Arıtılmış su sağlıklı mı? Arıtma suyunda mineral kalır mı?

Arıtma işlemiyle saflaştırılan içme sularının tercih edilmesinin, faydadan çok zarar verebileceğine dikkat çeken Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji uzmanı Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle, “Arıtılmış su sağlıklı mı?” sorusuna yanıt verdi.

arıtılmış su

Arıtılmış su sağlıklı mı? Arıtma suyunda mineral kalır mı?

Yeterli ve düzenli su tüketiminin, sağlıklı bir yaşantının vazgeçilmez koşulları arasında bulunduğunu vurgulayan Profesör Dr. Karagülle, “Ancak güvenli ve sağlıklı içme suyuna ulaşmak da en az ihtiyacı karşılayacak miktarda su tüketimi kadar önemli” dedi. Prof. Dr. Karagülle, “İçme amacıyla kullanılan sular mutlaka ulusal ve uluslararası geçerli olan sağlık ve hijyen koşullarına uygun olmalıdır. Farklı yöntemlerle arıtılarak kullanılan suların tüketilmesi düşünüldüğü gibi güvenli ve sağlıklı olmayabilir. Hatta mineral eksikliği başta olmak üzere bazı sağlık sorunlarına yol açabilir” uyarısında bulundu.


“Sağlıklı su doğal, temiz, sağlık otoritelerince denetlenen ve mineralleri uzaklaştırılmadan tüketime sunulan olmalıdır”

Şebeke suyu, ambalajlı doğal mineralli ve doğal kaynak sularının hem dünyada hem de Türkiye’de farklı içme suyu seçenekleri arasında bulunduğunu belirten Prof. Dr. Karagülle, şunları söyledi:

Son yıllarda ülkemizde ileri su arıtma teknolojilerine, örneğin ters ozmosa dayanan arıtma teknolojileri ile şebeke sularının ev ya da işyerlerinde arıtılıp içme suyu olarak kullanılması öne çıkıyor. Bu yöntemle kimyasal kirlilikten ‘arınmış’ ve ‘kolay içilebilir’ ama aynı zamanda mineralleri de uzaklaştırılmış ‘demineralize’ (mineralsiz) hale gelmiş içme suyu elde edilmiş oluyor. Oysa bir içme suyunun sağlık riski taşımaması, başka bir deyişle insan sağlığına zarar vermemesi, en başta iki temel nitelik taşımasına bağlıdır. Bunlardan ilki, suyun bakteriyolojik olarak temiz yani hijyenik olması, ikincisi ise kimyasal yönden sağlıklı ve risksiz olmasıdır.

“Arıtılmış saf suda hiçbir mineral kalmaz”

Evsel su arıtma cihazlarındaki teknolojiler ile şebeke suyu mikrobiyolojik ve kimyasal olarak güvenli hale getirilmeye çalışılırken tamamen mineralsizleştirildiğini ve mikrobiyolojik yönden de bazen daha fazla kirletildiğini ifade eden Prof. Dr. Karagülle, şu bilgileri verdi:

“Bu yüzden bu şekilde arıtılan suların sağlıklı olma koşulu yerine getirilemiyor. Arıtma sonrası elde edilen bu tür sular, neredeyse saf ya da damıtılmış su niteliği taşıyor. Saf su, sağlıklı ve doğal demek değildir. Saf su soğutma sistemlerinde, ilaç üretimlerinde, araçların akülerinde yaygın olarak kullanılır, ancak içme suyu olarak uygun değildir. Doğada hiçbir canlı saf su tüketmez. Saf su tüketimi, insanlar için de sağlıksız bir seçenektir.”


“Evsel su arıtma cihazı ile araştırma yaptık, mineralsiz saf su haline getirdi”

Prof. Dr. Karagülle, “Yaptığımız araştırmada, şehir şebeke suyu ters osmoz ile çalışan bir evsel su arıtma cihazı ile arıtılma işlemine tabi tutuldu, arıtma öncesi ve sonrası su örneklerinin fiziko-kimyasal ve bakteriyolojik analiz sonuçları karşılaştırıldı. Böylesi bir arıtma işleminin şebeke suyunun fiziko-kimyasal ve bakteriyolojik kalitesinde iyileşmelere neden olmadığı, tersine olumsuz sonuçlara yol açtığı görüldü. Ayrıca işlem sudaki insan sağlığı açısından yararlı olan başta kalsiyum ve magnezyum olmak üzere minerallerin tamamını sudan uzaklaştırarak cihazdan çıkan suyu mineralsiz, neredeyse saf su haline getirdi” diye konuştu.

Arıtılmış suyun magnezyum ve kalsiyum içermediğini, oysa bu minerallerin insan sağlığında yaşamsal rol oynadığını hatırlatan Prof. Dr. Karagülle, sözlerine şöyle devam etti: “Kalsiyum ve magnezyum vücudumuzda birçok temel fizyolojik işlevleri olan minerallerdir. Kalsiyum kemiklerimizin ve dişlerimizin yapı taşıdır ve kemik ve diş sağlığından sorumludur. Kalp ve damar kasları ve çizgili kas kasılması, kan pıhtılaşması ve sinir iletiminde de önemli rol oynar. Kalsiyum eksikliğinden kaynaklanan en yaygın hastalık osteoporozdur. Kalsiyum eksikliğinin magnezyum eksikliği ile birlikte hipertansiyona neden olduğu da bildirilmiştir. Magnezyum eksikliği, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, damar sertliği ve diyabet gibi çeşitli patolojik durumların ortaya çıkma riskini artırır.”

“Sağlıklı su, yaşlılar ve çocuklar için kritik önem taşıyor”

Sürekli demineralize arıtılmış su içenlerde çeşitli hastalık risklerinin de devreye girdiğini vurgulayan Prof. Dr. Karagülle, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yapılan bilimsel araştırmalar, arıtılmış su tüketiminin kısa ve uzun vadelerde bazı sağlık sorunlarını ortaya çıkardığı gösteriyor. Özellikle, arıtılmış su bir insanın yaşantısında içtiği ve yemeklerinde kullandığı tek su olduğunda, sağlık riskleri kaçınılmaz hale geliyor. Bunun sonucunda orta ve uzun vadede her yaştaki kişilerde en başta mineral eksikliğine, özellikle de kalsiyum ve magnezyum eksikliğine bağlı sağlık problemleri gelişiyor.

Özellikle yaşlılar ve çocuklar bu bakımdan daha fazla risk altındalar. İçme suyunda hem magnezyum hem de kalsiyum eksikliğinin okul çağındaki çocuklarda büyüme geriliği ve artmış diş çürüklerine yol açtığı gözlemlenirken, yetişkin nüfusta ise bazı kanser türlerine neden olabildiği öne sürülüyor. Çocuklarda artmış kemik kırılma riskine, ileri yaşlarda Alzheimer ve Parkinson gibi bazı nörodejeneratif hastalıklara, hamilelerde erken doğum ve düşük doğum ağırlığı gibi sorunlara neden olduğunu gösteren kanıtlar da var.


Oysa bu cihazlar ile arıtılmadan tüketime sunulan sular, özellikle doğal kaynak ve doğal mineralli sular, belli düzeylerde mineral içeren sulardır. Ayrıca tabi oldukları yasal denetim ve kriterler nedeniyle de sağlıklı ve güvenli niteliği taşıyan sulardır. Dolayısıyla içme suyu olarak doğal olarak belirli düzeylerde mineral içeren, doğada her türlü kirleticilerden korunmuş halde bulunan doğal yeraltı su kaynaklardan elde edilen ve denetlenen güvenli ve sağlıklı sular tercih edilmelidir.”

Uyku sorununu çözmek için 4-7-8 nefes tekniği || Bizi takip edin: Facebook, TwitterInstagram


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.