Cinsel istismarda ‘somut delil’ şartı arayan düzenleme Meclis’te kabul edildi

#SapıkMadde13 etiketi Twitter Türkiye gündeminde! Cinsel istismar suçlarında tutuklama için “somut delil” şartı getiren düzenleme TBMM’den geçti. Hukukçuların ve hak savunucularının ‘İstismarın önü açılıyor, cezasızlık yaygınlaşıyor’ endişesi daha da büyüdü: “4. Yargı Paketi’ne göre çocuk istismarında somut delil aranacak. Olay yerinde görgü tanığının olması veya 3 gün içinde muayene olması gerekecek. 5 yaşındaki çocuğa delil göster denilecek!”

somut delil

Siyasi muhalefetin, hukukçuların ve hak savunucularının sert tepki göstermesine, kaygılarını ortaya koymasına karşın kamuoyunda 4.yargı paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümü TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi.

Bu bölümde cinsel istismar, taciz, kasten öldürme ve işkence gibi katalog suçlarda tutuklama için “somut delil şartı aranması” hükmünün de, çocuğun cinsel istismarı ve kadına cinsel saldırı suçlarının ayrı tutulmadan kabul edilmesi hukukçular ile kadın örgütlerini adeta ayağa kaldırdı. Mevcut durumda zaten delil toplamada ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken hukukçular, “Cinsel istismarın önünü daha da açacak, bu suçların cezasız kalmasını daha da yaygınlaştıracak bir durumla karşı karşıyayız. Kabul etmemiz mümkün değil” çıkışında bulunuyor.


Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay Eken DW Türkçe’ye düzenlemenin mecliste kabul edilmesiyle ortaya çıkan sıkıntının ne olduğunu anlatırken, “Maalesef yine milletin fikrine hiç önem verilmediğini, bir gece yarısı kararıyla itirazlarımıza kulak tıkandığını görüyoruz” cümlesini kurması dikkat çekiyor.

“Cezasızlık kabul edilmiş oluyor”

İnsan hakları savunucularının, hukukçuların somut delil olmadan insanların keyfi şekilde tutuklanmasına karşı olduğunu sürekli dile getirdiğini anlatan Eken, çocuğun cinsel istismarı ve çoğunlukla kadınların mağdur olduğu cinsel saldırı fiillerinde durumun farklı olduğunu söylüyor. Peki neden? Eken, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

“Bu fiillerin doğası, yapısı gereği zaten tanıkların bulunmadığı, kayıtların bulunamayacağı, fiilin kayıt yapılan bir yerde cereyan etmediği, çok büyük oranda geride bir biyolojik kanıt bırakılmadığı bilinen bir durumdur. Bariz bir delil, mağdurun bedeninde ya da kıyafetinde çoğunlukla bulunamaz. Çocukların 18 yaşından sonra şikayet edebileceği dikkate alınıyor ama nasıl bir somut delille yaşadığını ispatlayacağına cevap verilemiyor. Dolayısıyla şimdi; bu suçların durumu gereği aslında cezasızlığı kabul ediyorsunuz. Sıkıntı budur.”

“Erkeklerin sırtı sıvazlanıyor”

Ceren Eken, 4.yargı paketindeki düzenlemenin Yargıtay’dan son dönemde çıkan “kötü kararlara destek niteliğinde” olmasından yakınırken, Yargıtay’ın daha önce verdiği kararların hatırlanmasını istiyor. Eken, o kararları “Cinsel istismar ve saldırıyla ilgili dosya türleri özeldir. Tutuklamaya somut delil aranması cezasızlığa sebep olur” şeklinde özetliyor.

Eken, “Bu nedenle dosyaların mağdur ve sanığı iyice gözlemleyerek, inceleyerek, doktor raporlarına ilişkin evrakları değerlendirerek karara bağlanması gerekiyor. Olması gereken budur. Aksi takdirde maalesef cinsel saldırıyı, cinsel istismarı gerçekleştiren erkeklerin sırtını sıvazlamak ve bu suçların cezasızlığı nedeniyle artmasına sebep olmak durumunu üzülerek göreceğiz” uyarısında bulunuyor.

“Sorun delillerin toplanamaması”

İstanbul Barosu avukatlarından Seda Akco, yürürlükteki kanunda tutuklama için “kuvvetli şüphe sebebi” ifadesinin zaten yazılı olduğunu hatırlatıyor. Akco, sorunun nerden kaynaklandığına ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:


“Kanuna somut delile dayanması gerekir yazılınca, hakim somut delil arayacak demek de yanlış oluyor. Uygulamada cinsel istismar olgularında yeterli delil toplanmasında büyük zafiyetler olduğu bilindiği için yapılan değişiklik ile tutuklamanın zorlaştırıldığını düşünecek olan hakimlerin tutuklamaktan kaçınma eğiliminin artacağından kaygı duyuluyor. Asıl sorun bu delillerin toplanamıyor olmasında. Bunun üzerinde durulmalı.”

Cinsel istismar ve saldırı fiillerinde neden yeterli delil toplanamadığının sorgulanması gerektiğini söyleyen Seda Akco, çocuğun ve kadının yeterli korumaya sahip olup olmadığının gündemde tutulmasını istiyor. Akco, “Şüphelinin tutuklanması çocuğun korunması açısından önemli ama yeterli de değil. Mağdurlara yeterli korumanın sağlanamaması da delil yetersizliğinin önemli nedenlerinden biri” diyor.

“Toplumun travmalarına inatla yaklaşıyorlar”

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), AKP ve MHP oylarıyla “somut delil şartı”nın mecliste kabul edilmesini, hükümetin toplumdaki travmaları iyileştirmeye çalışan herkese karşı “inatla yaklaşması”nın bir sonucu olarak görüyor.

TKDF Başkanı Canan Güllü, bu travmalardan söz ederken “İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı hukuksuzca çekilme kararı alındı. Erken yaşta evliliklere af konusu sürekli gündemde tutuluyor. Şimdi de cinsel istismara somut delil şartı” diye konuşuyor.

“Adli tıp raporları, psikolojik raporlar, DNA analizleri, çocuğun ve kadının ruh halinde yaşanan travmalar somut delil değil midir” diye soran Canan Güllü, “Şimdi, tutuklamada somut delil aranır hükmünün getirilmesi bizi cezasızlığa yönelten yargı kararlarıyla, bunun cezasızlık olduğunu bilen faillerin artması sorunuyla baş başa bırakıyor. Kabul etmemiz mümkün değil” diyor.

“İtirazımızı daha da yükselteceğiz”

Mevcut durumda cinsel istismar davalarının adli tıp raporlarına karşın cezasız kaldığını, ensest vakalarında mağdurla failin aynı evde olup, tutuksuz yargılamanın devam ettiğini, “şikayeti geri alma” durumlarının sürdüğünü anlatan Canan Güllü, hükümetin sahada neler yaşandığını hukukçularla, sivil toplum örgütleriyle konuşup tartışmadan toplumdaki travmaları daha da büyütme tavrını ortaya koymaktan çekinmediğini öne sürüyor.


Güllü, “İktidarın yaptığı bu çalışmaları Türkiye’de hukuka güvensizliğin artmasına, hukuktan ve demokrasiden uzaklaşmaya dönük bir hareket görüyorum. Sorun yaratan bir yargı paketi çıktı ortaya. Sorun çözen bir yargı paketi olmasına dönük tüm beklentiler havada kaldı. İtirazımızı daha da yükselteceğiz” çıkışında bulunuyor.

Sosyal medyada tepkiler:

Mahkeme, ‘Zamanında şikayet edilmedi’ deyip istismar davasını düşürdü!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.