Böhmermann’ın Almanya’da sebep olduğu Erdoğan krizi

Mizah programı sunucusu Jan Böhmermann’ın Almanya’nın ZDF kanalındaki programında  Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında okuduğu “Schmähkritik” (aşağılayıcı eleştiri) isimli şiiri sebebiyle cezalandırılması söz konusu. Alman Hükümeti sözcüsü Steffen Seibert, Merkel’in söz konusu şiirin “kasıtlı küfür” olduğu konusunda Davutoğlu ile hem fikir olduğunu ve ayrıca Merkel’in Alman Hükümeti’nin basın özgürlüğüne yüksek önem verdiğini söylediğini de iletti.

Böhmermann'ın Almanya'da sebep olduğu Erdoğan krizi

Polonya asıllı Alman yazar Henryk M. Broder ise N24 Televizyonu’nda konuyu kısaca şöyle yorumladı: “Diktatörleri rencide etmek görevimiz olmalıdır.”

31 Mart 2016 gecesi “Neo Magazin Royale” isimli programında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben belden aşağı tabirler kullandığı şiirini okuyan Böhmermann, Türkiye Devleti tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Türk Bayrağı önünde okunan bu şiirin sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı değil, O’nun nazarında 78 milyon Türk vatandaşını da aşağıladığını iddia eden Türk yetkililerin ısrarları üzerine, Böhmermann hakkında ‘yabancı kurum ve devlet adamlarına hakaret’ şüphesiyle soruşturma açıldı.


Yabancı ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarına yönelik hakaret suçunu düzenleyen Alman Ceza Yasası’nın 103’ncü paragrafına göre; küfür, karalama, aşağılama vb. biçimdeki hakaret suçları  üç ay ile beş yıl arası hapisle cezalandırılabiliyor. Suriyeli mülteciler üzerinden iki ülke arasında yapılan pazarlıklarda Almanya’ya karşı elinde koz olduğunu düşünen Türkiye Hükümeti, Erdoğan’a yapılagelen aşağılayıcı yorumları durdurmak için emsal değerinde olacak olacak bu ceza için oldukça ısrarlı. Böhmermann’ın akibeti  Alman Hükümeti tarafından 2-3 gün içinde belirlenmiş olacak.

Türkiye’nin Almanya’yı dize getirme çalışmaları

Özellikle Gezi Direnişi sonrası Alman medyası ve toplumu Türk yetkililerin basın özgürlüğüne uyguladığı baskılardan daha çok haberdar. Zira birçok Alman medya çalışanı da bu baskıların mağduru oldu. Örneğin; Almanya’nın en çok okunan dergilerinden Der Spiegel‘in İstanbul muhabiri olan Hasnain Kazim‘ın çalışma izni uzatılmayarak Mart 2016’da sınır dışı edilmişti. Bu yılın Şubat ayında ise başka bir Alman gazetesi Welt’in muhabiri Deniz Yücel‘in Ankara’daki bir basın toplantısında Ahmet Davutoğlu ile beraber basın açıklaması yapan Angela Merkel‘e “Türkiye’deki insan hakları ve basın özgürlüğü sorunları” hakkında ne düşündüğünü sormasından sonra, AKP yandaşları tarafından “ukala”, “din düşmanı” ve “PKK’nın avukatı” olarak suçlanmıştı.

Almanya’da Erdoğan’a yönelik ağır mizah programları

Aslında Alman Medya organları uzun bir süredir Türkiye yönetimini ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı oldukça ağır şekilde eleştiren mizah programları yapmakta ve bunlar Türkiye’de de sosyal medyada yayınlanmaktaydı. Ne var ki Türk yetkililer daha önce bu kadar ses getiren bir yaptırımda bulunamamıştı. Daha önceden Mart ayında Alman NDR kanalının “extra 3” programında “Erdowie, Erdowo, Erdogan” isimli şarkı ve klibi Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi Erdman’ın Ankara Hükümeti Konağı’na çağrılmasına sebep olmuştu. Erdman ise Alman Anayasası’nı göstererek “Kültür, sanat ve basın özgürlüğü Almanya’da anayasal haktır” diye açıklamıştı. Konu hukuksal boyuta taşınmamıştı. 35 yaşındaki Jan Böhmermann da bu olaydan iki hafta sonra bu durumu protesto etmek için davalık şiiri okumuştu

Böhmernann’ın pedofiliden zoofiliye uzanan hakaretler içeren küfürlü şiirine Havuz Medyası da sert tavır aldı. Takvim Gazetesi haber müdürü Mevlüt Yüksel, A Haber için Alman ZDF kanalının kampusüne giderek kanalı ve yöneticilerini rencide etmek istedi. A Haber’de yayınlanan görüntülerde Yüksel, basın özgürlüğü hakkını kullanarak rahatsızlık vereceğini anlatıyor. Ne var ki bu video Türk ve Alman  sosyal medyalarında en çok tıklanan komik videolar listesine girdi. Mevlüt Yüksel daha önce de Gezi eylemleri sırasında Gezi Parkı’ndaki bir ağaçla ve CNN’den Christiane Amanpour’la hayali bir söyleşi yapmıştı. Bu arada; Alman kanalı ZDF’nin İstanbul ofisinin bulunduğu bina önüne gelen 20-250 kişilik Erdoğan taraftarları ise yumurtalı protestoda bulunarak Erdoğan lehine sloganlar atıp, girişine siyah çelenk bıraktı.

Almanya’nın Erdoğan mizahına tepkisi

Şiir sorunu ortaya çıktığından beri iki ülke yetkilileri konuyu tartışıyorlar. Alman Hükümeti sözcüsü Steffen Seibert, Merkel’in söz konusu şiirin “kasıtlı küfür” olduğunda Davutoğlu ile hem fikir olduğunu açıkladı. Seibert ayrıca Merkel’in Alman Hükümeti’nin basın özgürlüğüne yüksek önem verdiğini söylediğini de iletti.

ZDF Kanalı yöneticilerinden Norbert Himmler kanallarının mizah konusunda geniş olduğunu ama hiciv ve satirin (satirik şiir) sınırı olması gerektiğini ve bu şiirle sınırın aşıldığını ifade ederek programı arşivden kaldırıldığını duyurdu. Bu açıklamanın akabinde ise Alman halkı ve diğer Alman medya kuruluşları küfrün hicve dahil olduğunu savunup ZDF’yi sansür uyguladığı için eleştirdi.

Frankfurter Allgemeine Gazetesi (FAZ) yazarı Oliver Georgi, Böhmermann davasına şöyle tepki gösterdi:

“Erdoğan’ın Türkiye’deki basın özgürlüğünü tanımamasına zaten alıştık, şimdi sıra Almanya’da. Hükümet ise susmaya devam ediyor. Korkunç bir durum. Mülteci sorununda Türkiye’nin yardımına ihtiyacımız olduğundan artık her şeye susacak mıyız? Artık AB ile Türkiye anlaşmasına tepki gösterenler haklı çıkıyor. AB ve Almanya bu anlaşmayla birlikte santaja açık.”

Yeşiller Partisi Milletvekilli Claudia Roth konuyu şöyle yorumladı:

“Türkiye’de hukukun ortadan kaldırılmasını sessizce izleyen Alman hükümetinin tavrı Türk hükümetinin hoşuna gidiyor. AB ile Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasıyla aynı zamanda bağımlılık ilişkisi yaratıldığı da ortaya çıktı.”


CDU’lu milletvekili Ansgar Heveling; “Basın özgürlüğünün büyük harflerle yazıldığı bir ülkede videonun silinmesi ölümcül bir işarettir” dedi. Alman Sol Parti Milletvekilli Sevim Dağdelen ise:

“Erdoğan artık Almanya’ya yetişti. Alman diplomatlar ve hükümet, basın özgürlüğünü açık şekilde savunmalı. Bu konu üzerine Alman Konsolosluğu çağırılamaz. Anayasa’da tanınan temel haklar AB-Türkiye pazarlığına kurban gidemez” dedi.

Polonya asıllı Alman gazeteci ve yazar Henryk Broder N24 Televizyonu’na durumu şöyle özetledi:

“Daha önce kendisi birçok insana hakaret etmiş ve haklarını kısıtlamış olan Erdoğan rencide edilmeyi hak ediyor. Diktatörleri rencide etmek görevimiz olmalıdır.”

Daha önceki Erdoğan karikatür krizi

Böhmermann'ın Almanya'da sebep olduğu Erdoğan mizahı krizi

Kasım 2014 tarihinde Almanya’nın  Friedrichshafen kentindeki bir lisede okutulan ekonomi dersi kitabındaki bir karikatürün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hırlayan bir köpek şeklinde resmettiği iddiası üzerine Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl Dışişleri Bakanlığına davet edilmişti.  İlk defa 2011 yılında Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung gazetesinde basılmış olan karikatürde, Alp Dağları’nda lokanta işleten bir Türkiyeli’nin zincirlenmiş ve dişlerini göstererek hırlayan köpeğinin içinde oturduğu kulübenin üzerinde “ERDOĞAN” yazıyor. Türklerin Almanya’ya göç etmeye başlamasının ellinci yılı nedeniyle çizilen karikatürün altındaki başlıkta ise şöyle yazıyordu:

“Almanya’da Türkler: Bir başarı hikayesi”

Bu karikatür ile ilgili olarak Almanya Yeşiller Partisi eş başkanı Cem Özdemir Facebook’a şu yorumu yazmıştı:

“Bu karikatürün yayınlandığı zamanı ve görünce gülmekten katıldığımı hatırlıyorum. Cumhurbaşkanının alınganlığının sınırı yok anlaşılan. Karikatürü çizen bu tepkiyi kendine bir iltifat olarak almalı. Herkes köpeğine istediği ismi verebilir. Bir zamanlar bir bayan bakanımız köpeğine Dr. Martin Luther ismini takmıştı. Bu karikatürü herkes farklı şekillerde yorumlayabilir ama böyle bir karikatürün çizilip çizilemeyeceğini tartışmak söz konusu bile olmamalı.”

Türkiye Hükümeti’nin istemeyeceği sonuçlar

Bu şiir vesilesiyle Alman medyasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aşağılayan sunumlara daha ciddi yaklaşması, hatta önlemler alınması söz konusu. Ki bu da AKP Hükümeti’nin talep ettiği şey. Fakat bu soruşturma ile beraber bu ve buna benzer videolar daha çok merak uyandırmaya ve seyredilmeye başlandı. Söz konusu video ZDF’nin kayıtlarından silinmiş olsa bile, sosyal medyada hala ulaşılabilir ve paylaşılabilir durumda. Konu halk arasında da çok büyük ilgi çektiği için birçok tartışma programına konu oluyor.

Ayrıca Böhremann’ı destekleyen diğer bazı medyatik isimler de Erdoğan’a gönderme yapan başka yeni klipler çekip internette yayınlıyor. 80 yaşındaki Alman komedyen Dieter Hallervorden’ın şarkısı da bunlardan biri. Şarkısında Erdoğan’ı “terorist” olarak niteleyen Hallervorden, Erdoğan’a “benim şarkımı da ünlü yapsana” diyor. Hallervorden’ın şarkısı Facebook’ta ilk bir saat içinde 3000 kere paylaşılıp, 6000 küsur takipçisi tarafından beğenildi.

Almanya’da basın özgürlüğünün sınırlarının tartışılmaları sürerken ve Alman Hükümeti’nin “mizahın sınırı” ile ilgili kararı beklenirken, “başkalarının haklarını kısıtlayan kişinin de hakları kısıtlanması gerektiğini” savunan Jan Böhmermann da gene hiciv kokan, şöyle bir açıklama yaptı:

“1 Nisan’da ZDF ile birlikte Almanya’da hicvin sınırlarının nereden geçtiğini göstermeyi başardık. Kusursuz demokratların duygularını incittiysem özür dilerim.”

Hallervorden’ın şarkısı

 

Kaynaklar: Radyo Kassel, N24t-online


2016 © indigodergisi.com


Deniz Alan Held
1974 Ankara doğumlu ama 2 yaşından beri Istanbullu. Çocukluk ve gençliği cimnastik ve dans çalışmalarıyla geçti. 2000 yılından beri yoga yapıyor. 2002 yılında evlenip yurtdışına yerleşti ama bir ayağı hep Istanbul'da oldu. Çocuklardan sonra, Norveç'te hayalindeki işin eğitimini alma fırsatı geçti eline. Trondheim Üniversitesi'nde Medya Bilimi ve Görsel Kültür dalında lisans ve yüksek lisans okudu. İki yıl Zürih, 10 yıl Trondheim'da yaşadıktan sonra 2014 yazında eşinin memleketi Almanya'ya yerleşti. Şİmdi iki oğlu ve eşi ile sakin bir hayat sürmekte, ve Türkiye'nin Gezi Gençleri'nce yönetileceği çağdaş bir ülke olduğu hayalini kurmakta. // ENGLISH: Born in Ankara in 1974, moved to Istanbul at age 2. Spent lots of time with gymnastic and contemporary dance at early ages. since 2000 practices rather yoga. Married to a German in 2002 and move to Zurich. Later lived 10 years in Norway/Trondheim and eventually settled down in Germany. Studied Media Science in Trondheim and finished master degree in 2012. Has two sons. Looking forward to the days that Turkey is eventually led democratically by the Gezi youth.