Antisosyal kişiliğin en önemli özelliği, güçlü hissetme ihtiyacı

Sadistik kişiliğin antisosyal kişilik bozukluğu, psikopatik kişilik bozukluğu, sosyopatik kişilik gibi çeşitli isimlerle de anılan bir kişilik patolojisi olduğunu belirten uzmanlar, bu bozukluğa sahip kişilerin aleni suç işlemeye yatkın olduğu gibi, kendilerini başarıyla saklama özellikleri olduğuna dikkat çekiyor.

antisosyal

Antisosyal kişilik bozukluğunun en önemli özelliklerinin güçlü hissetme ihtiyacı ve zayıflık duygusunu tolere edememe olduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre bu kişiler karşısındaki kişinin canının yandığını fark ediyor ama buna rağmen önemsemiyor ve umursamaz davranıyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi  Uzman Klinik Psikolog Sera Elbaşoğlu, antisosyal kişilik bozukluğu ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.


Antisosyal kişilik bozukluğunu, “sadistik, sosyopatik kişilik, psikopatik kişilik bozukluğu gibi çeşitli isimlerle de anılan bir kişilik patolojisi” olarak tanımlayan Sera Elbaşoğlu, antisosyal kişilik bozukluğunun iki farklı türü olduğunu söyledi.

Sera Elbaşoğlu, “İlkinde, açıktan aleni suçlar işleyen kişiler yer alırken, diğerinde yüksek işlevsellik gösteren, nazik ve hatta çok başarılı olan kişiler yer alıyor. Tarihte bu durumdaki kişilerin örnekleri de var. Bu kişiler aleni suçlar işlemiyorlar. Çok daha iyi bir profil çizen, zeki, pek fazla dürtüsel hareket etmeyen, planlı hareket eden, insanların suç işleyeceklerini tahmin edemeyeceği kişiler oluyorlar” diye konuştu.

Zayıflık duygusunu tolere edemiyorlar

Her iki grubun da suçu işleme ve zarar verme ile ilgili geniş bir aralığı olduğunu belirten Sera Elbaşoğlu, “Şiddet dolu cinayetler işleyen seri katillerden,   büyük dolandırıcılıklar yapan hırsızlardan ve başka çeşitli ağır suçlar işleyen kişilerden günlük hayatta insanları manipüle eden ve ötekinin sınırlarını çeşitli biçimlerde ihlal eden kişilere kadar geniş bir aralık var.  Bunların hepsinde ortak birtakım özellikler var. Güçlü hissetme ihtiyacını ilk özellik olarak ifade edebiliriz. Zayıflık duygusunu tolere edemiyorlar ve bunun görülmesini de istemiyorlar. İnsanları atlatma, yönetme ve kontrol etme ile ilgili güçlü bir arzuları oluyor” dedi.

Karşısındaki kişinin hislerini önemsemiyor

antisosyal kişilik

Bu kişilerin kendi duygularını dile getirme yeteneğine sahip olmadıklarını, konuşmak yerine harekete geçtiklerini kaydeden Sera Elbaşoğlu, “Psikopatik kişilerin empati yapmaktan yoksun olduklarına dair genel kanıya rağmen, aslında empati yapabildikleri ancak zarar verdikleri kişinin yaşadığı acıya veya olumsuz herhangi bir duyguya dair sorumluluk ve suçluluk hissetmediklerini, ve utanç duymadıklarını söyleyebiliriz.

Ötekine zarar vererek  sınırlarını aşmak o kişi üzerinde güç hissetmesini sağlamakta ve bu güç de öz saygısını pekiştirmektedir. Psikopatlık kişinin biri değerli görebilmesi için koşul karşı tarafta onun ihtiyacının olduğu bir şeyin olması ve o kişinin de bunu kullandırmasıdır. Yani karşıdaki kişi kendisini kullandırması ölçüsünde değerli olabilmektedir. Ayrıca insanları kandırma, manipüle etme konusunda oldukça ustadırlar” ifadelerini kullandı.

Psikopatik kişiler daha fazla uyarılmaya ihtiyaç duyuyor

Sadistik kişiliğin genetik ve fizyolojik bir tarafının olup olmadığının yapılan birtakım araştırmalarla analiz edilmeye çalışıldığını kaydeden Sera Elbaşoğlu, şunları söyledi:


“Genetik bir yönünün olabileceğine işaret eden çalışmalar var; doğuştan getirilen mizaç özelliklerinin bir takım yatkınlıklar doğurabileceği düşünülmekte. Fizyolojik birtakım etkenler var. Yapılan araştırmalarda yüksek uyarılma ihtiyacının, yüksek saldırgan dürtülerin ve hormonlarla ilgili birtakım durumların da bu karakter yapısını ortaya çıkarmakta etken olabileceğinden bahsediliyor.

anti sosyal

Örneğin uyarılma eşiklerinin yüksek olduğu görülüyor olmasıyla ilgili olarak, normalde birçok insan günlük birtakım aktivitelerden, hobilerden, insanlarla olan etkileşimden, bir konuda başarı kazanmaktan haz duyar ve uyarılma yaşar. Psikopatik insanlar  ise daha yüksek uyarılmaya ihtiyaç duyuyorlar. Daha fazla uyarılma ile haz alıyorlar. Geri kalan her şey onlara sıradan gelme eğiliminde oluyor. Bu uyarılma ihtiyacı aynı zamanda duyarsızlaşma ile ilgili de bir durum yaratıyor. Yüksek uyarılma için, canlı hissetmek için daha keskin yaşantılara ihtiyaç duyabiliyorlar.”

Tekrarlayan suç işleme eğilimleri var

Psikopatik kişilerin aynı zamanda deneyimden de öğrenebilen insanlar olmadıklarını vurgulayan Sera Elbaşoğlu, “Bu durum aynı zamanda suçların tekrarını da açıklayamaya yardımcı bir özellik. Örneğin bir kişi suç işliyor, cezaevine girip çıkıyor ve ertesi gün yine suç işliyor. Psikopatik kişilerin çoğunda hapishane yaşantısının ve ceza almanın çok bir önemi olmuyor. Bu kişilerin psikoterapisi de güçtür ve ne kadar fayda gördükleri de aslında tartışmalı bir konudur. Çoğunlukla kendi istekleri ile değişime açık olmazlar” diye konuştu.

Yaş alınca iyileşme motivasyonları artabiliyor

Özellikle de bu psikopatik grubun içerisinde açık suç davranışları olmayan, çok şiddetli suçlar işlemeyen insanların 40’lı yaşlara geldiklerinde hormonların yavaşlaması, güçten düşmeleri ve ölümün yaklaşmasıyla birlikte psikoterapiye, iyileşmeye ilişkin motivasyonlarında artış gerçekleştiğinin altını çizen Uzman Klinik Psikolog Sera Elbaşoğlu, “Aslında hayat deneyimleri, yaş alma ve olgunlaşmanın kısmi bir faydası oluyor ama bu hepsini kapsamıyor. Görece daha iyi huylu olanlarından bahsedebiliriz” dedi.

İşledikleri büyük suçlardan gurur duyuyorlar

Uzman Klinik Psikolog Sera Elbaşoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bahsettiğimiz aralıkta hırsızlık gibi suçlar ve şiddetli cinayetler de var. Kişilerin büyük suçlarını daha rahat anlattıklarını ama ufak tefek suçlarını anlatmakta çekimserlik gösterdiklerini görmek şaşırtıcı görünmekle birlikte, şiddetli suçların yarattığı güçlülük hissinden dolayı bir anlamda gurur duyuyor ve caka satıyor olmalarından kaynaklanıyor.


Aşağılanma, zayıflık ve küçümsenme hissine karşı çok duyarlı olan psikopatlık kişiler bu hisleri deneyimlemekten ve bu şekilde algılanmaktan hiç hoşlanmıyorlar. Güçlü olmak istiyorlar. İnsanları manipüle etme, dolandırma ve onlara zarar vermelerinin altında güçlü hissetme isteği var. Her şeye egemen olma duygusunu sapkın bir şekilde tatmin etme halinin varlığından bahsedebiliriz. Sadistik kişilikte bu gibi durumlar görülüyor.”

Psikopat kişilerin ortak özellikleri neler? Sadist kişi nasıl anlaşılır?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.