Sosyal medya linç kültürü bir kişiyi daha hayattan kopardı!

Sosyal medya linç kültürü

Sosyal medya, her geçen gün daha korkunç bir hâl alıyor. Bunun en önemli göstergesi de farkında olmadan canlarına kıyan ya da mental sağlığından olan kişiler aslında. Fütursuzca yapılan yorumlar, aslında o kadar masum değil.

Dünyanın her yerinde milyonlarca insan saatlerini sosyal medyada geçiriyor. Birçok kullanıcı, önüne gelen ve hiç tanımadığı insanlar hakkında yorum yapma hakkını kendinde bulabiliyor. Çoğunlukla da bu yorumlar çok acımasız oluyor.

“Dilin kemiği yok” derler genelde ama bu söz günümüzde “elin kemiği yok” şekline evrildi. Bunlardan biri her an bizim de başımıza gelebilir, tıpkı geçtiğimiz günlerde denize atık boşalttığı iddia edilen kişinin başına geldiği gibi.


Linç kültürü, sosyal medyanın artan kullanımından sonra fazla cüretkâr bir hâl almaya başladı.

Linç kültürü özellikle teknolojinin ilerlemesi ve sosyal medyanın yaygın kullanımıyla birlikte artık bir moda hâline geldi. Bu davranışın temelinde de kişiye zarar vermek yatıyor. Bu, kişinin toplumsal kimliği, psikolojisi, yaşam tarzı hatta aile hayatını bile etkileyebiliyor.

Sosyal medya, insanlara gündelik hayatta cesaret edemeyecekleri şeyleri söyleme özgürlüğü sağladığı için bazen kontrolsüz duygularla linç girişimleri gerçekleşebiliyor. Bu da insanları incitirken zarar görmelerine de yol açabiliyor.

Sosyal medya linç kültürü, dijital çağın karanlık yüzlerinden biri.

social media mob

Bu durum aslında çok ciddi zararlar doğurabiliyor. Bu zararların en ciddisi de intihar gibi trajik sonuçlara yol açabiliyor.

Hedef alınan kişilerde ciddi psikolojik ve duygusal sıkıntılar görülebiliyor. Sürekli saldırı altında olmak, kaygı, depresyon ve travma gibi durumlara neden olabilir. Kişi, toplumdan soyutlanır ve bu durum, kişinin ilişkilerini zayıflatarak sosyal izolasyona ve yalnızlığa yol açabilir.

Kişinin işi, kariyeri ve genel yaşamı ciddi şekilde zarar görebilir. İşten çıkarılma, itibar kaybı ve sosyal dışlanma gibi sonuçlarla karşılaşabilirler.


Bu gibi daha pek çok zarar, insanları tahmin ettiğimizden çok daha fazla etkiliyor.

Geçtiğimiz günlerde, İstanbul’da denize atık boşalttığı iddia edilen balıkçı Ömer Karakaya da aynı durumdan yargılandı. Teknesinden denize siyah bir sıvı boşaltırken kaydedilen Karakaya’nın görüntüleri, sosyal medyada hızla yayıldı.

ömer karakaya

Arkadaşı, siyah sıvının atık olmadığını şu cümlelerle ifade etti:

“Su teknede beklediğinde siyah renk alır. Bu suyu denize dökmemesi gerek, bu doğru. Ama görüntü sayfaya düştüğü zaman yapılan yorumlar, edilen küfürler bu arkadaşı bu duruma getirdi. Denize yağ değil yağmur suyunu basıyor.

Sonrasında ise olanlar malum. Kendisine cezai işlem uygulandı, görüntülerin altına yazılan hakaretvari yorumları okuyan Karakaya ise yukarıda bahsettiğimiz durumlardan birini yaşayarak fenalaştı. Kalp krizi geçirdiği anlaşılan adamın olanlardan sonra vefat ettiği öğrenildi.

Peki bu kültürden nasıl korunabiliriz?

Özellikle genç kesim, siber zorbalığa karşı son derece kırılgan ve hassaslar. Bu tür zorbalık hem öfke hem de üzüntü duygularını tetiklerken derin etkiler de bırakabiliyor. Son yıllarda konuyla ilgili yapılan araştırmalar, siber zorbalık nedeniyle intihar vakalarındaki artışa dikkat çekiyor.

Bu durumdan korunmak için yapılabilecek en iyi şey, eğer profilinizi herkese açık kullanıyorsanız sosyal medya yorumlarına bir kısıtlama getirmek; verilen olumsuz tepkileri görmezden gelmeye, mümkünse bakmamaya çalışmak olabilir.

Küçük bir not: Şuursuzca yorumların yapıldığı sosyal medya platformlarının kullanımını azaltmak ve insanlara daha az yorum yapma ihtiyacı duyurmak hayat kurtarır.


Kaynaklar: Webtekno Dergi Park, İletişim Ansiklopedisi

Aşırı sosyal medya kullanımı benlik algısını olumsuz etkiliyor!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.