24 Temmuz Lozan Antlaşması 100. yılı: Lozan maddeleri neler?

Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak uluslararası alanda tanınmasını ve egemenliğinin kabulünü sağlayan Lozan antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde imzalandı. Türkiye’nin siyasi bağımsızlığını koruyabilmesi ve kendi iç işlerini belirleyebilmesi açısından büyük bir kazanım olan Lozan Antlaşması maddeleri bağımsızlığı, sınırları, azıklık haklarını, borçların iptalini, boğaz ve deniz hakları barındırıyor.

lozan barış antlaşması

Lozan Antlaşması, resmi adıyla “Lozan Barış Antlaşması,” Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini kazandığı, I. Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan uluslararası bir antlaşmadır. Adını, antlaşmanın imzalandığı şehir olan Lozan, İsviçre’den alan antlaşma, 24 Temmuz 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından imzalandı.

Lozan Antlaşması maddeleri neler?

Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması’nda çizilen sınırlar kabul edilmiştir.


Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.

Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri’nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan’ın Batı Anadolu’da yaptığı tahribata karşılık savaş tazminatı olarak Türkiye’ye verildi.

Adalar: Gökçeada ile Bozcaada özerk bir yönetime tabi tutulmak şartıyla (Türkiye antlaşmanın bu maddesini uygulamadı) Türkiye’de, diğer Ege Adaları İtalya’ya kaldı. İtalya’nın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Sevr Antlaşmasıyla Oniki Ada İtalya’ya diğer adalar Yunanistan’a bırakılmıştı. Oniki Ada ve Rodos 1945 yılında müttefiklerin eline geçti ve Nisan 1947’de resmen Yunanistan’a teslim edildi.

Türkiye-İran Sınırı: Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na göre belirlenmiştir.

Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.

Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması’nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır.” Batı Trakya’daki Türklerle, İstanbul’daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya’daki Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler’in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.

Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.

Osmanlı’nın borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye’ye düşen bölümün taksitlendirme ile Fransız frangı olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye idare heyetinde bulunan yenik Alman İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu devletlerinin temsilcileri idare kurulundan çıkartılmış ve kurumun faaliyeti devam ettirilerek antlaşmayla birlikte yeni görevler verilmiştir. (Lozan Barış Antlaşması madde 45,46,47…55, 56).

Boğazlar: Boğazlar, görüşmeler boyunca üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.

Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye’nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.


Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul’da kalmasına izin verildi.

Kurtuluş Savaşı sonrası Türk delegasyonu İsmet Paşa (İnönü) başkanlığında Lozan Konferansı’na katıldı. İsviçre’nin Lozan kentindeki konferans sırasında delegasyon toplu fotoğraf çektirdi.

Lozan Antlaşması

Zafer sonrası barış için görüşmeler başladı

TBMM Hükümeti’nin Yunan kuvvetlerine karşı elde ettiği zaferin akabinde Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. Bunun üzerine Sevr’in tarafı olan İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922’de TBMM Hükümeti’ni Lozan’da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. Lozan’da barış şartlarının görüşülmesi için Mustafa Kemal Atatürk İsmet Paşa’yı görevlendirmiştir. Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa’nın Lozan’a baş temsilci olarak gitmişti.

Bu süreçte İsmet Paşa Dışişleri Bakanı oldu ve çalışmalar hızlandırıldı. İtilaf Devletleri Lozan’a TBMM Hükümeti üzerinde baskı kurmak için İstanbul Hükûmeti’ni çağırsalar da bu duruma tepki gösteren TBMM Hükümeti, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırmıştır.

TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı’na Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeyi, Türkiye’de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.

Lozan’da 20 Kasım 1922’de başlayan ilk görüşmelerde Osmanlı borçları, Türk – Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde durulmuş ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul’un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır.

Temel konularda tarafların taviz vermeye yanaşmaması üzerine 4 Şubat 1923’te görüşmeler kesildi. Tabii bu savaş ihtimalini gündeme getirdi. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu’na savaş hazırlıklarının başlamasını emretti ki Sovyetler Birliği de yeniden savaş çıkarsa bu sefer Türkiye’nin yanında savaşa gireceğini ilan etti. Haim Nahum Efendi öncülüğündeki azınlık temsilcileri de Türkiye’yi destekleyerek arabulucu oldular. Yeni bir savaşı ve kendi kamuoyunun tepkisini göze alamayan İtilaf Devletleri barış görüşmelerini tekrar başlatmak için Türkiye’yi tekrar Lozan’a çağırdı.

Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923’te tekrar başladı. 24 Temmuz 1923’e kadar devam eden görüşmeler ile bu süreç Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması ile sonuçlanmıştır. Taraf ülkelerin temsilcileri arasında imzalanan anlaşma, uluslararası anlaşmaların ülke meclislerince onaylanmasını gerektiren yasalar gereğince taraf ülkelerin meclislerinde görüşülmüş ve Türkiye tarafından 23 Ağustos 1923’te, Yunanistan tarafından 25 Ağustos 1923’te, İtalya tarafından 12 Mart 1924’te, Japonya tarafından 15 Mayıs 1924’te imzalanmıştır. İngiltere’nin anlaşmayı onaylaması ise 16 Temmuz 1924 tarihinde olmuştur. Anlaşma, tüm tarafların onaylarında dair belgeler resmi olarak Paris’e iletildikten sonra, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

atatürk ismet inönü

“Eşsiz bir zaferdir”

“Türkiye’nin tapu senedi” olarak gösterilen Lozan için Ulu Önder Atatürk, Nutuk’ta şöyle dedi: “Bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir!”

“Lozan Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır” diyen Atatürk, 26 Temmuz 1927’de Lozan’ın “milli bayram” olarak kutlanmasını istedi. Lozan, 1924-1950 arasında, tam 27 yıl, resmen olmasa da fiilen milli bayram olarak kutlandı. 1950 sonrası ise kutlamalar sonra erdi.

lozan inönü

İsmet Paşa’dan tek cevap: Bağımsızlık!

Türkiye, Lozan’a Kurtuluş Savaşı’nın galibi olarak giderken, Müttefikler Türkiye’yi 1. Dünya Savaşı’nın mağlubu olarak görüyordu. Masadaki herkes Türkiye karşıtı cephede birleşmişti. İlk sunulan anlaşma metni ise Sevr’den farksızdı… İsmet Paşa, Ankara’nın da onayıyla teklifi reddetti. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, bu durum için “İsmet söylediğimiz her şeye aynı cevabı verdi: Bağımsızlık” dedi.


Bunun üzerine Lozan Konferansı 4 Şubat 1923’te kesildi. İsmet Paşa ve heyeti Türkiye’ye döndü. Konferans 23 Nisan 1923’te yeniden başladı. Üç ay sürdü. 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı. Türkiye’nin bugünkü sınırları Lozan Antlaşması ile çizildi. Kapitülasyonlar kaldırıldı. Ekonomik, siyasi, adli, hukuki bağımsızlığımız antlaşması Lozan sayesinde sağlandı. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşması olarak kabul edildi.

Lozan Antlaşması: Öncesi ve sonrası ile Lozan


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.