Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Haluk Özener: Her an 7 üzeri deprem olabilir!

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, ” Türkiye’nin herhangi bir yerinde 7’lik bir deprem yaşama ihtimalimiz var. ” diye konuşarak uyarılarda bulundu.

kandilli deprem

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 17 Ağustos Depremi’nin 24. yıldönümünde, Türkiye’deki deprem risklerine dikkat çekmek ve depremle mücadelede alınması gereken tedbirleri hatırlatmak amacıyla bir basın toplantısı düzenledi.

Dr. Haluk Özener şunları söyledi:

• Türkiye’yi gözlemlerken bugün geldiğimiz aşamada 268 tane sismik istasyonuyla tüm Türkiye’yi gözlemliyoruz. Burası 7 gün 24 saat 3 vardiya çalışıyor.


• 120 yılda 12 bin deprem var 4’ten büyük. Burada ülkemizin ne kadar yoğun sismik aktiviteye sahip olduğunu görüyorsunuz. Bu yansı da, 1912 Şarköy Mürefte depremiyle başlayan önemli depremler.

• En son 6 Şubat depremi de 50 binden fazla yurttaşımızın hayatını kaybetmesine yol açı maalesef.

• Deprem sayısı arttı mı, bu kadar yoğun deprem oluyor veya deprem tahminleri sürekli göz önünde oluyor. Sadece birkaç istatistik vereceğim. Bizim ülkemizde her gün 3’ün üzerinde bir tane deprem muhakkak oluyor; 3 ile 3.9 arasında. Neredeyse her hafta 4 ile 4.9 arasında bir depremimiz va

• 1.5 ayda bir 5 ile 5.9; ortalama 1.5 yıl sürede 6 ile 6.9 arasında depremimiz var ve ortalama 6.2 yıl içinde 7’nin üzerinde deprem bu coğrafyada maalesef yaşanıyor. Dolayısıyla ülkemiz, deprem ülkesi.

• Deprem çözümü yapılan sayılara bakarsanız 2023 yılında özellikle yaşamış olduğumuz iki büyük depremden sonra artçı şoklarla birlikte bugün itibarıyla 46 binin üzerinde deprem meydana geldi.

• Gördüğünüz gibi depremler Gaziantep• Maraş depremlerinin olduğu yere yoğunlaştı. 50’nin üzerinde o bölgede 5’in üzerinde deprem var. 4’ün üzerindeki deprem sayısı da 600’ün üzerinde.

“Marmara denizinde büyük bir deprem beklentisi olduğu gerçeğini unutmamak lazım”

• Sadece o bölgede değil, 4’ün üzerindeki depremlere baktığımız zaman 741 tane tüm Türkiye’de deprem var.

• Diğer bölgelerde de olan depremleri görüyorsunuz, bunlar Kuzey Anadolu fayı üzerinde. Marmara Denizi’nde olan 4’ün üzerinde depremler var.

• Marmara’da da 3’ün üzerinde 3 bin 500 tane deprem meydana geldi. Yani yaklaşık her yıl 30’un üzerinde ya da 30 civarında 3’ün üzerinde deprem var Marmara Bölgesi’nde.

• 2000 yılında, bazı yıllarda 900, bazı yıllarda 600’ün üzerinde Marmara Bölgesi’nde deprem oluyor. Bazı zamanlar spekülasyonlar olabiliyor.

• Marmara Denizi için de geçenlerde 3.6’lık bir deprem olduğu zaman ‘Acaba bu büyük bir depremin sinyalleri mi, sesleri mi’ gibi bir algı oluştu. Bu, Marmara’nın doğal sismik aktivitesi içerisinde. Bu hiçbir zaman şu demek değildir.

• Yani 3.6’lık depremin hemen ardından 7’lik deprem getirecektir algısı çok doğru değil. Bununla birlikte Marmara Denizi içinde de büyük bir deprem beklentisi olduğu gerçeğini unutmamak lazım.

“5.5’in üzerinde deprem üretebilecek 500’e yakını diri fayımız var”

• 2020 ile 2023 yılları arasına baktığımız zaman 3 yıl içerisinde Marmara’da 3 bin tane deprem var. Bunların kimi her yıl ortalama ya da bazı yıllarda 4’ün üzerinde 4 tane dahi depremimiz olabiliyor. Dolayısıyla Marmara sismik olarak aktif bir alan.


• Türkiye bildiğiniz gibi bir deprem ülkesi. MTA’nın hazırlamış olduğu diri fay haritasına göre 5.5’in üzerinde deprem üretebilecek 500’e yakın diri fayımız var.

• Yalnız bu faylar bildiğiniz gibi kimi çok sık deprem üretiyor, kimi de biraz daha uzun süre geçmesi gerekiyor, deprem tekrarlama durumları farklı olduğu için.

• Bazen de hiç deprem olmayacağını düşündüğünüz, çok sağlam olduğu iddia edilen bölgelerde de örneğin Konya’da da deprem olabiliyor.

• Aslında burada da bir deprem olduğuna göre bir fay var fakat o fay yeryüzünde bir izi olmadığı için daha önce tespit edilememiş. Dolayısıyla bu, diri fay haritasına işlenmemiş oluyor.

“2 bin 500 yıl bekleyen enerji biriktiren faylar var”

• Ege’de 100 yılda enerji biriktiren fay kırılacakken, bu Doğru ve Güneydoğu Anadolu’da yaklaşık 800 ve bin yıllara varabiliyor.

• Kimi bölgelerde 2 bin, 2 bin 500 yıl bekleyen enerji biriktiren faylar var. Dolayısıyla Türkiye’nin herhangi bir yerinde 7’lik bir deprem yaşama ihtimalimiz var.

• Yani sismik boşluklar var. Marmara’ya baktığımız zaman Kuzey Anadolu fayı içinde kırılmamış 130 kilometrelik yaklaşık bir alan var Marmara Denizi içerisinde.

• Doğu Anadolu’da da farklı kırılmayan yerler var. Türkiye’de Kuzey Anadolu fayı üzerinde Yedisu segment dediğimiz Marmara sismik boşluğu, Doğu Anadolu üzerinde de sismik boşluklar var.

• Bunlar deprem tekrarlama aralıklarını doldurdukları zaman bu depremleri maalesef biz yaşayacağız.

• Biliyorsunuz İzmir depreminden sonra ya da Bodrum• Kos depreminden sonra tsunamiyle tanışmaya başladık.

• Beki 2017’de 30• 40 santimlik tsunami dalgası pek birşey ifade etmiyordu ama Sığacık depreminden sonra olan bir tsunamiyi gördük. Yaklaşık 1• 1.5 kilometre kadar kara içine tsunami dalgaları ilerlemişti.

“Depremin ne zaman olacağını söylememiz söz konusu değil!”

Toplantıda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat da bir konuşma yaptı.

Kalafat, “Bölgenin deprem tehlikesi bellidir. Dolayısıyla bununla ilişkili çok fazla bir şey söylemektense oluşacak depremin risklerini en aza indirebilmek için çaba göstermemiz lazım. Bu çabayı da bütünleşik bir şekilde göstermemiz lazım. Yani yerel yönetimlerden başlayıp merkezi yönetim, STK’lar, mahalle örgütleri ve vatandaşlar olarak hep birlikte bu riski azaltmak için çalışmalar yapmamız gerekir.

Biz depremin nerede ve ne büyüklükte olabileceğini belirli bir hata payı içinde verebiliyoruz fakat ne zaman olabileceğini söyleyebilmemiz söz konusu değil. Depremin tehlikesi vardır. Buradan çıkaracağımız mesaj, muhakkak ve muhakkak şehirlerimizi deprem dirençli hale getirmemiz lazım. İkinci mesaj da eğer bu coğrafyada yaşayacaksak, afetlere hazırlıklı dirençli bir toplum haline gelmemiz lazım” dedi.


|| Bizi takip edin: Facebook, TwitterInstagramGoogle Haberler 

Bu kez göçüğün üstündekilere bağırıyoruz: Sesimizi duyan var mı?


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.