Denge ve Denetleme Ağı: Yargıya güven toplumun tüm kesimlerinde azaldı

Türkiye’den 300’e yakın Sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Denge ve Denetleme Ağı (DDA) tarafından yayımlanan rapora göre; yaklaşık 2,5 yıldır uygulamada olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş sonrası yargıya güven, toplumun tüm kesimlerinde azaldı.

Denge ve Denetleme Ağı: Yargıya güven toplumun tüm kesimlerinde azaldı

Denge ve Denetleme Ağı raporu: Yargıya güven toplumun tüm kesimlerinde azaldı

“2021’e Girerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Yargı” başlıklı raporda 2017 referandumuyla kabul edilen sistemin uygulanmasıyla birlikte yürütmenin yargı üzerindeki kontrolü derinleştiği; yargıya güvenin partiler üstü sorun haline geldiği ve yargı reform paketlerinin yargıdaki temel sorunlara çözüm olmadığı belirtildi.


Yargının temel sorun alanları olarak “Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıda liyakat ve etkinlik, temel haklar ve özgürlükler açısından tutukluluk süreleri, adil yargılanma hakkı ve savunma, yargıya güven” başlıkları sıralandı.

Raporda, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü alanındaki bu sorunlu durumunun, uluslararası saygınlığa sahip endekslere de yansıdığı vurgulandı.

“Yargı reformu yetersiz!”

Yargı Reformu Strateji Belgesi” kapsamında iki ayrı yargı paketi ile baroların yapısına ilişkin yasa değişikliğinin TBMM’de kabul edildiği raporda hatırlatıldı. Strateji belgesi kapsamında çıkarılan yargı paketlerinin bazıları olumlu adımlar içerse de, ilgili düzenlemelerin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirici etkilerinin oldukça sınırlı kaldığı vurgulandı.

Raporda, yargı reformu strateji belgesi kapsamında, hakimlik ve savcılık teminatı yani hakim ve savcıların kendi rızaları dışındaki yerlere atanmasına ilişkin düzenleme yapılacağı sözü verilmesine karşın, bu konuda henüz bir adım atılmadığına da dikkat çekildi.

“Yargıya güven partiler üstü sorun”

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güvenceye alacak, yargıda liyakat ve yetkinliği arttıracak, adil yargılanma ve etkin savunma başta olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması istenen raporun sonuç bölümünde tespitlere yer verilirken aslında en önemli husus güvenin partiler üstü bir sorun olması olarak karşımıza çıktı. Raporda da şu şekilde ifade ediliyor:

• Yargı alanına ilişkin raporda tespit edilen sorunlar vatandaşların yargı sistemine olan güvenini azaltmaya devam ediyor. Yargıya güvendeki bu azalış, vatandaşların siyasi parti tercihlerinden görece bağımsız gözükmektedir. Türkiye’deki siyasi kutuplaşma seviyesi göz önüne alındığında, bu veriler yargıya güven probleminin partiler üstü bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır.

Denge ve Denetleme Ağı’nın 6 Mart 2020 tarihinde Yargıya Güveni Sağlamak İçin Acilen Atılması Gereken Adımlar’a ilişkin somut önerileri ise şöyle:

• Hakimler ve Savcılar Kurulu, yürütme etkisinden uzak, bağımsız bir yapıya kavuşturulmalı; Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısının Kurulun doğal üyeleri olması uygulaması, tüm partilerin ortaklaşması ile yargı bağımsızlığını güçlendirecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.

• Adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkelerine uygun olarak, yargılama süreçlerinin savunma haklarına saygılı ve savunma ile iddia makamını eşit kabul eden bir yaklaşım ile yürütülmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.


• AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları yürütme, yasama ve yargının tüm kurumları tarafından dikkate alınmalıdır.

• Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’nin (SEGBİS) istisna seviyesinde kullanılması sağlanmalı, SEGBİS’e başvurulacak haller kesin sınırlar ile belirlenmelidir. Mecliste yargı alanında “reform” kapsamında son yapılan yasal düzenlemede SEGBİS uygulaması idari yargılamalarda da uygulanacak şekilde genişletilmiştir. Mahkemede yüz yüzelik ve hakim önünde dinlenilme ilkelerine aykırılık teşkil eden bu uygulamanın genişletilmesi, adil yargılanma hakkına müdahale alanının genişletilmesi olarak yorumlanmaktadır.

• HSK kararlarının objektif kriterlere dayanması, yargı denetimine tabi olması ve Kurulun, hakimler ile ilgili iş ve işlemlerinde, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile tanımlanan “hakim bağımsızlığı” ilkesine halel getirmeyecek biçimde hareket etmesi sağlanmalıdır.

• Avrupa Hakimleri Danışma Kurulu (CCJE), Venedik Komisyonu gibi kurumların raporları ve bu konudaki evrensel ilkeler doğrultusunda, yargı teşkilatlarında reforma gidilmesi ve disiplin cezaları gibi durumlar dışında, kendileri istemediği müddetçe hakimlerin görev yerlerinin değişmemesi yasal güvence altına alınmalıdır.

Denge ve Denetleme Ağı nedir?

denge ve denetleme ağı dda nedir

Denge ve Denetleme Ağı web sayfasında kuruluşu şöyle anlatıyor:

“Türkiye’de katılımcı ve çoğulcu demokrasinin güçlenmesi için mücadele eden bir hareketiz. Özgürlük, eşitlik, istikrar, adalet, refah ve barışın garanti altına alınması için güçlü bir denge ve denetlemenin şart olduğunu düşünüyoruz.

Ağımız, daha güçlü bir demokrasi hedefiyle çalışmak isteyen sivil toplum örgütleri tarafından oluşturulmuştur. Hepimiz farklı yaklaşımlara sahibiz, farklı siyasi partileri destekliyoruz ancak çalışmalarımızda daima demokrasinin tarafındayız.

2011 yılında yeni anayasa çalışmaları sırasında bir araya gelen ağımız, Temmuz 2012’den bu yana izleme, politika üretimi, kamuoyu oluşturma ve savunuculuk yöntemlerini kullanarak, Türkiye’nin demokratikleşmesinde vazgeçilmez olan denge denetleme sisteminin güçlendirilmesine katkı sunmak için çabalıyor.

Ağımızın bu hedef doğrultusundaki öncelikleri, vatandaşların bilinçli karar vermelerine katkı sağlamak için güvenilir ve tarafsız bilgi üretmek ile aktif vatandaşlık bilincinin yerleşmesi için çalışmalar yürütmek. DDA, işleyen bir denge denetleme sistemi için reforma ihtiyaç duyulan yedi alanda, “reform grupları” aracılığıyla faaliyet gösteriyor: Anayasa, yasama, yürütme, yargı, medya, yerel yönetimler ve sivil toplum.


Ağımız, Türkiye’nin dört bir yanında ve farklı alanlarda varlık gösteren sivil toplum örgütlerinden oluşuyor. Deklarasyonumuzda yer alan taleplerimizi paylaşan tüm sivil toplum örgütlerinin katılımına açığız.”

Yargı reformu


Av. Hazal Mintaş
İstanbul doğumlu olan Hazal Mintaş, lise eğitimini İstanbul Haydarpaşa Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, yüksek lisans eğitimini ise Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans programında tamamlamıştır. Serbest avukatlık yapan Mintaş'ın Marka Hukukunda Karıştırma Tehlikesi adında bir kitabı bulunmaktadır. Mesleki çalışmalarının dışında ise siyaset ve sivil toplum alanlarıyla ilgilenmektedir. Uzun yıllardır hak temelli çalışmalar yürüten çeşitli yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarında üye ve eğitmen olup, yönetim kurullarında görev almaktadır. Çalışma alanları insan hakları, gençlik hakları, gönüllü hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğidir.