Üretici ile market fiyatları arasındaki fark 9 kata yaklaştı!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kasımda üretici ile market arasındaki fiyat farkının 9 kata ulaştığını bildirdi.

market üretici

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ve market arasındaki fiyat değişimlerini, artan girdi maliyetlerini ve ihracatta yaşanan sorunları değerlendirdi.

Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, kasım ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 790,44 ile limonda yaşandığında dikkati çekti. Bayraktar, bunu yüzde 309,42 ile kuru soğan, yüzde 246,94 ile mandalina, yüzde 233,42 ile ıspanak, yüzde 224,72 ile havuç, yüzde 220,96 ile portakal, yüzde 220,82 ile elma, yüzde 217,67 ile kabak, yüzde 210, 69 ile marulun izlediğini belirtti.


Bayraktar, kasımda limonun 8,9 kat, kuru soğanın 4,1 kat, mandalinanın 3,5 kat, ıspanağın 3,3 kat, havuç, portakal, elma ve kabağın 3,2 kat, marulun ise 3,1 kat fazla fiyata tüketiciye satıldığına işaret ederek, “Üreticide 50 kuruş olan limon 4 lira 45 kuruşa, 59 kuruş olan kuru soğan 2 lira 42 kuruşa, 1 lira 82 kuruş olan mandalina 6 lira 30 kuruşa, 1 lira 89 kuruş olan ıspanak 6 lira 31 kuruşa, 2 lira olan havuç 6 lira 49 kuruşa satılmaktadır” ifadelerini kullandı.

Gıda fiyatlarındaki dramatik değişim:

Kasımda markette fiyatı değişmeyen ürün olmadığının altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:

Markette fiyat artışı en fazla yüzde 34,56 ile patlıcanda görüldü. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 29,09 ile kuru kayısı, yüzde 25,86 ile sivri biber, yüzde 23,36 ile mısırözü yağı, yüzde 19,74 ile havuç, 18,97 ile yumurta, yüzde 17,89 ile toz şeker, yüzde 17,06 ile fındık (iç), yüzde 16,78 ile tavuk eti, yüzde 14,57 ile kabak, yüzde 14,36 ile nohut, yüzde 12,44 ile ayçiçek yağı, yüzde 11,66 ile patates, yüzde 7,21 ile elma, yüzde 7,01 ile salatalık takip etti. Markette fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 18,05 ile limon oldu. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 12,97 ile ıspanak, yüzde 9,92 ile marul, yüzde 6,30 ile yeşil mercimek, yüzde 5,76 ile yeşil soğan, yüzde 3,97 ile kuru soğan, yüzde 3,45 ile kuru fasulye, yüzde 2,70 ile zeytinyağı, yüzde 0,8 ise kırmızı mercimek ve yüzde 0,39 ile yeşil fasulye izledi

Bayraktar, kasımda üreticide kırmızı mercimek, kuru kayısı, kuru incir ve süt fiyatında değişim görülmediğine, yüzde 60 ile fiyatı en fazla düşen ürünün limon olduğuna dikkati çekerek, “Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 18,18 ile ıspanak, yüzde 14,41 ile domates, yüzde 9,61 ile yeşil mercimek, yüzde 9,09 ile havuç, yüzde 6,02 ile kabak, yüzde 2,13 ile marul izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 63,81 ile patlıcanda görüldü. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 51,48 ile patates, yüzde 32,29 ile yeşil fasulye, yüzde 24,57 ile elma, yüzde 21,33 ile zeytinyağı, yüzde 21,24 ile salatalık, yüzde 21,19 ile sivri biber, yüzde 20 ile maydanoz, yüzde18,52 ile pirinç, yüzde 9,34 ile kuru fasulye, yüzde 8 ile fındık (iç), yüzde 7,69 ile yumurta, yüzde 5,83 ile kuru üzüm, yüzde 5,78 ile nohut, yüzde 5,09 ile dana eti, yüzde 3,51 ile kuru soğan, yüzde 2,01 ile kuzu eti takip etti” ifadelerini kullandı.


“Girdi maliyetine üreticinin dayanacak gücü kalmadı”

Buğday, arpa ve mercimek başta olmak üzere kışlık ekimlerin yapıldığı bu aylarda gübre kullanımı yoğunlaştığına dikkat çeken Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu dönemde artan talep dolayısıyla gübre fiyatlarında yaşanan artışın yanı sıra, yurtdışı fiyat ve kur artışından dolayı oluşan yükseliş, üreticilerimizin gübre kullanmadan ekim yapmalarına neden oluyor. Bu durumun yarattığı verim düşüklüğü ve bitkisel üretimin azalmasına bağlı olarak tarım ve gıda ürünlerinde yaşanacak fiyat artışlarından tüketicilerimiz de etkileniyor.Bu sene kuraklığın etkisiyle küçülen tarım sektöründe, önümüzdeki yıl kuraklığın yanında yetersiz gübre kullanımı da büyük bir risk olarak görülmektedir.

Son bir yılda, amonyum sülfat gübresi yüzde 441, üre gübresi yüzde 394, amonyum nitrat gübresi yüzde 373, DAP gübresi yüzde 259 ve 20.20.0 kompoze gübresinde yüzde 236’lık bir artış yaşandı. Bu dönemde mazot fiyatı yüzde 38, besi yemi yüzde 51,4, süt yemi yüzde 60, elektrik fiyatları ise yüzde 56 oranında arttı. Tarımsal sulamada kullanılan elektrikte fonların kaldırılması yerinde bir karar olurken vergilerin de en kısa zamanda kaldırılması gerekmektedir.

Gübre fiyatlarının anormal artışı karşısında destekler artırılmalı mazotta olduğu gibi gübre fiyatının yüzde 50’si destek olarak verilmeli, destek verilmeyen karma yem ve bitki koruma ürünlerine de destek getirilmelidir. Ülkemizde ithal enflasyonun ve stokçuluğun panzehiri üretimdir. Üretimi artırmaktan başka çaremiz yoktur.

“Gübrede yaşanan fiyat artışının buğday çiftçisine yansıması”

“Ülkemizde tarımsal üretimin temelini oluşturan tahıllar, insan ve hayvan beslenmesinin yanı sıra ham madde olarak endüstride kullanımları nedeniyle ülke tarımında ön plandadır” açıklaması yapan Bayraktar, tahıllar içerisinde de buğdayın gerek ekiliş alanı gerekse üretim yönünden ilk sırada yer aldığını belirtti. Bayraktar sözlerine şöyle devam etti:


Bu yıl buğday üretiminde yüzde 20’lik bir düşüş beklenmektedir. Bu düşme önümüzdeki yıl buğday üretimini daha önemli hale getirmiştir. Ülkemizde bitkisel üretimdeki verim ve üretim miktarlarımızdaki düşüklüğün en önemli sebeplerinden biri üretim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle çiftçilerin yeterli miktarda gübre kullanamamasıdır. 26 Kasım 2021 tarihi itibariyle DAP gübresinin ton fiyatı 11 bin 400 lira, ÜRE gübresinin ton fiyatı ise 12 bin 450 liradır

Süt fiyatına yüzde 46 zam: Peynir ve yoğurt fiyatları fırlayacak!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.