Dövize erişimin zorlaşması reel sektörü zorluyor!

Dövize erişimin giderek zorlaşması reel sektör üzerinde maliyet baskısını artırdı. Firmalar özellikle hammadde tarafında taahhütlerini yerine getirmekte zorlanıyor. Bankalar, kurumsala 5 bin dolar limiti getirdi: Saat 11.00’den sonra döviz satışı yapılmıyor. Sektör temsilcilerine göre piyasa, bir an önce seçim politikasının sonlanıp reel politikalara dönülmesini bekliyor.

dövize erişim

Seçim sürecindeki ekonomik önlemlerin piyasada dövize erişimi zor ve maliyetli hale getirmesi reel sektörü kıskaca aldı. Sahadan gelen bilgilere göre, bankalar kurumsala günlük 1.000 ila 5.000 dolar arası limit verirken, saat 11:00’e kadar gelen döviz taleplerinin bankalarca değerlendirildiği, sonraki saatlerde ise döviz satışı yapılmadığı öğrenildi. Bankalardan ihtiyacı olan dövizi toparlayamayan firmaların ise serbest piyasanın yüksek maliyetli kuruna razı olduğu belirtiliyor.

Durum böyle olunca özellikle hammaddesini ithal edip üretim yapan firmalar şu sıra ithalat evrakını toplamakta zorlanıyor. Yanaşan gemiden malını çekmek için dövizini denkleştirmeye çalışan firmalar, her geciken saat için demuraj* ve ardiye masrafı gibi ilave operasyonel maliyetleri yüklenirken, üretim süreçlerinde de aksaklıklar ortaya çıkıyor. Birçok şirketin kur kaynaklı fiyat geçişleri yaptığı öğrenilirken, reel sektör temsilcileri dövizdeki sıkışıklığın bir an önce açılmasını istiyor.


Bakan Nebati: Bankacılık sektöründe vade uyumsuzluğu azaltıldı

KKM’nin TL mevduatların ortalama vadesinin uzamasına katkı sağlamasıyla bankacılık sektöründe vade uyumsuzluğunun da azaltıldığını ifade eden Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, şunları kaydetti:

“Bugün, toplam 2,3 trilyon liraya ulaşan KKM uygulamasının bütçeye maliyeti de giderek azalmaya devam etmiş, toplamda 95,3 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Faiz üst sınırının kaldırılmasıyla, önümüzdeki dönemde de bütçe üzerinde ciddi bir maliyet oluşturması beklentiler dahilinde değildir. Diğer taraftan, KKM uygulaması devreye alınmamış olsaydı ve döviz kurundaki artış ve dalgalanma aynen devam etseydi; bunun ülkemiz dış borç stoku üzerindeki negatif etkisi yüksek olurdu ve reel piyasaların gelişimi de önemli ölçüde sekteye uğrardı.

Üstelik bu durum, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tetiklemesiyle emtia fiyatlarında keskin artışların yaşandığı ve küresel finansal koşulların giderek sıkılaştığı bir döneme denk gelecekti. O koşullar altında, enerji ve tüm diğer ithal girdilerde, ülkemizde reel sektörün maliyetleri çok daha fazla artar ve oluşan ek döviz ihtiyacı için mevcut küresel finansal ortamda, reel sektörümüz yüksek maliyetlerle daha fazla borçlanmak sorunuyla karşı karşıya kalırdı.”

dolar

Ekonomim’de yer alan habere göre sektör temsilcilerinin görüşleri şöyle:

“Sermaye kontrolü endişeleri artabilir”

TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, piyasada sıkıntıların devam ettiğini, özellikle fiziki dövize talebin karşılanması noktasında sıkıntının büyük olduğunu kaydetti.

“Dövizi sabah saatlerinde aldınız, aldınız. Yoksa mümkün değil” diyen Fayat şu görüşleri paylaştı:


“Alsak da yine zarardayız. İhracatçılar olarak TL reeskont kullandığımızda bize verilen yüzde 2 primi dahi yüzde 3-4 fark vererek alıyoruz. Yani kendi dövizimizi ucuza satıp pahalıya alıyoruz” dedi.

Seçimden sonra bu politikaların devam etmesi halinde sermaye kontrolü endişelerinin artacağına değinen Fayat, “Kurumsaldan bireysele doğru giden bir sıkılaşma söz konusu. Ancak ben yeni gelen ekonomi yönetiminin bundan vazgeçeceğine, sert olmasa da yumuşak geçiş yapacağına eminim. Aksi hiçbir ülkede görülmemiş. Kimse Türkiye’nin Arjantin olmasını istemeyecektir. Döviz krizine sebebiyet verilmeden bu politikalardan bir dönüş olacağına inanıyorum. Çünkü Türkiye’nin ödemeler dengesi için dış finansmana ihtiyacı var, TL yatırımlarına yabancının gelmesine ihtiyacı var.”

“Tüm operasyon maliyetleri yük olacak”

İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, seçim öncesi bankaların son iki işlem gününde hiç döviz vermediğini hatırlatırken, şu anda kurumsala 1.000-5.000 dolar arası verdiklerini kaydetti. Bunun farkında olan döviz bürolarının da doları yüksekten sattığına işaret eden Önel, “Dövize erişimde en büyük sıkışıklık hammaddede tarafında. Çünkü şu an ithalat evrakını almakta zorlanıyoruz. Alırken de mecburen yüksek maliyetli kurdan alıyoruz. Bu da otomatikman bizim nihai ürün fiyatlarımıza yansıyor. Şu anda birçok şirket fiyatlarında geçiş yaptı. İthalat evrakını alamadığımızda şöyle bir sıkıntı var. Çoğu gemi yanaşmış oluyor; bunun demurajı, ardiye masrafları gibi tüm operasyonel maliyetleri üzerimize yük olacak ve bunlar düşük rakamlar değil, hepsi dolar bazında” diye konuştu.

Firmaların çoğunun gelen hammadde ile ilgili fiyat sözleşmesini önceden yapmış olduğuna değinen Önel, “Yani mal gelmeden bir kısmını belli fiyattan satmışız. Ama bunu yaparken doların maliyetini ortalama almıştık, 19,50 ise 20 lira almışız, şimdi ise her 1 doların maliyeti 2-3 lira daha fazla geliyor. Yani sözleşme fiyatından zarar ediyoruz. Bu durum üretim sürecine de yansımaya başladı, reel sektör zorlanıyor” şeklinde konuştu.

Bu sıkışıklığın olası sonuçlarını da aktaran Önel, “Elbet bir maliyet artışı olacak, bu da sonuçlara yansıyacak. Taahhüt edilen malı müşteriye zamanında veremeyeceksiniz. Yanı sıra fiyat oynaklıkları nedeniyle piyasada rekabet şansınız kalmıyor. Yani rakibiniz 20 liradan malı çekiyor, siz aynı malı 22 liradan çekmek zorunda kalabiliyorsunuz. Bahsettiğim bu kriterlere baktığımızda sektörler zorda” diyerek sözlerini tamamladı.

“Sadece dövize değil paraya da erişim zor”

Çelik İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler de döviz konusunda ve kur makasında her gün farklı şeyler duyulduğunu söylerken, “Bir şeyin fiyatı artıyor, erişimi zorlaşıyorsa demek ki burada bir kısıtlama söz konusu. Ortalıkta birçok tevatür var. Bir sıkıntı söz konusu” dedi. Sadece dövize değil, paraya erişmekte zorlanıldığına işaret eden Dalbeler, firmalar için taahhüdü yerine getirmenin eskisi kadar kolay olmadığını vurguladı.

“Seri iflaslar gelebilir”


Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD) Başkanı Alican Duran, döviz almakta zorlanıldığını, hatta hak edilmiş kredilerin bile alınamadığını vurgulayarak, şirketlerin içinde bulunduğu durumu tarif etti. Düşük kur, düşük talep ve yüksek finansman maliyetlerinin firmaları kuşatmış durumda olduğunu aktaran Duran, “Finansal döngümüz normal hale gelmezse sıkıntı büyük, fabrikalar kilitlenmek üzere. Böyle devam ederse seri iflaslar görebiliriz” uyarısında bulundu. Bir an önce seçim atmosferinden çıkıp sanayi şirketlerine destek verilmeli. Mekanizmayı tekrar sağlıklı hale getirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Dolar/TL’de rekor: 20 liranın üzerini test etti!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.