Yok artık dedirtecek domates fiyatı tahmini!

Yok artık dedirtecek domates fiyatı tahmini: “Kimse bu saatten sonra ucuz sebze ve meyve beklemesin!”

domates fiyatı

Enflasyon ve döviz kurlarındaki artış yurttaşlar için yük oluşturmaya devam ederken, tarımsal üretimden uzaklaşılarak ithalata geçilmesi dolar kurundaki yükselişin de etkisiyle yurttaşa hayat pahalılığı olarak yansıyor. Her geçen gün zam haberi alan yurttaşa bu kez kötü haber ekonomist Remzi Özdemir’den geldi.

Özdemir bugünkü yazısında domates fiyatlarının 100 TL olabileceğini belirtti.


Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum yurttaşların alım gücünü her geçen gün daha da azaltıyor.

Resmi verilere bakıldığında TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verilerine göre aylık enflasyon 4.95 olarak kaydedilirken yıllık enflasyon yüzde 78.62 olarak kaydedildi.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri son 24 yılın zirvesi olsa da ENAG verilerinin çok altında kalmıştı.

ENAG’a göre, ENAGrup Tüketici Fiyat Fiyat Endeksi (E-TÜFE) haziran ayında yüzde 8.31 artmıştı.

E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise yüzde 175.55 olarak gerçekleşmişti.

Yıl başında asgari ücrete yapılan zammın enflasyon karşısında erimesi, ara zamla artırılan asgrai ücret miktarının açlık sınırının altında kalması, veriler arasındaki farklılık gibi pek çok konu tartışmalara sebep olurken enflasyondaki artışı her an zam olarak hisseden yurttaşa kötü haber bu kez domates fiyatlarından geldi.

Yeniçağ ekonomi yazarı Remzi Özdemir, AKP politikaları sebebiyle yaşanacak karamsar tabloyu gözler önüne sererek domates fiyatlarının 40 TL olacağını hatta AKP’nin politikları ile 100 TL olabileceğini ifade etti.

Domates fiyatı en az 40 lira olacak!

Türkiye’nin kendine yeten bir ülke olmaktan çıkıp ithalat yapan bir ülkeye dönüşmesinin sonuçlarını ele alan Özdemir yazısında “Sıkı durun, bu kışın bu domatesi en az 40 liraya alacağız. Daha güzel salkım domates isterseniz 50 lira vereceksiniz. Hele organik olsun, kokladığımda domates kokusu gelsin diyorsanız o zaman 70 lira vereceksiniz” ifadelerine yer verdi.

Özdemirin yazısının tamamı ise şöyle:

AKP’den önce hatta AKP’nin ilk 10 yılında sürekli aynı şeyi söyler dururduk: Türkiye kendi kendine yeter 5 ülkeden biriydi.

Gerçekten de yetiyor muydu? Evet yetiyordu ve hatta fazlası bile kalıyordu.

Mesela yıllar önce Türkiye’de o kadar çok mercimek ekilmişti ki, televizyonlarda mercimeğin faydalarını anlatan kamu spotları yayınlanmaya başlamıştı.

Pirinç, buğday ve daha yüzlerce üründe Türkiye tükettiğinin çok fazlasını üretir, yurt dışına satamadığı zaman fiyatlar çok düşerdi.

Ya şimdi?

Nohut Hindistan ve Arjantin’den, kırmızı mercimek ve yeşil mercimek Kanada’dan, pirinç Tayland’dan, mısır konservesi Macaristan’dan, kuru fasulye ise Meksika’dan ithal ediliyor.

Bu ürünler dolar bazlı ithal edildiği için, döviz kurunun yükselmesiyle fiyatlar da her geçen gün artıyor.


Artık temmuz ayı bitiyor ve lütfen fiyatlara bir bakın.

1 kilo domates 20 lira. Tarım ülkesinde yazın ortasında bir kilo domatesin fiyatı 20 lira olur mu?

Bakın oluyor işte!

Belki kızacaksınız ama 20 lira bu ortamda bedavaya yakın bir fiyat!

Sıkı durun, bu kışın bu domatesi en az 40 liraya alacağız. Daha güzel salkım domates isterseniz 50 lira vereceksiniz. Hele organik olsun, kokladığımda domates kokusu gelsin diyorsanız o zaman 70 lira vereceksiniz.

Yani bugün çok iyi günler…

AKP’nin tarım politikası Türkiye’yi bu hâle getirdi. Artık kimse bu saatten sonra ucuz sebze ve meyve beklemesin, bu hayale kaptırmasın kendini.

Neden mi?

-Hızla artan ülkemiz nüfusu ve gıda maddeleri gereksinimindeki artış ve kişi başına düşen ekilebilir alanların azalması etkili oldu.

-Tarım arazilerinde bugün lüks villalar ve siteler yapılmış durumda.

-Gübre, tarım için olmazsa olmaz! Türkiye ürettiği gübrenin yüzde 90’a yakın bir ham madde bölümünü ithal ediyor. Hem dövizin artışı hem de uluslararası ham madde fiyatlarının artışı gübre fiyatlarını adeta uçurdu. Bu da tarımda girdi maliyetinin patlamasına neden oldu.

-Teşvik yerine ithalata ağırlık verilmesi. Türkiye, 2010 yılından sonra tarımda çözüm olarak hep ithalatı gördü. İlk hatayı hayvancılıkta yaptı. Artan et fiyatlarını kontrol altına almak için Uruguay ve Sırbistan gibi ülkelerden canlı ve kesilmiş hayvan ithalatına başladı. O gün bugündür tarımda ithalat devam ediyor. O dönem ithalatın başlamasıyla birlikte çiftçiler üretimi bıraktı, çünkü ithalat ile baş etmeleri mümkün değildi.

Sonuç olarak Türkiye bugün, boğazından geçen her lokmanın yarıdan fazlasını ithal eden bir ülke haline geldi.

Domates fiyatlarına gelince:

Emin olun AKP ona da çözüm bulacaktır.

Başta Rusya olmak üzere dünyanın her bölgesine domates ihraç eden Türkiye, fiyatları kontrol altına almak için domates ithal edecektir.

İthalata direnemeyen çiftçi bu işi bırakacak arazisini müteahhide verecek 50-50 bölüşecek. Kira geliri ile rahat yaşayacak. Çok sıkıştığında dairenin birini satıp 5 yıl lüks yaşayacak.

Ya biz ne olacağız?


Domatesi 100 liradan ya alacağız, ya da resimlerine bakıp bir dönem ne kadar bedavaya yaşadığımızı düşüneceğiz.

Kasaya gidince şok yaşadı: 160 liralık incir şoku!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.