Üniversite mezunlarının üniversite eğitimine kolay ulaşması bir de ardından üniversite eğitimi süresinde de averajın altında bir zorlukla karşılaşmasının sonuçlarından biri bazı önemli-büyük firmaların kendi bünyesinde kurduğu akademilerin bazı diplomalardan daha geçerli olmaya başlaması söz konusu olabilir.
Değerli okuyucular, kariyer planlamasında oyunun kuralları değişiyor. Eğitim sektöründe uzun yıllardır görev yapan bir kariyer planlama profesyoneli olarak birkaç kez şahit olduğum bu tarz değişiklikler özellikle genç üniversiteliler ve yeni mezunlarda stratejileri bir kaz daha gözden geçirmeyi gerektiriyor.
Kariyer planlamayla ilgili geleneksel ve geçtiğimiz 5-7 yıla kadar epey de geçerliliğini korumuş, nispeten geçerli yollardan biri meslek ve bölüm seçerken ‘önü açık’ diye tabir edilen bölümleri seçmekti. Kariyer açısından ‘önü açık’ derken ne demek isteniyor dersek; özel sektör ve kamu sektöründe mezuniyetin peşi sıra yıllarda personel talebi çok olacak bölüm/meslekler denilmek istendiğini söyleyebiliriz.
İşte artık bu yaklaşımın modası geçti. Birinin meslek/bölümüne karar vermesiyle, mesleğe atıldığı ve biraz palazlanması için geçeceği sürenin sonunda o mesleğin pratiği ve gerektirdiği uzmanlığın değişme hızı artık çok daha yüksek. Geleneksel yaklaşımın bayatlamasına yol açan diğer bir neden artan üniversite sayısı ile yüksek öğrenimin yaygınlaşması ki bu durumun etkisini bu sene gerçekleşen üniversiteye geçiş sınavındaki barajların kaldırılması kararıyla düşününce daha iyi anlamak mümkün.
İş hayatının her noktasında sıklıkla savunduğum bir görüştür; nicelik arttıkça niteliğin düştüğü gerçeği. Daha veciz söylemek istersek buna ‘her şeyin fazlası zarar’ diyebiliriz. Yüksek öğrenimin yaygınlaşmasının getirdiği fazlalığın olası sonuçlarından birini bu yazıda değerlendirmek istiyorum. Biraz da fütüristlik bakarak kariyer planlamanın geleceğini etkileyecek firma akademileri mevzusunu bir risk/fırsat olarak gündemimizde olmalı. Firma akademileri ABC perakende akademisi, BYZ medya akademisi gibi akademiler şu an için sıklıkla işletmelerin kendi içinde çoğunlukla eğitim birimleri bünyesinde kurdukları ve kendi personellerinin eğitim ihtiyaçlarına yönelik programlar olarak karşımıza çıkıyor.
Zaman zaman üniversitelerin içinde de öğrencilere yönelik bu tarz akademilerin olduğunu görüyoruz. Üniversite mezunlarının üniversite eğitimine kolay ulaşması bir de ardından üniversite eğitimi süresinde de averajın altında bir zorlukla karşılaşmasının sonuçlarından biri bazı önemli-büyük firmaların kendi bünyesinde kurduğu akademilerin bazı diplomalardan daha geçerli olmaya başlaması yönünde olabilir. Zira bir işletmenin akademisi direkt sektöre ve pratiğe yönelik bir eğitim vererek direkt bir kurs gibi tasarlanmaktadır.
Meslek kurslarından da kadro ve prestij olarak daha yüksek olduğunu düşündüğümüzde diploma geçerliliğinde avantajlı olacağını kestirmek zor değil. Bu akademilerin hem uzmanlık kazandırma anlamında hem de bir genel eğitim fonksiyonunu üstlenme anlamında bir fonksiyon üstlenebileceğini değerlendiriyorum.
Üniversite eğitimi ile yer değiştirmesi ya da birbirinin ikamesi olması pek mümkün olmasa da üniversite eğitiminde var olan/olacak nitelik açığını tamamlama noktasında bir fonksiyon üstlenmesi muhtemel. Yeni nesil kariyer planlama yazı serimizin sonraki yazısında görüşmek üzere…