Depremler nasıl oluşur? En yıkıcı deprem türleri hangisi?

Depremler nasıl meydana gelir? Hangi depremler ülkemizde görülmez? Kaç tür deprem var? En yıkıcı deprem türleri hangisi? 

depremler nasıl oluşur

Dünyanın en tehlikeli doğal afeti depremler hakkında bilmeniz gerekenler

İzmir’de meydana gelen 6,8’lik deprem bölgede 30’a yakın binanın yıkılmasına neden oldu. İlk belirlemelere göre saat 17:34 itibarıyla 4 can kaybı yaşanırken, 152 yaralı olduğu belirtildi. Arama kurtarma çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor.


Turk Emlak Haber Ajansı, ülkemizde ve dünyanın birçok noktasında ölümcül yıkımlara neden olan depremler konusunu araştırdı. Depremler nasıl meydana gelir? Hangi depremler ülkemizde görülmez? Kaç tür deprem var? En yıkıcı deprem türleri hangisi? Tüm bu soruların cevapları haberin detayında.

Bugün dünyanın yüzeyi katı ve sakin gibi görünüyor olsa da değişimler çok yavaş olduğundan, ancak özel bilimsel yöntemlerle saptanabiliyor. Milyarlarca yıldır süregelen insanoğlunun, bedelini çok acı bir biçimde ödemek zorunda kaldığı doğa olayları meydana gelmeye devam ediyor. Bunların başında en ölümcül olan depremlerden bahsedeceğiz.

Depremler nasıl oluşur?

Depremlerin oluş nedenlerine göre değişik türleri büyük hasarlara yol açabilir. Tektonik depremler, levhaların erimiş kayalardan oluşan bölümünün üzerinde devamlı hareket etmesi tetiklemeyi başlatır. Takıldıklarında birbirlerinin hareketini engelleyen levhalar arasında sürtünme başlar.

Birbirine sürtünmesi sırasında büyük kaya kütlelerinin arasında kalan, fay dediğimiz zayıf yerler zorlanır ve buralarda gerilme enerjisi, zorlanma ve sürtünmenin etkisi ile kısa bir zaman içinde çok şiddetli bir kırılma hareketi ortaya çıkar. İşte tektonik depremler böyle oluşur ve yüzde doksanı bu gruba girer.

Volkanik Depremler

Bunun dışında volkanların patlaması sonucu meydana gelen deprem çeşitleri de sıklıkla görülmektedir. Volkanik depremler yanardağlarla alakalı olduğundan önemli hasarlara yol açmazlar. Türkiye’de aktif yanardağ olmadığı için volkanik depremler görülmez.

Çöküntü Depremler

Yer altındaki mağara, maden galerileri tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukların tavan bloğunun çökmesi ile oluşan depremlere çöküntü depremleri denir. Etkileri kısıtlı olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler.

Türkiye’deki depremlerin büyük bir çoğunluğu tektonik kaynaklı depremlerdir. Tektonik depremler enerjileri büyük ve tahribatları oldukça geniş alanlarda olan depremlerdir. Dolayısıyla ülkemiz topraklarının büyük bir kısmı bu tür depremlerin tehlikesi altındadır. Bilim adamları depremin ne zaman ne büyüklükte olacağını tahmin edemezler. Depremler genellikle gerilmenin sürekli biçimde biriktiği ve çok sayıda etken fayın yer aldığı levha sınırları üzerinde ya da yakınında meydana gelir.

Bilim adamları yeryüzünde her yıl yaklaşık olarak 800 Bin deprem olduğunu tahmin ediyor. Bazı depremler insanlar tarafından fark edilemeyecek kadar hafif şiddette olur.

Deprem sırasında yer sarsılmaya başladığı zaman binalar her yöne doğru dengesiz bir şekilde sallanırlar. Deprem sırasında çöken duvarlar çatılar ve bacalardan kopan tuğlalar beton blokları ve kırılan camlar büyük bir gürültü ile çevreye saçılır. Depremler nerede meydana geldiklerine bağlı olarak çok farklı etkiler yaratabilir.

Depremler nasıl tespit edilir?

Depremler sismograf adı verilen aletler tarafından ölçülüp kaydedilir. Sismografın olmadığı dönemlerde depremin ölçüsünü belirlemek amacıyla depremlerin etkileri sınıflandırılmış ve şiddet adı verilen ölçek ortaya çıkmıştır. Şiddetleri 12 grupta incelemek mümkündür.


1,2, 3 ve 4 şiddetindeki depremler genelde hissedilmez binalar ve eşyalar zarar görmez. Şiddet 5 olduğunda mutfak eşyaları ve pencere camlarından bir kısmı kırılabilir. 6 şiddetinde sıva çatlakları oluşur pencere camları ve cam eşyalar kırılır. Ağır eşyaların bir kısmı yerinden oynar. Şiddet 7 olduğunda ayakta durmak zorlaşır. Asılı cisimler düşer, kerpiç taş gibi malzemeden yapılmış zayıf yapılarda çatlak ve hasarlar oluşur.

8 şiddetindeki depremlerde araba kullanmak zorlaşır. İyi işçilik harç ve tasarımlarla yapılmış yapılarda hasar olmaz. Zayıf duvarlar ve heykeller bacalar yıkılır kayalar düşer ve heyelanlar olabilir. Şiddet 9 olduğunda yeryüzünde büyük yarık ve çatlaklar oluşur. 10 şiddetindeki depremlerde iyi yapılmış yapılar dışındaki çoğu bina yıkılır. Baraj ve bentlerde önemli hasarlar oluşur tren rayları bükülür heyelanlar olur. 11 şiddetinde pek az yapı ayakta kalır. Yeryüzünde çok büyük çatlaklar oluşur. 12 şiddetinde tüm yapılar yıkılır. Deprem Bölgesi’nin yeryüzü biçimi değişir. Cisimler havaya fırlar, ufuk ve yataylık kavramı yok olur.

Tarihteki en ölümcül depremler

20. yüzyıldaki en büyük depremlere baktığımızda çoğunun Pasifik bölgesinde olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar sismik moment büyüklüğü açısından tarihteki en büyük deprem 22 Mayıs 1960’da meydana gelmiş Şili depremi 9,51 şiddetindeki depremde ölenlerin sayısı 4000-5000 kişi kadardır. Depremin ardından meydana gelen tsunami Hawaii, Japonya ve Filipinler’de pek çok kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

Can kaybı açısından bakıldığında tarihsel kayıtlardaki en büyük felaket 1milyon 100 bin kişinin hayatını kaybettiği Mısır ya da Suriye’de olduğu sanılan 1201 yılındaki depremdir.

1556 yılında Çin’de meydana gelen depremde 830.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Yakın tarihteki en büyük felaket ise 20 Haziran 1990 tarihinde İran’da meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki depremdir.

Bu depremde 50 bin kişi ölmüş 100 bin kişi yaralanmış 500 bin kişi de evsiz kalmıştır.

Türkiye’nin kabusu Kuzey Anadolu Fay Hattı

Kuzey Anadolu Fay Hattı doğuda Karlıova ile batıdan Mudurnu Vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır.

Dünya fayları arasında yer alan Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun uzunluğu yaklaşık olarak 1200 kilometredir. Genişliği ise 100 metre ile 10 kilometre aralığındadır. Türkiye’de meydana gelmiş depremlerin tarihçesine bakıldığında Kuzey Anadolu fay hattının ne kadar aktif olduğunu görebiliriz.

Tarihimizde kayda geçen büyük depremlerden biri 14 Eylül 1509 yılı cuma akşamı İstanbul’da meydana gelmiştir. 5000 kişi hayatını kaybetmiş 15000 kişi ‘de yaralanmıştır. Topkapı Sarayı ve İstanbul surları da bu depremden hasar görmüştür. İstanbul’da meydana gelmiş bir diğer büyük deprem ise 1556 yılında yaşanmıştır. Bu deprem de de çok büyük kayıplar verilmiştir.

1894 yılında İstanbul’da meydana gelen depremde ise pek çok bina yıkılmıştır. Kapalıçarşı’da yıkılan binalar arasındadır. Cumhuriyet dönemimizdeki depremlere baktığımızda büyüklüğü 5.5’in üzerinde 80’e yakın depreme rastlıyoruz.

1939 yılında Erzincan’da 5.9 büyüklüğünde bir depremde yaklaşık 43 kişi hayatını kaybeder. 37 gün sonra 21 Kasım 1939’da Cumhuriyet tarihinin en büyük depremi meydana gelir. Richter ölçeğine göre 7.9 büyüklüğünde olan depremde yaklaşık 33000 kişi hayatını kaybetmiş 117.000 konutsa ağır hasar görmüştür.


1 Şubat 1944’te Kastamonu, Ankara, Bolu, İzmit içine alan bir deprem meydana geldi. Çok geniş bir alanda meydana gelen ve 7.2 büyüklüğünde olan bu deprem sonucunda yaklaşık 3 bin 960 vatandaşımız hayatını kaybederken 21.000 konut ağır hasar görmüştür. 1976 Çaldıran Muradiye’de 900 kişi hayatını kaybetti. Son olarak hafızlardan silinmeyen 7,4 şiddetindeki Marmara depreminde yaklaşık 18 bin 740 kişi hayatını yitirirken 50 bin kişi yaralandı 50 bin bina ağır hasar gördü.

Depremden önce Doğa Ana’nın verdiği şaşırtıcı işaretler


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.