Bilim insanları yaptıkları son araştırmada yüzyıllık uzun yaşamın sırrını paylaştı. Araştırmalar uzun yaşamın en büyük sırrının kişinin kanında saklı olduğunu gösteriyor.
İnsanlar yaşayıp öldüğünden beri, kaşifler efsanevi bir “Gençlik Çeşmesi” arıyorlardı. Bunu şimdiye kadar kimse bulamamış olsa da tıp uzmanları uzun yaşamın ipuçlarını çok daha yakın bir yerde bulduklarına inanıyorlar: “Kanımızda.”
Bilim insanları uzun yaşamın sırrın araştırmak için yıllardır çaba harcıyor. 100 yaşına ulaşan kişiler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, asırlık kişilerin 60’lı yaşlarından itibaren incelenen kan şekeri düzeylerinin, kendilerinden kısa ömür süren akranlarına göre daha düşük olduğu tespit edildi.
İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden Doç Dr. Karin Modig, Conversation‘da şunları yazdı: “Yüzüncü yaş günlerine ulaşanların, 60’lı yaşlarından itibaren daha düşük glikoz, kreatinin ve ürik asit seviyelerine sahip olma eğilimindeydiler.”
“Asırlık insanların çok azının hayatının erken dönemlerinde glikoz seviyesi 6,5’un üzerinde veya kreatinin seviyesi 125’in üzerindeydi” diye ekledi.
Dev araştırma
İsveçli araştırmacılar, aralarından yüzlercesinin 100. yaş gününe ulaştığı 60 yaş üstü 44 bin kişiden kan örnekleri aldı. Analiz sonucunda, bu kişilerin kan şekeri düzeylerinin daha düşük çıkmasının yanı sıra, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının da daha sağlıklı olduğu ortaya çıktı.
Uzun yaşamın sırrı: Asıl mesele kanınız!
100’e kadar yaşayan katılımcılar arasındaki 12 biyolojik belirteci, yaşamayanlarla karşılaştırdılar. Bu belirteçler arasında toplam kolesterol, kan şekeri, ürik asit, kreatinin, demir, albümin gibi veriler yer aldı. Daha önceki çalışmalarda hepsi ölümle ilişkilendirilmişti.
GeroScience dergisinde yer alan sonuçlar, daha yüksek demir düzeylerinin ve toplam kolesterol düzeyinin, 100 yaşına ulaşma şansının daha yüksek olmasıyla ilişkili olduğunu gösterdi. Ancak sonuçlar, toplam kolesterolü 5,2 mmol/L veya altında olan kişilerin yalnızca yüzde ikisinin 100 yaşına kadar yaşadığını, buna karşılık kolesterol değeri 7,2 mmol/L veya daha yüksek olanlarda bu oranın yüzde 3 olduğunu gösterdi.
Ekip, düşük glikoz, kreatinin, ürik asit ve karaciğer enzim düzeylerinin 100 yaşını geçme ihtimalinin daha yüksek olduğuna işaret ettiğini söyledi. En düşük ürik asit seviyesine sahip gruptakilerin 100’e ulaşma şansı yüzde 4 iken, en yüksek ürik asit seviyesine sahip olanların yalnızca yüzde 1,5’i 100’e ulaşabildi.
Kaynak: Murata, S., Ebeling, M., Meyer, A.C. et al. Blood biomarker profiles and exceptional longevity: comparison of centenarians and non-centenarians in a 35-year follow-up of the Swedish AMORIS cohort. GeroScience (2023). https://doi.org/10.1007/s11357-023-00936-w