Marka aktivizmi, bir kuruluşun sosyal, ekonomik, çevresel, politik ya da kültürel bir konuda paydaşları nezdinde takındığı tavrı ifade eder. Bu tutumdaki amaç şirketin temel değerleri ile uyumlu bir amacı desteklemek, bir konuda olumlu bir etki yaratma taahhüdü ortaya koymak ve bu taahhüdü eyleme geçirmektir.
Marka aktivizmi, kamuoyu açıklamaları, gönüllülük esasına dayalı girişimler, protesto veya boykotlar, bağışlar, sosyal medya içeriği veya tanıtım kampanyaları yoluyla yayılabilir. Günümüzde özellikle küresel ısınma, iklim değişikliği, adil iş gücü uygulamaları, iş etiği, sosyal sorumluluk vb gibi temaları esas alan marka aktivizmi çalışmaları mevcuttur.
Şirketler, iş ve dış süreçlerini yeniden organize etmek, kurumsal politikalarını gözden geçirmek, misyon ve vizyonlarını güncellemek ve tüm bu gelişmeleri paydaşlarıyla paylaşmak suretiyle aktivist tutumlarını ortaya koyabilmektedir.
Marka aktivizmi sosyal, politik ve/veya çevresel sorunları destekleyebilir ve genellikle kuruluşun iç süreçlerinde yerleşik olan Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) ve Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) programlarından ziyade daha halka dönük ve aktivasyon odaklı sergilenmektedir. Söz konusu aktivist duruş hem planlı hem de tepkisel olabilir.
Tepkisel aktivizm, gerçek zamanlı haberlere, güncel olaylara veya ulusal bir konuşmaya yanıt verme eğilimindeyken planlı aktivizm, markaların aktivasyonu daha geniş pazarlama faaliyetlerine entegre etmesine olanak tanır. Her iki tür yaklaşım da markalara kendilerini izleyicilerle canlı tartışmalara dahil etme ve belirli konulardaki düşüncelerini, politikalarını ve duruşlarını paylaşma fırsatı yaratır.
Marka aktivizmi nasıl yapılır?
Şirketler, aktivist duruşlarını ortaya koymak ve fikirlerini ve tavsiyelerini paylaşmak için özellikle dijital medya platformlarını aktif bir şekilde kullanmalıdır. Bu bağlamda, hedef kitle üzerinde sadece bugünü önceleyen değil, geleceğe dönük beklentilerin karşılandığına dair güven oluşturan paylaşımlar çok önemlidir. Bunun yanı sıra, çeşitli sosyal medya uygulamaları aracılığıyla doğrudan onlarla iletişime geçmek de markaya olan güveni ve aktivist girişimlere ve taahhütlere olan bağlılığı güçlendirecektir.
Marka aktivizmi, sadece gönüllük esasına dayanan ve sosyal sorumluluk farkındalığıyla yürütülen bir çalışma olarak görülmemelidir. Şirketler, ilgili konuyla ilgili tepkilerini ve görüşlerini evrensel etik değerler, toplumsal dinamikler, kültürel ve sosyal unsurlarla ilgili hassasiyetlerinin bir gereği olarak sunmaktadır. Bu da markaya olan güveni artıracağından ve müşteri portföyünü genişleteceğinden ötürü şirketin ürünlerine olan ilgiyi ve talebi de artıracaktır. Bu yönüyle marka aktivizminin uzun vadede ekonomik açıdan da faydalı bir çalışma olduğunu söyleyebiliriz.
Markanın temel değerleri ve misyonuyla uyumlu bir aktivizm stratejisi oluşturmak, rakip işletmelere karşı doğal ve sağlıklı bir fark oluşmasını sağlayacaktır. Bu da insanların aktivist bir marka ile aktivist olmayan bir marka arasında seçim yapma zorluğunu en aza indirecektir.
Marka aktivizmi stratejisi, markayı pazarda farklı bir konuma yerleştirecektir. Markanın oluşturduğu tepki yalnızca hedef kitlede değil, savunulan amaca duyarlı her kişide karşılık bulacaktır. Aktivist bir markayı tercih etmeyecek olan kişiler, markanın tepkisi ve çalışmaları dikkat ve ilgi uyandırdığı için bu markaya ilgi duyabilecektir.