Pandemide epey yıpranan, yozlaşan eğitim sektörü sömestr tatili döneminde daha bir hızlanan yıpranma sürecinde, şöyle ki; resmi olarak bir kurum çatısı altında olsun olmasın pek çok kişinin eğitim, atölye, seminer reklamını görmekteyiz.
Pandemide oluşan bir tehlike daha: Denetimsiz, niteliksiz, faturasız online eğitimler
Okulların sömestr döneminde yapılan gezi, tatil reklamlarının yanı sıra bu dönemde bu nevi etkinliklerin reklamı patlama yaşadı.
Yeni açılan pek çok online eğitim platformu var. Günde 1 tl.ye çocuğunuza evde eğitim, etkinlik kutusu sunandan tutun eğitmenlerin özel araçla bire bir ders için evlere ulaşımını sağladıklarını belirten reklamlara kadar pek çok ilginç girişim söz konusu.
Bir eğitim emekçisi, eğitim gönüllüsü olarak bu gelişmeleri takip etmeye çalışırken bazı girişimlerle umutlanırken bazen dehşete kapıldığımı belirtsem inanın mübalağa etmiş olmam.
Değerli zamanımızı, paramızı, dimağımızı, çocuklarımızı kimlere teslim ediyoruz araştırıyor muyuz?
Bu süreçte MEB’i eleştirdik peki eğitimciler olarak ebeveynler olarak kendimize de biraz iğne batırmaya ne dersiniz?
Eğitmenin niteliği sosyal medyadaki takipçi sayısıyla ölçülecek bir mevhum değildir tıpkı eğitim kurumunun bulunduğu semtle saygın olamayacağı gerçeği gibi…
Uzun yıllar kurumsal hayatta yönetim kadrolarında çalışmış biri olarak holdinglerde dahi aynı yoğunlukta görmediğim “patron” kafa yapısını eğitim sektöründe görmenin şaşkınlığını sektöre adım atar atmaz yaşadım.
Maalesef pek çok özel kurum -devlet kurumu eleştirileri öyle çok ve her mecrada yapılıyor ki özel kurumlara değinelim bu sefer- Hababam Sınıfı’nın paragöz patron tiplemesinin gerçeğinin yönetiminde, koskoca holdinglerde dahi profesyonel yönetim becerilerinin öneminin anlaşılması yıllar almışken özel eğitim kurumlarında kurumun sahibiyle yönetimin başındaki kişinin ayrılmasını beklemek tabii hayalperest görünecektir.
Ancak en azından gerçekten eğitimin ışığını yaymaya çabalayan Mahmut Hoca gibi değerli öğretmenlerin, idealist çalıkuşlarının, deneyimsiz Semra hocaların da önü kesilmemeli.
Peki bu nasıl olur?
Bilinçli ebeveynlik ve bilinçli tüketicilik ilişkisi
Madem eğitim ve dahi bazı öğretmenler kapitalist yaklaşımla sunuluyor o halde ebeveynin de karşısındaki kurumu fazlasıyla sorgulaması buna çözüm yolunda bir başlangıç olacaktır.
Okulların kantinlerini, yemekhanelerini denetleyen, yemek listelerini isteyen inceleyen velilerimiz eğitmenlerin özgeçmişlerini, kim olduklarını sorguluyor mu?
Tanışıp, konuşup, takip ediyorlar mı?
Kurumsal eğitimlerimin sonunda ya da aralarda ettiğim sohbetlerde katılımcılarımın benim hakkımda araştırma yaptıklarını öğrendiğimde mutlu bir şaşkınlık hissederim çünkü özellikle küçük yaş gruplarıyla yapılan çalışmalarda bazen yıllar süren öğretmen-öğrenci geçmişinde dahi sorunsuz bir eğitim süreci yaşandığında velilerimiz bırakın yetkinliklerimi ismimi dahi bilmeyebiliyorlar.
Pandemi sürecinde krizi fırsata çevirebileceğimiz, üzerine düşünüp kararlar alabileceğimiz, denetleyebileceğimiz çok konu var bu da onlardan biri olsun lütfen araştırın özellikle sömestr atölyeleri reklamlarını incelerseniz bahsettiğimi yozlaşmayı örneklerle deneyimleyebilirsiniz.
Eğitmen kimdir, uzmanlığı, deneyimi nedir?
Eğer alaylı bir eğitim almışsa deneyimiyle, aldığı seminerlerle, yaptığı okumalarla, araştırmayla akademik açığını kapatabilmiş mi? -Tiyatro disiplini örneği için bunu diyorum tabii ki bazı eğitim uzmanlıkları kesinlikle akademik eğitim gerektirmektedir.-
Eğitmenin vizyonu ne? Hiç gönüllü çalışmalara katılmış mı, derneklere, stklara, eğitim konusunda dezavantajlı gruplara destek olmuş mu?
Genellikle tek atölyelik çalışmalar mı yapıyor, yoksa yıllık bir eğitim planı çerçevesinde çalışma yapabiliyor mu, devamlılığı olan programları sürdürme donanımı var mı?
Gelişmeleri, yeni yayınlanan makaleleri, kaynak kitapları takip ediyor mu?
Sponsor olup kitap gönderen hep aynı yayınevlerinin kitaplarını mı tavsiye ediyor yoksa gerçekten sektörel yayınlara hakim mi?
Tek kitapla birkaç planla mı sınırlı yoksa sürekli kendini geliştiren, eğitimin ışığını yayıp, paylaşmaya çalışan biri mi?
Yoksa sadece ticari bir yaklaşım içinde mi?
Eğitime kayıt olduğunuzda size fatura ibraz edecek mi, yoksa online eğitimlerin denetlenmiyor olması durumunu kullanan biri mi?
Aslında bunu sormadan dahi gözlemlemek çok kolay örneğin vakıf olduğum disiplinlerden birinden örnek vermek gerekirse; Yaratıcı Drama alanında animatör ya da pandomim sanatçısı gibi pozlar veren ilgi çekici reklam yapmak uğruna kafa karışıklığı yaratan profilleri görebilirsiniz.
“Çıkalım ilginç reklamı, saatlik toplayalım paraları” kafasında içeriği boş, kazanım temeli olmayan, çalışma sonunda size gözlem raporu sunmayan, eğlenceye yönelik “çocuk eğleme” işi yapanların öğretmen ve eğitmenlerimizin, eğitim emekçilerinin hakkını yediklerini görüp bilinçlenme zamanı geldi artık.
Eğer çocuklarımızın eğlenmesini önceliyor, kafa boşaltmasını istiyorsak değerli palyaço, animatör kardeşlerimiz var ya da okulöncesi eğitime yönelik etkinliklerse aradığımız pek çok değerli işsiz kalmış okulöncesi öğretmeni var.
Ancak sanat atölyeleri, yaratıcı drama, tiyatro, çocuklarla felsefe gibi çalışmalar içinse belirttiğim bazı kıstaslarla değerlendirme yapabileceğiniz işin uzmanları var.
Lütfen bilinçli olalım sizi/çocuğunuzu değerli görmeyen size geliştirilmesi gereken yönlere dair geribildirimde bulunmayan kişilere karşı dikkatli olalım.
Sizlere bu yazıyla “öğretmen/lider/eğitmen/eğitimci/kolaylaştırıcı” kim olmalıdır sorusu üzerine düşünme daveti gönderiyorum.
Bu konuda geribildirimleriniz çok değerli, gelin birlikte eğitimin ışığını çoğaltalım, eğitimi ticarete indirgeyenlere çelme takalım.