Angona ile Türk Metal Müziği üzerine söyleşi

Angona, Türk Metal Müziğinin önde gelen gruplarından biri… Adını, Anadolu’da sıkça rastlanan oluklu kertenkeleden alan dinamik altılı, çok yaygın olmasa da meraklıları tarafından bağlılık ve tutkuyla dinlenen metal müziğini Antalya’da oldukça başarıyla temsil etmekte. Senfonik alaturka metal türünde çalışmalar yapan Antalyalı topluluk bu yıl başında onuncu kuruluş yıldönümü adına ’10th Anniversary’ adıyla 15 şarkılık bir seçki yayınladı.

angona metal grubu

Angona grubunun üyelerinden Utku Arslan, Egehan Kurnaz ve Kaan Kanatlı ile Whatsapp aracılığıyla bir araya gelip keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz?  

Utku Arslan: 1987 yılında İstanbul’da doğdum. Müziğe 2002 yılında gitar çalarak başladım, 2007 yılında Langona grubunu kurdum, 2011 yılında isim ve türümüzü değiştirip bugünkü Angona adını aldık. Grubun vokali ve kurucu üyesiyim. İlk başladığımızda gitar ve vokal bana aitti. Şimdi yalnızca vokaldeyim.


Egehan Kurnaz: 1997 yılında İzmir’de doğdum. Grubun davulcusuyum. Bir yıl önce gruba katıldım. Çok uzun süredir davul çalıyorum. Sık sık yaşadığım yeri değiştirmek zorunda kaldığım için Angona’dan önce bir grupta kalıcı bir yer edinememiştim. Daha önce küçük çaplı arkadaş grupları içerisindeydim, Angona benim ilk büyük projem oldu. Piyano ve çello da çalıyorum.

Kaan Kanatlı: 1997 yılında Antalya’da doğdum. Grubun gitaristiyim. Yaklaşık 2.5 yıl önce katıldım. Daha önceki çalışmalarım arkadaş grupları içerisindeydi. Bilgisayar Mühendisliği okuyorum ve 7 yaşından beri gitar çalıyorum.

Utku Arslan: Grubumuzun klavyecisi Emrecan Özkalay 1983 yılında Antalya’da doğdu, 2008 yılından beri beraber çalışıyoruz. Basgitaristimiz Koray Kılınçay 1980 yılında Antalya’da doğdu, Angel Skull’dan ayrıldıktan sonra bize katıldı. Diğer gitaristimiz Altunay Yeşilyurt 2000 yılında Burdur’da doğdu, aramıza geçen yaz katıldı.

Müziğinizi senfonik alaturka metal olarak tanımlıyorsunuz. Neden bu sound’u seçtiniz?

Utku Arslan: İlk başladığım grup Langona idi. Langona ile trash yapıyorduk. Bu dönemde mutlu olabileceğimiz bir tarz arayışına geçtik. Folk metal ve oryantal metal gibi bizim müzik anlayışımıza yakın tarzlara birşeyler katmak istedik, senfonik altyapıyı da çok seviyorduk. İçine alaturka da kattık. Bu bir tarz oluşturma denemesiydi. Müziğimize progresif melodik metal veya progresif melodik folk metal de diyebiliriz. Ancak biz daha belirgin kalıplarla anlatmak istediğimiz için müziğimize alaturka senfonik metal diyoruz. Tarzımızı geliştirmeyi sürdüreceğiz.

Müzikseverlere vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?

Utku Arslan: Türkiye’de metal müziğe öcü gibi bakılıyor. Yabancı ve yerli gruplara önyargıyla yaklaşıyorlar. Bu önyargıyı yoketmek için sert algılarla ilgili şarkı sözleri yazmıyoruz. Haykıran parçalarımız var tabii ama aşk gibi daha yumuşak duygular yansıtan parçalarımız da  var.

Egehan Kurnaz:  Ritim, insan üstünde gücü olan birşey. Şarkının anlatmak istediği duyguyu pekiştirmek ve aktarabilmek için davul çalıyorum. Metal müzikte insanlara kafa sallatan, sanki bir koşuşturmanın içerisindeymiş gibi bir ritim tutma durumu var. Benim yaklaşımım farklı. Bazen aksak ritimler, bazen aksanmayan ritimler kullandığım gibi hızlı ve yavaş ritimler de kullanıyorum. İnsanları duygu dalgalanmasına sokacak şekilde çalıyorum.

Parçalarınızda Türk müziği makamları kullanıyor musunuz?

Utku Arslan: Hicaz, kürdi ve nihavent gibi çok bilinen makamları tercih ediyoruz. Bunları kullandığımızda makamın dışına çıkmamaya özen gösteriyoruz. Ney, keman, klarnet, kanun gibi enstrümanları da daha zengin bir duyum elde edebilmek için kullanıyoruz.

Angona
Angona

Müzik yaparken genel olarak ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?

Utku Arslan: Metal müziğine karşı hissedilen önyargılar nedeniyle müziğimizi icra edebileceğimiz mekan bulmakta sorunlar yaşayabiliyoruz. İstanbul, Ankara ve İzmir’de metal müziğe rahatlıkla yer veriliyor. Biz Antalya’dayız. Mekan sahiplerine ve Antalyalı dostlarımıza kendimizi anlatmamız zaman alıyor. Antalya’da sürekli sahne alamayınca festivallerde yer bulmakta zorlanıyoruz. Katıldığımız festivaller olduğu gibi katılamadığımız festivaller de var. Ayrıca, müzik yapmak için edinmek zorunda olduğumuz ekipmanlar mali açıdan bizleri zorlayabiliyor.

80’li yıllarda arka sokaklar, orta halli mahalleler ve hatta İstanbul’un Bağdat Caddesi ve Levent gibi gelir düzeyi yüksek bölgelerinde bile metal müziği dinleyen geniş bir kitle vardı. Bugün ülkenin geneline baktığımızda metal müziğin eskisi kadar dinlenmediğini görüyoruz. Metal müziğin daha popüler olması için neler yapılabilir?

Utku Arslan: Hangi tarzın dinleyici tarafından ilgi gördüğü önemli. Bir müzik tarzı popüler kitleye ulaşınca daha çok dinleniyor, daha çok satıyor. Örneğin, metal müziğin satanizm ile bağdaştırılması gibi yanlış bir algı var. Bir gün metal grupları olarak bu önyargıları kırabilirsek daha çok dinlenebiliriz ve ülke genelinde daha büyük festivaller düzenlenebilir.

Kaan Kanatlı: Metal müziği diğer müzik türleri kadar akılda kalıcı değildir. Yalnızca kafa dağıtmak için dinlenmez. Odanızda oturup enstrümanlara ve vokale odaklanmanız gerekir. Dinleyiciye yönelik müzik yapıldığı takdirde geniş kitleler tarafından ilgi görecektir. Şu anda metal grupları metal müziğe çok teknik yaklaşıyorlar.

Egehan Kurnaz: Müzisyenler enstrüman çalarak yaşamını sürdürmeye yetecek para kazanamayınca hip hop gibi çok satan ve daha çok dinlenen türlere yönelebiliyorlar. Ekonomik durumu yerinde olsa birçok yetenekli müzisyen Türk Sanat Müziği veya Heavy Metal’e yönelebilir.


Neden metal müziği yapmayı seçtiniz?

10th anniversary
Angola – 10th Anniversary afiş

Egehan Kurnaz: Müzik benim için bir tutkudur. Çok ufak yaşlardayken piyanoyu çok severdim. 4-5 yaşlarında Pink Floyd’un ‘Comfortably Numb’ parçasının gitar solosunu dinlerken ağladığımı hatırlıyorum. O zamanlar müziğe aşık oldum, bırakamıyorum. Metal müziği çok hoşuma gidiyor.

Kaan Kanatlı: Çok küçük yaşlardan beri gitar çalmaktayım. Türkçe rock müziğiyle çok ilgiliydim. Müzik dinlerken değil gitar çalışırken metal müziğe ulaştım.

Utku Arslan: Gitar çalarak türkü barda bile çalıştım. Müziği profesyonel amaçla yapıyorsanız hissiyat eksik kalabiliyor. Dolayısıyla, metal müziği bir hobi gibi algılıyorum. Tüm grup üyelerimiz müzik dışında başka bir işle de meşguller. Pandemi döneminde yalnızca müzikle uğraşan arkadaşlarımızın çok sıkıntı çektiklerini görmekteyiz.

Müzik yaşamınızda öykündüğünüz yerli ve yabancı müzisyenler kimler?

Kaan Kanatlı: Jeff Loomis ve Jason Becker’i çalım olarak örnek alıyorum. Onların uyguladıkları teknikleri kullanmaya çalışıyorum.

Egehan Kurnaz: Ben şarkıcı olmak istiyordum ama çevrem sesimi beğenmedi. Lisede Dream Theater’den Mike Portnoy’u görünce davul çalmaya özendim.

Utku Arslan: Haluk Levent’in parçalarıyla büyüdüm. Metallica beni çok etkiledi. James Hetfield’e hayrandım. Müzisyenliğim ilerledikçe death metal’e yöneldim. Sonra senfonik metale ilgi duydum. Bu türlerde şarkı söyleyen ünlü solistlerinden etkilendim.

Şarkılarınızı hazırlarken için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?     

Utku Arslan: Besteler genelde ben ve gitaristler tarafından yapılıyor. Alaturka kısmında ben devreye giriyorum, senfonik kısımda klavyecimiz Emrecan ve gitaristimiz Kaan etkili oluyor. Şarkı sözlerini 2017 yılından beri eşim yazıyor. Onu da grup elemanı gibi görüyoruz.

Gençlere müzisyen olmalarını önerir misiniz?

Egehan Kurnaz: Müziğe başlamanın bir yaşı yok. Bu bir tutku ve amaç işidir. Ekonomik ve sosyal açıdan zor bir iş ama karşılığını alıyorsunuz. Ruhu besliyor, kendinizi anlatmanın farklı bir yoludur müzik.

Kaan Kanatlı: Ben para için müzik yapmıyorum. Bu şekilde beni çok mutlu ediyor.

Utku Arslan: Notalar aracılığıyla hakkınızı arayabilir, aşkınızı daha net anlatabilirsiniz. Temayla insanları ağlatabilirsiniz, insanlara kafa sallatabilirsiniz. Beklenti öncelikle para olmamalı. Çoğunlukla bir heves olarak kalıyor insanlarda. Sabırlı olmak lazım.

Grubunuzda eleman değişiklikleri oldu mu?

Utku Arslan: Bu konuda derin yaralarım var. Başka bir şehre taşınma zorunluluğu ve ekonomik nedenler yüzünden gruptan ayrılan arkadaşlarım oldu. 2018 yılında gitaristimizi lösemiden kaybettik. Egehan İzmir’de yaşıyordu, kendisini telefonla arayıp Antalya’ya yerleşmesini teklif etmiştim. O da teklifimi kabul edip bize katılmıştı. Yani, bu iş özveri gerektiriyor.

***


Angona’nın 21 Şubat’ta yayınlanan ‘İlk Günah’ parçasının video klibini aşağıdaki bağlantıya tıklayarak izleyebilirsiniz. Video klip pandemi nedeniyle ev şartlarında çekildi.

Video: Angona – İlk Günah

Taner Öngür röportajı: Moğollar ve Anadolu Rock müziğinin doğuşu


Koray Erdivanlı
1975 yılında İstanbul’da doğdu. 1993 yılında Özel Işık Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1998 yılında Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi (Fransızca) bölümünden lisans derecesi aldı. Western Michigan University ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde MBA dalında yüksek lisans yaptı. 2021 yılında Hacıbektaş Belediyesi tarafından düzenlenen kısa öykü yarışmasında 'Üç Öğüt' adlı öyküsüyle birincilik ödülü; 2022 yılında 25. OŞYAD Geleneksel Şiir Yarışması'nda 'Gurbet' adlı şiiriyle özendirme ödülü kazandı. 2022 yılında 'Yeşil Güller' adlı öykü kitabı ve 'Öfkeli Dargınlık' adlı tiyatro oyunu, 2023 yılında 'Dantelli Tuzak' adlı romanı yayınlandı. Başlıca uğraşlarından biri olan filateli alanında 'Çanakkale Savaşı' ve 'İbn-i Sina' temalı koleksiyonlarıyla beş madalya kazandı. Özel sektörde insan kaynakları alanında yönetici olarak çalışmaktadır. Tarih, spor, sinema ve müzik başlıca ilgi alanları arasındadır.