Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Doktor Öğretim Üyesi Berat Haznedaroğlu, Türkiye’nin ilk uzay görevinde gerçekleştirilen “Uzay Görevleri için Mikroalgal Yaşam Destek Üniteleri – UzMan” deneyi ile mikroalglerin, yerçekimsiz ortamda zenginleştirilmiş karbondioksiti oksijene çevirdiğini kanıtladıklarını söyledi.
Türkiye’nin insanlı ilk uzay görevinde yapılan 13 deneyden biri, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Doktor Öğretim Üyesi Berat Haznedaroğlu’nun liderliğinde hazırlanan ve mikroalg türlerinin karbondioksit yakalama performanslarının ve oksijen üretim kabiliyetlerinin belirlenmesini amaçlayan “UzMAn” deneyi oldu.
İlk Türk astronot Alper Gezeravcı‘nın Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (ISS) çalışmaları sırasında gerçekleştirdiği deneye ait örnekler, geçen hafta dünyaya ulaştı.
Boğaziçi Üniversitesinin Sarıtepe Kampüsü’nde başlayan incelemelerde, deneyin ilk çıktılarında, alglerin yerçekimsiz ortamda, kapalı mekanlarda bulunandan 3 ila 5 kat daha fazla karbondioksiti oksijene dönüştürme yeteneğine sahip olduğu tespit edildi. Bu bulgu, uzaydaki kapalı ortamlarda yaşam destek sistemlerinin geliştirilmesi ve uzun süreli uzay misyonlarında astronotların ihtiyaç duyduğu oksijenin sağlanması açısından önem taşıyor.
Haznedaroğlu’nun yürütücüsü olduğu projede, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK MAM) ve İstanbul Medeniyet Üniversitesinden 8 bilim insanı yer alırken deney düzeneğinin hazırlanmasına TÜBİTAK Uzay Enstitüsü de destek sağladı. Deneyde ikisi kutuplardan izole edilen, biri ise hem tatlı hem de tuzlu suda yaşayabilen 3 farklı türde mikroalg test edildi.
Deney süreci ve deneyin ilk sonuçlarına ilişkin AA muhabirine bilgi veren Haznedaroğlu, “Alper Bey, deneyin sonuncu gününde mikroalg türlerini özel hazırladığımız koruyucu solüsyona transfer etti ve o halleriyle beraber korunmasını sağladı. Algler soğuk zincire alınarak dünyaya dönüşü sağlandı, örneklerimiz Boğaziçi Üniversitesi’ne geldi” dedi.
Deney için Boğaziçi Üniversitesi İstanbul Mikroyosun Biyoteknolojileri Araştırma ve Geliştirme Birimi (İMBİYOTAB) çatısı altında, yaptıkları mikroalg reaktörlerinin bir minyatürünü oluşturduklarını ifade eden Haznedaroğlu, ilk etapta fırlatmaya 8 gün kala NASA laboratuvarlarında hazırlık aşamalarını gerçekleştirip yer çekimine maruz kalan deneyin korunmasını sağladıklarını, fırlatmaya 48 saat kala da Axiom ve SpaceX temsilcilerine deneyi teslim ettiklerini anlattı.
https://twitter.com/mfatihkacir/status/1750044181072891923
“Deneyde kullanılan 3 mikroalg türü de düzgün performans gösterdi”
Gezeravcı’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) ulaşmasının ardından, deneyi Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) ait Columbus modülündeki sisteme bağlayıp çalıştırdığını ifade eden Haznedaroğlu, sonrasında yer bilgisayarıyla beraber uydu üstünden ilk verileri almaya başladıklarını belirtti.
Yosunları biraz daha zorlamak ve daha önce yapılmamış bir çalışmayı ortaya koyabilmek için proje paydaşlarından TÜBİTAK MAM‘daki araştırmacıların geliştirdiği bir karbondioksit zenginleştirme ünitesini de deneye eklediklerini aktaran Haznedaroğlu, deneyin ilk sonucu hakkında şunları söyledi:
Biz yaklaşık milyonda 500 birim gibi bulunan karbondioksit seviyesini daha da artırarak yaklaşık milyonda 2 bin, 2 bin 500 birime kadar çıkardık. Elde ettiğimiz verilerde bu seviyelerdeki karbondioksitin yaklaşık 3’te 1 kadar azaldığını gözlemleyebildik. Reaktörlerimiz toplamda 30 mililitrelik küçük reaktörlerdi ve dolu sistemleriyle beraber oksijene çevirme performansının aslında çok olduğunu söyleyebiliriz. UzMan deneyiyle beraber hava iyileştirmede yosunlarımızı kullanabileceğimizi kanıtlamış olduk.
Haznedaroğlu, “Yeterli ölçeklendirildiğinde orta boy bir mikroalg reaktörü aslında 3 mürettebatın 1 günde tükettiği karbondioksitin tamamını oksijene çevirebilecek potansiyele sahip, çalışmalarımız bunu gösteriyor” diye konuştu.
Uzaya gönderdikleri 3 mikroalg türünün de düzgün performans gösterdiğinin altını çizen Haznedaroğlu, bunları bir sonraki görevlerde kullanabilecekleri alg türleri arasına aldıklarını kaydetti.
“Fonksiyonel gıda üretimi için de algler kullanılabilir”
Şu an uzay istasyonundaki karbondioksiti oksijene çeviren sistemlerin fiziksel ve mekanik sistemler olduğunu bildiren Haznedaroğlu, “Eğer bunlar bozulursa, Ay, Mars görevi gibi kolonileşme, üs kurma gibi durumlar oluştuğunda, Dünya’dan bir kargonun ulaştırılması en az altı ay ya da bir yıla kadar sürecek. Mekanik bir sistemin bozulması böyle bir durumda oradaki mürettebatın hayatını tehlikeye atabilir. O yüzden yosunların kendi kendine büyüyebilen, yenilenebilir sistemler olmaları önemli bir kazanç. UzMAn deneyiyle beraber hava iyileştirmede yosunlarımızı kullanabileceğimizi kanıtlamış olduk” şeklinde konuştu.
UzMAn deneyiyle aslında birden fazla amaçları olduğuna değinen Haznedaroğlu, antioksidanları, Omega-3’leri, vitaminleri olan, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren ve astronotların oradaki enerji ihtiyacını sağlayabilecek fonksiyonel gıda üretimi için de alglerin kullanılabileceğini ortaya koyduklarını kaydetti.
Haznedaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
Deneyin ikinci aşamasında, algleri metabolik olarak incelemiş olacağız ve en fazla hangi fonksiyonel gıda ürünlerinin elde edilebileceğini anlamış olacağız. Ayrıca hangi mekanizmaların, oksijene çevirmede, onlara daha fazla katkısı olduğunu bilimsel olarak ortaya koymuş olacağız. İnsanların ihtiyaçları tamamen aynı. Enerji, gıda ihtiyaçları var. Uzayda diğer deneyler için yetiştirilen bitkilerin gübre ihtiyacı var. Bir hayvanın ihtiyacı olduğunda, onlara yem olarak kullanılabiliyor. Yarın değerli metallerin kazanılması, hidrojen üretimi gibi de çok farklı ticari uygulamalar için kullanılabileceğimize dair önemli veri elde etmiş olduk.
Alper Gezeravcı’nın uzayda yaptığı 13 deney:
Astronot Alper Gezeravcı’nın uzayda yaptığı deneyler şöyle:
1- EXTRAMOPHYTE deneyi
Uzayda bitki yetiştirebilmek, kurulması planlanan Ay ve Mars üslerinde olduğu kadar bu üslere düzenlenecek seferlerde de yiyecek ve oksijen gereksinimi için önemlidir. Ayrıca uzayda insan kaynaklı atık suyun yeniden kullanılabilmesi için de bitkilere ihtiyacımız olacak. Bu nedenle uzay koşullarında verimli bir şekilde bitki yetiştirmek uzay görevlerinde kullanılan yaşam destek sistemleri için hayati önem taşıyor. Ancak uzaydaki düşük yer çekimli ortam ve uzay yolculuğunun kendisi, Dünya’dan götürülen canlılar için büyük stres oluşturur.
Ekstremofit yani yüksek sıcaklık, ağır metal kirliliği, kuraklık veya tuzluluk gibi zorlu çevresel koşullarda hayatta kalabilen ve gelişip büyüyebilen bitkilerin yeryüzündeki strese uyum özelliklerini uzay ortamında devam ettirip ettiremediği daha önce hiç araştırılmadı.
Bu amaçla bu deneyde fare kulağı teresi (Arabidopsis thaliana) ile turpgiller ailesinden Tuz Gölü’nde endemik olarak yetişen Schrenkiella parvula bitkilerinin yüksek tuzluluğa karşı gösterdiği toleransı çok zayıf yer çekiminde sürdürüp sürdüremeyeceği incelenecek.
Deneyde tuza dayanıksız bitkiler ile tuza dayanıklı bitkilerin mikro yer çekiminde tuz stresine verdikleri fizyolojik ve moleküler yanıtların karşılaştırılması da planlanıyor.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Ege Üniversitesi- Prof. Dr. İsmail Türkan
2- CRISPR-GEM deneyi
İnsanlığın uzaydaki geleceği için uzun süreli uzay görevlerinde sürdürülebilir bir sistemin sağlanması gerekiyor. Uzayda verimli bitki yetiştirmek ise önümüzdeki bu büyük engeli aşmak için başarmamız gereken en önemli adımlardan biridir çünkü bitkiler, uzun süreli uzay görevlerinde kullanılabilecek, sürdürülebilir bir sistem olan kontrollü ekolojik yaşam destek sistemlerinin iskeletidir.
Bitkilerin uzayda besin ve oksijen desteğiyle daha sağlıklı ve verimli yetiştirilmesi de bu amaca hizmet eden kritik bir araştırma alanıdır. CRISPR-GEM projesiyle de uzayda daha sağlıklı ve verimli bitkilerin yetiştirilmesi hedeflenmektedir.
Canlılar, gen adı verilen, nesilden nesile aktarılan ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürmeleri için kilit rol oynayan kod benzeri yapılara sahiptir. CRISPR, genler üzerinde değişiklik yapma imkânı tanıyan bir tekniktir. CRISPR tekniğinde, hedeflenen genetik değişiklikleri yapmak için özel olarak tasarlanmış RNA ve RNA proteinleri kullanılır.
Bu deneyde, bitkilerde uzay ve Dünya koşullarında genetik değişiklikler test edilerek CRISPR tekniğinin mikro yer çekimi ortamda ne kadar etkili olduğu ilk defa araştırılacak. Bu sayede CRISPR tekniğinin kullanılarak bitkilerin sağlığı ve veriminin artırılması böylece insanlığın uzay keşiflerine önemli bir katkı sağlanması amaçlanıyor.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Yıldız Teknik Üniversitesi – Tuğçe Celayir
3- UYNA deneyi
Geleneksel malzemelere göre yüksek sıcaklıklara ve fiziksel yüklere dayanıklılık gibi üstünlükleri ile öne çıkan yeni nesil – orta ve yüksek entropili alaşımların üretimi, uzay, havacılık ve savunma sanayii için oldukça önemlidir.
Deneyde yüksek entropili yeni nesil uzay alaşımların (genellikle 4 veya daha fazla elementin eşit veya eşite yakın atomik oranlarda birleşerek oluşturdukları alaşımlar) üretimine katkı sağlayacak veriler elde edilmesi hedefleniyor.
Yüksek sıcaklıklara dayanıklı, yüksek dayanımlı alaşımların üretilmesine yönelik deneyde ergime yani bir maddenin ısıtılması sonucu katı fazdan sıvı faza geçmesi ve katılaşma süreçleri sırasındaki yoğunluk, ısı iletkenlik katsayısı (Bir malzemenin yapısına bağlı olarak ısıyı ne kadar ilettiğinin ifadesi) gibi termofiziksel ve kristal büyümesi gibi özellikler üzerinde yer çekimsiz ortamın etkileri araştırılacak.
Bu deney, Türkiye’nin uzay, havacılık ve savunma sanayii için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasına önemli katkı sağlaması hedefleniyor.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: TÜBİTAK MAM – Dr. Ömür Can Odabaş
4- gMETAL deneyi
Bu deneyle kimyasal tepkimesiz koşullarda, katı parçacıklar (genellikle çapı milimetreden küçük katı hâldeki parçacıklar) ile bunların bulunduğu akışkan ortam arasında homojen bir karışımın oluşturulmasına düşük yer çekiminin etkisi gözlemlenecek.
Bu çalışmayla uzay aracı motorlarının, itkinin yani aracın havada, karada veya suda ilerlemesi için gereken kuvvetin üretilmesinde daha verimli hâle gelmesi hedefleniyor.
Deneyden elde edilebilecek olumlu sonuçlar, Mars görevlerini kolaylaştırmanın yanında Mars gezegeni üzerinde güneş enerjisine ek bir enerji kaynağı oluşturmaya da yarayacak. Böylece uzay ekonomisinin gelişimi de hızlanacak.
Deneyden ayrıca Dünya’daki sürdürülebilir enerji kaynakları arayışına da katkı sağlaması bekleniyor. Yanma süreçleri sera gazı üretmeyen dolayısıyla küresel ısınmaya yol açmayan metal parçacıklarının döngüsel ekonomiye uygun bir şekilde enerjiye dönüştürülmesi, insanlığa fosil enerji kaynaklarından kurtulabilmek için hidrojenin yanında ikinci bir alternatif sunacak.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: TÜBİTAK MAM – Prof. Dr. İskender Gökalp / Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil
5- UzMAn deneyi
Mikroalgler, su içinde yaşayan küçük bitkilerdir. Mikroalgler, Dünya’da zorlu koşullara adapte olabilir ve karbondioksiti oksijene çeviren fotosentez işlevleriyle uzaydaki yaşam destek sistemleri için önemli bir potansiyele sahiptir.
UzMan deneyinde zorlu koşullara adapte olabilen mikroalg türlerinin düşük yer çekimli koşullarda büyüme ve dayanıklılık testlerinin gerçekleştirilmesi, metabolizma değişikliklerinin incelenmesi, karbondioksit (CO2) yakalama performanslarının ve oksijen (O2) üretim kabiliyetlerinin belirlenmesi hedefleniyor.
Uzay istasyonundan Dünya’ya getirilecek mikroalg örnekleri, RNA dizileme tekniğiyle incelenecek. Bu incelemenin, mikroalglerin metabolizmalarının uzay koşullarında nasıl değiştiğini göstererek bilim dünyasına yeni bilgiler sunması bekleniyor.
Deneyle elde edilen verilerden yararlanılarak TÜBİTAK MAM iş birliğinde bir yaşam destek sistemi (astronotların uzayda hayatta kalmasını sağlayan sistemler) geliştirilmesi planlanıyor.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Boğaziçi Üniversitesi- Dr. Öğr. Üyesi Berat Haznedaroğlu – TÜBİTAK MAM
6- PRANET deneyi
Propolis, bal arılarının farklı bitkilerin yaprak, gövde ve tomurcuklarından topladığı, balmumu ve reçine içeren bir maddedir. Arılar propolisi kovanlarının içini sterilize etmek ve dış ortamdan yalıtmak için kullanır. Çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde de yaygın olarak kullanılan propolisin haricen kullanılmasında herhangi bir yan etki de bulunmuyor.
Pranet deneyinde propolis maddesinin düşük yer çekimli ortamda bakteriler üzerindeki etkisi araştırılacak. Kontrol ve deney gruplarından elde edilen sonuçların yer çekimli ortam ile benzer sonuçlar verip vermediği anlaşılmış olacak.
Bakteriler üzerinde düşük yer çekimi koşullarında da etkili olduğu belirlenirse propolisin uzay görevlerinde kullanılabilecek alternatif bir doğal antibakteriyel olduğunu anlamış olunacak.
Bu deneyle Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki bakteri florasıyla ilgili yeni bilgilere ulaşılması da öngörülüyor.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Muş Bilim ve Sanat Merkezi – Birsen Geçer
7- METABOLOM deneyi
Uzay uçuşları, insan vücudunu fiziksel olarak en fazla zorlayan faaliyetlerden biridir. Astronotlar uzay görevleri boyunca birçok çevresel strese maruz kalır. Fırlatma sırasında maruz kalınan yüksek merkezkaç kuvveti (g-kuvveti), düşük yer çekimi, uzay radyasyonu, yüksek veya düşük oksijen miktarı, uyku düzensizliği, beslenme sorunları ve değişen fiziksel aktivite, yaşanan zorluklardan sadece birkaçıdır.
METABOLOM deneyi ile astronotlardan alınan kan, idrar ve tükürük örnekleri üzerinde yapılacak analizler sayesinde uzay koşullarının insan sağlığı üzerindeki etkilerinin ortaya çıkarılması hedefleniyor.
Elde edilecek veriler ile astronotların sağlığına yönelik olası risk faktörlerinin anlaşılması bekleniyor. Araştırmayla ayrıca ülkemizde yer çekimi fizyolojisi, havacılık ve uzay tıbbı alanında gelecek yıllarda yapılacak çalışmalarda uzmanların faydalanması amacıyla bir moleküler veri bankasının ilk adımı da atılmış oldu.
Araştırmanın sonuçlarının mevcut hastalıklar için yeni tedaviler ve önleyici tedbirlerin geliştirilmesine de yarayabileceği düşünülüyor.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Ankara Üniversitesi – Prof. Dr. Emel Emregül
8- MİYELOİD deneyi
Kronik inflamasyon, bağışıklık sisteminin istenmeyen maddelere verdiği tepkiyle 5-6 haftadan daha uzun süren ve yavaşça gelişen iltihaplanma türüdür. Kronik inflamasyon sonucunda kanser, alzaymır, kalp, şeker ve böbrek hastalığı gibi pek çok hastalık tetiklenir.
Miyeloid kökenli baskılayıcı hücreler (MKBH), kanser gibi kronik inflamasyon süreçlerinde yüksek düzeyde üretilerek bağışıklık sistemini baskılayan, kanserin ilerlemesini ve yayılımını destekleyen hücrelerdir.
MİYELOİD deneyi ile ultraviyole ışınları, galaktik kozmik ışınlar (Güneş Sistemi’nden, yıldızlardan hatta uzak galaksilerden kaynaklanan yüksek enerjili bir parçacık yağmuru), yer çekimi değişiklikleri, solunan hava ve ortam, yolculuk ve uzayda kalış süresi boyunca maruz kalınan tüm zorlu faktörlerin astronotlarımızın bağışıklık sistemini ve kan hücresi oluşum sürecini nasıl etkilediği anlaşılacak.
Bağışıklık sistemindeki değişiklikler miyeloid tipteki kan hücreleri özelinde araştırılacak. Bu hücrelerin özellikleri ve işlevlerinde uçuş öncesi ve dönüş aşamasındaki değişimler karşılaştırılarak uzay yolculuklarının kanserle birlikte bağışıklık sistemini ilgilendiren pek çok hastalık üzerine olası etkileri anlaşılmış olacak. Elde edilecek sonuçların, dünya bilim literatüründe bir ilki temsil etmesi bekleniyor.
Bu deney sayesinde uzay yolculuklarının bağışıklık sistemi üzerine olası olumsuz etkilerini gidermek için önlemler alınması da mümkün olabilecek.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Hacettepe Üniversitesi, Prof. Dr. Güneş Esendağlı
9- MESSAGE deneyi
Uzun uzay seyahatleri ve Mars-Ay kolonileşmelerinde astronotların sağlıklı kalabilmesi, bağışıklık sistemlerinin bu tür görevlerde nasıl tepki verdiğinin anlaşılmasını önemli kılıyor.
MESSAGE deneyi ile astronotların bağışıklık sisteminin düşük yer çekimi koşullarında ne tür tepkiler verdiği, uzayda geçirilen süre arttıkça bağışıklığın nasıl bir uyum gösterdiği anlaşılmaya çalışılıyor. Bu sorulara cevap bulunarak astronotların sağlığının daha iyi korunması ve uzayda kolonileşmeye yönelik planların güçlendirilmesi hedefleniyor.
Bu deney sayesinde uzayda yaşamın sağlığımızı ilgilendiren temel yönlerini daha iyi anlayarak uzun soluklu uzay misyonları planlama konusunda daha emin adımlar atılabilecek.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Üsküdar Üniversitesi, Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan
10- MİYOKA deneyi
Düşük yer çekimli ortamda gerçekleştirilecek kurşunsuz lehimleme deneyi ile ilk astronotumuz Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda elektronik kart üzerine kurşunsuz bileşen montajı gerçekleştirecek.
Dünya’ya geri getirilecek elektronik kartlar TÜBİTAK UZAY Enstitüsü’nde incelenecek ve düşük yer çekiminin kurşunsuz lehimleme işlemine etkileri konusunda elde edilen sonuçlar ilgili alanlardaki araştırmacıların ilgisine sunulacak.
MİYOKA deneyi ile birlikte:
- Uzay ve savunma sanayisine kurşunsuz lehimleme konusunda çok önemli veriler sunulacak,
- Saf kalay üzerinde kalay saçaklanması araştırması gerçekleştirilecek,
- Düşük yer çekimli ortamda planlanan üretim süreçlerine ivme kazandırılacaktır.
MİYOKA deneyinden elde edilecek kazançlar, gelecekteki uzun süreli insanlı keşif görevleri için gerekecek elektronik yeniden işleme, onarım ve modifikasyon yeteneklerinin geliştirilmesini sağlayacaktır.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: TÜBİTAK UZAY – Hakan Asan
11- OKSİJEN SATÜRASYONU deneyi
Oksijen satürasyonu, kandaki oksijen doygunluğunu ifade eder. Sağlıklı bir insanda tipik oksijen satürasyon seviyeleri %95-%100 arasında değişir. Akciğer sorunları olan kişilerde ise bu değerler biraz daha düşük olabilir.
Hastalıkların tedavisinde erken teşhisin önemi hayatidir. Yapay zekâ desteği ile verilen havanın oksijen seviyesini hesaplayarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedeflenmektedir.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Nişantaşı Üniversitesi-Oğuzhan Aydemir
12- VOKALKORD deneyi
VOKALKORD deneyinde yapay zekâdan yararlanarak seste meydana gelen frekans değişimlerinden solunum sistemi fizyolojisindeki rahatsızlıkların tespit edilmesi ve düşük yer çekimli ortamın insan sesi üzerine etkilerinin araştırılması hedefleniyor.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Haliç Üniversitesi- Prof. Dr. Gökhan AYDEMİR
13- ALGALSPACE deneyi
Algler fotosentez yeteneğine sahip sucul canlılardır. Mikroalgler ise sadece mikroskop aracılığıyla görülebilen alglerdir.
ALGALSPACE deneyi ile ülkemizin düzenlediği Ulusal Kutup Bilim Seferleri’nde örnekleri toplanan ekstremofilik yani sıcaklık, pH, tuzluluk, UV radyasyonu gibi aşırı çevresel koşullara uyum sağlayabilen mikroalgler ile ılıman koşullarda yetişen mikroalglerin uzay ortamında karşılaştırmalı üretimi gerçekleştiriliyor.
Uzayda ekstremofilik mikroalgler bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmadı. Bu deney ile Türkiye’nin Antarktika’daki araştırma istasyonundan toplanan örneklerle mikroalglerin üretimi ilk kez uzayda denenerek ılıman koşullara elverişli mikroalgler ile karşılaştırmalı analizler gerçekleştirilecek.
Uzay görevlerinde alglerin yenilenebilir ve sürdürülebilir üretiminin gerçekleştirilerek kullanım potansiyelini ortaya koymak, uzayda olduğu kadar Dünya’da da gıda, sağlık ve çevre açısından çok önemli faydalar getirecek.
Alglerden üretilecek katma değeri yüksek ürünler aynı zamanda ekonomik ve biyo-ekonomik kalkınma için kritik bir öneme sahiptir.
Deney Sorumlusu Kurum ve Proje Yöneticisi: Yıldız Teknik Üniversitesi – Prof. Dr. Didem Özçimen