Hayalet zaman hipotezi: Şu an 1726 yılında yaşıyoruz, 297 yıl hiç yaşanmamış!

Hayalet zaman hipotezine göre şu anda 2023 değil, 1726 yılındayız! Erken Orta Çağ dönemindeki MS 614-911 yılları arasındaki 297 yıl aslında hiç yaşanmamış! Bu teoriye göre, Roma imparatoru III. Otto, Papa II. Sylvester ve Bizans imparatoru VII. Konstantin birleşerek o dönemin belgeleriyle oynamışlar.

Hayalet zaman hipotezi

Yoldan geçen herhangi birine, hangi tarihte olduğumuzu sorduğumuzda 2023 diyecektir. Ancak tarihçi Heribert Illig’e göre işler böyle yürümüyor. Ortaya attığı “Hayalet/Hayali Zaman Hipotezi”ne göre tarihin hatırı sayılır bir kısmı asla yaşanmadı.

İlk olarak 1991’de Heribert Illig tarafından ana hatları çizilen ve 1995’te Dr. Hans-Ulrich Niemitz’in geliştirdiği Hayali Zaman Hipotezi’ni doğru varsayarsak şu anda 1726 yılında yaşıyoruz. Yani aslında Gregoryan takvim gerçek değil ve Orta Çağ yaşanmadı.


Hayalet zaman hipotezi: 297 yıl hiç yaşanmamış

Kulağa saçmalık gibi gelebilir ancak tarihçi Heribert’in akıl sağlığı gayet yerinde ve bu varsayımı kanıtlar nitelikte delillere sahip olduğunu söylüyor. İddiasına göre, fiziksel kanıtlar değiştirildi, yanlış beyan edildi ve belgelerde sahtecilik yapıldı. Kısacası, Erken Orta Çağ’daki MS 614-911 yılları arasındaki 297 yıl hiç yaşanmadı.

Bu teoriye göre, Roma imparatoru III. Otto, Papa II. Sylvester ve Bizans imparatoru VII. Konstantin birleşerek o dönemin belgeleriyle oynadılar ve III. Otto’nun meşrutiyeti kazanmasını sağladılar. Diğer bir ihtimalde ise, takvim hatası olduğu iddiası. 1582 senesinde Papa Gregory XIII, Gregoryen takvimini ortaya çıkardı.

Varsayım olarak kaldı

Gregoryen takvimden önce, Jül Sezar’ın MÖ 48’de tanıttığı Jülyen takvim kullanılıyordu. Takvimi Güneş yılına bağlamak adına, Jülyen takvimindeki her dört yılda bir oluşan artık yıla fazladan bir gün eklendi. Ancak bir sorun vardı.

Güneş yılı, 365.24219 gün olduğu için, Jülyen takvimi her 128 yılda bir gün kazanıyordu. Bunun için Papa Gregory, tarihi 13 gün kaydırması gerekirken, yanlışlıkla 10 gün kaydırdı…

Böylece ortaya bir ihtimal çıktı: aradaki 297 sene var olmadan uyduruldu. Ancak bu hipotez, diğer tarihçilerin desteğini alamadı ve sadece eğlenceli bir “varsayım” olarak kaldı.


Gregoryen

Hayalet zaman hipotezinin iddiaları şöyle:

  • MS 614-911 dönemine güvenilir bir şekilde tarihlenebilecek bir arkeolojik kanıt var olmadığı.
  • Roma İmparatoru Kral Charlemagne’nin aslındahiç var olmadığı.
  • Bu tür yakın dönemler için kullanılan tarihleme yöntemleri olan radyometri ve dendrokronoloji hatalıdır.
  • Ortaçağ tarihçilerinin yazılı kaynaklara çok fazla güvenmeleri.
  • 10. yüzyıl Batı Avrupa’sında Romanesk mimarinin varlığı, Roma döneminin geleneksel olarak düşünüldüğü kadar uzun zaman önce olmadığını gösteriyor.
  • MS 1582’de Gregoryen takviminin tanıtıldığı sırada, Papa XIII. sivil takvimin yalnızca on gün ayarlanması gerekiyordu. Bundan Illig, MS döneminin hiçbir zaman var olmayan kabaca üç yüzyıl saydığı sonucuna varılıyor.

Tarihçilere göre hipotezi çürüten bazı deliller ise şöyle:

• Eski astronomideki gözlemler, özellikle Avrupa kaynaklarının MS 600’den önce alıntıladığı güneş tutulmalarına ilişkin gözlemler, Illig’inkiyle değil, olağan kronolojiyle uyumludur. Hayali zaman hipotezini çürütmek için belki de çok belirsiz olan diğerlerinin yanı sıra, özellikle iki hipotezi sorgulamak için yeterli hassasiyetle tarihlendirilmiştir. Biri MS 59’da Yaşlı Pliny tarafından rapor edilmiştir. Bu tarihte onaylanmış bir tutulma var. Ek olarak, Çin’deki Tang hanedanlığı ve Halley Kuyruklu Yıldızı sırasındaki gözlemler, “hayali zaman” eklenmeden mevcut astronomi ile tutarlıdır.

ortaçağ avrupa haritası

• Arkeolojik kalıntılar ve dendrokronoloji (ağaç halkası yaş tayini) gibi tarihleme yöntemleri, “hayalet zaman”ı desteklemez, hatta çürütür.

• Gregoryen reformunun, takvimi MÖ 45’te kurulduğu sırada var olan Jülyen takvimi ile uyumlu hale getirdiği iddia edilmedi, ancak MS 325’te, İznik Konsili zamanında var olduğu için kuruldu. Jülyen takvimi ilkbahar ekinoksunu 21 Mart’ta sabitleyerek Paskalya Pazarı tarihini belirlemek için bir yöntem olarak kullandı. 1582’ye gelindiğinde ise Jülyen takviminde astronomik ekinoks 10 Mart’ta gerçekleşiyordu, ancak Paskalya hala 21 Mart’taki nominal ekinokstan hesaplanıyordu. MÖ 45’te astronomik ilkbahar ekinoksu 23 Mart civarında gerçekleşti. MÖ 45’te Jülyen takviminin kurulması ile MS 325’te İznik Konsili’nde Paskalya Tarihinin belirlenmesi arasındaki 369 yıla karşılık gelir.

• Şarlman ve Karolenj hanedanı uydurulduysa, aynı dönemde Anglo-Sakson İngiltere, Papalık ve Bizans İmparatorluğu da dahil olmak üzere Avrupa’nın geri kalanının tarihinde buna karşılık gelen bir uydurma olması gerekirdi.

• “Hayalet zaman” tarihleri aynı zamanda Hz. Muhammed’in hayatını ve İberya’nın fethi de dahil olmak üzere İslam’ın Batı Roma İmparatorluğu bölgelerine yayıldığı dönemleri de kapsıyor. Ancak bu tarihlerin de sahte olması veya büyük ölçüde yanlış tarihlendirilmesi gerekirdi. Aynı zamanda, Çin’in Tang hanedanının tarihi ve onun İslam dünyasıyla -örneğin Talas Muharebesi gibi- bağdaştırılması gerekirdi.


Kaynaklar: Webtekno, Wikipedia, Dr. Hans-Ulrich Niemitz

Derin zaman deneyi: Bu mağarada 1 gün 24 saat değil!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.