8 Aralık’ta Netflix’te gösterime giren “Dünyayı Ardında Bırak” (Leave The World Behind) her bakımdan çok kaliteli bir yapım fakat eski Amerikan Başkanı Barack Obama ve eşinin kurduğu Higher Ground Productions tarafından yapılan film kafalarda rahatsız edici bazı sorular bırakıyor.
Oscar ödüllü Mahershala Ali ve Julia Roberts‘ın yanında gene çok başarılı Ethan Hawke ve Kevin Bacon gibi oyuncuların yer aldığı filmin senaryosu, Bangladeş kökenli Amerikalı yazar Rumaan Alam‘ın aynı isimli romanından uyarlanmış. Özellikle görüntü yönetmenliği ve müzik dalında Oscar adayı olabilecek filmde yönetmen Sam Esmail de alışılagelmemiş bazı yöntemler kullanmış: Filmin temposu ve gerilimi arttıkça oturma ve yatak odalarının duvarını kaplayan devasa tabloların her sahnede belirgin bir şekilde değişime uğraması gibi.
Apokaliptik bir film olan “Dünyayı Ardında Bırak“, yaşanan felakete karşı dayanışmak yerine bireysel hareket etmeyi tercih eden karakterlerine tezat, Amerikan sitcom dizisi Friends’in ‘I’ll be there for you’ (senin yanında olacağım) isimli jenerik müziğiyle son buluyor.
Uyarı: Spoiler içerir
Elit ve zengin bir aile olarak tanımlayacağımız ve New York’un hengamesinden kaçmak için Long Island’ın ücra bir kesiminde kiraladıkları villada tatil yapmak isteyen iki çocuklu Sandford ailesi beklenmedik bir şekilde hafta sonunu evin sahibi baba kız Scott’lar ile geçirmek zorunda kalır. George Scott mecburi ziyaretlerinin sebebini New York’taki elektrik kesintisinden dolayı yeni ameliyat olan diziyle 14. kattaki dairelerine çıkamaması olarak açıklar.
Davetsiz misafirler gelmeden de bazı tuhaf olaylar yaşayan Sandfordlar, o ana kadar neler olup bittiğine dair net bir kanıya varamamışlardı, ya da olanlara nasıl tepki vereceklerini bilemedikleri için, misal, güneşlendikleri plaja vuran devasa petrol tankeri hakkında hiç konuşmamışlardı. Zamanla edindikleri ve birbirleriyle paylaştıkları bilgilerle yaşadıklarının siber bir saldırıyla başlayan 3. Dünya Savaşı olduğunu düşünen ev sakinleri bu ücra bölgede, tüm iletişim araçlarının iflas ettiği, hayvan sürülerinin garip davranışlar gösterdiği durumda, birbirlerine güvenmese de felce uğrayan hayatın üzerinden beraber gelmek durumunda kalır.
Teknolojinin doğasından uzaklaştırdığı insanın medeniyetin çöktüğü durumda gösterdiği tepkiler, izolasyon, kutuplaşmalar, güvensizlik, komplo teorileri, yanlış bilgilendirmeden dolayı oluşan paranoya aslında hepimiz artık aşinayız. Filmde bunların yanında telefon, internet ve elektriğin uzun süre kesildiğinde neler olabileceğine ve farklı kesimlerden ve yaşlardan insanların bunlara verdikleri tepkilere de şahit oluyoruz. Mesela filmdeki gibi kendi kendilerine hareket edip birbiri ardına çarpışan elektrikli arabaların oluşturabileceği kaosun ne kadar olası olması ve ya dijital medya kullanım dışı kaldığı için DVD ya da pikap gibi fiziksel medya araçlarının ne kadar değerli olduğunun anlaşılması gibi.
Filmin sonuna doğru yüksek mevkilerde tanıdıkları olan siyahi baba Scott yaşananları şu şekilde açıklıyor: Bir kısım kişiler eliyle önce ulaşım ve iletişim devre dışı bırakılır, yani tecrit uygulanır. Sonra halka yanlış bilgilerle birbirine düşürülür. Ardından iç savaş yani çöküş başlar.
Yaşadığımız zamanın şartlarını birebir yansıttığı için çok olası bir yakın gelecek senaryosu olabilir Dünyayı Ardında Bırak. Ya da özellikle Pandemi sonrası dünya politikasına daha eleştirel yaklaşan ve küreselleşme politikalarını insanlık adına bir tehdit olarak gören kesimin iddia ettiği gibi, birileri bu filmde yaşananların yakın zamanda gerçekleşeceğine bizi inandırmak istiyor da olabilir. Eğer ikinci ihtimal doğruysa, Sanfordların çocuklarının giydikleri tişörtlerin üzerindeki mesajlar oldukça manidar duruyor: Obey (itaat et) ve NASA.