Evde, işte, sokakta, arkadaş toplantılarında onlar her yerde. Kimlerden mi bahsediyorum? Elbette hayatımızda görmeye aşina olduğumuz enerji vampirlerinden.
Çevremizdeki her insan bize bilgisiyle, duygusuyla, enerjisiyle bir şeyler katar. Bazı insanlarla zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız, size verdiği olumlu enerjiyle kendinizi daha zinde daha motive hissedersiniz; bazı insanlarla da 10 dakika geçirseniz bile bir asır geçmiş gibi hisseder yaşamı sorgular halde tükendiğinizi düşünürsünüz.
Sizi hayattan soğutan tüketen bu enerji vampirleri dipsiz bir kara delik gibi bir anda etrafınızda belirip sizi de negatiflik girdabına çeker. Güneşli havada bile küçük kara bir bulut görme potansiyeline sahip olan bu insanların dilinden ama’lar, keşke’ler, olmaz’lar düşmez. Birçoğunuzun aklına çevresinden tanıdık birileri gelmiştir ama gözden kaçırdıklarınız için enerji vampirlerini tanımanızı sağlayacak özellikler şunlar:
1- Enerji vampirlerinin en belirleyici özelliği sürekli şikâyet etmeleridir.
Yağmur yağsa suç güneş açsa suçtur bu insanlar için. İş yerlerinden tutun da eşleri, çocukları, arkadaşları, hatta tesadüfen karşılaştıkları herhangi biri bile onlar için şikâyet sebebidir. Ve bu şikâyet severler için dünya hiç de yaşanacak güzellikte bir yer değildir.
2- Hep ben bilirimciler de enerji tüketme konusunda oldukça uzmandır.
Mutlak doğru bilgiye sahip olduğunu düşünen ben bilirimciler her zaman haklıdır. Karşısındaki insan hep yanlış düşündüğü için tüm iyi niyetiyle(!) kendi doğru düşüncesini ona empoze etmek isterler. Kendileri değişime dirençlidir ama çevresindeki insanları kendi istediği yönde değiştirmek için elinden geleni yapar. Ne de olsa o her şeyi bilir ve herkes onun gibi düşünmeli onun gibi davranmalıdır.
3- Olmazcılarla hiçbir şeyi olduramazsınız.
Olmazcılar “Nasıl olmaz?” sorusuyla hareket ederler. Onların lügatında “mümkün” kelimesine yer yoktur. Elinizi attığınız her iş, ona danıştığınız her konunun nasıl olmayacağı ile ilgili kurgular ve yorumlar yaparak sizi de başarılı olamayacağınız konusunda ikna ederler.
4- Farklılıklardan hoşlanmayan dedikodu severler içinizi tüketmek için her yolu denerler.
Enerji vampirlerinin bu türü farklılıklardan hiç hoşlanmazlar. Erdemli, sevecen ve paylaşımcı olarak imaj çizmeye çalışsalar da içlerindeki kıskançlık duygusuna yenilirler. Yeni aldığınız bir eşya, kendinizde yaptığınız imaj değişikliği onun için hem özenilen bir durum hem de en güzel dedikodu malzemesidir. Her olayda her durumda kendilerini kurban olarak gören bu insanlar sözlerinin ve davranışlarının sorumluluğunu almak istemezler. Sizi incittikleri halde nasıl incinen taraf olduklarına asla akıl sır erdiremezsiniz.
5- Hevesiniz, mutluluğunuz kursağınızda kalsın istiyorsanız “Ama’sı bolcularla” sohbet edin.
Ama’sı bolcular cümlelerine hep olumlu başlarlar her şeyin yolunda gittiğini düşünerek tebessümle sohbet ederken birden “AMA’lar” kendini göstermeye başlar. Ve o an anlarsınız ki aslında olumlu hiçbir şey yokmuş. Bu insanlarla yemeğe çıksanız ‘yemek güzeldi ama garson servisi geç getirdi’ der, terfi etseniz ‘kutlarım ama asıl iş şimdi başlıyor ayağını kaydırmak isteyen çok olur koltuğunu koru’ der. Velhasıl bu insanlarla ne paylaşırsanız paylaşın hevesiniz kursağınızda tebessümünüz yüzünüzde donuk kalır.
Davranışlarımız, düşünce ve dil kodlarımızın bir yansımasıdır. Bu nedenle negatif düşünce ve dil kalıpları negatif davranışları da beraberinde getirir. Dil, düşünce ve davranış negatifken mutlu olmak etrafa mutluluk saçmak pek tabi mümkün değildir. Araştırmalar, negatifliğin bulaşıcı olduğunu ve negatif beyin faaliyetlerinin bağışıklık sistemini zayıflatıp hastalıklara karşı korunmasız bıraktığını gösteriyor ki kalp krizi ve felçliğe kadar birçok hastalık negatif düşünce ile tetiklenebiliyor.
Uzun süre negatif insan ve olaylara maruz kalan kişilerde depresyon ve anksiyete görülme olasılığının daha yüksek olduğu da yine araştırma bulgularında yer alıyor.
Peki, ama ne yapmalı? Enerji vampirlerinden kendimizi nasıl korumalı?
Öncelikle bu insanların hayatınızda hep var olacağını bilerek farkındalıkla hareket etmeli ve onlardan gelen negatif düşünceleri kabul etmemelisiniz. Sakinliğinizi ve pozitifliğinizi korumalısınız. Onlar karşısında gardınızı düşürür negatifliğe doğru yönelirseniz baskıları ve üzerinizdeki etkilerini arttıracaklardır. Onları olduğu gibi kabul edin ve kendi düşüncelerinize hislerinize odaklanın.
Onlarla tartışarak enerjinizi tüketmeyin. Tartışmak veya onlara kendi düşünce ve hislerinizi ispat etmeye çalışmak yerine negatif düşünceleri yok sayın. Emin olun ki o anki tartışmanın ne size ne de onlara bir faydası olmayacaktır. Aksine sizin pozitif enerjinizi negatife çevirecektir.
Kendinizden çokça ödün vererek üzerinizdeki etkilerini arttırmalarına izin vermeyin. Sürekli negatif insana maruz kalmanız bir zaman sonra sizin de enerjinizi olumsuza çevirecektir. Bu nedenle her söylediklerini onaylamak, onlardan gelen her negatif düşünceye karşılık tutum değiştirmek yerine sınırlarınızı çizin ve durmaları gerektiği noktaları belirtin.
Herkesi mutlu edemezsiniz. Bazı insanlar mutsuzluktan, negatiflikten beslenir. Eğer günün sonunda karşınızdaki kişi tüm çabalarınıza rağmen negatif düşünmeye devam ediyorsa daha fazla çabalayıp kendinizi boşa yormak yerine ortamdan uzaklaşıp onu kendi haline bırakın.
David J. Polley’in dediği gibi: “Birçok insan çöp kamyonları gibidir. Çöple dolu, hayal kırıklığıyla dolu, öfkeyle dolu, dolaşır durular. Çöpleri biriktikçe, dökecek bir yere ihtiyaç duyarlar. Ve eğer izin verirseniz, onu size boşaltırlar. Birisi size çöpünü dökmek istediğinde, üstünüze almayın. Sadece gülümseyin, el sallayın, iyilikler dileyin ve yolunuza devam edin. Bunu yaptığınız için mutlu olacaksınız.”