170 yıldır uyuyan Manisa fayı 130 km uzanıyor: Celal Şengör uyarmıştı!

Spil Dağı etekleri boyunca pek çok yerleşim yeri, kamu binaları ve hastanelerin altından geçen “Manisa Fayı”nın yaklaşık 170 yıldır büyük bir aktivite göstermemesi endişeye neden olurken, Manisa Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Bülent Bayraktar, 130 kilometrelik fayla ilgili tüm paydaşlarca çalışma yapılması gerektiğini söyledi. Yine geçtiğimiz günlerde de Yer Bilimci Prof. Dr. Celal Şengör, Manisa’nın Salihli ve Alaşehir ilçelerinde gerçekleşebilecek büyük bir depremin bölgeyi perişan edeceğini ifade etmişti.

manisa fayı

Manisa fayı olarak isimlendirilen fay hattının tehlikeli bir fay hattı olduğuna vurgu yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Bülent Bayraktar, “Manisa fayı olarak isimlendirilmiş ve işaretlendirilmiş büyük bir fayımız mevcut. Manisa’nın Spil Dağı eteklerinde Manisa Organize Sanayi Bölgesinden başlayarak Keçiliköy, Uncubozköy ve o hizada Turgutlu’ya kadar uzanan uzun ve tehlikeli bir fay. Daha önceki bilim insanları bu konuyla ilgili çalışmalar yürütmüş önemli bir kırığımız. 130 kilometre uzunluğunda olan kireç taşlarında oluşmuş tehlikeli bir fay. Yaklaşık 170 yıldır herhangi bir aktivite gözlenmedi. Tarihte daha önce 7 ila 8 şiddetinde depremler üretmiş. Demek ki bu potansiyelde deprem şiddeti oluşturabilir” dedi.

“Acilen çalışma yapılması gerekiyor”

Belediye arşivlerinden mevcut yerleşim yerleriyle ilgili jeolojik çalışmaların çıkarılarak yeniden raporlanması ve projelendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Bayraktar, “2000’li yıllardan itibaren her il ve ilçe belediyeleri imar planına esas jeolojik-jeoteknik çalışmalarını yaptı. Her bölgede, bazı özel ve kamu alanlarında il bazında ilçe bazında bu çalışmalar yapıldı. Benim önerim bunların şu an belediyelerde çalışan jeoloji, jeofizik, inşaat mühendisi arkadaşlarımız var. Şehir plancılarımız ve mimarlar var.


ege deprem riski

Öncelikle bunların tüm belediyelerdeki arşivlerinden bu konuyla ilgili parsel bazında zemin etütleri, imar planına esas jeolojik etüt raporlarının acilen toplanıp bir bütünlük halinde toplanıp raporlanması ve projelendirilmesi gerekiyor. Bu belirlendikten sonra en azından bundan sonraki yerleşim alanlarında yeni yer seçimlerinde bunların ne kadar önemli olduğu ortaya konabilir” ifadelerini kullandı.

“Projelerde sorun yok, ancak uygulamada sorunlar olabilir”

Yapı denetim yönetmeliğinin tüm Türkiye’de 2011 yılında yürürlüğe girdiğine dikkat çeken Bayraktar, Manisa’da da proje bazında sorunlar gözükmediği ancak 2011 yılı öncesi yapılarda uygulamada sorunların olabileceğini söyledi. Bayraktar, “Bataklık diye çok fazla nitelendirmiyoruz. Spil Dağı eteğindeki eğimin yüksek olduğu bölgelerde yamaç molozu dediğimiz daha sıkı daha sağlam zeminlerimiz olduğu biliniyor. Tabii ki ovaya daha düzlüğe inildikçe burada zeminin daha gevşek birimlerden oluştuğu tespit ediliyor. Bu bataklık olarak nitelendirilemez. Her parselde farklı birimlerle karşılaşabiliyoruz. Teknolojimiz buna her türlü elverişli, bu zemin etütlerinin amacı nerenin daha sağlam, nerenin daha gevşek bölgelere ayırabilmek. Büyükşehir belediyesi de ilçe belediyeleri de imar planına esas jeolojik etütler yaptırdılar.


manisa fay hattı

Bu yapılaşmaya gidilmeden önce bu projeler hepsi ellerinde var. Haritalarda bunların tespit edilip uygun alan, önlemli alan, uygun olmayan alan gibi bölgelere ayrılarak detaylı haritalandırıldı. Bu bölgelerde önlemli alan demekle yapılaşmaya gidilmeyecek diye bir şey yoktur. Önlemli alan hazırlanan jeoteknik raporlarda önlemleri zaten belirlenmiştir. Burada bir inşaat yapılırken ne gibi önlemler alınması gerekiyor. Zemin taşıma kapasitesinden kaynaklanabilecek sorunlar, sıvılaşmayla ilgili kaynaklanabilecek sorunlar, yer altı su seviyesi, şişme oturma gibi olayların yerinde incelendiğinden dolayı bölgelere ayrılmıştır. İnşaat aşamasında zemin etütleri, imar planı raporları incelenir ve inşaat mühendisi arkadaşlar statik projelerini zemin etüdündeki verilere göre hazırlarla binalar da oluşur. Yapı denetim sistemi geldiği tarihten itibaren proje üzerinde çok büyük olumsuzluklar görmüyoruz. Uygulamada sorunlar olabileceğini düşünüyoruz.

Yapı denetim yönetmeliği Manisa’ya ve Türkiye geneline 2011 yılında geldi. 2000 yılında 8 ve ya 9 ilde pilot olarak 10 yıl denendi. Manisa’ya 2011 yılında geldi ve başladı. 2000 yılında yoktu. 2011 yılında yapı denetim yönetmeliği tüm Türkiye’ye başladığında bunun hazırlığı uygulamadaki sorunların çözülmesiyle beraber yaklaşık 10 yıldır aktif olarak uygulanıyor. Bu tarihten sonraki yapılan çalışmalarda yapı denetimler hassas şekilde davranıp projeleri sonuna kadar takip ettiler. Ancak bundan öncesinde bu tür bir çalışma ve uygulama sadece belediyelerin, kamu binalarında da kamu personelinin teknik elemanları gözetiminde oluyordu” dedi.

afad manisa deprem
Kaynak: AFAD Deprem Tehlike Haritası (TDTH) TDTH Web Arayüzü (afad.gov.tr)

“Manisa’da ovalık zeminler daha sorunlu”

Manisa’da ovada kurulan yerleşimlerin kayalık zemine kurulan yerleşimlerden daha sorunlu olduğuna dikkat çeken Başkan Bayraktar, “Manisa fayı Turgutlu’da bitip Kemalpaşa’dan gelen fayla çakıştıktan sonra buradan Salihli, Alaşehir ve Sarıgöl istikametine doğru devam ediyor. Orada da tali faylar ve olumsuzluklar var. Alaşehir de dağ yamacındadır ancak aynı Manisa gibi yerleşim ovaya doğru iner. Sarıgöl tamamen bizim alüvyon diye bahsettiğimiz ovaya kurulu. Kula, Demirci, Gördes ve Soma gibi yerler biraz daha yüksek daha kayalık daha sağlam zeminlerde kurulduğu için avantajları vardır. Ancak ovada tarımsal alanlarda yapılaşma var. Saruhanlı’da da yerleşim ne kadar eski ovaya yakınsa o kadar zeminimiz sorunlu” ifadelerini kullandı.

PROF. DR. CELAL ŞENGÖR DE UYARMIŞTI


Yine geçtiğimiz günlerde de Yer Bilimci Prof. Dr. Celal Şengör, Manisa’nın Salihli ve Alaşehir ilçelerinde gerçekleşebilecek büyük bir depremin bölgeyi perişan edeceğini ifade etmiş “Erzincan bir çöküntü ovasının içinde oturuyor. Dolayısıyla sakat bir yerde. Mesela Alaşehir’i düşün, Salihli’yi düşün. Bunlar, Alaşehir grabeni üzerine çöreklenmiş yerler. Buralarda sıkı bir deprem perişan eder orayı.” demişti.

Celal Şengör İstanbul’da en tehlikeli ilçeleri tek tek saydı: “İnanılmaz bir felaket olacak!”


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.