Birleşmiş Milletler’den çarpıcı rapor: Dünya nüfusu gelecek hafta 8 milyara ulaşacak. Hızla artan nüfus yaşanacak sorunları da beraberinde getiriyor.
BM, 2050 yılına kadar ortalama yaşam süresinin 77,2 yıla yükselmesiyle nüfusun önümüzdeki on yıllarda da hızla artacağını söyledi. 15 Kasım’a kadar, dünya nüfusu 8 milyara ulaşacak. Bu rakamla birçok sorunun ortaya çıkması bekleniyor.
Yaşam beklentisindeki artış ve doğurganlık verilerine göre açıklanan raporda dünya nüfusunun 2030’da yaklaşık 8,5 milyara, 2050’de 9,7 milyara ve 2080’lerde yaklaşık 10,4 milyara ulaşacağı tahmin edildi. Ancak BM Nüfus Fonu’ndan Rachel Snow, 1960’ların nüfus artış hızının çarpıcı bir şekilde yavaşlayarak 2020’de yüzde 1’in altına düştüğünü söyledi.
Birleşmiş Milletler’e göre, doğurganlık oranı 2050’de 2,1’e çocuğa düşecek. Bu oran 1950’de yaklaşık beş çocuk olan doğurganlık oranı, 2021’de yaşamı boyunca kadın başına 2,3 çocuk olarak kayıtlara geçti.
Küresel nüfus artışını yönlendiren kilit faktör, ortalama yaşam süresinin artmaya devam etmesi olarak kaydedildi. 2019’da 72,8 yıl olan ortalama yaşam süresinin, 2050 yılına kadar 77,2 yıl olacağı raporda yer alanlar arasında.
Doğurganlık oranı düşecek ama kalabalık nüfus artışı devam ettirecek
Birleşmiş Milletler, doğurganlık oranlarında devam eden düşüş nedeniyle bu rakamın 2050 yılına kadar potansiyel olarak yüzde 0,5’e düşebileceğini öngörüyor.
Doğurganlıktaki düşüşle birleştiğinde, 2022’de yüzde 10 olan 65 yaş üstü oranının 2050’de yüzde 16’ya yükselmesi bekleniyor. Bunun işgücü piyasaları ve ulusal emeklilik sistemleri üzerindeki ekonomik ve finansal etkilerinin büyük olması beklenenler arasında.
DOĞURGANLIK ORANI DÜŞECEK AMA KALABALIK NÜFUS ARTIŞI DEVAM ETTİRECEK
Birleşmiş Milletler, doğurganlık oranlarında devam eden düşüş nedeniyle bu rakamın 2050 yılına kadar potansiyel olarak yüzde 0,5’e düşebileceğini öngörüyor.
Doğurganlıktaki düşüşle birleştiğinde, 2022’de yüzde 10 olan 65 yaş üstü oranının 2050’de yüzde 16’ya yükselmesi bekleniyor. Bunun işgücü piyasaları ve ulusal emeklilik sistemleri üzerindeki ekonomik ve finansal etkilerinin büyük olması beklenenler arasında.
KALABALIK ÜLKELER DEĞİŞECEK
BM, 2050 yılına kadar nüfus artışının yarısından fazlasının sadece sekiz ülkeden geleceğini tahmin ediyor Bu ülkeler, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Hindistan, Nijerya, Pakistan, Filipinler ve Tanzanya olarak sıralandı.
Bazı uzmanlar, bölgesel demografik farklılıkların ileriye dönük jeopolitik değişimler yaratıp dünya siyasetine dahi yön verebileceğinin altını çizdi. Değişen eğilimlerin bir başka örneğinde, en kalabalık iki ülke olan Çin ve Hindistan, BM’ye göre 2023 gibi erken bir tarihte düşüşe geçen nüfus olacak.
ÇİN YAŞLANIYOR: NÜFUS 800 MİLYONA KADAR DÜŞEBİLİR
BM’ye göre Çin’in 1,4 milyar nüfusu sonunda azalmaya başlayacak ve 2050 yılına kadar 1,3 milyara düşecek. Yüzyılın sonunda, Çin nüfusu sadece 800 milyona düşebilir.
Hindistan’ın şu anda Çin’in hemen altında bulunan nüfusunun, 2023’te kuzey komşusunu geçmesi ve 2050’ye kadar 1,7 milyara ulaşması bekleniyor.
Amerika Birleşik Devletleri, 2050’de kalabalık üçüncü ülke olmaya devam edecek.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu başkanı Natalia Kanem, “Sekiz milyar insan, insanlık için çok önemli bir dönüm noktası,” diyerek yaşam beklentisindeki artışa ve daha az anne ve çocuk ölümlerine dikkat çekti.
Dünya bu nüfusu kaldırabilecek mi?
Birçok uzman bunun yanlış soru olduğunu söylüyor. Aşırı Nüfus korkusu yerine, gezegenin kaynaklarının aramızdaki en zenginler tarafından aşırı tüketimine odaklanmamız gerektiğini söylüyorlar. Rockefeller Üniversitesi Nüfus Laboratuvarı’ndan Joel Cohen dünyanın kaç kişiyi destekleyebileceği sorusunun iki yönü olduğunu dile getirdi. Bunların doğal sınırlar ve insan seçimleri ile şekillendiğine dikkat çeken Cohen, “Seçimlerimiz, insanların ormanlar ve topraklar gibi gezegenin her yıl yeniden üretebileceğinden çok daha fazla biyolojik kaynak tüketmesine neden oluyor.” dedi. En son BM iklim raporu, sera gazlarındaki artışın ana itici güçlerinden biri olarak nüfus artışından bahsediyor.