Yurtsuz kalan öğrenciler: Eğitimimiz yok, ev yok, ailemiz yok, işimiz yok, paramız yok, hiçbir şeyimiz yok!

Yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan öğrenciler anlatıyor: “Bu saatten sonra kimsenin kaybedecek bir şeyi kalmadı. Eğitimimiz yok, ev yok, ailemiz yok, işimiz yok, paramız yok, hiçbir şeyimiz yok! Kırgınız, mutsuzuz ve öfkeliyiz.”

Yurtsuz kalan öğrenciler

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), Kredi ve Yurtlar Kurumu’na ait (KYK) öğrenci yurtlarının depremzedelere tahsis edilmesine karar verdi. Türkiye’nin dört bir yanında Devlet yurtlarında kalan binlerce öğrencinin, birkaç gün içerisinde yurt odalarını boşaltması gerekti. Bu öğrencilerin arasında kendisi de depremzede olan, ailesini ve yakınlarını kaybetmiş öğrenciler de vardı.

BBC Türkçe’den Fundanur Öztürk, aralarında kendisi de depremzede olan, ailesini ve yakınlarını kaybetmiş gençlerinde bulunduğu öğrencilerle konuştu.


Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2020-2021 istatistiklerine göre 2002’de KYK’ye bağlı yurt sayısı 191 iken, bu sayı 2021’de 773’e yükseldi. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu Ağustos 2022 ‘de, KYK yurt kapasitesinin 800 binin üzerine çıktığını söylemişti.

Yurtların depremzedelere tahsisi kararından sonra, sosyal medyada bazı yurtlarda öğrencilerin eşyalarının çöp poşetleriyle depolara kaldırıldığı görüntüleri paylaşıldı.

Öğrencilerin duruma tepki göstermek için change.org sitesi üzerinden başlattığı imza kampanyasına binlerce imza geldi.

BBC Türkçe’nin haberinde isimlerinin değiştirilmesini isteyen öğrenciler, üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi ve yurtlardan tahliye edilmeleriyle başlayan süreçte yaşadıkları zorlukları anlattılar.

“Evim yıkıldı, bilgisayarım ve tabletim gitti”

İstanbul Cerrahpaşa’da okuyan Zeynep yarıyıl tatilinde ailesinin yanında, Kahramanmaraş’ta depreme yakalandı. Evi yıkıldıktan sonra Kahramanmaraş’ı terk eden aile, şu anda Antalya’da bir evde 13 kişi yaşayarak ayakta kalmaya çalışıyor.

İstanbul’daki yurt odasında kalan önemli eşyalarını almaya gidemediğini söyleyen Zeynep, 13 kişi yaşadıkları evde uzaktan eğitimi bunu sağlayacak ne bilgisayarı ne de sağlam bir internet altyapısı olduğunu anlatıyor:

“Yıkılan evimde tabletim, bilgisayarım gitti. Biz dört kardeşiz ve hepimiz okuyoruz. Hem internet sıkıntısı hem de laptop sıkıntısı yaşayacağız. Bu şartlarda online eğitimi sürdürmek çok zor.”

Malatya’da akrabalarını ve Gaziantep’te çocukluk arkadaşını depremde kaybeden üniversite öğrencisi Buket ise, henüz kayıplarının yasını yaşayamadan, İstanbul’daki yurdunu boşaltma telaşına girdiğini söylüyor:

“Arkadaşım yedi gün sonra enkazın altından yeni çıktı. Ben daha depremde kaybettiğim ailemin ve çocukluk arkadaşımın acısını yaşarken, bir de yurttan eşyalarımı çıkarmaya çalışıyorum.”

“Arkadaşlarımız bir gidip bakıyor ki eşyaları çöp poşetiyle kapının önüne koyulmuş.”

Önemli eşyalarının hepsinin yurtta kaldığını söyleyen Buket, sadece bir günde tüm eşyalarını tahliye etmesi gerektiğini ve bunun ailesine ciddi bir maddi yük getireceğini anlatıyor.

“Bu saatten sonra kimsenin kaybedecek bir şeyi kalmadı”

Mimar Sinan Üniversitesi’nde mimarlık öğrencisi olan Buket, uzaktan eğitim ve yurtları boşaltma kararının öğrencileri çok olumsuz etkilediğini değerlendiriyor:

“Biz gençler olarak artık üzülmeyi bıraktık, şu an sadece öfke duyuyoruz ve seçimlerde atacağımız bir oyun hesabını yapıyoruz. ‘Acaba bu şartlarda ikametgahımızı nereye aldırmalıyız?’ diye düşünüyoruz. Bu saatten sonra kimsenin kaybedecek bir şeyi kalmadı. Eğitimimiz yok, ev yok, ailemiz yok, işimiz yok, paramız yok, hiçbir şeyimiz yok… Kırgınız, mutsuzuz ve öfkeliyiz.”

‘Başka bir kente göç etmek zorunda kaldık’

Deprem bölgesinde yer alan bazı yurtların da depremde hasar gördüğü anlaşılıyor. Barınamıyoruz Hareketi’nin paylaşımlarında, Gaziantep’teki bir yurdun oldukça hasar gördüğü görüntüleniyor. Yaşadığı yurt hasar gören öğrencilerden biri de Gaziantep’te Makine Mühendisliği bölümünde okuyan Kaan.

Deprem olduğunda hemen yurdu terk ettikten sonra ilk iş Adana’daki ailesine ulaştığını anlatan Kaan, pek çok arkadaşının o kadar şanslı olmadığını söylüyor. Antep’teki yurdunda ağırlıklı olarak ailesi deprem bölgesinde bulunan öğrencilerin bulunduğunu söyleyen Kaan, yüzlerce öğrencinin deprem bölgesindeki ailesine ulaşmaya çalıştığı o saatleri tekrar yaşamak istemediğini anlatıyor:

“Maalesef yurdumuz ciddi hasar aldı, sanıyorum mühürlenecek. Yurt binası yeni yapılmış olmasına rağmen bu kadar hasar çok şaşırttı. Birçok arkadaşım ayağında bir ayakkabı bile olmadan binayı terk etmek zorunda kaldı.”

Adana’daki evlerine güvenemedikleri için başka bir kente zorunlu göç ettiklerini söyleyen Kenan, “Şu an öngörülemez bir sürecin içerisindeyiz. Eğitimimiz ve psikolojik sağlığımızın etkilenmemesi için, kendimizi eğitimimize vereceğiz” diyor.

‘Yurtta birkaç gün depremzedelerle birlikte yaşadık’

Ankara’nın Çubuk ilçesindeki KYK yurdu, depremzedelerin yerleştirildiği ilk yurtlardan biri oldu.


BBC Türkçe’ye konuşan yurt öğrencisi Elif, öğrencilerin yurdu tamamen boşaltmaları istenmeden önceki 4 gün boyunca, depremzedelerle birlikte dayanışma içinde aynı yurtta yaşadıklarını söylüyor.

“Depremzedelerin Ankara’da ilk yerleştirildiği yer bizim yurt oldu. Birkaç gün sonra bize yer kalmadı, bir gecede yurdu boşalttık. Yanlarında anne ya da babası olmayan çok fazla depremzede çocuk vardı. Annesi babası olmayan çocuklara yurt memurlarımız yardımcı oluyordu. Yurtta depremde ailesini kaybeden de çok fazla insan vardı, yanlarında çok fazla eşyaları yoktu. Biz de onlara yardım kolileri taşıdık, yardımcı olduk. Onların yemek yedikleri yerler bizden farklıydı. Farklı yerde konaklıyorlardı.”

Elif, yurdu terk ettikten sonra henüz memleketine dönemediğini çünkü laboratuvar dersleri sebebiyle fakültesinin hibrit, yani kısmen yüz yüze olup olmayacağının netleşmediğini belirtiyor.

Bu durum netleşene kadar aynı durumdaki arkadaşlarıyla birlikte, 2+1 evde beş öğrenci kaldıklarını söylüyor:

  • “Daha önce iki kişinin kaldığı eve üç kişi yurttan geldi. Biz birlikte, aynı yatakta ve koltukta yatarak sığmaya çalışıyoruz. Şu böyle yaşamak zorundayız. Hepimiz aynı durumdayız.”
  • “Oteller ya da diğer misafirhaneler dururken akıllarına ilk yurtların gelmesi çok garip. Bu bizim eğitimimize ara verilmesine sebep oldu, kesinlikle anlayamıyorum.”

Bir veteriner kliniğinde asgari ücretin altına bir maaşla çalışmaya başladığını söyleyen Elif, “Tıpkı diğer arkadaşlarım gibi ben de bu süreci maddi olarak kaldırabileceğimi düşünmüyorum” diyor.

Edirne’de diş hekimliği okuyan Mert de fakültesindeki eğitimin yüz yüze mi yoksa uzakta mı olacağı henüz netleşmemişken yurttan çıkarıldığını söylüyor:

“Diş hekimliği fakültesinde hibrit eğitime devam etme olasılığımız var ancak bu durum netleşmeden yurttan çıkarıldık.

“Bazı üniversite yetkilileri, ‘Siz sakın yurttan çıkmayın çünkü sizin fakülteniz açılabilir diyor, yurt ise herkes eşyalarını toplasın, bir an önce gitsin’ diyor.”

Bu durum netleşene dek çok uzağa gitmeden, İstanbul’daki kuzenin yanında beklediğini söyleyen Mert, “Yurtsuz kaldım, okul açılsa bir dert, açılmasa bir dert” diyor:

“Beni asıl düşündüren şu, eğer okul açılırsa ve depremzedeler okula yerleştirilmiş olursa o zaman ne yapacağım? Bu durum aslında hibrit eğitime geçen bölümler için ayrı bir sorun yaratıyor.”

“Kiralar da bu kadar yüksekken, ne yapacağımı diye kara kara düşünüyorum.”

Üçüncü sınıftaki Mert, pandemi sebebiyle şu ana kadar sadece üç dönem okulda yüz yüze eğitim alabildiğini söylüyor ve “Kesinlikle eğitime ara vermeye gerek yoktu” diyor. Ankara’da sosyal hizmetler bölümü öğrencisi olan Esra da yurttan çıkarıldıktan sonra çözümü geçici süreliğine arkadaşlarının evinde kalmakta bulduğunu anlatıyor.

Birkaç gün daha Ankara’da kalması gerektiğini söyleyen Esra, parasını kıt kanaat yetirdiğini ve Mardin’e dönecek otobüs parasının kalmadığını söylüyor:

“Şu an bavulların farklı bir yerde, ben farklı bir yerdeyim, arkadaşlarımın evinde kalıyorum. Bavuluma sığmadığı için çoğu eşyamı yurtta bırakmak zorunda kaldım. Otobüs bilet paraları da almış başını gitmiş durumda.”

Şu an halen deprem bölgesinden gelip yurttaki eşyalarını toplaması gereken arkadaşları olduğunu söyleyen Esra, “Eğer belirlenen süre içinde odaları boşaltamazsak, eşyalarımıza dokunulmayacağını garanti edemediklerini söylüyorlar” diyor.

Adana’da bir KYK yurdunda kalan mühendislik ikinci sınıf öğrencisi Mehmet ise iki depremi de çok şiddetli biçimde hissettiklerini söylüyor.

İlk depremle birlikte yurdu boşalttıklarını söyleyen Mehmet, geceyi yemekhanede geçirdikten sonra öğle saatlerinde ikinci depreme yakalandıklarını anlatıyor:

“Deprem sabahı yemekhanede beklerken, birçok arkadaşımız evlerinin yıkıldığını ya da yakınlarının enkaz altında kaldığını telefonda öğrendi. Çok kötüydü, yani yapayalnızsınız. Yurttasınız. Belki ailenizi kaybettiniz, belki aileniz enkaz altında yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Orada yaşananlar gerçekten tarif edilemezdi. Çukurova Üniversitesi aslında öğrencileri Hatay, Adana ve Mersin’den oluşuyordu. O yüzden Hatay’da ailesi olan, Adana’da ailesi olan çok fazla öğrenci vardı.”


Mehmet, yurtta kalan eşyalarını sonradan gelip alabilen öğrenciler arasındaydı. Bizzat depremzede olan pek çok öğrencinin ise böyle bir şansı olmadı.

Malatyalı depremzede: Bitlenmeye başlayacağız, duş yok!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.