Buğday krizi kapıda: Küresel stoklar alarm veriyor!

Daha önce yaklaşan gıda kriziyle ilgili birçok kez uyarıda bulunan Tarım analiz firması Gro Intelligence CEO’su Sara Menker dünyanın 10 haftalık tüketime yetecek kadar buğday stokunun kaldığını söyledi.

Buğday

Tarım analiz firması Gro Intelligence’a göre rezervlerde dünya tüketimine 10 hafta yetecek kadar buğday kaldı. Bu rakamın 2008 finansal krizinden bu yana görülen en düşük seviye olduğu belirtiliyor.

Bu seviyenin tahmin edilenden daha kötü olduğu değerlendiriliyor. Devletler küresel buğday stoklarının yıllık tüketimin yüzde 33’üne denk geldiğini savunurken Perşembe günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde gıda güvenliği üzerine yapılan toplantıda konuşan Gro Intelligence CEO’su Sara Menker bu oranın aslında yüzde 20’ye yakın olduğunu söyledi.


Uzun süredir yaklaşan gıda kriziyle ilgili uyarılarda bulunan Menker, büyüyen açlık tehdidi karşısında acilen önlem alınması gerektiğine dikkat çekti. Artan ekin fiyatları milyonları riske atarken yaşanan kuraklıklar ve yükselen gübre fiyatları da önümüzdeki dönemde tahıl tedarikini tehdit etmeye başladı.

Eski bir enerji emtia taciri olan ve gıda krizini pandemi tedarik zincirlerini boğmadan öngören Menker, “Bu döngüsel değil. Bu sismik bir kriz. Bu bir nesilde bir kez yaşanabilecek ve jeopolitik dönemi dramatik şekilde etkileyebilecek bir olay” değerlendirmesinde bulundu.

Ekin piyasaları ve iklim krizini doğru şekilde tahmin etmek için yapay zeka tabanlı bir program kullanan Gro Intelligence Perşembe günü 49 Afrika ülkesinde gıda güvenliğini sağlamayı hedefleyen ücretsiz kullanılabilecek bir çevrimiçi aracı duyurmuştu.

Rockefeller Vakfı tarafından fonlanan veri tabanı mısır, soya fasulyesi ve buğdayın da içinde olduğu emtiaların arz ve talep bilgilerini barındırıyor.

Türkiye’de çiftçi buğdayını ot diye satıyor

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, buğdaydaki fiyat belirsizliği nedeniyle çiftçilerin buğdayını ot olarak biçip sattığını, yerine ikinci bir ürün ekmeye başladığını söyledi.

Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Bursa Karacabey’de yaptığı saha çalışmasına ilişkin bilgi verdi. Karacabey’in Türkiye’nin en önemli tarımsal üretim havzalarından olduğunu hatırlatan Sarıbal, ağırlıklı olarak da sebze ve meyve üretimi yapıldığını söyledi. “Yıllık ortalama 230 bin dönüm buğday ekilir Karacabey’de. Bunun 2-3 bin dönümlük kısmı bu aylarda yem bitkisi için biçilir yerine başka ürün ekilir” diyen Sarıbal, bu yıl bunun değiştiğini söyledi. Sarıbal, şöyle devam etti:

Buğday yem yapıldı

“Bu yıl başka bir şeyle karşılaştık. Bu 230 bin dönüm olarak tahmin ettiğimiz buğday ekiminin yaklaşık 30 bin dekarı biçiliyor. ‘Neden?’ diye sorduk. Bir kısmı ikinci ürün ekeceğini söyledi. Ama büyük kısmı ‘param yok, paraya ihtiyacım var. Buğdayı bekleyecek gücüm yok. Acilen yeşil ot olarak biçip satıyorum’ diyor. Bir kısmı da ‘buğdayımı kaça satacağımı bilmiyorum. Ama mısırda, domateste sözleşmeli tarımdan dolayı fiyat belli.  Buğdayı kaça satacağımız belli değil. O yüzden yeşil olarak biçip satıyorum, yerine başka bir şey ekerek kendimi garantiye almaya çalışıyorum’ diyor. Yani buğday fiyatlarının açıklanmaması Karacabey’de buğday alanlarının boşaltılmasına, dane buğday yerine ot olarak, kaba yem olarak satılmasına neden oluyor. Oysa bu ülke şu anda buğdaya muhtaç. Şu anda buğday için çaba sarf ediyoruz. Yetkililere, ilgililere duyurulur.”


Her yıl tarımdan kopan çiftçi sayısı artıyor!

CHP’li Orhan Sarıbal şöyle konuştu:

• AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı 2 milyon 567 bin çiftçimiz vardı. Bugün bu sayı 2 milyon 100 seviyesine geriledi. Aynı dönemde 35 milyon dönüm tarım arazisi üretimden çıktı.

• Üretimde kalan çiftçi ise her yıl biraz daha fakirleşti. Tarımsal girdi maliyetleri altında ezildi. Aldığı borcu ödeyemediği için icralık oldu. Bugün ülkemiz çiftçisi belki de dünyanın en borçlu çiftçisi. 2 milyon 100 bin civarındaki çiftçimizin sadece bankalara olan borcu 185 milyar lirayı geçmiş durumda.

• Mazot, gübre, ilaç, tohum, su, elektrik, yem gibi tarım girdilerinde sadece bu yıl 3-4 kat artış oldu. Çiftçi tarlasına gübre, ilaç atamadı. Kaliteli tohum kullanamadı. Yeterli miktarda sulayamadı. Beslediği hayvanına yem almadı. Alan da her gün zarar etti.

Girdiler bu kadar artarken çiftçinin ürünü para etmedi

• Oysa çiftçimiz bugün 84 milyon insanımız ile birlikte 5 milyonu aşkın sığınmacı, mülteci ve yabancı ile 35-40 milyon turisti besliyor.

• Bugüne kadar “Paramız var ki ithalat yapıyoruz” anlayışı ile yol alan AKP, artık hem parası yok hem de parası olsa bile dışarıdan ithalat yapamayacak duruma düştü.

• Eğer çiftçinin sorunlarını çözemezsek bugün artan enflasyon ile birlikte baş gösteren gıda krizi daha da derinleşir.

• Çiftçiyi küstürür ve üretimden uzaklaştırmaya devam edersek, Hindistan’dan bile buğday alamaz hale geliriz.


• Çiftçimizi üretimde tutamazsak gıda egemenliğimizi ve gıda güvenliğimizi kaybederiz. Çiftçimiz tarlasını terk ederse ucuz gıdaya ulaşmamız hayal olur.

Gıda krizi kapıda: Başta dışa bağımlı olduğumuz buğdayı vuracak!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.