Erdoğan: Kur faiz spekülasyonu ile karşı karşıyayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kur faiz spekülasyonu ile karşı karşıyayız. Yeni ekonomi modeliyle, yüksek faiz verecek sıcak para çekme politikasını elimizin tersiyle itiyoruz. Düşük faizle, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz. Zengini zengin yapan model faizciliktir. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar.

erdoğan kur faiz

TRT özel yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Faiz zengini daha zengin, fakiri de daha fakir yapar. Özellikle Türkiye ne zaman yüksek faiz kıskacından çıkmak için adım atmışsa döviz kuru üzerinden manipülatif bir baskıyla hep karşı karşıya kalmıştır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ortak canlı yayında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:


Küresel salgın döneminde her şeyden önce Türkiye özellikle çok farklı bir ayrışma ortaya koydu. Yıl sonu itibariyle de bu pozitif ayrışmayı devam ettireceği inancındayım. Bunu sadece biz değil OECD; onlar da aynı şekilde söylüyorlar. Üçüncü çeyrekte de pozitif görümünü hamdolsun korudu. Bu beklentileri de aşarak böyle konuma gelmiş olması da aç kurtlar gibi bekleyenleri şaşırttı. Halbuki biz şaşırmadık. Sonunda da biz beklentimizi bulacağız. Ondan şüphe yok. Faizi düşürmek suretiyle yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme. Bu dört tane ana başlık bize büyümeyi getirecek. Bizim tahminimiz asgari 10 ama bunun üzerine de çıkabilir. Yıl sonu itibariyle enflasyon da kendisini gösterecek. Faiz sebep, enflasyon neticedir. Faizi şu anda düşürüyoruz, enflasyonun da inşallah düştüğünü hep birlikte göreceğiz. Buna inanıyorum.

“Hazine destekli 7 puana kadar faiz desteğiyle yatırım imkanı”

Biz şu anda daha önce de olduğu gibi iki önemli destek paketi hazırladık. Bunlardan bir tanesi ilave istihdama destek paketidir, bir diğeri de imalata dayalı ithal ikamesi destek paketidir. 19 yıldır nasıl sanayicisi, esnafı, dar gelirlisine kadar milletimizin yanında durduysak, bu süreçte hiç kimseyi ihmal etmedik, etmeyeceğiz. Bu milletle biz iktidar olduk. ‘AK Parti milletin partisidir’ dedik ve böyle yürüdük. Küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik 50 kişinin altında çalışanı olan firmalarımızda istihdama katkıları sebebiyle her yeni istihdam için 100 bin liraya kadar krediye erişim imkanı sağlıyoruz. İŞKUR aracılığı ile bu paketten faydalanmak isteyen işletmelerimizin, SGK işçi ve işveren payları 12. ayın sonuna kadar kredi faizleri düşecek. Böylece faizsiz kredi imkanı sunacağız. Amacımız 10 milyar lirayı bulan krediden faydalanmasını sağlayıp 50 bin istihdamı açmak. Üretime ve ihracata öncelik veren yatırımları destekliyoruz. Üç, dört, beş ve altıncı teşvik bölgelerinde yer alan 58 ilimiz ile ilçelerinde yatırım yaparak istihdam oluşturacak girişimcilere müjdemiz var. Bu girişimcilerimizin Hazine destekli kredi kefaletiyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın vereceği 7 puana kadar faiz desteğiyle yatırım yapma imkanının önünü açıyoruz. İşletmelerimize, girişimcilerimize bu akşam buradan hayırlı olsun diyoruz.

Zengini zengin yapan model faizciliktir

Zengini zengin yapan model faizciliktir. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Türkiye ne zaman yüksek faiz kıskacından çıkmak için adım atmışsa döviz kuru üzerinden manipülatif baskıyla karşı karşıya kalmıştır. Ülkemizin bu konuda cendereye sokulmak istenmesi bizim tarafımızdan önlenmiştir. Bu spekülasyonu ancak biz engelleriz. Kısa vadeli olarak ülkeye giren küresel fonlar var; yani sıcak para diyoruz. Bu sıcak para döviz kurunu geçici olarak düşürebilir. Ama bizim için ideal değildir. Bir süre sonra kur yükselir. Sürekli tekrarlanan bu süreç ülkenin kaynaklarını küresel sermayeye aktaran, ekonomiyi bağımlı hale getiren kısır döndü. Şu anda bunu yaşıyoruz aslında.

Kur-faiz-enflasyon sarmalında yaşamayacağız. Yatırımı, üretimi engellemelerine müsaade etmeyeceğiz. Büyümeyi istikrarsız hale getirmelerine müsaade etmeyeceğiz. Kur manipülasyonla bizi tekrar çekmek istiyorlar. Bunu başaramayacaklar. Maliyet enflasyonu denilen bir tez var. Sıkıntı bu değil mi? Sanayicinin, yatırımcının en önemli engeli nedir? Maliyet enflasyonudur. Maliyetler ne kadar yükselirse yatırımdaki gücü de o kadar azalır. Tam aksine yatırımda gücünü arttıralım, uluslararası ihracatta o yatırımcı yarışa güçlü bir şekilde girsin. Türkiye’nin temel göstergeleri ekonomide çok güçlü. Dışarıdan birileri zayıf gösterme gayreti içine giriyor. Ülkemiz bu kısır döngüyü kırma noktasına gelmiştir. Bundan geri dönüş yoktur.

Bu olay Amerika’da, Almanya’da, İngiltere’de son zamanlarda bu olay var mı? Var. Hepsi de bu kısır döngü içerisinde kıvranıyor. Bütün bunlardan Türkiye olarak hamdolsun büyük oranda sıyrılmış vaziyetteyiz. Yabancı yatırımcılar için artık uzun vade yatırımların zamanıdır. Önemli yabancı yatırımcıların büyük ölçekli yatırım için harekete geçtiklerini görüyoruz. Geçenlerde Ceyhan’da büyük bir tesisin kimyevi ürünler üretme noktasında 1 milyar 700 milyon dolarlık temelini attık. Burada yaklaşık 5 bin civarında istihdam olacak. Bu aynı zamanda cari açığımızı ciddi manada aşağı çekecek. Bunun arkasından bu bölgelerde Seyhan’da benzer bazı gelişmeleri takip edenler var. Biz de takip ediyoruz. Belki yadırgayanlar da olabilir. Türkiye’deki sermayenin temsilcisi konumunda olan STK’nın burada kalkıp da bize cevap yetiştirmeye kalkması çok manidar. Ben onlara diyorum ki, ‘kamu bankaları kredi istiyorsanız vermeye hazır, mevcut yatırımlarınızı gelin güçlendirin’. Bizim derdimiz kur faiz sarmalı değil; tam aksine yatırımı yapacak güçlü yatırımcıları biz arıyoruz. Yeter ki bize güven veren yatırımcı olsun. Biz yeni ekonomi modeli ile artık yüksek faiz verecek, sıcak para çekme politikasını elimizin tersiyle itiyoruz. Birinci derecede kamu bankalarının yöneticilerine, ‘düşük faizle, özel sektör bankaları ile faiz noktasında yarışa girmeyeceksiniz, düşük faizle yatırımcılarımızı teşvik edeceksiniz, ardından biz sizden bir şey bekliyoruz, istihdamı, üretimi arttıracaksınız. Uluslararası küresel sermaye ile ihracatta yarışa gireceksiniz’. Şu anda ihracatta çok çok iyi konumdayız. Yıl sonuna kadar 220’nin üzerine çıkacak. Bunlar Türkiye’nin ihracattaki rekoru.

Her yiğidin yoğur yiyişi farklı. Yakın çevremde birçok insan bunları geçmişte de savundular. Altı sıfırı atıyoruz dediğimizde ‘Taksim meydanında anırırım’ diyenler vardı. Bunlar köşe yazarlarıydı. Hatta en yakınımda olanlar bile. Şu anda ‘kurmayacağım’ dediği halde parti kurdu. Şimdi onlarla övünüyor. ‘Biz altı sıfırı attık’ diyor. Ne zaman attın yahu! Başbakan olarak talimatı verdim. Şimdi onunla övünmeye başladı. Sen benim bakanımsın, karar merciim değilsin ki. Artık cari açık verip bu açığı dış borçla finansa eden değil, döviz kazanıp cari fazla veren hedefle hareket ediyoruz. Bu hedefe çok yakınız. İhracat, turizm ve diğer hizmet gelirleriyle döviz kazanarak mümkün olabilir.

Faizleri arttırmanın çözüm olmadığını çözüm olmadığını daha önce görüp. Bize dayatılan yüksek faiz politikası yeni bir olay değil. Yerli üretimi yok eden yapısal enflasyonu kalıcı hale getiren bir model. Bu model sonu olmayan bir sarmal. Biz bu sarmala son veriyoruz. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı yüzde 90’lara ulaştı. Mesele bu. Şu anda turizmde de hamdolsun hızla toparlanma süreci içerisindeyiz. Zaten olması gereken bu. Hizmet sektöründe böyle toparlanma olunca evelallah biz şu mevsimde turizmde Rusya’dan ciddi bir turist akını var, memnunlar da. Antalya şu anda maşallah hiçbir mevsimde görülmemiş Rus turist çekiyor. Tabii sayın Putin’le, Rusya ile olan dayanışmamız turist akınını da sağlıyor. Aylık olarak cari işlemler fazlası vermeye başladık. Yıllık cari açığımızı da hızla azaltıyoruz. Önümüzdeki yıl cari fazlaya geçeceğimiz anlaşılıyor.


Ekonomik güvenlik ulusal güvenliğin parçasıdır. Türkiye ekonomisi güçlüdür. Makro göstergelirimiz ve son dönemdeki ekonomik performansımız gayet iyi durumdadır. Döviz kurunda gördüğümüz son hareketlerin ekonomik temeli olmadığı açıktır. Bunu anlayanlar var, anlamayanlar var. Üretim, yatırım, istihdam, ihracatı gelişen politikalarla ülkemizin giderek güçlenmesi, bağımsız politikalar izleyecek hale gelmesi elbette bazılarını rahatsız ediyor. Ana muhalefetin başındaki kişi ciddi manada rahatsız oluyor. MGK bu konuların görüşüldüğü yer olamazmış. Hakikaten bu kişi siyaseti anlamış değil, siyaseti bilmiyor, hala aynı yerde. SSK’yı batıran o zihniyet halaa aynı yerde. Sen zaten SSK’yı batırdın. Sen değil misin SSK hastanelerinde insanların morglarda öldükleri dönemin sorumlusu sen değil misin? Rahmetli Savaş Ay’ın programını hiç unutmuyorum. Adeta Bay Kemal’le dalga geçiyordu. ‘Bunun sorumlusu siz değil misiniz’ diye, o da topu başka yerlere atıyordu. Şu anda da aynı d urumda. MGK’da bunları görüşmeyeceğiz de nerede görüşeceğiz? MGK bu işlerin en hassas noktada görüşüldüğü, görüşüleceği yerdir. Türkiye eski Türkiye değildir. Ekonomik tehditlere pabuç bırakmaz, geçti onlar. Reel ekonomimiz bu tehditleri tamamen boşa çıkaracak güç ve kabiliyettedir. Bunun rahatlığıyla adımlar atıyoruz. Bu tehditlerin karşısında rahatlıkla durabiliyoruz. Döviz maniplasyonu ile bizi zayıflatmak artık mümkün değildir. Kararlılığımızı MGK’da teyid etmiş olduk ve daha sonra bunun açıklamasını da yaptık.

Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar

Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Şu anda benim normal vatandaşım faiz sarmalı altında inim inim inler. Ana muhalefetin başındaki zat ‘indirin 1’e biz destekleriz’ diyor. Şu anda tek başıma bu tür kararı alma yetkim var mı, yok. Başından beri ilgili mercilere ‘Merkez Bankası bağımsız değil’ diyor. Sen bağımsız olmayan Merkez Bankası’ndan randevu talep etiğinde Tayyip Erdoğan bunu engelledi mi? İşin ahlaki boyutu da yok. Ziyaretten sonra tam aksi, Merkez Bankası’nı yıpratacak konuşmalar, açıklamalar yapar mı? 2016’dan bu yana bunları tekrar tekrar söyledi. Yanında sözcü olan zat da aslında iyi bir faizcidir. Kendisi ise bu işlerden zaten anlamaz. Biz inşallah seçim öncesine kadar ciddi manada bu faizin düştüğünü, bu kuru tetikleyen yüksek faizin de düşüşü sebebiyle kurda da ciddi iyileşme olduğunu hep birlikte göreceğiz. Buna enflasyon da dahil. Enflasyon neticedir, faiz sebeptir. Bunu da neticesiyle göreceğiz. Tabii ki takvim veremem. Böyle bir süreç olacak.

Muhalefetin faiz indirim konusundaki itirazları bizim doğru yolda olduğumuzun teyididir. Ben tezimin savunucusuyum. Küresel sermayenin dünyadaki geldiği yer ortadadır. Faizler dünyada ortadadır, enflasyon dünyada ortadadır. Özellikle kapitalist ekonomilerdeki duruma bakarak bunu söylüyorum. ABD’de, Avrupa’da faiz oranları ve enflasyona bakalım. Bizimle mukayese edilemeyecek derecede yüksek faizlerinin olduğunu, enflasyonlarının olduğunu görüyoruz. Ama bir bakıyorsun ölçümleme. Bunlarda faiz, enflasyon düşük. Ama küresel ekonomilerde faiz ve enflasyon yükseldi. Şu anda yüksek konumdayız, bir düşürme noktasına geldik. İnşallah bu düşürmeyle birlikte yeni adımlar atacağız. Ülkemizi yüksek faizden kurtarmamız lazım. G-20’de 4,9 olarak gözüküyor, İngiltere 6,6, 7,4 olarak büyüme oranı Türkiye’nin malum. Rusya 4,3, Çin, 4.9. Hepsinden biz ayrışmış durumdayız. Gayet iyi bir konumdayız. Yılsonu itibariyle onlardan çok daha farklı bir yere geleceğiz. Derdimiz yatırımları ve yerli ürünleri desteklemek ve arttırmaktır.

Vatandaş ‘biz bu işi çok iyi biliyoruz’ diyenlerden fersah fersah ötede. Şu yüksek faiz bir defa maliyetleri artırır mı, düşürür mü? Artırır. Faizin dayattığı yer maliyetlerdir. Bu maliyetlerle bunu alan esnaf sattığı ürüne ilave edecektir. Bunun faturasını vatandaş ödeyecek. Kalkıp da esnaf bu faizi kendisi ödemez, onu vatandaştan alır. Maliyet enflasyonu böyle doğuyor. Bizim bu süreci tersine çevirmemiz lazım. Hedef düşük faiz ile halkımızı, esnafımızı rahata çıkarmaktır. Daha çok yatırımı sağlayabilmektir. Özellikle biz esnafımıza ‘Size düşük faizle bir sermaye imkanı sağlıyoruz, al bununla yatırımını yap, ondan sonra da bununla istihdamını sağla, üretime gir ve inşallah büyümeye başla’. Attığımız adım bu. Buna inanıyor ve güveniyoruz. Stokçuluğun cezai müeyyidesi 1 puan. Bizim bunu yeniden düzenleyip, cezai müeyyidesinin artması lazım. Stokçuluk dinimizde yeri olmayan bir konudur. Bir nevi hırsızlıktır. Fahiş fiyatlarla mücadele noktasında ilgili bakanlarımıza ‘Bu adımı atacaksınız, denetim yetmez, bununla ilgili gerekirse yasal düzenleme yapıp, fahiş fiyat artışlarına gidenleri tespit edip, stoklama yapmak suretiyle malı piyasadan çekenleri yakaladığımızda gereken müeyyideleri uygulayalım’. Bu sadece soğan patates değil sanayi sektöründe de stoklama yapanlar var. Bunlara kesinlikle göz açtırmayacağız. Kesinlikle bu yasal düzenlemeye gitmemiz gerekiyor.

Mücadelenin ötesinde başka bir durumla karşı karşıyayız. Rakamları bu şekilde yükselmesi işi bitirmiyor. Bir de malı temin edemiyorsunuz. Malı temin edersiniz siz de yüksek fiyatla satarsınız, o ayrı mesele. Demir cevheri öyle veya böyle var bizde. Ama istediğimiz oranda yok. O zaman ithalata gireceksin. Bu dev rakamlarla karşı karşıyasın. Mesela cam diyoruz, düz camdan otomobil camına varıncaya kadar ciddi sıkıntılar var. Teminde sıkıntılar var. Şu anda bizde de bazı üretim yapan firmalarımız var, başarılı da. Onlar da hammaddenin temininde sıkıntı yaşıyorlar. Bir an önce bunun önünü açalım. ABD’de bazı ürünlerin oradan ithalinde sıkıntı yaşıyoruz. Mesela onlarda bile enflasyon son 31 yılın en yüksek seviyesinde. AB’de de son 13 yılın en yüksek enflasyonu gerçekleşti. Almanya’da 28 yılın zirvesine ulaştı. Bazı gelişmiş ülkelerde birçok ürünün bulunamaz hale gelmesi buradan kaynaklanıyor. Elbette Türkiye’nin küresel artışlardan etkilenmemesi mümkün değil. Kamu maliyesindeki imkanlarımızı kullanarak küresel farklılıklardan kaynaklanan başta enerji olmak üzere vatandaşlarımıza yansıtmamak için gerekeni yapıyoruz. Yıl sonu itibariyle fırsatçıları da def ederek olumlu neticeler alacağız inşallah.

Biz subvanse etme noktasında özellikle enerjide, doğalgazda Avrupa ile mukayese edilemeyecek şekilde fiyatlarımız ucuz. Bu gerçeği bir defa muhalefet görmek istemiyor. Avrupa’da fiyatlar bizimle mukayese edilemeyecek derecede çok daha pahalı. Doğalgazda ve enerjide. Biz ise bu kadar ucuz fiyatla doğalgazı verirken, enerjiyi verirken yalan yanlış her tür haberleri uyduruyorlar. Biz yalancı ile nereye kadar bu şekilde yaraşacağız. Benim huyum var, yalanla bunlara mukabele etmek değil. Rakamları konuşturuyoruz. Enerjide durum şu. Hanelere doğalgazı dörtte bir, elektiriği ise yarı fiyatına veriyoruz. Ama sen ne dersen de onlar hala buna inanmak istemiyorlar. İnansaız da inanmasanız da rakamlar ortada, maliyetinin çok çok altında veriyoruz. Biz vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.

Yarından önce böyle bir şeyi açıklarsak, yarın başlayacak müzakarelerin de ciddiyetini özellikle kaybetmiş oluruz. Yarın müzakereler bir başlasın, asgari ücret bildiğiniz gibi devlet-işçi-işveren temsilcilerinden oluşan komisyonla belirleniyor. Asgari Ücret Komisyonu da ülkenin sosyal ve ekonomik durumunu, ücretlilere fiilen ödenen işçilerin genel durumunu geçim şartları göz önünde bulundurularak tespit ediliyor. Bizler de ilgili bakanımızla bu işin görüşmesini yaptık. Asgari ücret 2002 yılından bugüne kadar 15,3 kat bizimle arttı. Asgari ücretin reel oranı yüzde 131 olarak gerçekleşti. Reel değerin artması işçilerimizin satın alma gücünün arttığının açık göstergesidir. Uluslararası verilere göre asgari ücretin satın alma gücüne bakıldığında Avrupa ve Amerika’nın yeraldığı endekste 2021 yılında 10. sıraya ilerledi. İşçilerimizin satın almasındaki yükseltmeyi sürdüreceğiz. Toplumun tüm kesimlerinin hayat şartlarını iyileştirmek için mücadele ediyoruz, inşallah işçimizi enflasyondan, fiyat artışının olumsuz etkilerinden koruyacağız. İnşallah hayırlı neticeyi alacağız.

Babayiğitlik bize yakışır. Evelallah biz de babayiğitliğimizi şu anda gerek ilgili bakanım, heyeti, aynı şekilde çalışma arkadaşlarım, genel başkan yardımcılarım, milletvekillerimiz geniş bir istişare yapmak suretiyle, sendika temsilcileriyle yapılan görüşmeler neticisende çok fazla uzatmadan kararımızı vereceğiz. Emekliler her zaman önceliklerimizin arasında yer aldı. Bundan sonra da öyle olacak. Onlara bütçe imkanları zorlayarak önemli değişiklikler yapıldı. Daha da yapılacak. Emeklilere 100’er lira yaparak işe başladık. Daha sonra emekliler için eziyet olan fiş toplama mecburiyeti vardı, o zorunluluğu kaldırdık, vergi iadesi yerine emekli aylıklarına yüzde 4-5 ilave yaptık. İntibak Kanunu’nu çıkarak 1,8 milyon emeklinin aylığında artış oldu. Ticari faaliyet yürütünlerin aylıklarından kesilen SGK destek uygulamasını önce indirdik, sonra da kaldırdık. Emekli aylıklarına yüzde 15 iyileştirme yapmış olduk. Hatırlayın Ramazan ve Kurban bayramlarında yılda 2 bin lira bayram ikramiyesi vermeye başladık. Bin + bin. En düşük emekli aylığını önce 1000 liraya sonra dosya bazına 1500 TL’ye çıkardık. Aylıklara seyyanen oransal yapılan artışlarla emeklilerimize verilen bayram ikramiyelerle, reel olarak yüzde 44 ile yüzde 388 oranında artış sağlamış olduk.


Söz verdiğimiz gibi altıncı dönem toplu sözleşmede 3600 Ek Gösterge’nin tamamlanmasını kararlaştırdık. Öğretmen, polis, hemşire ve din görevlisi ünvanlarında çalışanlarımızın emeklilerimiz haklarında iyileştirmeler sağlanacaktır. Ek gösterge teknik çalışmalarımız, emeklilerimizin, çalışanlarımızın mali sosyal haklarının iyileştirmeye yönelik çalışmalar kesintisiz şekilde şu anda sürdürülüyor. Bu kararlılıkla emekli ve çalışanlarımız çok çok daha huzurlu bir ortama kavuşacaktır.

Erdoğan: Stokçuluk dinimizde de yasaktır


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.