Bir otel odasına dört kadın ile bir erkek; dört çarpıcı yaşam öyküsü… Usta yazar Zülfü Livaneli’nin kaleminden Duvar tiyatro oyunu.
Müzikte kazandığı benzersiz başarılarla yaşayan efsane noktasına ulaşan Zülfü Livaneli, son yirmibeş yılda ürettiği edebi yapıtlar sayesinde uzun zamandır Türk yazınının büyük ustalarından biri olarak da anılmakta. Bugüne dek çok sayıda romanı tiyatroya uyarlanmış olmakla birlikte ‘Duvar’ ünlü Yazar’ın doğrudan sahnelenmek üzere yazdığı ilk tiyatro oyunu. Edebiyatseverler tarafından ilgi ve heyecan ile karşılanan Duvar oyununun ilk gösterimi 25-26 Ekim 2022 tarihinde gerçekleşen 26. İstanbul Tiyatro Festivali’nde yapılmıştı.
Duvar, başından sonuna dek bir otel odasında geçiyor
Oyunda, bir yaz mevsimi Kuşadası’ndaki bir otelde yolları kesişen üç kadın ile bir erkeğin yaşam öyküleri sunuluyor. Üç kadın karakterden ikisi Alman. Biri, soğuk savaş döneminde özgürlüğüne kavuşabilmek için Doğu Berlin’den Batı Berlin’e kaçan yaşlı Karin; diğeri Berlin Duvarı yıkılmadan ondört yıl önce Doğu Berlin’de doğmuş olan orta yaşlı Marion. Üçüncü kadın ise Maraşlı, alevi, otelin oda servisi görevlisi İrem. Erkek karakter Amir, Suriyeli genç bir sığınmacı olarak otelde lobi görevlisi olarak çalışmakta.
Karin ile Marion, yazgılarının ayırıp yeniden biraraya getirdiği iki kadın, birbirlerini yakından tanımak için beraber Kuşadası’ndaki bir otele gelirler. Odalarına yerleşmelerinin ardından otelde çalışmakta olan Amir ve İrem ile tanışırlar. Dört insanın aralarındaki iletişim geliştikçe yaşamlarındaki çarpıcı ayrıntılar da açığa çıkmaya başlar.
Oyunun tamamı Karin ile Marion’un odasında geçiyor. Dolayısıyla; odanın dışarıya bakan pencereleri, iki kişilik bir yatak, bir sehpa ve iki sandalyeden oluşan dekor tüm sahneler için aynı. Karakterlerin aralarında yaptıkları sohbetlere kuş cıvıltılarının eşlik etmesine ek olarak sahne geçişleri çalgısal şarkılarla süslenmiş. Oyuncular, sahnede sergiledikleri performanslarıyla derin duygusal etkiler uyandıramasalar da, rollerinin gereğini yerine getiriyorlar.
Oyunun sonuna doğru karakterlerin izleyicilere hitaben yaptıkları konuşmalar sırasında gözlemlenen doğallık özel bir takdiri hak ediyor bence. Ancak, karakterlerin geçmişlerine ilişkin ayrıntıların oyuncular tarafından seyirciye anlatılarak aktarılması yerine bazı kısımların geçmişe dönüş yapılarak oynanması – süreyi uzatmasına karşın – oyunu daha göz alıcı kılabilirdi.
Öte yandan, İrem’in dizlerinin üstüne çökerek söylediği türkü izleyicilerin kalplerine hüzün aşılayan bir dokunuş sağlamış. Bununla birlikte, Marion’un demir perde yıllarında radyodan gizlice dinlediği Nena’ya ait bir şarkıyı mırıldanması da 1980’li yılların pop müzik dinleyicilerine hoş bir nostalji hissettiriyor.
Livaneli, tek bir mesaja odaklanmak yerine birçok mesaj ve değerlendirmeye yer vermiş.
Duvar’ın tiyatroseverlere sunduğu mesajlara değinmekte de yarar var. Oyunun geneline bakıldığında dünyanın neresinde olursanız olun, yaşamın birçok acıyla dolu olduğu, varsıl veya yoksul her insanın istese de istemese de bu acılarla karşı karşıya kaldığı ve yaşamlarını acı anılarının üzerlerinde bıraktıkları etkileri ömürleri boyunca duyumsayarak sürdürdükleri gerçeğine değinildiğini söyleyebiliriz.
Biraz daha ayrıntıya inersek Livaneli’nin yaşama ilişkin birçok gerçeğin altını çizdiğini görmekteyiz. Çocuğunu yitiren bir annenin içine düştüğü karamsarlık, yetişkin olduktan sonra annesini bulan bir kadının hissettikleri, yaşadıkları yerden kaçan insanların onları mutlu eden birçok şeyi de arkalarında bıraktıkları, Suriyeli bir göçmenin ülkesindeki terör olayları nedeniyle tanık olduğu dehşet ile alevi bir kadının karşı karşıya kaldığı önyargılar ve ayrımcılık ilk akla gelenler arasında sayılabilir.
Ayrıca, Marion ile Karin arasında yaşanan çatışma aracılığıyla yapılan sosyalizm ve kapitalizm arasındaki karşılaştırma da oldukça ilginç. Karin’in özgürlüğün değerini savunmasına karşılık Marion’un sosyalist devletlerin sunduğu ücretsiz sosyal hizmetleri övmesiyle alevlenen tartışma aracılığıyla her iki ideolojinin de tamamıyla iyi veya tamamıyla kötü olmadığı, her ikisinin de belli açılardan olumlu noktaları olduğu gerçeği dile getirilmiş.
Bunlarla birlikte, toplumsal yaşamdaki statü farklarının insanlara yaşattığı zorluklara ilişkin dikkat çekici bir eleştiri de var. Otelde oda servisi görevlisi olarak çalışmakta olan İrem’in yaşanan bir olumsuzlukla ilgili olarak müşteri konumundaki Marion tarafından suçlanması sonrasında kusurun en güçsüzün üstüne atılmasından yakınması iz bırakan sahneler arasında.
Tiyatroseverlerin kesinlikle izlemesi gereken bir yapıt
Zülfü Livaneli, ilk tiyatro oyununda başarılı bir çalışmaya imza atmış. Medya aracılığıyla veya kendi gözlerimizle tanık olduğumuz büyük acıların altını çizerek insanlara mutsuzlukları anımsatan, mutsuzlukları anımsatırken mutlulukların değerini bilmeye çağıran, farklı kimliklerin birarada yaşadığının altını çizen, önyargıların insanların yaşamında ne gibi olumsuzluklara neden olduğunu hatırlatan oldukça ilgi çekici bir yapıt. Sade, gösterişten uzak ve düşündürücü iletilerle dolu, sakin bir oyun. Yılın iyi oyunları arasında anılacağına eminim.
DUVAR
Yazan: Zülfü Livaneli
Yöneten: Bilge Emin
Oyuncular:
Fulya Koçak
Esra Yaşar
İrem Arslan
Doğuş Bilgin
Müzik: Ferhat Livaneli
Dekor: Hakan Dündar
Kostüm: Nalan Alaylı
Işık: Murat Selçuk
Dramaturji: Zeynep Avcı
Prodüksiyon: Elf Yapım