Gridiron Gang: Tek amaç, yaşamda ikinci bir fırsat… Amerikan futbolu, ıslahevinde neleri değiştirebilir? Suçla mücadele sistemine farklı yöntem önerisi…
Gridiron Gang (Çete): Suçla mücadele sistemine farklı yöntem önerisi
Suça yenik düşenler arasında genç hükümlüler, toplumun geleceğini temsil edenler olarak ilgiyi en çok hakedenlerdir. Ne acı ki meyve verecek yaşa henüz gelmiş olan bu gencecik fidanlar hayatlarının baharında demir parmakların ardına düşer, ömürboyu kapanmayacak yaralarla yaşamlarını sürdürürler. Aslında, suç işleyen gençler yararlı bireyler olarak topluma geri katılmaları amacıyla demir parmaklıklar ardına kapatılmaktadır.
Peki, bu düzen genç hükümlüleri topluma kazandırma doğrultusunda ne kadar başarılı sayılabilir? Gerçeği söylemek gerekirse, ıslahevinden çıktıktan sonra yeniden suça yönelenlerin sayısı azımsanmayacak kadar yüksek. Dramatik bir spor filmi olarak Gridiron Gang, toplumun en çok kanayan yaralarından biri olan genç suçlu sorununa parmak basmış.
Filmin konusu
Öykünün büyük bölümü Camp Kilpatrick adlı ıslahevinde geçiyor. Arka sokaklardaki kaçınılmaz çete savaşları yüzünden sevdiklerini yitiren, arkadaş çevresindeki sorunlar yüzünden ailesi tarafından dışlanan, mali zorluklar yüzünden uyuşturucu satan veya hırsızlık yapan, uzak durulması mümkün olmayan daha birçok kaçınılmaz olaya karışarak ıslahevine düşen gençler ciddi sıkıntılar yaşamaktadır.
Islahevi Görevlisi Sean Porter, varolan ıslah yöntemlerinin genç hükümlüleri topluma kazandırma yönünde yeterli olmadığına inanarak Kilpatrick Mustangs adıyla bir Amerikan futbol takımı kurulmasını önerir. Kilpatrick Mustangs’in oyuncuları, idealist çalıştırıcıları Porter’in yönetiminde ABD Liselerarası Amerikan Futbol Ligi’nde unutulmaz maçlar çıkararak gönülleri fetheder.
Film, spor sahasında kazanılan kupaları değil yaşamda kazanılan zaferleri yüceltiyor.
Yönetmen Phil Joanou filmin büyük bölümünü Koç Sean Porter’in önerisinin toplumsal kazanımlarını yansıtmaya ayırmış. Gençlerin iç dünyası ve yaşamlarındaki sorunlar, yatakhane ve antrenmanlarda geçen diyaloglar aracılığıyla seyirciye iletilmekte. Arka arkaya eklenen dokunaklı sahneler seyir zevki açısından filmi biraz zayıflatıyor olsa da mesajı oldukça güçlendiriyor. Öte yandan, spor filmlerinin olmazsa olmazı olarak görülen maç sahneleri gösterişsiz ama gerçekçi bir kurguyla çekilmiş.
“Sevgili Danyelle, beni futbol oynarken görsen benden tekrar hoşlanırdın.”
Başrol oyuncusu Dwayne Johnson, üniversitelerarası Amerikan futbol liginde Miami Hurricane ile şampiyonluk yaşayacak kadar başarılı bir oyuncuyken belinden geçirdiği sakatlık sonrasında spor yaşamını Amerikan güreşi ile sürdürme kararı almış. ‘Kaya’ lakabıyla Amerikan güreşinde büyük bir yıldız olduktan sonra Hollywood’dan aldığı davet ile aktörlüğe adım atan Johnson, bugün macera filmlerinin önde gelen oyuncularından birisi. Aktif spor geçmişi sayesinde Sean Porter rolü için yerinde bir seçim gibi görünmekte; yüksek düzeyde oyunculuk yeteneği gerektirmediği için rolün altından başarıyla kalkabilmiş.
Filmde konu edilen ıslahevi, kişiler, olaylar ve uygulama gerçek yaşamdan alıntı.
Filme esin kaynağı olan gerçek olaya ilişkin ilginç bir ayrıntıya değinmemde yarar var. Aslında, gerçek olayın başlangıç aşaması biraz farklı. Öyle ki Sean Porter’in önerisinden önce, 1986 yılında Camp Kilpatrick’te hükümlü gençlerden kurulan bir basketbol takımı var. Bu denemeden olumlu sonuçlar alınınca, ıslah görevlisi Sean Porter’ın önayak olmasıyla, 1988 yılında Kilpatrick Mustangs adıyla bir Amerikan futbol takımı da kurulmuş. Yönetmen Phil Joanou, en başta oluşturulan basketbol takımından filmde hiç sözetmiyor.
“Büyükanne, benimle gurur duyardın. Beladan uzak duruyorum. Burada hiç düşmanım yok.”
Grigiron Gang, içeriğiyle spor filmleri arasında özel bir yer açmış kendisine. Yapıt, ıslah kavramına getirdiği farklı bakış açısı ile takdiri hak etmesinin yanında suçtan uzak kalmayanların yaşadıkları sıkıntıları da gözler önüne sererek gençlere güçlü bir ders veriyor. Şöyle ki okula giden, ailesiyle uyumlu yaşayan, çalışarak kazanan, topluma yararlı bir birey olmayı amaçlayanların her zaman mutlu insanlar arasında olacağı mesajı özellikle vurgulanmış.
Kilpatrick Mustangs’te oynayan gençler Amerikan futbolu sayesinde övünç ve gurur gibi toplumsal değerlerle tanışıp çeteye aidiyet gibi karanlık bağlılıklar yerine takıma aidiyet gibi aydınlık duygularla donanıyorlar. Filmin sonunda belirtildiği üzere, takımdaki oyuncuların birçoğu bir daha suça bulaşmamalarının yanında yaşamlarını hâlâ topluma yararlı bireyler olarak sürdürmekteler.
“Futbol harika anne. Ben de iyi oynuyorum. Cezam dolduğunda belki yeniden birlikte oturabiliriz.”
Film, parlak olmasa da türün iyi örnekleri arasında anılabilir. Herşeyden önce mesajının değeri nedeniyle başarılı bulunmayı hakediyor. Ailece hep beraber izleyebilirsiniz. İyi seyirler dilerim.
Filmin Künyesi
Yapım Yılı: 2006
Ülke: ABD
Yönetmen: Phil Joanou
Senaryo: Jeff Maguire
Oyuncular: Dwayne Johnson, Xzibit, Kevin Dunn
Filmin tanıtımını aşağıdaki bağlantıya tıklayarak izleyebilirsiniz.