Nagehan Alçı ve öğretmenler

Biz öğretmenler Nagehan Alçı’yı “bir başka sevmiyoruz”… Neden derseniz? Hadsiz çünkü. Öğretmenlere karşı inanılmaz ölçüde saygısız.

Nagehan Alçı

Kadın hareketi veya feministler bu kadın ile ilgili nasıl bir değerlendirme yaparlar bilemiyoruz ama naçizane okur yazar birisi olarak sömürenin ve sömürülenin kadını erkeği olmaz diyenlerdeniz. Evet, kadınlar eril kültürün egemenliği nedeniyle daha dezavantajlıdırlar. Lakin kadınlar fırsat bulduklarında en az erkekler kadar eşitsizlik ve adaletsizlik düzeninin ve sisteminin savunucuları olabiliyorlar. Dünyada pek çok örneği var.

Neyse bu başka bir mesele ve başka bir tartışmadır. Konumuza dönersek;


Nagehan Alçı sanki kendisi yaptıklarıyla ve varlığı ile memlekete çok faydalı işler yapıyormuş gibi, egemen güçler safında yazılar yazan, akşamları yandaş medyada, güçlü olanı savunan ve elde ettiği paralar ile boğazdaki yalısında viskisini yudumlayan “postmodern muhafazar liberal” bir kişiliktir. Eşi de ismi ile müsemma Rasim Ozan Kütahyalı adındaki kişidir. Tencere kapak misali her dönemin insanları, iktidarların ve güçlülerin kalemşörleridirler. Fetö zamanında fetö düzenine, şimdi de AKP düzenine uygun tutum ve davranışlar sergileyen tahsilli lejyonerler gibidirler.

Nagehan Alçı, ikinci veya üçüncü kez öğretmenlere takmış durumda. Sürekli öğretmenleri aşağılıyor ve öğretmenlerin çalışmadan para kazandıklarını ima eden açıklamalar yapıyor, yazılar yazıyor. Son olarak demiş ki, “Hiç boşuna ‘Öğretmenler uzaktan eğitim istemiyor, okullarına kavuşmak istiyorlar’ demesinler. İsteyen insan ses çıkarır. Hani neredesiniz öğretmenler? Okullar açılsın diye ses çıkardığınızı duyamadık bugüne kadar. Onun yerine açılan sınıfları okutanlar ‘Bu haksızlık’ diye feryat ediyorlar. Aşı için feryat ettiğinizi de görmedik. Aşı olmadan okul açılmasın diyorsunuz ama aşıya ulaşmak için etkili bir kampanya neden yapmıyorsunuz?”


Bir gazeteci olarak bu tür lafları etmeden önce Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Türk Eğitim Sen, Anadolu Eğitim Sendikası gibi öğretmen örgütleri ne diyorlar, ne öneriyorlar diye baksa, kendini bu duruma düşürmeyecek ve öğretmenlere haksızlık etmeyecekti. Bu durumda kendisine sormak gerek; Nasıl isyan etsin öğretmenler? Ne yapsınlar? Miting yapsınlar mı örneğin? Ya da bakanlığı işgal etsinler mi? Önerdiğiniz bunlar mı? Soruşturmalar, gözaltıları, açığa almalar ve hapishaneler konusunda bir önerin var mı peki?

Oysa böyle laflar söyleyeceğine veya yazılar yazacağına, öğretmenlerin tümünün iki doz aşıyı neden ve niçin olmadığına dair konuşsa veya yazsa, daha yararlı bir iş yapmış olurdu. Ya da öğrenciler ve okullar pandemiye neden ve niçin hazırlanmadı, okul çalışanları neden aşılanmadı, uzaktan eğitim koşulları niçin sağlanamadı diye konuşsa veya yazsa gazeteciliğini daha işlevsel hale getirebilirdi. Örneğin sahra okulları, pandemi okulları gibi projelerden bahsetse, taşımalı ve mobilite gerektiren eğitim yerine, yerinde eğitim modeli konusunda öneriler geliştirse veya geliştirilen önerileri sayfasına taşısa, ülke için daha iyi olmaz mıydı?

Veya illa ki öğretmenler ile ilgili eleştiri mi getireceksin, bir gazeteci olarak öğretmen eğitimlerinin kalitesinden, eğitim fakültesinden mezun olmayanların uyduruk formasyon eğitimleri alarak atanmasından, eğitim fakültelerinin amaca uygun eğitim veremeyişlerinden, öğretmenlik becerileri konusunda uygulama yetersizliklerinden, öğretmen yetiştiren okullardaki öğretim elemanlarının öğretmen yetiştirme konusundaki kifayetsizliklerinden söz eden araştırma yazıları yazsa çok daha “hayırlı” bir iş yapmış olmaz mıydı? Ama hayır. Çünkü son 20 yılda eğitim fakültelerinin ve öğretmenlik mesleğinin kalitesini düşürenler ile düşüp kalkan birisinin bu tür eleştirel yazılar yazması mümkün değildir. O halde işin kolayı var; Öğretmenleri aşağıla, öğretmenleri eleştir.


Bu kadar kötü veya olumsuz olmaya gerek yok. Hayat bu kadar olumsuz olmaya değecek bir şey değil. Ömür ise herkes için daha onurlu yaşamış olmayı hak ediyor. Öğretmenleri eleştirmek başka bir şey, öğretmenleri sistemin ve düzenin dışında eleştirmek ve aşağılamak başka bir şeydir. Bu yüzden biz öğretmenler Nagehan Alçı’yı “bir başka sevmiyoruz”…

Kademeli normalleşmede hafta sonu alkol yasağı getirildi!