımız önemli ölçüde artacaktır. Hatta ve hatta ülke içerisinde hukukun üstünlüğünü kati surette ortaya koyan irade gösterildikten sonra, ülke yönetimi için hem yurt içinde hem de yurt dışında hukukun üstünlüğünün ön planda olduğunu bu Böhmermann vakası üzerinden gösterilebilirdi.

Geçen süre zarfında bu temennim ne yazık ki gerçekleşmedi. Yine de, dersine iyi çalışılmış bu hamlenin hakkını vermek isterim.


Son söz: Dersi ancak dersine iyi çalışanlar verir.

Böhmermann’ın Almanya’da sebep olduğu Erdoğan krizi