Başıboş köpek sorunu yoktur. Başıboş köpeklerin sorunları vardır. Bakanlık olarak, yerel yönetim olarak neler yaptınız? İlgili bakanlığın verimsiz, öngörüsüz yetersiz, sorumsuz yöneticileri bu konuda sorumludurlar. Sokaklarda köpek sayısı arttı ise sizler nerelerdeydiniz onca zaman?
“Hayatımı tamamen hayvanlara yardım etmeye adamamın sebebi; hali hazırda onlara zarar vermeye kendini adamış bu kadar çok insanın olması.”— Buddy Greyhound
Başıboş köpek sorunu yoktur. Başıboş köpeklerin sorunları vardır. Batının neredeyse her şeyine karşı çıkanların, köpekleri uyutma adı altında katliam yapma konusunda batıyı örnek vermeleri tam bir ikiyüzlülüktür.
Sokaklardaki hayvanların varlığının sorumluluğu sadece hayvanseverler değildir. Görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmeyen, sorumsuz kamu görevlileridir. Belediyelerin yetersiz, akılsız, sorumsuz, kötü niyetli ve kabiliyetsiz yöneticileri bu konuda sorumludurlar.
İlgili bakanlığın verimsiz, öngörüsüz yetersiz, sorumsuz yöneticileri bu konuda sorumludurlar. Sokaklarda köpek sayısı arttı ise sizler nerelerdeydiniz onca zaman?
Bakanlık olarak, yerel yönetim olarak neler yaptınız? Popülasyonu neden kontrol altına alamadınız? Barınak adı altında eza ve ceza uygulaması dışında ne yaptınız? Ne kadar yaptınız? Veya şikayet olunca o hayvanı alıp başka bir yere bırakma dışında hangi kalıcı çözümü ürettiniz?
İlgili konuda son yapılan çalışmalar ışığında kamuoyuna yansıyan şekliyle hükümet, “barınağa alırım, sahiplenen olmazsa zehirlerim” düzenlemesi yaparak topu hayvanseverlere atıyor, bu anlamda hem duygu sömürüsü yapıyor, hem de katliamı meşrulaştırma peşine düşüyor.
Sokaklarda kontrolsüz hayvanlar istemiyoruz. Tamam da çözüm, sözde barınaklar kurmak ve uyutma adı altında katliam düzenlemeleri yapmak değildir. Petshoplardan ve internet üzerinden hayvan satışını engellemediğiniz, üretim çiftliklerini durdurmadığınız sürece, dört duvar barınaklar yaparak köpek ile ilgili söz konusu sorunu çözemezsiniz.
- Çözüm yok etmek, soykırım yapmak değildir.
- Çözüm ülke çapında sistematik bir kısırlaştırma projesini hayata geçirmek, çeteleşmiş köpekleri hayvan haklarına saygılı kapalı barınaklarda değil, kontrollü ve yaşam haklarına saygılı habitatlarda korumak ve kollamaktır.
- Çözüm merkezi ve yerel yönetimlerin ilgili sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparak köpeklerin popülasyon kontrolünü sağlamak amaçlı veterinerlik işleri kadrolarını arttırarak bu hizmeti güçlendirmektir.
- Çözüm, trol ve hayvan düşmanı kişilerin basın ve yayın yoluyla halkı kışkırtmalarına izin vermeyen düzenlemeler yapmaktır. Halkı 3 yıl içinde bu soruna gizle görülür bir çözüm üretileceğini ikna etmektir
- Çözüm, hayvan ticareti amaçlı köpek üretim çiftliklerini ve yerlerini ve hayvan ticareti yapılan başta petshop ve bireysel köpek satış işlerini engellemektir.
- Kedi veya köpekleri sahiplenmiş olanların izlenmesi, raporlanması uygulamasının göstermelik değil, ciddi olarak uygulanmasının sağlanması önemlidir. Hayvanlarını sokağa terk edenlere karşı, terk etme yerine hayvanlarını başka birisiyle sahiplendirme konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Köpekleri kısırlaştırma işini geniş zamana yayarak gerçekleştirmek kısırlaştırmanın popülasyona/nüfus kontrolüne etkisini azaltır. İşin uzmanlarına göre yapılması gereken üreme dönemlerindeki, hayvanların altı ay gibi kısa bir sürede %70 civarında, özellikle dişilerin kısırlaştırılmasıdır.
Petshop ve internet üzerinden köpek ticaretinin engellenmesi, köpek ticareti için köpek üretim işlerinin engellenmesi söz konusu işin esas tamamlayıcı boyutudur.
Sorunu tamamen çözmenin yolu budur… Başka yol arayışları kötücül sapkınlık boyutlarına girer. Her türlü cana kıyma bu boyuta girer.
Ülke genelinde kent merkezlerinde yaşayan köpek sayısının 3-4 milyon civarında olduğu belirtilmektedir. Bu köpeklerinin yarısının dişi olduğunu varsayarsak, bunların hepsinin doğurganlık dönemlerinde olmadığını da düşünürsek, kaba bir hesapla 6 ayda yaklaşık ülke genelinde 750.000 ila 1.000.000 civarında dişi köpeğin kısırlaştırma seferberliği bu işi önümüzdeki 3 yıl içinde kalıcı olarak çözer… Daha önemlisi sonraki yıllar için köpek nüfusu kontrol altına alınarak sürdürülebilir bir köpek popülasyonu da sağlanmış olur.
Zaten geriye kalan ve kalacak olanların süreç içerisinde periyodik olarak kısırlaştırmalarının devam edecek olması en kalıcı ve en huzur verici çözüm olacaktır.
Hem böylece tüm dünyaya örnek olacak bir işe de imza atılmış olur…
İşin maliyet boyutuna gelince yol, köprü, hava limanı gibi hazine garantisi ödemeler ve bazı şirketlere tanınan vergi muafiyetleri ve afları düşünüldüğünde, söz konusu bu kısırlaştırma seferberliği için harcanacak para devede kulak bile değildir.
Belediyelerin kaynakları nerelere nasıl harcadıkları ise el değiştiren belediyeler sayesinde görüldü.
Aşı, kısırlaştırma, bakımevi paralarının kimlere nasıl harcandığına hep beraber şahit olduk.
Peki neden bu hale gelindi?
İlgili kanunda bu işlemler için kaynak da belirtilmiş…
2021’de revize edilen Hayvanları Koruma Kanunu‘nda nüfusu 75 binin üzerinde olan belediyelerin 2022’nin sonuna kadar, nüfusu 25 binin üzerinde olanlarınsa 2024’ün sonuna kadar bakımevlerini yapmaları şartı konulmuştu. (Barınak değil, bakımevi!). Yine aynı kanunda beldiyelerin bütçelerinin binde üçüyle beşi arasında bir oranı hayvanların rehabilitasyon işlemlerine ayırması belirtilmişti. Ancak bir kaçı dışında belediyeler bu bakımevlerini açmamış. Hayvanların kısırlaştırılması için ayrılması gereken bütçeler kullanılmamış…
Şimdi bunun vebalini ve bedelini öldürerek çözmek istiyorlar. Kendi pisliklerini köpekleri öldürerek temizlemek istiyorlar.. İnsan türünün tarihi boyunca en kolay çözümü yok etmek/öldürmek olduğu sapkınlığı tekrar gündeme geldi… İnsanlık bu sapkınlıktan kurtulamadı bir türlü…Yok etmek, öldürmek katliamdır. Soykırımdır. İnsanlık suçudur. Böyle bir hak, tasarruf hiçbir türe ve canlıya verilmemiştir.