İki hafta önce Kapadokya’ya gittim. Uzun zamandır merak ettiğim coğrafyayı sonunda ziyaret etme imkanı buldum. Anadolu’nun beşiğindeydim… Erciyes’in eteklerinde… Koca Sinan’ın huyunu suyunu bildiği taşların içinde… Genel itibarıyla çok iyi izlenimler ile ayrıldım Kapadokya’dan. Ancak yine de aklımı kurcalayan bir gözlemimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Taşın Sırrı
Göreme’yi gözlemlemeden önce Ürgüp’ü gezme fırsatım oldu. Temenni Tepesi’ni ve hemen dibindeki Selçuklu mimarisinin güzel iki cami örneğini ziyaret ettim. Kalın, belki 1 metreye varan kalınlığında kesme taş duvarlı, girişi tek kapıdan olan camiler. Dışarısı haziran sıcağı. İçerisi mi? Püfür püfür. Sebebi belli: Çözmüş ceddin (dedelerin) yalıtımın sırrını. Kışın sıcak, yazın serin tutuyor o taş duvarlar oradaki Karamanoğlu Camii’ni. Yapılış tarihi 1222. Yanlış okumadın!! Tam 800 yaşında. Taş aynen duruyor, kimseye bir yük olmadan vakur bir şekilde.
Göreme’de Merkez Camii
Ürgüp’teki tarihi camiileri ziyaretten sonra Göreme’yi merak ettim. Acaba yeni bir cami var mı, cemaat nerede toplanıyor diye merak ettim. Bir cuma vakti düştüm yola. Merkezdeki camiyi buldum. Şadırvan durağından sonra camiinin içine girdim. Cuma namazı 2 rekattır. Şimdi sıkı durun: Cemaat 2 rekat namaz kıldı, ama 200 damla ter döktü. Peki neden? Çünkü cami modern. Kalın kesme taştan değil duvarları. Girişinde revak önceliklendirilmemiş. Sıcak hava rahatça içeri giriyor. İçeride bir süre durdum. Aklım geçmiş ve gelecek arasındaki çelişkilere takılıverdi.
Son farzlar da bittikten sonra, hocanın şu cümlesini işitti kulaklarım: ‘Artık klimayı çalıştırmanın zamanı geldi.’ Yıkılmıştım. Eğer gelen bir vakit var ise, o bizim aklımızın başımıza gelmesi gereken vakittir. Betonarme bina yapıp klima da takınca ne oluyor? Yakında doğalgaz da bağlanacakmış Göreme’ye. Bu vesileyle, o caminin ne kışın gaz sarfiyatı ne de yazın klima yüzünden elektrik sarfiyatı bitecek. Yani bu millete ciddi bir külfet olacak.
Her Şeyin Sebebi ve Sonucu
Sebebini sorarsanız cevap hazır ve belli: ‘Kesme taş çok pahalı, yaptıramıyoruz. Otellerin kesme taş talebi çok fazla…’ Her şeyin sebebinin ve sonucunun para olduğu bir dünyada, bizler neden dua ediyoruz? Böyle bir dünyada camiye ihtiyacımız var mı? Peki ya Tanrı’ya?
Belki söylediklerim size provokatif gelecek, biliyorum. Ama bazıları bu alemde söylenmesi gerekenleri söylemekle yükümlü. Eğer insanlığın bilgi birikimi ve İslam’ın israf karşıtlığını savunuyorsak, o cami ivedi olarak yıkılmalıdır. Yerine de, aynen Ürgüp Karamanoğlu Camii gibi ceddin bilgi birikimi ile kalın kesme taştan bir mabet yapılmalıdır. Aksi takdirde o camii, bu millete sadece bir zarar kalemi olacaktır.
Her şeyin fiyatını piyasanın belirlediğini iddia eden fasarya, bizi bu hale getirdi. Dedesi peri bacasında doğa ile iç içe yaşamış olan torun, kendine taş ev yaptıramıyor. Her şeyi serbest piyasa ekomomisine bağlarsanız olacağı budur. Dünyayı ‘medeniyetin’ ya da vahşi kapitalizmin insafına bırakırsınız böylelikle.
Dağın taşın kaya olduğu Göreme’de, bir insan kendine taş ev yapamıyorsa, bu sorgulanması gereken bir şeydir. Devlet mekanizmaları devreye girmeli ve önlemler alınmalıdır. İnsanlığın binlerce yıllık imbiğinden geçmiş değerli bilgiler, kahrolası kapitalizm uğruna çer çöp edilmemelidir.
Son söz: En medeni, en az tüketendir.