Ruh Sağlığı Yasası birey ve toplum sağlığı için neden gerekli?

Ruh Sağlığı Yasası

Son zamanlarda oldukça gündemde olan ruh sağlığı yasası hakkında Uzm. Klinik Psikolog Müge Leblebicioğlu ile konuştuk. Ruh sağlığı yasasının ne olduğunu, bizi ne gibi durumlardan koruyacağı ve devlet desteğinin önemi gibi birçok konuya değindik.

Dünya sağlık örgütü ruh sağlığını, kişinin kendi potansiyelini gerçekleştirdiği, stres faktörleriyle baş edebildiği, toplumda üretken ve verimli olduğu ve iç denge halini sağladığı hal olarak tanımlanmaktadır.

Toplumsal ruh sağlığı ise bir toplumdaki bireylerin ruh sağlığının genel durumunu ifade etmektedir. Toplumun ruh sağlığı bireysel ve toplumsal faktörlerinin bütününden oluşur.


Biyolojik, genetik ve çevresel vb. faktörler bireysel faktörler arasında yer alırken, sosyal normlar, ekonomik ve politik vb. faktörler ise toplumsal faktörler arasında yer alır. Bireyin sağlığı toplumdan, toplumun sağlığı da bireylerden etkilenir.

“Gelişmiş ülkelerde ruh sağlığı yasası mevcuttur.”

Çalışmalar gösteriyor ki gelişmekte olan ülkeler fiziksel sağlığı, gelişmiş ülkeler ise ruh sağlığını daha fazla önemsemektedirler. Ancak ruhsal ve bedensel tam bir iyilik hali olmadan sağlıktan bahsetmek pekte mümkün değildir. Dolayısıyla biri diğerinden daha az önemli değildir.

Günümüz koşullarında özellikle değişen yaşam koşullarının etkisiyle birlikte stres düzeyinde de belirgin oranda artış görülmektedir. Artan stres ve zorlu yaşam koşulları toplumların ruhsal iyilik halleri üzerinde olumsuz bir etki oluştururken, ruhsal bozukluk görülme oranında da artışa neden olabilmektedir. Dolayısıyla toplumsal ve bireysel ruh sağlığını korumak günümüzde daha fazla önem taşımaktadır.

“Bireysel ve toplumsal iyilik halinin sağlanması, ruhsal hastalıkları önlenmesi amacıyla yapılacak en önemli müdahalenin, Ruh Sağlığı Yasasının çıkarılması olduğunu düşünüyorum.”

Toplumsal ruh sağlığının korunması ve iyileştirilmesi için alınabilecek önlemler, toplumsal refahı artırmaya yönelik önemli bir yatırımdır. Bu önlemler, bireylerin daha iyi bir yaşam sürmesine ve toplumların daha sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunur.

Toplumsal ruh sağlığının korunması ve iyileştirilmesi için koruyucu ve müdahale edici önlemler alınmalıdır. Sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırışması, ruhsal bozuklukların erken tanı ve tedavisinin sağlanması, ruh sağlığı eğitiminin kalitesinin arttırılması, damgalama ve ayrımcılığın önlenmesi, ruh sağlığı hizmetlerinin erişilebilir ve kapsayıcı hale getirilmesini koruyucu ve müdahale edici önlemlere örnek olarak verebilirim.


“Söz konusu ruh sağlığı olunca ne yazık ki damgalamalar havalarda uçuşuyor.”

Ruh sağlığı yasaları tedaviye ulaşımı kolaylaştırma ve destek almayı normalleştirme açısından önemli bir rol oynar. Çocuğu kişi damgalanma korkusuyla ruhsal destek almaktan kaçınabiliyor. Ruh sağlığı hizmeti almayı normalleştirmek kişilerin tedaviye yaklaşımlarını, başlamalarını ve sürdürmelerini pozitif yönde etkileyecektir.

“Ruh sağlığı yasasının çıkarılması kişilerin terapiye devamlılığını destekler.”

Bununla birlikte kişiler çoğu zaman psikoterapi ya da psikiyatrik muayenelere bir kere gitme ile sorunlarının çözülebileceği beklentileriyle gelebiliyorlar. Ne yazık ki gerek kişinin beklentisi gerekse maddi koşullar tedaviye devam konusunda engel oluşturabiliyor. Ancak terapi bir süreçtir. Sürece başlamayan ya da başlasa dahi yarım kalan kişilerin problemleri gelecekte hem bireysel hem de toplumsal açıdan olumsuz bir risk oluşturabilmektedir.

Yasalar gönüllü ya da ücretsiz bir şekilde sürecin devamını ve tamamlanmasını desteklemede önemli bir faktördür. Aksi takdirde madde kullanımının, suçun ve şiddetin giderek arttığı bir toplumla karşı karşıya kalmak kaçınılmaz olacaktır. Tabi bu durum kişilerin güvensizlik, kaygı, mutsuzluk ve şüphe gibi olumsuz duyguları yoğun bir şekilde yaşamasına hem fiziksel hem de psikolojik rahatsızlıkların tetiklenmesinde âdete bir kısır döngü oluşturabilecektir.

“Yasa ruh sağlığı alanında hizmet veren meslektaşlarımın mesleki süreçlerinin hem de hizmet alanların ruh sağlıklarının korunması açısından da oldukça önemlidir.”

Yasa, alanda gerekli görülen eğitim ve uzmanlığı almış, mesleği etik değerler ve ilkeler doğrultusunda icra edenleri ve onlardan gerekli ruh sağlığı hizmetini alanları koruma noktasında da gereklidir. Diş hekimi olmayan birine kanal tedavisi yaptırır mısınız? Bu soruya büyük çoğunluk hayır cevabını verecektir.

Ancak söz konusu ruh sağlığı olunca bu durum farklılaşabiliyor. Yasal boşluktan yararlanan alanda uzman olmayan kişiler belirli sıfatlar altında hizmet verdiğini iddia edebiliyorlar. Toplumdaki ruh sağlığı konusundaki bilgi eksikliklerinden faydalanan bu kişiler sosyal medya ve geleneksel medyadaki güçlerini kullanarak hizmet adı altında birçok kişiyi kandırabiliyorlar. Bu durum ne yazık ki hem mesleği hem de ruh sağlığı hizmeti alan kişileri olumsuz bir şekilde etkileyebiliyor.

Sonuç olarak toplumsal refah bireylerin ruhsal iyi oluşlarından bağımsız düşünülemez. Dolayısıyla ruh sağlığı konusundaki bilinci arttırıcı, önleyici ve sağaltıcı bir ruh sağlığı yasasın olması bireysel olduğu kadar toplumsal da bir ihtiyaçtır.


Türkiye Psikiyatri Derneği’nin Ruh Sağlığı Yasa Taslağıyla ilgili basın açıklaması

Psikoterapi ve psikolog neden bir ihtiyaç haline geldi?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.