Fatih Altaylı: Deniz Baykal ve kerimesi adına utanıyorum!

Fatih Altaylı: Deniz Baykal ve kerimesi adına utanıyorum; Fransız horozu misali ayakları pisliğin içinde bas bas bağırıyorlar.

deniz baykal

HaberTürk yazarı Fatih Altaylı, gazeteci Uğur Dündar ile eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal arasındaki tartışmaya değindiği bugünkü yazısında, Deniz Baykal’ın Halk TV yönetimine kızı Aslı Baykal’ı getirdiği zaman sormak isteyip de sormadığı soruları sıraladı. Altaylı, “‘Yahu Fatih, zaten berbat bir herif olarak görülüyorsun. Şimdi bir de ölümden dönmüş hasta adama bunları sorma. Memlekette tek rezalet bu mu kaldı!’ demiş yazmamıştım. Ama gördüğüm kadarı ile Baykalgillerde böyle bir durumdan rahatsız olacak hal yokmuş. Tam aksine Fransız horozu misali ayakları pisliğin içinde bas bas bağırıyorlar. İşi uçak bileti ucuzluğuna kadar indirdiler” diye yazdı.

“Madem öyle, o zaman biz de içimizde kalan bu soruları soralım. Hatta sonrası için bir de ekleme yaparak 10. soruyu da yöneltelim” diyen Altaylı, “Bu kanalı sattınız. Kaça sattınız, gelen parayı ne yaptınız! Partiye mi verdiniz, yoksa aile servetine mi eklediniz!” sorusunu yöneltti.

Gazeteci Uğur Dündar, Twitter hesabında yaptığı paylaşımda “Aslı Baykal, 31 Mart seçim zaferinin yaşandığı gece, sabaha kadar çalıştırdığı emekçileri kullanılmış eşya gibi kapı önüne bıraktığında, hem kızı, hem de Deniz Bey, benim gözümde bitmişti. 7 yıl süreyle markalaşmasına büyük katkıda bulunduğum Halk TV’den bu nedenle ayrılmıştım” demişti. Dündar, daha sonra “Yanlış anlaşılmasın. Ben Halk TV’den Baykal ailesinin sahipliği döneminde ayrılmıştım. Halk TV’nin yeni sahibinin Baykallarla hiçbir ilgisi yok” ifadesini kullanmıştı.

Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal, bir dönem Halk TV’de program yapan Uğur Dündar’ın kendisine yönelik eleştirilerine yanıt vermiş; “The Marmara Otel’de yaptığımız görüşmede genel yayın yönetmeni olmak istediniz, reddedince hakkınızı helal etmez oldunuz” demişti.

“Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal ile gazeteci Uğur Dündar arasındaki atışmayı izliyorum. İzledikçe de Türkiye’de yıllarca bir sol partinin liderliğini değilse de en azından genel başkanlığını yapmış Deniz Baykal ve kerimesi adına üzülüyorum diyemeyeceğim ama utanıyorum” diyen Altaylı bugünkü yazısının devamında da konuya ilişkin olarak şunları yazdı:

“Tartışmanın nedeni Halk TV. Bir dönem Deniz Baykal’a ait olan, daha sonra yönetimine Deniz Baykal’ın kızı Prof. Aslı Baykal’ı getirdiği televizyon kanalı. Deniz Baykal’ın kanalın başına kızını getirmesinden sonra aklıma şu sorular gelmişti:

  1. Deniz Bey, bu kanalın sahibi kim?
  2. Halk TV Deniz Baykal’ın şahsi malı mı?
  3. Şahsi malınız ise bu kanalı hangi para ile, sermayeyi nereden bularak kurdunuz?
  4. Yok eğer partiye ait ama yasa gereği partiye ait olamadığı için yediemin olarak sizin yönetiminizde görünen bir kanal ise hangi hakla kızınızı buranın başına atadınız?
  5. Mikrobiyoloji profesörü olan kızınızın hangi medya yöneticiliği vasfına sahip olduğunu söyler misiniz?
  6. Siz Deniz Baykal’ın kızı Sayın Aslı Baykal, bunca akademik unvanınız varken, buram buram haksızlık ve nepotizm kokan bu görevi nasıl kabul ettiniz? Hiç sıkılmadınız mı!
  7. Deniz Bey, bir siyasetçi olarak böyle bir televizyonun üzerine oturduğunuz zaman Melih Gökçek’ten hiçbir farkınız kalmadığını göremeyecek kadar kör mü oldunuz!
  8. Aslı Baykal Hanım, aynaya baktığınız zaman Osman Gökçek’i görüyor musunuz?

Ancak sormamıştım. “Yahu Fatih, zaten berbat bir herif olarak görülüyorsun. Şimdi bir de ölümden dönmüş hasta adama bunları sorma. Memlekette tek rezalet bu mu kaldı!” demiş yazmamıştım. Ama gördüğüm kadarı ile Baykalgillerde böyle bir durumdan rahatsız olacak hal yokmuş. Tam aksine Fransız horozu misali ayakları pisliğin içinde bas bas bağırıyorlar. İşi uçak bileti ucuzluğuna kadar indirdiler. Madem öyle, o zaman biz de içimizde kalan bu soruları soralım. Hatta sonrası için bir de ekleme yaparak 10. soruyu da yöneltelim:

“Bu kanalı sattınız. Kaça sattınız, gelen parayı ne yaptınız! Partiye mi verdiniz, yoksa aile servetine mi eklediniz!”

Yazının tamamını okumak için tıklayın.

Uğur Dündar’dan Yılmaz Özdil’e: Yazıklar olsun sana, yerin dibine gir!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.