Merkez bankalarının yüksek enflasyona karşı gerçekleştirdiği agresif faiz artışları, küresel ekonomide resesyon endişelerini artırdı. Piyasaları korkutan ihtimal ve yansımaları neler?
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) enflasyonla mücadele etmek amacıyla 1994 yılından bu yana en sert faiz artışını gerçekleştirmesi, piyasalardaki resesyon endişelerini yükseltti.
Resesyon kavramı genel olarak reel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yıllık bazda 2 veya daha fazla çeyrekte arka arkaya negatif büyüme göstermesine deniyor. Aynı zamanda ekonomik durgunluk olarak da biliniyor. Kürese ekonomiye ilişkin resesyon endişeleri ise piyasaları etkilemeye devam ediyor.
Merkez bankaları, yükselen enflasyona karşı piyasaları soğutmak amacıyla borçlanma maliyetlerini yükselterek ekonomik aktiviteyi yavaşlatmayı ve talebi baskılamayı, böylece genel fiyat düzeyini aşağıya çekmeyi amaçlıyor. Ancak bazı uzmanlara göre bu hamle ekonomide büyümenin negatife dönmesine sebep olabilir. Bu da ekonomiyi derinden etkileyebilir.
Piyasalarda işlem gören riskli varlıklar resesyon endişelerine ve doların güçlenmesine paralel olarak ayı piyasası diye tabir edilen düşüş eğilimine girerken emtia fiyatlarında da negatif büyümenin getireceği talep sorunlarına ilişkin endişeler etkili oluyor.
NE OLDU?
Fed başta olmak üzere başlıca merkez bankalarının yükselen enflasyonu kontrol altına almak için faiz artırması pek çok yatırımcıda durgunluk endişelerini de tetikledi.
ABD’de yüzde 8,6 ile son 40 yılın en yükseğinde seyreden enflasyona karşı Fed, faiz artışlarını hızlandırmaya başladı. Bununla birlikte, İngiltere, Kanada gibi ülkeler de faiz artırırken Avrupa Merkez Bankası da temmuzda faiz artışlarına başlayacağını duyurdu.
ABD Merkez Bankası (Fed) geçtiğimiz çarşamba günü 1994 yılından bu yana en büyük faiz artırımına gitmişti. Faizi 75 baz puan artışla yüzde 1,5 ile yüzde 1,75 aralığına çeken Fed, yıl sonu faiz oranı tahminini yüzde 3,4’e yükseltti. Fed Başkanı Jerome Powell da Federal Açık Piyasa Komitesi’nin enflasyonu dizginlemek için agresif para politikasını sürdürme niyetini duyurdu.
UZMANLAR UYARIYOR
Enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesi ve Fed’in buna karşı agresif adımlar atması nedeniyle bu yıl durgunluk ihtimallerinden bahsedenlerin sayısı artarken pek çok uzman da tüketici harcamalarındaki dayanıklılık ve istihdam artışının birleşiminin ABD’yi resesyondan uzak tutmasını bekliyor.
ABD merkezli banka Wells Fargo, son raporunda enflasyonun ekonomide yerleşik hale gelmesi ve Fed’in attığı agresif adımlarla birlikte 2023’ün ortalarından itibaren ‘hafif bir durgunluk’ öngördüğünü açıkladı.
Moody’s Analytics ise ‘yumuşak bir iniş’ şansının düşük olduğunu söyledi. Moody’s Analytics’in para politikası araştırması bölümünün şefi Ryan Sweet, kaleme aldığı araştırma notunda “Federal Rezerv, enflasyon kırılana kadar faiz oranlarını artıracak, ancak risk, ekonominin de kırılması. Büyüme yavaşlıyor ve finansal piyasa koşullarındaki sıkılaşma ile para politikasının etkisi henüz ekonomiye yansımadı” dedi.
YETKİLİLER UYARDI
Dünya Bankası Başkanı David Malpass da haziran ayı başlarında yaptığı açıklamada, “Birçok ülke için durgunluktan kaçınmak zor olacak” dedi. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen dün yaptığı açıklamada, pek çok Amerikalının korktuğu ekonomik durgunluk ihtimali için “hiç de yakın değil” dedi.
ABD Başkanı Joe Biden da ABD ekonomisinin resesyona girmesinin kaçınılmaz olmadığını ve ABD’nin enflasyonla mücadele edeceğine inandığını söyledi. Biden, Associated Press ile yaptığı söyleşide, “Her şeyden önce, bu kaçınılmaz değil. İkincisi, enflasyonla mücadele etmek için dünyadaki herhangi bir ülkeden daha güçlü bir konumdayız” dedi.
ENDİŞELER EKONOMİYİ NASIL ETKİLİYİYOR?
Uzmanların uyarıları ve büyüme rakamlarına dair korkuların artması ile birlikte küresel piyasalar da sarsılmaya başladı. Resesyon korkuları nedeniyle ABD borsaları ayı piyasasına girdi. Geçtiğimiz haftanın başında ocaktan bu yana yüzde 20’nin üzerinde düşüş yaşayan S&P 500’deki kayıplar ayı piyasasını teyit etti.
Aynı şekilde bir diğer riskli varlık olarak görülen kriptolar da durgunluk endişelerinden etkilendi. Geçtiğimiz yılın kasım ayında gördüğü 67 bin dolarlık tarihi zirveden bu yana gerileyen ve 10 Haziran’da 30 bin doların, 18 Haziran’da 20 bin doların altını gören Bitcoin dün 18 bin doların altına kadar gerileyerek son 1,5 yılın dip seviyesini gördü.
EMTİALARDA GERİLEME
Küresel çapta agresif bir şekilde sıkılaşan para politikalarının resesyon endişelerinin artmasıyla emtia piyasasında da satış eğilimi arttı. Emtia fiyatları ekonomik durgunluk nedeniyle talepte azalma yaşanacağı yönündeki beklentilerden negatif etkilendi.
Geçen haftayı platin 4,3, paladyum 6,2, gümüş yüzde 1 geriledi. Bakır haftayı yüzde 5,1, alüminyum 6,3, kurşun 3,2, nikel 6,7, çinko yüzde 4,9 kayıpla tamamladı. Bununla birlikte tarımsal emtialarda da düşüş eğilimi görüldü.
ALTINDA İKİ YÖN
Altın da diğer emtialara paralel olarak geçtiğimiz haftayı yüzde 1,7 düşüşle kapatsa da diğer ürünlere göre yatırım aracı olma özelliği daha fazla ön plana çıkıyor.
Bu nedenle Fed’in hamleleri ile güçlenen dolar, altını negatif etkilese de ekonominin resesyona girmesi riskine karşı güvenli liman olma özelliği sarı metali çift yönlü baskılıyor.
ENERJİ FİYATLARI TALEP ENDİŞELERİ YÜZÜNDEN GERİ ÇEKİLDİ
Bununla birlikte negatif büyüme korkusunun talep üzerinde yarattığı endişe enerji fiyatlarını da etkiledi. Geçtiğimiz hafta Brent petrol yüzde 7,5, New York Ticaret borsasında işlem gören doğalgaz yüzde 20,8 azalış kaydetti.
Petrol, küresel ekonominin yavaşlayacağı ve talebin gerileyeceği beklentisiyle arz sıkışıklığı endişeleriyle birlikte 112 dolardan işlem gördü. ABD hafif ham petrolü ise art arda yedi haftayı yükselişle kapattıktan sonra geçen hafta yüzde 9,2 geriledi. (Kaynak: Sözcü)