Korku hayatınızı yönetmesin, siz korkuyu yönetin!

Korkunun, hayatta kalmada önemli bir etkiye sahip olduğunu belirten uzmanlar, korku duygusunun tehdit olarak algılanan durumlar karşısında ortaya çıktığını ve kaç tepkisine yol açtığını söylüyor.

Korku hayatınızı

Korku anında kan basıncı artışı, kalp atışı ve solunum hızlanması, ağız kuruluğu gibi belirtilerin görüldüğünü ifade eden Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, korkunun birçok duygu durum bozukluğuyla da ilişkili olduğuna dikkat çekiyor. ‘Korkudan korkmak’ olarak tanımlanan panik bozukla sıkça karşılaşıldığını vurgulayan Yağız, korkuları yönetebilmek için mutlaka uzman desteği alınmasını öneriyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, korku duygusu hakkında açıklamalarda bulundu ve korku duygusu ile ilişkili diğer duygudurum bozukluklarına değindi.


Hayatta kalmak için korku duygusu önemli

Korkunun, hayatta kalmada önemli bir etkiye sahip olan oldukça güçlü bir duygu olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Psikolog Paul Ekman, evrensel olarak insanlığın tüm kültürlerinde deneyimlenen 6 temel duygu olduğunu belirtiyor. Bu duyguları; mutluluk, üzüntü, iğrenme, şaşkınlık, öfke ve korku duyguları olarak sınıflandırıyor. İlerleyen dönemlerde ise bu sınıflandırmaya heyecan, mahcubiyet, utanç ve gurur gibi duyguları da ekliyor. W.G. Parrot ise sosyal psikoloji bağlamında duyguları incelediği kitabında birincil duygu olarak deneyimlenen korkuya gerginlik ve dehşet gibi ikincil duyguların da eşlik ettiğini belirtiyor.” dedi.

Korku, tehdit olarak algılanan durumlar karşısında ortaya çıkar

Korkunun, bir tehlike veya tehdit algısı karşısında ortaya çıktığını ifade eden Yağız, “Karşıdan karşıya geçerken size hızla yaklaşan bir araba varsa, burada hissedilen korku işlevseldir ve hayatta kalmada önemli bir etkiye sahiptir. Bir diğer deyişle korku, fonksiyonel olarak tehlike karşısında insanı harekete geçiren bir alarm sistemi işlevini görür. Sempatik sistem devreye girer. İçsel ya da dışsal uyaran amigdala tarafından tehlikeli olarak algılanır ve bu tehlike mesajı hipotalamusa, hipofiz bezine, adrenalin ve diğer iç salgı bezlerine ulaşır. Kan basıncı artar, kalp atışı ve solunum hızlanır. Ağız kuruluğu artar, göz bebekleri genişler. Bilişsel olarak algılanan tehdide bağlı olarak kişinin fizyolojisinde; kaslarda gerginlik veya karın ağrısı gibi somatik (bedensel) birtakım değişimler olur. Davranışsal açıdan bakıldığında korku duygusu kaç tepkisine yol açar. Vücudumuzdaki kan, kol ve bacaklarımızdaki büyük kas gruplarına hücum ederek bedenimizi davranışsal bir tepki olan kaçma davranışını gerçekleştirmeye hazırlar. Yani korku, kişinin tehdit olarak algıladığı bir durum karşısında ortaya çıkan bir duygudur ve birtakım kaçınma davranışlarına sebep olabilir.” şeklinde konuştu.

Kaygı, çözümlenmemiş korkudur

Korku ve kaygı arasındaki ayrıma değinen Yağız, “Korku duygusunun daha çok şu an ile ilgili olduğunu, kaygının ise gelecekte tehdit oluşturabilecek bir duruma karşı oluştuğunu söyleyebiliriz. Bir başka kaynağa göre ise kaygı, çözümlenmemiş korku olarak ele alınır. Kişi geçmiş deneyiminde algıladığı tehdit ile birlikte yaşadığı korku sonucunda gelecekte de benzer durumlar ile karşılaşma ihtimaline karşı kaygı duyabilir. Korku, genellikle gerçeklik ile bağlantılı yaşamsal bir tehlike ile ilişkilidir. Kaygı ise somut bir tehlike olmamasına karşın kişinin yaşadığı huzursuzluk ve tedirginlik ile karakterizedir.” açıklamasını yaptı.

Korku duygusunun gelişimi üç ana olguya bağlı

Psikodinamik açıdan korku duygusunu değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Freud özellikle çocukluk çağı üzerinde durmuş ve üç olguyu vurgulamıştır. İlki, bebeklik döneminde bakım veren nesnenin yani önemli kişinin yokluğu ve bu kişinin ihtiyaçları karşılama temelinde eksikliğinin yol açtığı korku yönündedir. Diğer olgu, çocuğun onaylanmaması ya da sevginin kaybı sonucunda karşılaştığı korku yönündedir. Son olgu ise, çocuğun yaşadığı kastrasyon anksiyetesi, yoğun utanç, suçluluk ve mutsuzluğun korkuya yol açtığı yönündedir.” dedi.

İleri dönem psikodinamik teorilerin ise özellikle erken dönem ilişkiler sonucu oluşan benlik kavramına odaklandığını sözlerine ekleyen Yağız, “Yeterince iyi, sıcak ve ilgili bakım vermenin aksine, katı ve eleştirel bakım verene sahip çocukların kırılgan bir benlik geliştirdiği ifade edilir. Yetişkinlik döneminde ise kırılgan benliğini adeta saklamaya çalışan kişilerde stres karşısında öfke gibi duygular meydana gelebilir. Bu noktada stres ile başa çıkma stratejileri gelişmeyen kişilerin yetersiz hissettiği ve dolayısıyla kaygı yaşadığı söylenebilir.” diye konuştu.


Korku bilinçli, kaygı bilinçdışı savunmayı harekete geçiriyor

İnsanın en temel ihtiyaçlarından birinin güvenlik duygusu olduğunun altını çizen Yağız, “Bu nedenle insan bilinmeyenden, belirsizlikten veya kendisine yabancı gelenden korkar. Kişi korku karşısında bilinçli olarak savunma maksadıyla bazı önlemler alırken, kaygı duygusunda bilinçdışı savunma düzenekleri devreye girer.” dedi.

Yağız, korkunun ne zaman bir rahatsızlık olarak görülmeye başlanacağı ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Eğer artan korku ve kaygı duygusu günlük yaşamın işlevselliğini bozuyorsa ve baş etmede güçlükler yaşanıyorsa mutlaka bir uzman tarafından destek alınmalı.”

Korkudan korkmak yaygın görülüyor

Klinikte en sık karşılaşılan kaygı bozukluklarına bakıldığında panik bozukluğun öne çıktığını vurgulayan Yağız, “Panik bozukluğun semptomlarına baktığımızda ise herhangi bir uyaran olmaksızın aniden ortaya çıktığını görüyoruz. Tehdit algısının oluşumuna sebep olabilecek durumlar dahi tehdit olarak algılanır ve dolayısıyla panik yaşanır. Kişide aşırı korku uyanır. Bir diğer deyişle panik bozukluk, ‘korkudan korkmak’ olarak tanımlanabilir. Bedensel duyumlara yönelik aşırı duyarlılık ve bu duyumları felaketleştirerek yorumlama ile karakterizedir.” diye konuştu.

Korku hayatınızı yönetmesin, siz korkuyu yönetin

Travma sonrası stres bozukluğunun da korku duygusu ile ilişkili olduğuna değinen Uzman Klinik Psikolog Penbesel Özdemir Yağız, “Geçmişte deneyimlenmiş travmatik olaya bağlı yaşanılan korku ve kaygı duygusu travmatik stres bozukluğuna sebep olabilir. Fobiler ise fobinin nesnesi hakkında edinilmiş bilgiler ve davranışsal açıdan çeşitli öğrenmeler aracılığıyla oluşur ve yine korku duygusu ile ilişkilidir.” dedi.

Tüm bunlara ek olarak agorafobi, sosyal anksiyete, ayrılık anksiyetesi gibi durumların da korku ve kaygı duygusu ile ilişkili olduğunu belirten Yağız, sözlerini şöyle tamamladı:


“Kişiye özel tedavi yöntemleri ile kaygı bozukluğu tedavisi terapi sürecinde ele alınabilir. Korkunun hayatınızı yönetmesine değil korkuyu yönetmeye kararlıysanız, kişiye özel tedavi anlayışı ile yürütülen terapi süreçlerinden faydalanabilir ve işlevsel başa çıkma kaynaklarınızı keşfedip öğrenebilirsiniz.”

Kaygı bozukluğu (Anksiyete) nedir? Nasıl başa çıkılır?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.