Erdoğan’dan hayat pahalılığı açıklaması

Erdoğan: Hayat pahalılığından şikayet ediyoruz. Şayet vatan toprakları akbabaların, yılanların istilasına uğramış olsaydı, hayat pahalılığını değil, acılarımızı konuşuyor olacaktık.

erdoğan hayat pahalılığı

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Rusya-Ukrayna savaşı ve ekonomi gündemleriyle toplandı. Erdoğan, İstanbul’da Ukrayna ve Rusya arasındaki görüşmeler öncesi heyetlerle buluşacaklarını söyledi. Erdoğan, “Hani beşli çete diyorlar ya. Beşli çete dediklerini koy bir kenara, burada aynı siyasi görüşü paylaştıkları arkadaşlarımız Avrasya Tüneli’ni yapanların içindeydi,” diyerek muhalefeti eleştirdi.

Erdoğan “Herkesin tahrik peşinde koştuğu günlerde taraflara her fırsatta barışın tesisini telkin ettik. Bugün de her iki tarafın hakkaniyetine, samimiyetine, dostluğuna güvenen olan ülke durumundayız. Dışişleri Bakanları toplantısı Antalya’da yapıldı. İnşallah ateşkes ve barış müzakerelerini yürüten Rusya ve Ukrayna heyetleri yarın İstanbul’da tekrar bir araya gelecek.Toplantı öncesinde heyetlerle bir araya gelerek kısa bir görüşme yapacağız. Sayın Putin ve sayın Zelenskiy ile sürdürdüğümüz telefon görüşmelerinin olumlu istikamette sürdüğünü söyleyebilirim,” dedi.


Erdoğan konuşmasının sonunda ekonomide atılacak bazı adımları sıraladı. Erdoğan, “Deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, bebek bezi gibi ürünlerin KDV’sini yüzde 18’den yüzde 8’e indirme kararı aldık,” dedi.

Erdoğan, “Temel ihtiyaç ürünlerinde KDV yüzde 8 oldu. Yeme içme sektöründe de bu KDV oranı uygulanacak,” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın sıraladığı adımlar şöyle devam etti:

“Satın alınan konut nerede olursa olsun metrekaresine göre değişen aynı kademeli KDV uygulamasına tabi olacaktır. Net alanı 150 metre kareyi aşmayan konutlarda KDV yüzde 8’dir. Bu büyüklüğü aşan konutlarda ilk 150 metrede yüzde 8, aşan konutlarda yüzde 18 KDV uygulanacaktır.

Afet riski alanlarında 150 metreye kadar yüzde 1, aşan kısmında yüzde 18 KDV tahakkuku yapılacaktır. Arsa ve arazinin KDV oranını yüzde 8’e indiriyoruz.

İmalat aşamasında ödedikleri KDV’leri istisna kapsamına alabilen ihracatçılara, ihracat bedelinin belli oranda iade yapılması sunulacaktır. Turizm yatırımlarını da buna dahil ediyoruz. İmalatçılar yatırımlarını bitirdikten sonra KDV ödemeden aynı işlemleri yapabilecekler.

Tıbbi cihazların KDV’sini yüzde 18’den yüzde 8’e indiriyoruz. Tarım sektöründe serfitikalı tohum, fidan teslimlerinde KDV yüzde 1, süt toplama tankalrında KDV’yi yüzde 8’e indiriyoruz.

Ülkemize döviz kazandırılması amacıyla yabancılara satılan konut ve işyerlerindeki istisnayı 1 yıldan 5 yıla çıkarıyoruz. Oto galericiler, yat, kotra satışlarındaki yüzde 1 KDV oranını yüzde 18’e çıkartıyoruz.”

Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları:

“Dünyanın dört bir tarafında yürüttüğümüz kalkınma ve insani yardım faaliyetlerine bu zaviyeden baktık. Siyaset yelpazesinde en büyük hasletimizin milletimizle aramızda kurduğumuz gönül köprüleri olduğunu söylüyoruz. Birileri bizim medeniyet, tarih vizyonumuzu, insan merkezli siyasetimizi kimi zaman itibarsızlaştırmaya, iftira ile sabote etmeye kalkmıştır.

Ülkemizin en haklı olduğu konularda bile yalnız bırakılmasının hatta aleyhine kampanyalar yürütülmesinin gerisinde bu gerçekler vardır. Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların gösterdiği istikamette önümüze çıkan engelleri aşarak sürdürdük.

Ülkemizi nice badirelerden kurtarmakla kalmadık, güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısıyla ihtiyacımız olan hazırlıkları tamamladık. Salgının tetiklediği sağlık ve ekonomik krizleri Rusya ve Ukrayna savaşı ile sürerken Türkiye taviz vermeden yolunda ilerlemektedir. Bu mücadeleyi verip pek çok badireyi atlatırken elbette bedeller ödedik.

15 Temmuz’da istiklalimize, sosyal medya tehditleri üzerinden ekonomimize saldırırken herkesi yıkıcı sonuçları altında bırakmayı planlanıyordu. Salgında gelişmiş ülkeler bile çaresizce sağa sola savrulurken Türkiye’nin sağlık hizmetlerini, tedarik kanallarını ayakta tutması karşısında birilerinin midelerine kramplar giriyordu.

ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ

Rusya Ukrayna krizinde savaşın tarafı yapmak için var güçleriyle çalışanların bizim kurduğumuz barış köprüsünü yürekleri daralarak izlediklerini biliyoruz. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün görkemli görüntüsü altında ezildiklerinin de farkındayız. Bizim nezdimizde ülkemizi ve milletimizi hedef alanlara mesajımızı altını çizerek tekrarlıyorum; unutmayın orta açıklıkta daha önce Japonya 1 numara iken şu anda köprümüz dünyanın 1 numarası olmuştur.

Bundan dolayı takdirinizi beklemiyoruz, ama takdir etmeniz sizi küçültmez tam aksine büyütür. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını önlemeyi başaramayacaksınız. Türkiye’nin barışın, huzurun, güvenin köprüsü haline dönüşmesini engelleyemeyeceksiniz. En büyük 10 ekonomi arasına girerek kendi ve dostları için yeni dünya inşası gayretlerini baltalayamayacaksınız.

Bugüne kadar ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetler elbette önemli. Ama asıl bundan sonra yapacaklarımızla Türkiye’yi dünyanın en üst ligine çıkaracağız. Darbe, cunta, vesayet oyunlarıyla geçenlere bu defa aynı keyfi yaşatmayacağız. Zorluklarımız, sıkıntılarımız, eksiklerimiz yok mu? İşimizi zorlaştıran tuzaklar yok mu? Hepsi de mebzul miktarda var. Bunların tamamının üzerinde ülkemizi güçlü, milletimizi müreffeh yapma inanç, irade, hazırlık, birikim, imkan ve kararlılığımız var.

Herkesin bir planı, hesabı olabilir. En büyük hesap ve en büyük plan sahibi Allah’tır. Herkesin niyetleri, kalbinde yatan aslanlar olabilir. Son söz milletimizdir. Rabbimizden gelen takdire de milletimizin verdiği karara ve her karara ram olduk, teslim olduk. İnşallah 2023’e kadar gece gündüz çalışarak güçlü tarafları tahkim, zayıf tarafları telafi ederek milletimizle bağımızı güçlendireceğiz.

1915 Çanakkale Köprüsü çok derin manalara sahip eserdir. Bu köprü tam 140 yıl önce benzer projeyi düşünen, hazırlığını yaptıran ama ülkenin şartları sebebiyle hayata geçiremeyen ecdada bir armağandır. 107 yıl önce Çanakkale’de iman, yüreği, canı, dişi tırnağı ile yürüttüğü büyük bir zafer kazanan tüm kahramanlarımıza şükran, minnet, teşekkür ifadesidir.

Cumhuriyetimizin bir asra yaklaşan muasır medeniyet seviyesine çıkma mücadelesinin günümüz teknolojisiyle tecessüm etmiş halidir. Her aşamasını adım adım bizzat takip ettiğim bu eserin ülkemize ve milletimize bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum.

Boğaza yapılan ilk köprüyü inşa ederken birileri bu eserin İstanbul’a yapılacak en büyük kötülük olduğunu söyleyebilmiştir. 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü hizmete açılmıştır. İkinci köprüde aynı hezeyanlar rahmetli Özal üzerinden tekrar sergilenmiştir. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü de bitirilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımız döneminde Marmaray projesinde aynı zehirli oklar bu defa bize yöneldi.

Bu eseri de tamamlayıp hizmete sunduk. Mahkeme mahkeme dolaşarak 4 yıl bizi geciktirdiler. Tabii şimdi rahatlıkla Marmaray’dan birlikte Asya’dan Avrupa’ya geçiyorlar. Aynı şekilde Avrasya. Avrasya’da da detaylara girmeyeceğim ama hani beşli çete diyorlar ya. Beşli çete dediklerini koy bir kenara, burada aynı siyasi görüşü paylaştıkları arkadaşlarımız Avrasya Tüneli’ni yapanların içindeydi.

“BAY KEMAL BAK BUNLARIN BÜTÇEDEN YAPMADIK”

Bir mahkeme kararını yanlış anlayarak üçüncü köprü artık iki beton kuleden ibaret manşeti atanların sefilliklerini unutmadık. Aynı güruh Çanakkale’deki köprü için demediğini bırakmadı. Bizim bu tür hezeyanlara cevabımız gündemimizdeki projeyi süratle tamamlayarak hizmete sunmak oldu. 1915 Çanakkale Köprüsü kamu özel işbirliği modeliyle yap işlet devret yöntemiyle ülkemize kazandırdığımız son büyük şaheser olmasıdır.

Bay Kemal yap işlet devret ne demek inanın bilmez, anlamaz. Bunun için bu alanda mürekkep yalamak lazım. Öyle bir durum yok. Yıllardır birileri bu yatırım modeli üzerinden bizi yerden yere vuruyor. İGA nedir desen bilmez. Şu anda dünyadaki ilk üç havalimanından bir tanesi İstanbul Havalimanı’dır.

İstanbul Havalimanı dünyada çok büyük sesler getirdi. Şimdi yüklenici firmalar işletmeci firmalar buraya ilave bazı proje tadilatıyla güzellikler yapacaktır. Geçmediğimiz köprünün parasını ödüyoruz çarpıtması yaptılar. Bu bühtanları elbette kaale almıyoruz. Bir kulağımızdan girip öbüründen çıkıyor.

Kısaca yap işlet devret projelerinin ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Kamu özel ortaklığı projeleri bir altyapı modelidir. Dünyada 2021 yılında bu modelle 35,6 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Türkiye bu modeli en verimli şekilde kullanan Avrupa’da üçüncü dünyada 13. ülke durumundadır. Almanya yeni otoyol projelerinin önemli kısmını bu modelle hayata geçirme kararı almıştır.

Amerika 1,5 trilyon dolarlık altyapı projesinin önemli bölümünü bu modelle hayata geçirmiştir. Ülkemiz ulaştırma ve haberleşme alanında bu modelle 37,5 milyar dolarlık yatırıma kavuşmuştur. Bay Kemal bak bunları milli bütçeden yapmadık. Yapılan analizler 2024 yılında kamu özel ortaklığı projelerinin Hazine’ye olan yükünün neredeyse sıfırlanacağını, bir sonraki yıllar itibarıyla katlanarak artan bir gelire dönüşeceğini gösteriyor.

Yatırımın devreye girdiği andan itibaren devletin vergi, zaman, akaryakıt bu noktada tabii akaryakıt tasarrufu başta olmak üzere elde ettiği gelirler kamunun kâr hanesine yazılmaya başlamaktadır. Hayata geçirilen yatırımların milli gelire 295 milyar dolar, üretime 838 milyar dolar, istihdama 1 milyon kişi katkısı zaten olmuştur. Bu katkı her geçen gün artarak sürecek, yapılan eserler devlete geçecektir.

Bugün Antalya ile 2. 138 milyar dolar Antalya Havalimanı ile ilgili süreyi uzatma ihalesi yapıldı, ilk taksidi hesaba girdi. İş bilenin kılıç kuşananın, olay bu. Neresinden bakarsanız bakın ülkemiz için kârlı, kazançlı, hayırlı, verimli yatırım modelini uygulamış olmaktan memnunum.


Geçmediğimiz köprünün, yolun, faydalanmadığımız hizmetin ödeme meselesine gelelim. Kamu eliyle ülkemizin her ilinde, ilçesinde, köyünde yol, köprü, hastane, okul, baraj, sulama tesisi, kamu hizmet binası yatırımı yapılmaktadır. Her yatırım onu bilfiil kullananlar yanında ülkenin ve milletin ortak malıdır.

Buralarda verilen hizmetlerin tamamı ücretsiz olduğu için kamuya maddi geri dönüş de yoktur. Kamu özel işbirliğinde proje faaliyete geçene kadar garanti dahil kamudan kaynak tahsisi sözkonusu değildir. Proje hizmete girdikten sonra garanti miktarı ile gerçekleşme arasında farkın ödemesi yapılmaktadır.

İnşa edilen eser, işletme süresi bitiminde yatırım tamamen devlete geçmektedir. Avrasya Tüneli’nin işletme süresi bittiğinde devlet üste 140 milyon dolar para almış olacaktır. Osmangazi Köprüsü’nün işletme süresinde sadece KDV geliri 1.3 milyar Avro’dur. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün kazancı da sadece nakit, akaryakıt, karbon salınımında yıllık 470 milyon Avro olacağı hesaplanmaktadır.

Antalya Havalimanı’nın kapasite arttırımı işletme ihalesiyle ilgili son gelişmenin müjdesini vermiş oldum. Antalya Havalimanı’nın Aralık ayında yapılan inşa ve işletme ihalesinin toplam bedeli 8 milyar 555 milyon Avro işletme ve 765 milyon Avro yatırım bedeli ile ihale kazanılmıştı. Bugün az önce ifade ettiğim rakamı ödediler.

Kamu özel işbirliği projeleri bu ülkenin hiçbir vatandaşının cebinden haksız ve adaletsiz tek kuruş getirmediği gibi dolaylı etkileri, yatırım bedeli kamuya kalacak sebebiyle sayısız kazanç sağlayan eserlerdir. Kamu özel yatırımlarının önemli kısmında vatandaşlarımızın hizmetten faydalanmasını kolaylaştırma için projede öngörülen bedellerin çok altında bedel uygulanmaktadır.

Devletin imkanlarını biz milletin emrine veriyoruz. Avrupa, Amerika, Asya’nın gelişmişliğini arttırmak için kullandığı yatırım modelini Türkiye’de işlemez hale getirmeye çalışanların derdi milletin kesesi değildir. Bunların derdi Türkiye’yi eskiye döndürerek tökezlemek ve hatta mümkünse yere sermektir.

HAYAT PAHALILIĞI

Ellerine tutuşturulan birileri bunu okumaya çalışsınlar, kendilerini iftira, yalan ve çarpıtmayla avunsun. Kendi hırsları, kifayetsizlikleri, karanlık ajandalarının peşinde koşsun. Ülkemize ve milletimize aşığız biz. Eser kazandırmaya, hizmet getirmeye 2023 hedeflerimizle, 2053 vizyonumuzla büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmeyi sürdüreceğiz.

Türkiye’ye 20 yıldır kazandırdığımız eserleri anlatırken bugün yaşadığımız sıkıntıları elbette görmezden gelmiyoruz. Hayat pahalılığı başta olmak üzere bugünkü sorunların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Her alanda insanımızın refah düzeyini, Cumhuriyet tarihini en üst seviyesine biz çıkardık.

Karşılaştığımız engelleri milletimizin gönlünden kopup gelen ‘Allah razı olsun’ sözünden aldığımız güç ve motivasyonla bugünlere geldik. Sadece eser ortaya koymakla kalmadık. Siyasi, diplomatik, askeri, dış ticaret etki alanımızı ülkemizin kalkınma hedeflerini destekleyecek şekilde güçlendirdik.

Türkiye’nin bölgesinin lideri dünyanın sözü dinlenen ülkeleri grubuna çıkardık. Günlük sıkıntılarımızı konuşurken, dertlenirken Türkiye’nin mevcut kazanımını hangi badirelerden geçerek elde ettiğimizi asla hatırımızdan çıkarmamalıyız. Bir dönem bu ülkede terör örgütlerinin saldırıları ile sosyal kaos denemeleri ile milletimizin huzuruna kast edilmiştir.

Kararlı ve dirayetli mücadele ile bu tür sorunları sadece sınırlarımız içinde değil PKK başta olmak üzere milletin canına musallat olan terör örütlerinin başını ezdik, belini kırdık. Mücadeleyi sınırlarımızın ötesine taşıyarak insanlarımızın güvenliğini güvenlik ve huzurunu garanti altına alacak iklim oluşturduk.

Türkiye’ye vesayetle, darbelerle, terör örgütleriyle toplumsal fay hatlarını tahriple, uluslararası dayatmalarla diz çöktüremeyenler son olarak ekonomimizi hedef aldılar. 2018 Ağustos’unda yaşadığımız ekonomik tuzakları da ülkemizin potansiyelini verimli harekete geçirerek aşmanın mücadelesini yürüttük.

Sağlık tehdidi olarak başlayan salgın krizi üretim, lojistik, tedarik, istihdam, güvenlik alanlarına yayılan küresel depreme dönüştü. Ahlaksız, vicdansız, haksız kuşatmaya rağmen ülkemizin ne derce güçlü hizmet altyapısına, üretim imkanına, yönetim kapasitesine sahip olduğunu dost düşman herkese göstermiştir.

İnsanımızın işini, aşını, ekmeğini garanti altına almaya çalışacak ekonomik işleyeyişini sürdürdük. Ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, cari fazla yaklaşımını hayata geçirdik. Vesayet, darbe, terörle mücadele gibi elbette tarihi değişimin bedeli oldu. Bu bedeli şimdi ödeyip ayağımıza gelen fırsatı değerlendiremezsek ülkemizin önündeki çeyrek ve yarım asrı kısır döngüye mahrum kalacaktır.

Bu vazife bize ülkeyi ve milleti gerektiğinde en sert fırtınalarda sağ salim çıkarmak için tevdi edildi. Irak’ta yaşanan, Suriye’de yaşananları hatırlayın. Bir dönem bölgesinin en parlak yıldızı olan Libya’nın nasıl paramparça edildiğine bakın. Ukrayna’nın topraklarının adım adım nasıl elinden alındığına, işgal tehdidi ile karşı karşıya geldiğine bakın.

Bu senaryoların hepsi ülkemizin üzerinde oynanmak istenmiştir. Biz yürek yüreğe, omuz omuza vererek vatanımızın bütünlüğü ve insanımızın beraberliği, devletimizin bekasına yönelik tehditleri teker teker bertaraf ettik. Aldığımız karar ve tercihlerin, yönetimin tüm riski bize kazanımları ülkemize ve milletimize aittir.

Gezi hadiseleri, Çukur eylemi, 17-25 Aralık kumpası, 15 Temmuz darbe girişimiyle ülkemiz karanlığa sokulabilseydi Türkiye’nin bugün ne halde olacağını hayal etmek bile istemiyoruz. Vatan toprakları sırtlan, akbaba, yılanların istilasına uğramış olsaydı bugün hayat pahalılığını değil kaybettiğimiz sevdiklerimizi, yıkılan evlerimizin acılarını konuşuyor olacaktık.

Bugün Ukrayna’da milyonların neler yaşadıklarını, nasıl bir çaresizliğe sürüklendiklerini hep beraber görüyoruz. 200’e yakın yetimi ve öğretmenlerini birlikte ülkemize aldık. Kendilerine ülkemizde ev sahipliği yapacağız. Bunlar yetim yavrular. Kolay değil. Kadınlar, evlatlarıyla beraber ellerinde valizleri oralardan çıkıp ta buralara kadar geliyorlar.

Polonya, Romanya, Macaristan’a geçiyorlar. Bunlar kolay değil. Ülkemize sağladığımız en büyük kazanım, hizmet Türkiye’yi böyle bir duruma düşmekten kurtarmış olmamızdır. Üstelik bununla da kalmadık, tüm mazlum, mağdurların sığınağı haline getirdik ülkemizi. Suriye, Irak, Afganistan’dan gelenler. Türkiye’nin birbirleriyle savaşan tarafların bile güvendiği, barış ve diyaloğun sağlandığı ülke gibi görünmesinin sebebi geride bıraktığı sürecin başarıyla geçirmiş olmasıdır.

Türkiye’yi dünyanın 10 büyük ekonomi arasına sokacak programı uyguluyoruz. Kazanımlarımız baki, umudumuz canlı, geleceğimiz aydınlıktır. Ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl başaracağımızı gayet iyi biliyoruz. Milletimizden sadece sabırlı olmasını, bize güvenmesini bekliyoruz. Ülkemiz 2023’de her alanda dünyanın en üst ligine çıkmış huzurlu, müreffeh bir ülkenin bizi beklediğine canı gönülden inanıyoruz.

İHTİYAÇ ÜRÜNLERİNDE KDV İNDİRİMİ

Küresel ve bölgesel krizler karşısında, hayat pahalılığı karşısında milletimizi korumanın mücadelesini verirken idari reformları da ihmal etmiyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ilgili STK ve sektörlerle yakın istişare içinde KDV düzenlemesini hazırlamıştır.

İlk etapta gıda ürünlerindeki KDV oranını üretim, toptan ve parakende aşamalarının tamamında yüzde 8’den yüzde 1’e düşürmüştük. Et, süt, yumurta, yoğurt, peynir, patates tahıl gibi pekçok üründe bilfiil uygulanmaya başlandı. Mesken ve tarımsal sulamada kulanılan elektriğin KDV’sini yüzde 18’den yüzde 8’e indirdik.

Şimdi de deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, pheçete, bebek bezi gibi ürünlerin KDV’sini yüzde 18’den yüzde 8’e indirme kararı aldık. Yeme içme hizmetlerinde KDV’de yüzde 8’e indirmiş olma kararı aldık. Satın alınan konut nerede olursa olsun metrekaresine göre değişen aynı kademeli KDV uygulamasına tabi olacaktır. Net alanı 150 metre kareyi aşmayan konutlarda KDV yüzde 8’dir. Bu büyüklüğü aşan konutlarda ilk 150 metrede yüzde 8, aşan konutlarda yüzde 18 KDV uygulanacaktır.

Afet riski alanlarında 150 metreye kadar yüzde 1, aşan kısmında yüzde 18 KDV tahakkuku yapılacaktır. Arsa ve arazinin KDV oranını yüzde 8’e indiriyoruz.

İmalat aşamasında ödedikleri KDV’leri istisna kapsamına alabilen ihracatçılara, ihracat bedelinin belli oranda iade yapılması sunulacaktır. Turizm yatırımlarını da buna dahil ediyoruz. İmalatçılar yatırımlarını bitirdikten sonra KDV ödemeden aynı işlemleri yapabilecekler.

Tıbbi cihazların KDV’sini yüzde 18’den yüzde 8’e indiriyoruz. Tarım sektöründe serfitikalı tohum, fidan teslimlerinde KDV yüzde 1, süt toplama tankalrında KDV’yi yüzde 8’e indiriyoruz.

Ülkemize döviz kazandırılması amacıyla yabancılara satılan konut ve işyerlerindeki istisnayı 1 yıldan 5 yıla çıkarıyoruz. Oto galericiler, yat, kotra satışlarındaki yüzde 1 KDV oranını yüzde 18’e çıkartıyoruz.


Ülkemizi elektrik otomobil üssü haline getirecek çalışmalarla ilgili müjdeli haberimiz var. Elektrikli otomobil ve kullanımındaki gelişmeleri dikkate alarak yüaksek hızlı şarj istasyonlarının yaygınlaştırılması konusunda yeni adımlar atıyoruz. 81 ilimizin tamamında yüksek hızlı şarj istasyonu kurulmasındaki çalışmalara 300 milyon liralık bir destek sağlıyoruz.”

Erdoğan yeni KDV indirimlerini açıkladı


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.