Prof. Dr. Levent Kurnaz: Gittikçe bir kriz ortamına gireceğiz

Haziran ayının ikinci yarısında da etkili olan şiddetli sağanak yağışlar birçok ilde sel ve su baskınlarına yol açtı. Gelinen noktayı değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof.Dr.Levent Kurnaz ise, “Gittikçe bir kriz ortamına gireceğiz. Ağustos ayına kadar aynı şeyleri yaşayacağız” dedi

fırtına hortum

Türkiye’de sel felaketleri Mayıs ayında artışa geçerek Haziran ayında zirve noktasına ulaşıyor.

DHA’da yer alan habere göre son yıllarda tüm zamanların rekorunu kıran sel sayısının artmaya devam edeceği öngörülürken, Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Bugünden başlayarak Ağustos ayına kadar aynı şeyleri yaşayacağız. İklim değişikliği dediğimiz şey bu. Gittikçe bir kriz ortamına gireceğiz” dedi. Almanya’da Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’nde Meteoroloji ve İklim Araştırmaları alanında çalışan Dr. Gamze Koç ise, “Ölümcül olan sellerin yüzde 40’ı yaz aylarında oluyor. Yüzde 24’ü ilkbahar aylarında oluyor. Türkiye hâlâ dört mevsimi yaşıyor ama mevsimlerin tanımı değişiyor” diye konuştu.


“Ağustos ayına kadar aynı şeyleri yaşayacağız”

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye genelinde meteorolojik afet verilerine göre, en fazla afet Haziran ayında görüldü.

Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, Ağustos ayına kadar beklenmedik yağışların olacağını belirterek, “Bu yoğun yağışların olması için havada biraz toz olması gerekiyor. Normalde yağışlı olan bir ortamda havadaki toz yere iniyor. Yazın gerek orman yangınlarından gerek, gerek anız yakmaktan doğan toz havada çok fazla toz olmasına neden oluyor. Bundan dolayı da yağışlar çok şiddetleniyor bu dönemlerde.

Yani bugünden başlayarak Ağustos sonuna kadar aynı şeyleri yaşayacağız. İklim değişikliği dediğimiz şey bu. Gittikçe bir kriz ortamına gireceğiz. Bu kriz ortamında da daha fazla yağış göreceğiz. Bu gayet doğal. Beklediğimiz şey bu zaten. Çünkü uzun süren kuraklıkların ardından, sağanak yağışlar diyoruz. Her zaman her noktada yağışlar fazlalaştı. Ankara’da sadece geçtiğimiz haftalardaki sel değil.

Haritadan baktığımda her gün bir sağanak yağış o noktalarda bir yere geliyor. Bu yazı böyle geçireceğiz. Ağustos’un ortasında başlar, Temmuz’da başlar. Genel olarak baktığımızda her an bu yağışları bekliyoruz. Çünkü havadaki toz miktarı fazla. Havadaki nemin artması bu yağmurların ana sebebini oluşturuyor” dedi.


giresunda sel

“Doğa artık hatalarımızı affetmiyor”

Sele karşı altyapıların güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Türkiye’de partiden bağımsız olarak söylüyorum, hangi belediye olursa olsun kaldırım yapmayı ve çiçek dikmeyi tercih ediyor; çünkü bunlar görülüyor. Dolayısıyla yapılması gerekmesine rağmen çoğu belediye bu ciddi altyapı yatırımlarını nispeten daha sona bırakıyor.

Bir basit örnek vereyim. Şanlıurfa’da kaç can kaybettik o battı çıktının içinde ? Başka belediye yetkilileri ile konuştum, ‘Yine de battı çıktı yapacak mısınız?’ diye sordum. ‘Yapmak zorundayız, başka yolumuz’ yok diyorlar. Bu hangi partinin belediyesi olduğundan bağımsız olarak yaptığımız bir hata ve bu hatalardan vazgeçmek zorundayız. Doğa artık bizim yaptığımız hataları affetmiyor. O yüzden bizim yanlış alt yapı yatırımlarından uzak durmamız gerekiyor şehirlerde” şeklinde konuştu.

“Ölümcül sellerin yüzde 40’ı yaz aylarında oluyor”

Almanya’da Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü’nde Meteoroloji ve İklim Araştırmaları alanında çalışan Dr. Gamze Koç ise ölümcül sellerin yaz aylarında olduğunu belirterek, “Ölümcül olan sellerin yüzde 40’ı yaz aylarında oluyor. Yüzde 24’ü ilkbahar aylarında oluyor. Bu verileri Meteoroloji Genel Müdürlüğü verileri ile de karşılaştırdığımız zaman sellerin en çok Haziran ayında olduğu görülüyor. Benim çalışmalarım Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün istasyon verilerine dayanıyor” diye konuştu.

“Artık mevsimlerin süreleri kısalıyor”

Dr. Gamze Koç, mevsimlerin tanımının değiştiğini belirterek, “Türkiye hala 4 mevsimi yaşıyor ama mevsimlerin tanımı değişiyor. Mevsimlerin tanımları değişti. Normalde bizim okullarda öğrendiğimiz yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve yağışlı geçer tanımı var. Hala bunu söyleyebiliriz fakat artık dört mevsimin tanımı değişiyor. Bununla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar var. Artık mevsimlerin süreleri kısalıyor. Mevsimleri ayırıyoruz dört mevsime. Belki artık bunlar değişecek. Daha uzun ya da daha kısa bir ilkbahar bunların süresi değişiyor. Artık mevsimleri matematiksel ve eşit olarak bölmek yerine, bunların süreleri kısalıyor.


Özellikle İç Anadolu’da Ege’de Akdeniz’de daha kısa sonbahar yaşanıyor ya da Karadeniz’de daha kısa bir ilkbahar yaşanıyor. Bunlar iklim değişikliğine bağlı olarak mevsimlerin ortalama yağış ve sıcaklık değerleri değişiyor sadece. Hala dört mevsim diyebiliriz ama özellikleri değişiyor. 60 sene önce ortalama sıcaklık 20 dereceyse, 25 derece oluyor. Daha sıcak bir ilkbahar olabiliyor daha sıcak bir yaz olabiliyor. Daha kısa oluyor ya da ortalama yağışı artıyor ya da azalıyor. Biz yine dört mevsim diyebiliyoruz ama bunların niteliksel özellikleri değişiyor” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü Sağlık ve İklim Değişikliği Türkiye Raporu


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.