Bitik yargı

yargı

Hepiniz basından takip ettiniz, biliyorsunuz. Savcılık Fatih Altaylı’yı, Galata Köprüsü’nde düzenlenen Filistin’e destek yürüyüşüne katılıp dini içerikli bayrak açan birine yumruk atan genç için “Eline sağlık!” demesi üzerine ifadeye çağırdı. İfade sonrasında hakkında; biri TCK 215’den “Suçu ve suçluyu övme” fiili, diğeri TCK 216’dan “Halkın bir kesimini kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve aşağılama” fiili olmak üzere iki ayrı suçlama ile yurtdışı çıkış yasağı konulması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi.

Şimdi gelelim olayın hukuki değerlendirmesine: Sen tıp okudun, hukuki değerlendirme yapmak senin neyine, dediğinizi duyar gibiyim. Bu sözlerinizi şimdilik duymazdan geliyorum, cevabını zaten yazının sonunda bulacaksınız. Tekrar olayımıza dönecek olursak; ilk fiilin cezasının üst sınırı 2 yıl, ikinci fiilin cezasının üst sınırı 1 yıl. Yani her iki suçtan da suçlu bulunsa ve yargıca yukarıdan emir gelip üst sınırdan cezayı yapıştır, dense bile adamcağız en fazla 3 yıl verebilecek. Peki 3 yılın yatarı var mı? Yok. Gerçi Altaylı tutuklanmadığına dua ediyordur ama kardeşim niye yurtdışı çıkış yasağı koyuyorsun? Yatarı olmayan bir suç için insan yurtdışına kaçar mı? Tıp okuyan adam bunu bilir de hukuk okuyan adam bilmez mi? Bilir bilmesine de, ülkede hukuk yok olmuş, yargı siyasallaşmış, yargıç ile savcı bilmem neyinin derdine düşmüşse bilmez görünür. Vicdanın varsa zor iştir bu ülkede yargıç olmak.




İktidara tavsiyemdir: Bu suçlardan adamı içeri almaksa niyetiniz, hiç öyle yamuk yumuk yollara tevessül etmeyin de sıtkımız daha fazla sıyrılmasın bu ülkeden. Doğrudan TCK’nın ilgili maddesinde değişiklik yapın. Mesela “Suçu ve suçluyu övme” cezasının üst sınırını 10 yıla çıkarın, bundan sonra da kaçma şüphesi var, deyip atın rahat rahat adamları içeri. Ha o zaman tabii, motokuryeyi ezip ölümüne neden olan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğluna 2 yıl ceza isteyip, “Aferin çok güzel araba kullanıyorsun, iyi ki ezdin adamı.” diyen çıkarsa ona da 10 yıl istemek zorunda kalma adaletsizliğine nasıl bir çözüm yolu bulursunuz, onu bilmem tabii. Bu da sana 100 puanlık uzmanlık sorusu olsun. Düşün düşün boktur işin.

Gündem


Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.