2008’den bu yana varlığını sürdüren konaklama platformu Airbnb, küresel başarısıyla birlikte çeşitli yasal zorluklarla mücadele etmeye devam ediyor.
Bu makalede, Airbnb nedir, Airbnb’nin ana fikri nedir ve nasıl ortaya çıkmıştır, Türkiye’de Airbnb’ye dair detaylar Investing.com’un uzman yazarları tarafından inceleniyor.
“Ev”, dört duvardan çok daha fazlasıdır. Anıların ve duyguların muhafaza edildiği özel bir mekandır. “Misafirlik” de pek çok kültürde “ev” kavramına eklemlenen son derece kıymetli bir unsurdur. Belki de bu yüzden, ev ve misafirlik kavramlarının evrimi diğerlerine göre daha zorlu bir süreci temsil eder. Bu dönüşümün en önemli soru işaretleri ise kuşkusuz dijital dönüşüm sürecinde bu kavramların nasıl pozisyonlanacağı üzerineydi. Bu dönüşümün bayrağını günümüzde Airbnb taşıyor.
Airbnb Nedir?
Airbnb, insanların dünya genelinde konaklama yeri kiralamalarına yardımcı olan çevrim içi bir platformdur. “Air Bed & Breakfast” kelimelerinin kısaltmasından oluşan Airbnb; ev sahiplerinin evlerini, dairelerini, odalarını veya diğer konaklama türlerini kiralama ve misafirlerin bu mekanlarda konaklama rezervasyonu yapma olanağı sunar.
Airbnb’nin temel iş modeli, ev sahipleri ve misafirler arasında bir aracı olarak işlemektedir. Ev sahipleri, kullanılmayan odalarını veya ekstra konutlarını Airbnb üzerinden listeleyebilirler. Misafirler ise bu listeleri inceleyerek kendi konaklama ihtiyaçlarına uygun bir yer bulabilirler. Airbnb platformu; kullanıcıların iletişim kurmasına, rezervasyon yapmasına ve ödeme işlemlerini gerçekleştirmesine yardımcı olur.
Airbnb’nin Ana Fikri Nedir ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Airbnb’nin ana fikri, “paylaşım ekonomisi” veya “ev paylaşımı” kavramına dayanmaktadır.
Airbnb’nin kuruluş fikri; Brian Chesky, Joe Gebbia ve Nathan Blecharczyk tarafından 2008 yılında ortaya çıktı. Bu üç arkadaş, San Francisco’da yaşadıkları sırada büyük bir tasarım konferansı şehre gelmeye başladığında, otellerin yoğun bir şekilde rezervasyonlarla dolu olduğunu gözlemlediler. Bu nedenle, insanların konaklama ihtiyaçlarını karşılayacak uygun ve uygun fiyatlı bir alternatif oluşturma fikri doğdu.
Bu fikri hayata geçirmek için Brian, Joe ve Nathan kendi evlerini konukseverlere kiralamaya başladılar. İlk misafirlerini kabul ettiler ve bu deneyimden ilham alarak Airbnb platformunu kurmaya karar verdiler. Airbnb, ev sahipleri ile misafirleri bir araya getiren bir çevrim içi pazar yeri olarak hızla büyüdü ve dünya genelinde birçok ülkede kullanılabilir hale geldi.
Airbnb kuruluşunun ardından neler yaşadı?
Airbnb, kuruluşunun ardından hızlı bir gelişim sürecine adım attı.
Air Bed & Breakfast Dönemi (2008)
Airbnb’nin ilk adı “Air Bed & Breakfast” idi, çünkü misafirlerin kendi yatak odalarını kiralamak yerine hava yataklarında konaklamaları için bir platform sunuyorlardı.
İlk ev sahipleri ve misafirlerle iyi bir deneyim yaşandı ve Airbnb fikri hızla büyümeye başladı.
Yatırım Alma (2009)
2009 yılında Airbnb, Paul Graham’ın öncülük ettiği Y Combinator hızlandırma programına kabul edildi.
Bu program sayesinde hem mentorlük hem de yatırım desteği aldılar.
Genişleme (2010)
Airbnb, 2010 yılında yurt dışına açılmaya başladı ve uluslararası kullanıcı tabanını artırmak için çalışmalar gerçekleştirdi.
Bu dönemde Airbnb’nin büyümesi hız kazandı.
Zorluklar ve Kriz (2011)
2011 yılında, Airbnb’nin büyüme süreci bir krizle karşı karşıya kaldı. Bir ev sahibi, evi kiralayan bir misafir tarafından büyük zarara uğratıldı.
Airbnb, bu tür durumları önlemek için güvenlik ve güvence politikalarını geliştirmek zorunda kaldı.
Küresel Başarı (2012-2023)
Airbnb, hızla büyümeye devam ederek 2012’de 200 ülkede faaliyet gösteren bir platform haline geldi.
İlk yıllardaki küçük bir odadan büyüyen Airbnb, 2020’lerin başında pandemiye rağmen başarısını sürdürdü.
Yasal Zorluklar
Airbnb, kuruluşundan bu yana dünya genelinde pek çok yasal zorlukla karşılaştı.
Bu zorluklar; konaklama düzenlemeleri, vergilendirme, güvenlik ve yerel toplulukların endişeleri gibi çeşitli konuları içeriyordu.
- Konaklama Düzenlemeleri: Airbnb’nin hızlı büyümesi, birçok yerel hükümetin konaklama düzenlemelerine uymadığını düşünmelerine yol açtı. Bazı bölgeler, kısa süreli kiralamaları kısıtlamak veya yasaklamak amacıyla yeni yasal düzenlemeler getirdi.
- Vergilendirme: Airbnb üzerinden yapılan kiralama işlemleri, geleneksel otelcilik sektörü gibi yerel vergilendirmeye tabi tutulmalıydı. Ancak bu konuda eksiklikler ve belirsizlikler vardı. Birçok yerel hükümet, Airbnb’nin vergilendirmesi konusunda düzenlemeler getirmek istedi.
- Güvenlik ve Yasal Sorumluluklar: Airbnb’de meydana gelen olaylar, ev sahipleri ve misafirler arasındaki anlaşmazlıklar veya güvenlik sorunları nedeniyle yasal sorumluluklar doğurdu. Bu tür olayların nasıl ele alınacağı ve tazminatın nasıl sağlanacağı konularında hukuki zorluklar ortaya çıktı.
- Kiracı Hakları ve Kiralama Uygulamaları: Bazı kiracılar, kendi kiralamalarının Airbnb ile kısa süreli kiralamalara dönüştürülmesine karşı çıktılar. Bu, kiracı hakları ve yerel konut piyasasının düzenlenmesi konusunda yasal sorunlar yarattı.
- Yerel Topluluk Endişeleri: Bazı yerel topluluklar, Airbnb’nin mahallelerinde yaratığı değişiklikler nedeniyle endişeliydi. Özellikle “komşularınızla yaşayın” felsefesine aykırı hareket eden kiracılar nedeniyle yerel huzurun bozulduğunu düşünüyorlardı.
Airbnb, bu tür yasal zorluklarla başa çıkmak için bir dizi strateji geliştirdi. Birçok yerel hükümetle iş birliği yaparak vergi ödemeyi kabul etti ve güvenlik önlemlerini artırdı. Ayrıca ev sahiplerine ve misafirlere daha fazla rehberlik ve bilgi sunarak, daha sorumlu bir topluluk oluşturmayı hedefledi. Ancak yasal zorluklar, Airbnb’nin dünya genelinde farklı yerel düzenlemelere uyum sağlama ve yerel toplulukların endişelerini ele alma sürecinde devam etmektedir.
Türkiye’de Airbnb
Airbnb, Türkiye’de 2012 yılından beri hizmet veriyor. Türkiye’de ev sahipleri, odalarını veya konutlarını kiralayarak misafirlere platform üzerinden konaklama imkanı sunuyor. Ancak Airbnb’nin Türkiye’deki yasal durumu da sık sık gündeme geliyor.
Resmi Gazete’de yayınlanan yeni kanunlar, Türkiye’deki konut kiralama süreçlerini kökten değiştirmeye hazırlanıyor. Bu yeni yasa ile birlikte kısa vadeli konut kiralamaları büyük bir dönüşüme uğrayacak. Artık 100 günden az süren kiralamalar, “Turizm Amaçlı Konut Kiralaması” kavramı altında değerlendirilecek ve yeni düzenlemelere tabi olacak.
Yasa gereği, Turizm Amaçlı Konut Kiralaması yapmayı planlayanlar için Kültür ve Turizm Bakanlığı izni zorunlu hale gelecek. Kira sözleşmesi yapmadan önce bu izin belgesinin alınması artık bir şart. Eğer kiralamayı düşündüğünüz konut bir apartman dairesi ise, kiracının diğer kat maliklerinden onay alması ve bu onayı Bakanlığa sunması gerekecek. Bu şekilde, turizm amaçlı konut kiralamalarının denetim altında tutulması hedefleniyor.
Yeni düzenlemelerde, izin belgesi alınmış bir konutun üçüncü kişilere kiralanması kesin bir şekilde yasaklandı. Ancak bir istisna bulunuyor; tüzel kişilerin turizm amaçlı olarak kiraladıkları konutları, kendi personelleri için kullanabilmelerine izin veriliyor.
Yasa, izinsiz turizm amaçlı konut kiralamalarının önüne geçmek amacıyla sıkı cezalar öngörüyor. İzin belgesi almadan turizm amaçlı konut kiralayanlar için her konut için 100 bin lira para cezası uygulanacak. İzin belgesi almak için verilen 15 günlük süreyi ihlal edenler, bu faaliyete devam etmeleri halinde 500 bin lira ceza ödemek zorunda kalacaklar. Hala izin belgesi almayı reddedenler ise 1 milyon lira para cezasına çarptırılacaklar.
Airbnb gibi dünya çapında milyonlarca kullanıcı tarafından sıklıkla tercih edilen platformlar da bu yeni düzenlemelerden etkilenecek. Devlet, günümüzde kayıt dışı kiralamaların neden olduğu vergi kaybını yıllık 51 milyar TL’den fazla olarak hesaplıyor.
Yeni düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle, Türkiye’de turizm amaçlı konut kiralamaları daha şeffaf ve denetlenebilir bir sürece tabi tutulacak, vergi kayıpları önlenecek ve konut sahipleri daha fazla sorumluluk taşıyacak.