Üniversiteler yol ayrımında: Yüksek öğrenimde altın çağ sona mı eriyor?

KPMG raporu: Pandemi sürecinde yüksek öğrenim ve eğitim sektörü 100 yıllık geleneklere veda etti. Üniversiteler yol ayrımında: Ya geleneksel kalacaklar ya da yeni eğitim modellerini sisteme dahil edecekler. İşe alım kriterleri değişiyor. Mesleki eğitime dönüş trendi başladı. Artırılmış kampüsler ve sanal öğrenme ortamlarının karışımını göreceğiz. E-öğrenme, botlar, hologram gibi kavramlar eğitim hayatının bir parçası haline gelecek.

Üniversiteler yol ayrımında

Üniversiteler yol ayrımında: Yüksek öğrenimde altın çağ sona mı eriyor?

Pandemi nedeniyle çok kısa sürede radikal dönüşümler geçiren sektörlerden biri de eğitim. Tüm dünyada ülkeler ilk ve orta öğrenimi düzene koymaya çalışırken, sistemin bir sonraki halkası üniversiteler kritik bir kavşağın eşiğinde.


KPMG pandeminin dünyada yüksek öğrenimi nasıl değiştirdiğini araştırdı. Rapora göre, gelişmiş dünyada 20’nci yüzyılın ortalarından beri yüksek öğrenimin odağı olan üniversitelerin altın çağı sona eriyor!

Üniversiteler yol ayrımında: Bir dönemin sonu!

KPMG Türkiye Kamu Sektör Lideri Alper Karaçar, raporun yüksek öğrenim ve ülkelerin sosyo-ekonomik gelişimi arasındaki bağlantının geçmişini ve geleceğini anlattığını söyleyerek şöyle konuştu:

• İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yüksek öğrenim, elit bir sistemden kitlesel veya yüksek katılımlı bir sisteme geçişin olağanüstü bir büyüme hikayesidir. Bu genişleme, hayatın zenginleştirilmesine, ulus inşasına, sosyal refaha ve teknolojik ilerlemeye büyük katkı sağladı.

• 1990’dan sonra özellikle Kanada, Avustralya, İngiltere ve ABD uluslararası eğitimde kendi başına bir sektör haline geldi. Ancak bu dönemin artık sonuna geldik. Artan maliyetler ve hükümetlerin de öğrencilerin de bu maliyetleri karşılamaya isteksiz oluşu üniversiteleri bir noktaya getirdi. Pandemi ise bu noktayı hızla ileriye attı.

üniversiteler

KPMG’nin hazırladığı raporda dikkat çeken bulgular ve bazı başlıklar şöyle:

• 1960’lardan bu yana toplumlarda önemli yeri olan üniversitelere verilen geniş destek sarsılıyor. Yüksek maliyetlere bağlı yüksek ücretler ve bu bedelin karşılığı sorgulanıyor.

• Geleneksel üniversiteler kritik eşiğe yaklaşıyor. Toplumdaki değişime ve ihtiyaçlara paralel yeni tür yapılara dönüştürüp dönüşmeyeceklerine, daha fazla verimlilik ve daha fazla yetenek arayışında mevcut operasyonlarını optimize edip etmeyeceklerine karar vermeleri gerekiyor.

• Enflasyonun üzerinde artan eğitim ücretleri, yükselen öğrenci borçları fırsat eşitliğini zedeledi. Yoksul öğrenciler eğitim ücretlerini karşılayamıyor ve ödeyemeyecekleri borçların altına giriyor.

• Öğrenciler ödedikleri yüksek ücretlere rağmen birçok okulda kadrolu öğretim üyeleri değil yardımcı eğitimcileri görüyor.

• Bu durum pahalı ve parlak üniversitelerin üzerine gölge düşürdü. Çünkü kimse bu üniversitelere şu andakinden daha fazla ödemek istemiyor.

İşe alım kriterleri de değişti!

• İşveren tarafında da durum karışık. Ekonomik değişim hızlandıkça, endüstri üniversitelerden gelen yeni mezunları eğitmek yerine işe hazır insanları tercih ediyor. Birçok işveren, üniversitelerin doğrudan öğretmediği sosyal beceriler, duygusal zeka, takım çalışması, iletişim ve zaman yönetimi gibi kriterlere sahip adaylar daha şanslı.

“Lisans diploması 10 yıl önceye göre daha az değerli”

• İngiltere’de yüksek öğrenim gören her beş kişiden birinin maliyetinin, gelecekte kazanılacak paranın altında kalacağı hesaplanıyor. Yani bu para üniversite eğitimine harcanmasaydı bu öğrencilerin mali durumları daha iyi olacaktı. İngiltere’de 2020’de yapılan bir araştırmaya katılanların yüzde 61’i bir lisans diplomasının 10 yıl öncesine göre daha az değerli olduğunu söylüyor.


Mesleki eğitime dönüş trendi

online eğitim meslek

• Yüksek öğrenimin ücretli olduğu birçok Avrupa ülkesinde ebeveynler, çocuklarının üniversiteye gitmesini istiyorlar, ancak eve tesisatçı çağırmaya paraları yetmiyor. Çünkü beceri eğitimi ve çıraklık, yüksek öğrenimdeki genişleme nedeniyle geri plana atıldı. Orta öğrenim sonrası yüksek öğrenim ve mesleki öğrenim planlamaları arasında ciddi dengesizlikler var.

• Gelecek her sektörde olduğu gibi beklenmedik anda ve erken geldi. Dünyada birçok üniversite Şubat 2020’de kapatıldı ve halen açılmadı. Toplumların geleceği sayılan üniversiteler, ülkeleri kurtarma paketlerinde önceliği alamadı. Online eğitime karşı çıkan birçok akademisyen hızla çok sayıda dersi çevrimiçi vermeye başladı. Üniversiteler birçok sektör ve kuruluşun geçirdiği dönüşümü inceleyerek daha iyi uygulamalarla kendi süreçlerini yapılandırabilir.

• Teknolojik değişim ve yeni çalışma dünyası, ortaöğretim sonrası eğitim türleri için yeni beklentiler ortaya çıkarıyor. Demografik değişim muhtemelen çoğu liberal demokraside daha küçük yerel öğrenci gruplarının oluşmasına neden olacak.

• Çin, yerel üniversite sistemini bir eğitim modeli olacak şekilde hızla geliştiriyor. Hindistan, orta öğretim sonrası kurumlarına büyük yatırım yapıyor. Uluslararası talep, geleneksel üniversite eğitiminden mesleki ve pratik kurslarla yeteneklerini geliştiren teknik insanlara kayıyor.

Karma gerçeklik kampüsleri

üniversite karma gerçeklik

• Tüm iddialar ve tahminler, yüksek öğrenimin tekdüzelikten büyük çeşitliliğe geçeceğini işaret ediyor. Fiziksel olarak, gerçek kampüsler, artırılmış kampüsler (karma gerçeklik ve analog dünyanın birleştiği yer) ve sanal öğrenme ortamlarının karışımını göreceğiz.

• Eğitimsel olarak, içerik ve sunumla ilgili çok daha fazla deneyime tanık olacağız. Bu çeşitliliğe, bireysel öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılama arayışı yön verecek.

• Kişiselleştirilmiş öğreniminin kalitesi, kurumsal başarının anahtarı olacak.

• Üniversiteler yol ayrımında. Dönüşüm sadece müfredat, eğitimin devamı, öğrenci desteği ve araştırmayla sınırlı kalmayacak. Arka ofis, işletme modeli, teknoloji ve temelde her organizasyonda bulunması gereken esneklik, çeviklik gibi yeteneklerin toplamı da dönüşümün parçası. Bu yeteneklere yüksek seviyede sahip olan kurumlar, yıkımdan kurtulmak ve yeni sistemi yaratmak konusunda çok daha donanımlı olacaklar. Daha verimli ve daha düşük maliyetli bir yapı mümkün. Buna karşılık yüksek öğrenim kurumları, öğrenme ve araştırma için daha fazla kaynağa sahip olacaklar.

e-öğrenme, botlar, hologram

e-öğrenme, botlar, hologram

• Dijital devrim, özellikle daha uygun fiyatlı çevrimiçi eğitimde yeni rakipler yaratıyor. Dünyada, e-öğrenmenin 2018-2024 arasında yıllık yüzde 7,5 ila 10,5 oranında büyümesi bekleniyor. Birçok geleneksel üniversitenin organizasyonel olarak bu sisteme geçemeyeceği, çoğunun da kültürel anlamda buna isteksiz olduğu görülüyor. Bu tablo rakipleri daha güçlü hale getirecek.

• Kurslar bugüne kadarki kurgunun aksine teknoloji yardımıyla öncelikle dijital sunulacak şekilde tasarlanacak ve yüz yüze eğitimde insanla desteklenecek.

• Yazılı metin ve sunumlara eşlik eden video, karma gerçeklik ve simülasyonların yanı sıra hologramlar da eğitimin parçası olacak.


• Her konu için akıllı botlar, gelişmiş öğrenme analitiği tarafından izlenen, geniş ölçekte kişiselleştirilmiş öğrenme imkanı sağlayacak. Öğrenciler bu deneyimi yaşamak için evden ayrılmak zorunda kalmayacak.

Pandemide oluşan bir tehlike daha: Denetimsiz, niteliksiz, faturasız online eğitimler


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.