Bilim insanları uyardı: Yakın gelecekte medeniyet yok olabilir!

Stanford Üniversitesi’nden bilim insanları, önümüzdeki birkaç on yıl içerisinde medeniyetin sona erebileceği konusunda ciddi uyarılarda bulundu.

medeniyet yok olabilir

Bilim insanları uyardı: Yakın gelecekte medeniyet yok olabilir!

2023 yılının ilk gününde Stanford Üniversitesi’nden birkaç bilim insanı, küresel çaplı bir kitlesel yok oluş krizini tartışmak amacıyla CBS televizyonunda yayınlanan “60 Dakika” adlı programda, program sunucusu Scott Pelley’e konuk oldu. Mesele şu ki; hiç kimsede verecek iyi bir haber yoktu.


Futurism‘den Maggie Harrison’ın makalesine göre; Stanford Üniversitesi’nde biyolog olarak görev yapan ve gerçekleştirdiği araştırmalar ekosistemlerde zaman içinde yaşanan değişimleri haritalandırmak amacıyla fosil kayıtlarını kullanmayı içeren Tony Barnosky, CBS’te yaptığı açıklamada, çalışmalarının, mevcut nesil tükenme oranlarının, Dünya’nın dört milyar yıllık bilinen yaşamsal tarihinde tipik olarak görülen oranın yaklaşık 100 katına kadar yükseldiğini gösterdiğini aktardı.

Kitlesel tükenme oranları korkutucu düzeye ulaştı

GentSide‘ın haberinde Barnosky’nin aktardığı kadarıyla, bu denli süratli bir nüfus kaybı, Dünya’nın şu anda dinozorların yok oluşundan beridir en kötü kitlesel yok oluş dönemine tanık olduğu anlamına geliyor. Ve Dünya’nın bizzat kendisi kitlesel yok oluş vakalarından pek çok kez kurtulmuş olsa da, o dönemlerde gezegenimizde var olan yaşamın büyük kısmı bunu atlatmayı başaramadı.

“Maalesef, bu tür bir felaket, biz insanları ya da en azından teknolojik medeniyetimizin öğelerini de alıp götürebilir.”

Barnosky’nin Stanford’dan meslektaşı ve aynı televizyon programında konuk olan Paul Ehrlich, Pelley’e “Ben ve meslektaşlarımın büyük kısmı buna maruz kalacağımızı düşünüyoruz” diyor ve “Önümüzdeki birkaç on yıl, alıştığımız medeniyetin sonu olacak” diye ekliyordu.

Araştırmacılara kalırsa, insanlar bir düzeye kadar hayatta kalmayı başarsalar dahi, yaşam çevrelerinde gerçekleşen tahribat, doğal besin zincirinde yaşanan yıkım, topraktaki verim kaybı ve daha fazlasını beraberinde getirecek olan “geniş ölçekli kitlesel yok oluş [1]” etkileriyle, bu acımasız gerçeklik modern insan toplumunun parçalanmasına yol açacak gibi görünüyor.

“Gezegen kurtulsa bile insan medeniyeti silinip gidecek”

kitlesel yok okuş

Barnosky, “Gezegeni katlettiğimizi söylemenin aşırıya kaçacağını söyleyebilirim; zira gezegen iyileşecektir” diyor: “Şu anda yaptığımız şey, kendi yaşam biçimimiz yok etmek.”

Farklı bir şekilde söylersek: Şayet insanlar büyük ölçüde bu gidişatı düzeltmezlerse, gezegende neden olduğumuz yıkım bu düzeltmeyi bizim açımızdan fazlasıyla tatsız bir şekilde gerçekleştirecek. Bu, ürkütücü olmakla beraber diğer uzmanların da dile getirdiği bir uyarı.

Günümüzde Ehrlich’in, aşırı nüfus ve kitlesel yok olma konularında simgeleşmiş bir isim olduğunu belirtmek gerekiyor. Aşırı düzeydeki insani gelişim ve nüfus artışının tehlikeleriyle ilgili ilk modern kitaplardan biri olan Nüfus Bombası’nı 1968 yılında yayınladı ve o dönemde ortaya koyduğu tartışmalı tahminler sebebiyle bir alarm sireni olarak kabul gördü.

Tartışmalı tahminlerinin hepsi gerçekleşmemiş olsa bile, o zamandan bu yana iki büyük öngörüsü -sera gazlarının kutup buzullarını eriteceği ve insanlığın yaban doğaya karşı galip geleceği- tartışmasız biçimde gerçekleşti. Ve maalesef, bunların gerçekleşmesine yol açan mantık, iç karartıcı bir şekilde tanıdık görünüyor.

Ehrlich’e kalırsa sorun ‘çok fazla insan, çok fazla tüketim ve büyüme çılgınlığı’; bu, büyük ihtimalle çok az insanın dişe dokunur bir yavaşlama belirtisi gösterdiğini ileri süreceği bir gerçek.

Ehrlich program sunucusuna verdiği demeçte, “İnsanlık sürdürülebilir durumda değil. Bütün gezegen çapında (temelde sizin ve benim) yaşam tarzımızı devam ettirebilmek için [bizimki gibi] beş Dünya’ya daha ihtiyacımız var” diyor ve ekliyor: “Tabii ki bu gezegenleri nereden bulacağınız bir muamma.”


90 yaşındaki araştırmacı, “İhtiyaç duyacağımız kaynaklar ve hayatlarımızı destekleyen sistemler, şüphesiz ki yok ettiğimiz biyolojik çeşitlilikten ibaret” diyor ve ekliyor: “İnsanlık, çok yoğun bir şekilde, kesmekte olduğumuz bir dalın üzerinde oturuyor.”

‘Medeniyetin sonu’ sadece 17 yıl uzakta olabilir!

1970’lerde yapılan bir araştırma, bildiğimiz şekliyle dünyanın 2040’ta çökeceğini öngörüyor. 1972’de Massachusetts Institute of Technology’deki (MIT) araştırmacılar, Büyümenin Sınırları adlı çarpıcı bir araştırma sundular. Çalışmanın amacı, bildiğimiz uygarlığın sonuna kadar ne kadar süremiz olduğunu bulmaktı.

medeniyet çöküş

2040 çöküş yılı mı?

Bunu yapmak için dünya nüfusundan doğal kaynaklara, oksijen tüketiminden kutup buzullarının erimesine kadar çok çeşitli verilerle beslenen bir bilgisayar modeli oluşturdular. Sonuçlar uygarlığın 2040’ta çökeceğini gösterdi ki bu, doğruysa bu gezegende yalnızca 17 yılımız kalmış olabileceği göz önüne alındığında özellikle bugünü ilgilendiriyor.

Bu rapor, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Club of Rome tarafından yayınlandı ve 2009’da American Scientist, Petrol Zirvesinden Sonra Büyümenin Sınırlarını Yeniden Ziyaret Etme [2] başlıklı bir çalışma yayınladı.

Ne yazık ki, o ekibin araştırmacıları da benzer bir sonuca vardılar ve 2040’ın ‘çöküş’ yılı olacağını öngördüler.

Dünyanın yok olacağı yılı tam olarak hesaplamak, son yıllarda birçok bilim insanının odak noktası oldu ve 2021’de model bir kez daha doğrulandı. Bu kez Hollandalı bir sürdürülebilirlik araştırmacısı ve Club of Rome danışmanı Gaya Herrington tarafından. The Guardian’a şunları söyledi:

“Araştırma açısından bakıldığında, ampirik gözlemlere karşı onlarca yıllık bir modeli test etmenin ilginç bir egzersiz olduğunu düşündüm.”

Dünya nüfusu

En kötü durum senaryosu

Gaya Herrington’a göre, 1970’lerde çalışmanın yayınlanmasıyla gelen uyarılara pek dikkat edilmedi.

“MIT bilim insanları, sorunsuz bir geçiş sağlamak ve maliyetlerden kaçınmak için şimdi harekete geçmemiz gerektiğini söyledi. Bu olmadı ve bu yüzden şimdi iklim değişikliğinin etkilerini görüyoruz.”

Günümüz verileri, 1970’lerdeki hesaplamayla uyumlu

Araştırmacı, eski modelin bir güncellemesini yaptıktan sonra, verilerinin 1970’lerin analiziyle uyumlu olduğunu gördü. En kötü senaryoda, “ekonomik büyüme sona erebilir ve yaklaşık 10 yıl sonra çöküş gelebilir” anlamına geldiği vurgusu yapılıyor. Bununla birlikte, sürdürülebilirlikte umut olduğunu söylüyor.



Kaynaklar:

  1. Hall, C. A. S., & Day, J. W. (n.d.). (PDF) revisiting the limits to growth after peak oil – researchgate. Retrieved January 6, 2023, from https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.101092598
  2. (PDF) Revisiting the limits to growth after peak oil – researchgate. (n.d.). Retrieved January 6, 2023, from https://www.researchgate.net/publication/250968872

Büyük kitlesel yok oluş başladı!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.