Nato’ya yeni kukla

nato'ya yeni

NATO, çok karanlık bir yapı. Yazılarımı takip edenler, Nato’ya karşı duruşumu ve nesnel görüşlerimi biliyorlar. Nato’nun uzun halinin aslında ‘North Atlantic Terror Organisation‘ olması gerektiğini de defaatle söyledim.

Nato Genel Sekreteri

Nato’nun karanlık yapısının arkasında her zaman ABD var. Cumhurbaşkanı olması muhtemel Trump’ın Nato’ya karşı duruşu malum. Her ne kadar birçok görüşüne katılmasam da, özellikle dünyadaki gerilimlere karşı duruşunu destekliyorum Trump’ın.


Nato’nun bir vitrin elemanı var her zaman. Kendisine Nato Genel Sekreteri deniyor. Genel Sekreter her zaman Avrupa’daki Nato üyelerinden seçiliyor. Bence sebebi belli: Karanlık planların arkasında olanı gizlemek. Böylece Avrupa’dan biri hep ön planda oluyor ve sanki işler Avrupa’dan da yönetiliyor gibi görünüyor. Tabii yersen…

Nato’nun bir de askeri komuta kumandanı var. O hep ABD’den. Ama onu kimse görmüyor ve bilmiyor. Karanlık yapı bu şekilde karanlık planlarını icra etmeye devam ediyor. Özellikle Kosova müdahalesinden sonra, kendi kurallarını aşan sayısız hamle yaptı Nato. Tehdit olmamasına rağmen, ülkelere saldırdı. Detaylara burada gerek yok. İnsan Hakları’nı ihlal etti. Uluslararası Hukuku hiçe saydı.

Genel Sekreter adeta bir kukla gibi işleri bir ‘suç’ ortaklığında icra etmeye devam ediyor. Stoltenberg’in yerini, Hollandalı Mark Rutte alıyor. Sadece kukla değişecek. ABD güdümlü karanlık planlar, çetenin merkezini Avrupa göstererek gerçekleşmeye devam edecek.

Mark Rutte
Mark Rutte – Nato’nun yeni genel sekreteri

Türkiye’nin Duruşu

Türkiye’nin NATO’dan fikren uzaklaşmasını doğru buluyorum. NATO’nun en son uluslararası hukuk ihlali, Kızıldeniz’deki karışıklık sonrası Yemen’e müdahalesi. Uluslararası Hukuk ihlallerinde, ABD ve Birleşik Krallık genelde zirvededirler.

Diğer yandan Türkiye’nin üyeliği devam ediyor ve Nato için önemli bir askeri güç. Ancak Nato’nun son 25 yılda ortaya koyduğu tablo, içler acısı. Kendi tüzüğüne göre, üyelerden birine saldırı olması durumunda müdahale edebilir. Ancak son 25 yılda herhangi bir tehdit veya saldırı olmadan birçok kez taarruz etti.


Medya

Nato’nun gücü, özellikle kamuoyunda saklanan bir şeydir. Batı Dünyası’nda Nato’nun sansürü geçerlidir. Ana akım medyada, Nato sansüründen geçmeyecek hiçbir metin bulunmaz. Özgür gazeteciliğin olduğunu iddia edenlerin tek bir dayanağı vardır. Nato’nun gerçeklerini ortaya koyan kaynaklar mevcuttur. Ancak ana akımla kıyaslandığında promil seviyesinde kalırlar. Yani insanların onlara ulaşması çok zordur. Dolayısıyla gerçekleri takip eden kamuoyu oluşmaz.

Ne yazık ki bu durum Türkiye için de geçerlidir. Nato üyesi olduğu için, Nato sansürü uygulanır. Sansüründen geçmeyecek içerikler zor yayınlanır. Siz mesela, basın yayın organlarında hiç NATO eleştirisi duydunuz mu? Duyduysanız kaç kere?

Voltaire

Aydınlanma çağının düşünürü Voltaire’e atfedilen bir söz var: ‘Size kimin hükmettiğini öğrenmek istiyorsanız, sadece kimi eleştirme izniniz olmadığını bulun’

Dikkat ederseniz, Nato eleştirisi ya yapılmaz ya da yaptırılmaz. Bu noktadan hareketle, size kimin hükmettiğini bulabilirsiniz. Nato yapısı tabii ki, ABD emperyalizminin sürdürülmesi için bir örgüt. Arkasında ve merkezinde de her zaman ABD var. Gelecekte bu değişmeyecek.

Dünyanın Hali

Dünya öyle bir hale geldi ki, Trump’ın cumhurbaşkanlığını destekler hale geldim. Demokrasinin zaten bir fasarya olduğuna inandığım ve kapitalizm karşısında hiçbir şansının olmadığını bildiğim için ABD’nin demokrasisinin geleceği beni zaten ilgilendirmiyor.

Trump, seçildiğinde Ortadoğu’daki gerilimi derhal durduracağını söyledi. Canlı yayınlarla izlediğimiz Filistin soykırım sahnelerini ben artık izleyemiyorum. ABD’nin göz yumduğu ve doğrudan destek verdiği bir soykırımı durduracağı için Trump’ın cumhurbaşkanı olmasını destekliyorum. Dünyanın ne hale geldiğini düşünün.


Aksi takdirde, 21. yüzyılda daha aylarca Biden yönetiminde soykırımı canlı yayınlarda izlemeye devam edeceğiz.

NATO mu NATÖ mü?