Erdoğan’dan Suriyeli açıklaması: Bize sığınan Allah’ın kullarını katillerin kucağına atmayız

Erdoğan’dan Suriyelilerle ilgili açıklama: Biz bu ülkede iktidarda olduğumuz sürece, bize sığınan Allah’ın kullarını biz katillerin kucağına atmayız. Bu kadar açık söylüyorum.

erdoğan

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, iktidarda oldukları müddetçe, ülkeye sığınan Suriyelileri ‘katillerin kucağına atmayacaklarını’ söyledi.

Erdoğan KKTC ziyaretinin sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. NTV ve AA’nın aktardığına göre cumhurbaşkanının açıklamasından satır başları şöyle:


‘Katillerin kucağına atmayız’

• (“Suriyelileri ülkelerine göndereceğim” diyen Kılıçdaroğlu’na) “Kuva-yi Milliye geleneğinden geliyorum” diyor ama bir defa Kuva-yi Milliye ruhundan haberi yok. Misak-ı Milli nedir? Neyi kapsıyor? Bunu bir öğrenmesi lazım. O ‘Göndereceğim’ diyor. Biz bu ülkede iktidarda olduğumuz sürece, bize sığınan Allah’ın kullarını biz katillerin kucağına atmayız. Bu kadar açık söylüyorum. Şu anda bunlar bize sığınmışlar; el-eman diliyorlar. Bu el-eman dileyenlere, “Hadi geldiğiniz yere dönün” diyemeyiz.

• Kaldıkları o çadırları biz gördük. Biz şimdi briket evler yapıyoruz. Hedefimiz ilk etapta 100 bin briket ev. 50 bin civarında bitirdik. Ve bütün bunları bitirerek buraya o mültecilerin bir kısmını yerleştirelim istiyoruz. Bu insani, vicdani ve İslami bir yaklaşım tarzıdır. Ama bu adamın böyle bir derdi yok ki, böyle bir sıkıntısı yok ki. Bizim derdimiz var, bizim sıkıntımız var. Biz insana insanca yardım etmenin gayreti içerisinde olmayı sürdüreceğiz.

Zorla gönderilebilirler mi?

• Tabi bir de şu var; bu nasıl bir devlet adamı veyahut da nasıl bir siyasetçi onu da anlamakta zorlanıyorum. Hani yanında güya elçilik falan yapmış olanlar var ya; onlara da bir sor. BM kurallarına göre, mülteciler gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde evlerine dönebilir. Bundan da haberi yok. Böyle bir şeyi de zaten yapamazsın. Eğer gönüllü değilse, hele hele mülteci bir de sığınma talebinde bulunmuşsa, belki onu sen kabul etmek zorunda kalacaksın. Öyle bir durum da var. Nasıl siyaset yapıyor, kimlerin eline kaldı siyaset; yandık.

‘Yalan haber’ düzenlemesi

• (Medya ve sosyal medyadaki yalan haberler) Büyük Millet Meclisi’miz sosyal medyayla alakalı bir yasa geçirdi. Fakat bu yasanın devamında özellikle yalan terörü hususunda bir adım daha atılması gerekiyor. Bu konuda da yaptığımız bir çalışma var. Uluslararası alanda özellikle bu yalan teröründe ne tür adımlar atılıyor; ne tür düzenlemeler, ne tür müeyyideler getiriliyor; karşılaştırmalı bir çalışma yaptık. Ekim ayından itibaren bununla ilgili de Meclis’te bir çalışma yürütülecek. Fakat sorun bizim açımızdan çok daha can yakıcı. Çünkü bizdeki muhalefet partisi bu yalan terörünü siyasetinin tek malzemesi yapmış durumda. Dolayısıyla bizdeki durum çok daha ciddi ve demokrasimiz adına çok daha büyük bir tehdit. Daha fazla katlanamayız. Çünkü bu da bir terör. Onun için üzerine gitmemiz lazım.


‘Müzakere iki devlet arasında’

• (Kıbrıs’ta) Bir meydan okuma yapıyoruz; Güney’e diyoruz ki, “İsterseniz size de buradan su verebiliriz. Bunun adını da Barış Pınarı koyarız” İsteyemediler. (Maraş açılımı) Ada’daki iki halkın da yararına olacak bu girişimin kara propagandaya malzeme yapılması nafiledir.

• Müzakerelerin iki toplum arasında değil, iki devlet arasında yürütülmesinin zamanı gelmiştir. Bunun için üçüncü kişileri aramıza sokmamakta kararlıyız. Kıbrıs Türkü’nün müktesep hakları garanti altına alınmadan başlayacak yeni bir müzakere süreci başarısız olmaya mahkumdur. Zaman kaybından başka hiçbir anlamı yoktur.

‘NATO’ya giremezler’

• Biz olumlu bir cevap vermediğimiz sürece Güney Kıbrıs’ın NATO’ya girmesi mümkün değildir.

• KKTC tarafından Oğuzhan (Asiltürk) Bey davet edildiği gibi Temel (Karamollaoğlu) Bey de davet edildi ama maalesef gelmedi. CHP ve İYİ Parti genel başkanları da davet edildi, onlar da gelmedi.


• (Kapalı Maraş) Burada birinci derecede en ideal çağrımız, keşke Kuzey Kıbrıs’taki kardeşlerimiz bu yerler için müracaatlarını yapıp oraların sahibi olsalar, satın alsalar. Hatta bu konuda Türkiye’den de gelip burada mülk sahibi olma noktasına gelenler de olabilir. Bunların önü açılabilir. Buna mani bir hal söz konusu değil. Hatta şu da söyleniyor; Güney bu işlere herhalde pek talipli de olmaz gibi. Buradaki yetkililerden bunları da duyuyoruz. Şu anda bizim en çok dikkat ettiğimiz konu, hukuk içerisinde, herhangi bir sıkıntıya mahal vermeden bu problemi çözmek.

Video: İstanbul Caddebostan sahiline Suriyeli akını


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.