Görünmezlik teknolojisi gerçek oluyor!

Northwestern Üniversitesi’nden Koray Aydın ve Chad Mirkin, ışık bükme ve gizleme cihazlarının yapılmasını sağlayacak türünün ilk örneği olan teknik geliştirdi. Mikro düzeyde görünmezlik mümkün oldu.

Görünmezlik

Northwestern Üniversitesi’nden Koray Aydın ve Chad Mirkin, ışık bükme ve gizleme cihazlarının yapılmasını sağlayacak, yeni optik malzeme ve cihaz sınıfları oluşturmak için türünün ilk örneği olan teknik geliştirdiler.

İlk defa 2018 yılında Science dergisinde yayımlanan bu teknik, gizleme cihazlarında kullanılan yöntemler gibi ışığı bükebilen yeni malzeme sınıflarını yapma imkanı sağlayabilir.


Bilim insanları bu güçlü ve esnek tekniği, tıbbi ve çevresel kullanımlar için sensörler de dahil olmak üzere bir dizi uygulama için doğada bulunmayan malzemeler olan metamalzemeler inşa etmek için kullanabilecekler.

Farklı boyut ve şekillerdeki altın nanoparçacıklarını DNA ile birbirine bağlayarak doğada bulunmayan, yapay ve optik özellikleri ayarlanabilir metamalzemeler hem iki hem de üç boyutlu olarak geliştirildi.

Bilim insanları, belirli konfigürasyonlara sahip yapıların, görünür spektrum boyunca neredeyse her rengi sergilemek için parçacık tipi ve hem DNA deseni hem de dizisi seçimi yoluyla programlanabileceğini bildirdi.

doç koray aydın
Northwestern araştırma ekibinden McCormick Mühendislik Okulu’nda elektrik ve bilgisayar mühendisliğinden Doç. Dr. Koray Aydın

Northwestern Üniversitesi’nden Doç. Dr. Koray Aydın, “Normalde laboratuvar ortamında üretilen optik malzemeler pasiftir ve bu özelikleri aktif olarak değiştirmek günümüzde önemli bir araştırma konusu. Çalışmamızda optik metamalzemelerde bugüne kadar elde edilen en yüksek ayarlanabilirlik aralıklarından birine ulaştık. Altın nanoparçacık şekli, boyutu ve aralığının hassas ve aşırı kontrolü ile sağlanan yeni metamalzeme platformumuz, yeni nesil optik metamalzemeler ve meta yüzeyler için önemli bir umut vadediyor” dedi.

“Mikro düzeyde görünmezlik mümkün oldu”

görünmezlik

Görünür ışığın belirli dalga boylarını emen belirli nanoparçacık üst katmanlarını tanımlamak için sayısal simülasyonlar ve optik spektroskopi tekniklerinin bir kombinasyonunu kullandıkklarını söyleyen Doç. Dr. Aydın, çalışmaya dair şunları anlattı:

Çalışmamızda direkt olarak göstermiş olmasak bile bizim geliştirdiğimiz bu yeni üretim tekniği ile mikro düzeyde görünmezlik pelerini tasarlamak mümkün diyebiliriz. Çünkü geliştirdiğimiz teknik ile farklı şekil ve boyutlardaki altın nanoparcacıkları yine farklı uzunluğa sahip DNA iplikçileri ile birbirine istediğimiz gibi bağlayabiliriz. Bu da doğada şimdiye kadar görülmemiş optik özelliklere erişmeyi kolaylaştırıyor. Dünyada hali hazırda çalışılan hiçbir nanomalzeme üretim tekniği bizim geliştirdiğimiz teknik kadar yapısal ve fiziksel özelikleri kontrol noktasında geniş seçenek sunmuyor.  Aslında DNA kullanarak yaşamın önemli bir yapıtaşını da yaşayan bir optik malzemeye çevirmiş oluyoruz.


Araştırmacılar, DNA uzunluğundaki değişimin, siyahtan kırmızıya ve yeşile doğru bir renk değişimine yol açtığını ve optik özelliklerde aşırı ayarlanabilirlik sağladığını buldular.

Bu da herhangi bir uygulama için gerekli olan özelliğe sahip optik özelliklerin hem pasif hem de aktif olarak kontrol edilebilmesi ve ayarlanabilmesi anlamına geliyor.

DNA, nanoparçacıklara şekil değiştirme ve hafıza yetenekleri kazandırıyor

polarization invisibility

DNA ile birbirine bağlı kristallerin hasar ve deformasyon görmesinden sonra su eklemek orijinal şekillerine dönmesini sağladığı tespit edildi.

Nature dergisinde yayımlanan makalede Northwestern Üniversitesi araştırmacıları, nanoparçacıkların yüksek düzene sahip üç boyutlu dizileri olan koloidal kristallerin daha önce bilinmeyen bir özelliğini ortaya çıkardı.

Ekip, koloidal kristalleri tamamlayıcı DNA iplikçikleri ile tasarladılar ve su olmayan ortamda DNA’nın hidrojen bağlarını parçalayarak kristalleri buruşturduğunu buldu.

Ancak araştırmacılar su eklediğinde, kristaller saniyeler içinde orijinal hallerine geri döndü.

Bu yeni çalışma, bir kolloidal kristalin yapısındaki değişikliklerden sonra ortaya çıkan ve diğer kristal türlerinde erişilemeyen şekil hafızasını tanımlanmasını sağladı.

Çalışmada yer alan Northwestern araştırma ekibinden McCormick Mühendislik Okulu’nda elektrik ve bilgisayar mühendisliğinden Doç. Dr. Koray Aydın, “Deforme olmuş kristal parçalandığında tamamen farklı özelliklere sahip oluyor. Ama DNA adımlarını geri takip ediyor. Bir evin bir kasırga tarafından yıkıldığını, ancak fırtına geçtikten sonra her çivi ve tahtanın evi yeniden biçimlendirmek için orijinal yerlerine döndüğünü düşünün. Bu aslında nano ölçekteki bu kristallerde olan şeye eşdeğer” diye konuştu.


Haberin devamı: Independent Türkçe

Resimde ilk gördüğünüz hayvan gerçek kişilik özelliklerinizi ortaya çıkarıyor!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.