Yunanistan’da iklim krizi: Adalar alarm veriyor, olağanüstü hal ilan edildi!

yunanistan iklim krizi

Bir yandan yangınlar diğer yandan kuraklıkla boğuşan Yunanistan zor günler geçiyor. Ülke genelinde yaşanan ani hava değişiklikleri nedeniyle İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanlığı alarm durumuna geçti. Barajlardaki su krizi nedeniyle olağanüstü hal ilan edildi

Yunanistan’ın bazı bölgelerde aşırı sıcaklıklar yaşanırken, diğer bölgelerde ise şiddetli fırtına nedeniyle sel baskınları meydana geliyor. Birçok yerde hem sıcak hava hem de yıldırım düşmesi nedeniyle çıkan yangınlar, İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanlığı’nın alarm durumuna geçmesine neden oldu.

AB’nin Copernicus uydu izleme sistemi verilerine göre, 21 Temmuz yakın tarihte küresel olarak kaydedilen “en sıcak gün” olarak kayıtlara geçti. Yetkililerin asıl şaşırtan ise son 13 ayın sıcaklığı ile önceki rekorları arasındaki farkın büyüklüğü oldu. Yetkililere göre yeni rekor ihtimali yüzde 92.


Yıldırım düşmesi nedeniyle 39 yangın

yunanistan yangın

Bakanlığın verilerine göre, dün 13.00-17.00’de yıldırım düşmesi nedeniyle 39 noktada yangın çıktı. Taşoz, Kozani, Fokida ve Korint’te yıldırım düşmesi kaynaklı yangın çıkarken, Dedeağaç’ta ise yoğun yağış, dere ve nehirlerin taşmasına neden oldu. Yetkililer, vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı. Korint’te yangına müdahalede bulunan bir itfaiye eri ise yaralandı.

Barajlardaki su seviyesi alarm veriyor

barajlarda kuraklık

Yunanistan’ın başı aşırı sıcaklar sonrası gelen kuraklık ile dertte. Mornos barajında su seviyesi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 azaldı. Girit adasındaki Messara bölgesinde, ciddi su sıkıntı krizi nedeniyle olağanüstü hal ilan edildi. Ülke en yoğun turist sezonuna girerken Leros ve Sifnos adaları zaten olağanüstü hal ile karşı karşıyayken, su rezervleri Naxos, Serifos, Mikonos, Lefkada ve Santorini’de güvenli sınırlarda veya altında.

Yunanistan’ın en sıcak kışının ve kayıtlardaki en erken sıcak hava dalgasının ardından, yetkililer Akdeniz yazının sıcağında ciddi su sıkıntısı riski konusunda alarm veriyor.

Yetkililer, adalara önümüzdeki haftalarda gelecek milyonlarca turiste hazırlanırken, deniz suyunu içme suyuna dönüştürmek de dahil olmak üzere çözümler bulmak için çabalıyor.  Naxos Belediye Başkanı Dimitris Lianos’un CNN’e yaptığı açıklama ülkede yaşananları adeta özetliyor: “Yaşadığımız su sıkıntısının nedeni iklim değişikliği ancak artan turizm talebi zorunu içinden çıkılmaz hale getiriyor. Durum kesinlikle kötü.

Bazı adalar sular altında kalabilir

Bu sene son yılların en sıcak ve kurak haziran ayını yaşayan Yunanistan, deniz suyu seviyesindeki değişim nedeniyle sahillerin gerilemesi, yarımadaların adaya dönüşmesi, bazı adaların sular altında kalması gibi coğrafi değişimlere gebe görünüyor.

yunanistan'da iklim krizi

‘Turizm su krizini tetikliyor’

Atina Ulusal Gözlemevi Başkanı Konstandinos Laguvardos,  Yunanistan’da son yılların en kurak haziran ayının yaşandığı bu yıl, başta doğu ve güney bölgeler olmak üzere ülke genelinde sadece haziranda değil, kıştan bu yana kuraklıkta artış gözlemlendiğini aktardı. Bu nedenle özellikle adalarda su sıkıntısının baş gösterdiğini aktaran Laguvardos, turizm nedeniyle su kullanımının artmasının da buradaki sorunu derinleştirdiğine dikkati çekti.

‘İklim krizi tüm dünyayı etkiliyor’

Laguvardos, iklim krizinin tüm dünyayı etkilediğinin altını çizerek dünya genelinde sıcaklıkların özellikle son 30 yılda hızla arttığını belirtti. Bu sıcaklık artışının doğal bir artış olmadığının altını çizen Laguvardos, bunun temel sebebinin sera gazı salımının artması olduğunu kaydetti. Laguvardos, karbondioksit salımı arttıkça iklim krizinin de büyüyeceğini, Kuzey ve Güney kutuplarındaki buzulların eriyeceğini, deniz suyu seviyelerinin yükseleceğini, olağan dışı hava olaylarının daha sık görüleceğini vurguladı.

“Asfalt ve binalar sıcağı tutuyor”

İklim krizinin artan sıcaklık ve kuraklık nedeniyle en fazla etkilediği alanlardan birinin de tarım olduğunun altını çizen Laguvardos; buğday ve zeytin gibi tarım ürünlerinin yetiştirilmesinde zorluklarla karşılaşılacağını aktardı. Atina Ulusal Gözlemevi Başkanı karbondioksit salımının yüksek olduğu şehirlerde asfalt ve binaların sıcağı daha uzun süre tutması nedeniyle şehirlerdeki sıcaklıkların yüksek olduğuna ve gece sıcaklıklarının bu nedenle düşemediğine dikkati çekti.

kuraklık

Değişen Akdeniz yazı

İklim krizinin günlük yaşamda da ciddi sonuçlarının olacağına işaret eden Laguvardos, “Tüm Akdeniz’de yaz koşulları oldukça zor. Sıcaklıklar yüksek. Uzun çöl sıcakları, orman yangınları yaşanıyor. İspanya’da, Sicilya’da, Yunanistan’da bunları görüyoruz. Akdeniz yazı değişim geçiriyor. Deniz ve güneşin içinde var olduğu güzel hava tablosu değişiyor” dedi. Konstandinos Laguvardos, tüm Akdeniz ülkelerinin bu değişimleri dikkate alması gerektiği uyarısında bulunarak iklimdeki değişim yüzünden turizm sezonunda da farklılaşma oluşabileceğini ifade etti.

İklim krizine karşı önlem

Atina Ulusal Gözlemevi Başkanı Laguvardos, “Bunun gelecek nesilleri de etkileyen önemli bir sorun olduğunun farkına varmalıyız. En azından sıcaklık artışını frenleyebilmek adına bir an evvel önlem almalıyız çünkü iklim krizi bizden daha hızlı hareket ediyor” diye konuştu. Enerji kullanımının sınırlandırılmasının karbondioksit salımını azaltmak için önemli olduğunu vurgulayan Laguvardos, vatandaşların da hükümetlere yenilenebilir enerji kullanımı için baskı yapmasını önerdi.


İklim değişikliği hızında son 30 yılda yaşanan artış

Güney Kaliforniya Üniversitesinden doğal afetler uzmanı Prof. Dr. Kostas Sinolakis de yaklaşık 30 yıldır dünyanın gündeminde olan iklim değişikliğinin aslında daha önceleri de hep var olduğunu ancak değişimin daha yavaş işlediğini kaydetti. Son yıllarda sıcaklıklarda gözlemlenen değişimin sürat kazandığını ifade eden Sinolakis, buna bağlı olarak olağan dışı iklim olaylarının da son 25 yılda daha sık yaşandığına işaret etti.

selanik koroneia
Yunanistan’ın kuzeyindeki Selanik yakınlarında Koroneia Gölü çevresinde binlerce balık öldü. Yüksek balık ölüm oranları büyük ölçüde kuraklıktan ve sudaki keskin düşüşten kaynaklanıyor.

Kostas Sinolakis, ilk ölçümlerin 1950’lerde yapıldığını ve1970’lerden bu yana karbondioksit salımında sürekli artış gözlemlendiğini belirterek bu artışın sonuçlarının 1990’lara kadar tam olarak kavranamadığına işaret etti. İlk başlarda bu hava olaylarını iklim krizi ile ilişkilendirmenin uzmanlar için zor olduğunu zira bu olayların 100 yıl önce de yaşandığını belirten Sinolakis, son 5 yıldır bu hava olaylarının hiç olmadığı kadar sık yaşanmasının iklim kriziyle net bir şekilde bağdaştırılmasına neden olduğunu ifade etti.

Sinolakis, Yunanistan’da da bu bağlamda, son 3 yılda “yüzyılın sel felaketi” olarak nitelendirilebilecek iki büyük sel yaşanmasına, büyük orman yangınlarının genellikle temmuz ve sonrasında yaşanmasına rağmen son yıllarda haziranda 3 büyük orman yangını görülmesine ve uzun süreli çöl sıcaklıklarının eskiden olduğu gibi temmuzda değil haziranda başlamasına dikkati çekerek bunları iklim krizinin net sonuçları arasında sıraladı.

Bu durumun eskiye dönmesinin çok zor olduğunu belirten Sinolakis, iklim krizinin geleceği için “İnsanlık olarak karbondioksit salımını azaltmayı başarabilirsek ve Paris Anlaşması’nın öngördüğü gibi 1950’de dünya sıcaklık ortalamasında sadece 1,5 derecelik bir değişimi başarabilirsek çok kötü senaryolardan kaçınabiliriz ancak şimdi gördüğümüz büyük seller, yangınlar, deniz suyu seviyesinin yükselmesi ortadan kalkmayacak. Her şeyi doğru yapar gaz salımını azaltabilirsek belki 22’inci yüzyılda iklim krizi öncesi şartlara dönebiliriz” dedi.

yunanistan'da iklim krizi

Yüzyılda birden, yılda bire düştü

Sinolakis, iklim krizi öncesinde “yüzyılda bir” yaşanan deniz kaynaklı olağan dışı iklim olaylarının 2100’lü yıllarda en az “yılda bir” yaşanmaya başlayacağı tahminini dile getirdi.

Deniz suyunun yükselmesi

İklim krizinin denizlerdeki etkisi üzerine özel çalışmaları olan Sinolakis, iklim krizinin denizlerdeki en büyük etkilerinden birinin de deniz suyunun yükselmesi olacağını vurguladı.Doğal afetler uzmanı Sinolakis, deniz suyu seviyesinin sığ kesimlerde yükselmesi halinde denizin karaya gireceği alanın derin sulardakine göre daha çok olacağını belirterek “Yüzmeyi daha çok sevdiğimiz sığ ve ince kumlu plajlarda deniz suyu seviyesinin yarım metre yükselmesi halinde plaj genişliğinden 50 metre kaybedilecek” dedi. Akdeniz’deki çoğu plajın 50 metrenin altında genişliğe sahip olduğuna dikkati çeken Sinolakis, 2050’ye kadar birçok sahilin büyük oranda sular altına kalacağını ifade etti.

Kıyı erozyonu

kırı erozyonu

Kostas Sinolakis, kıyı erozyonunun da bir başka önemli sorun olduğuna işaret ederek “Ne kadar çok şiddetli ve daha uzun günler süren sağanak yağışlarımız olursa bu denizlerin karalara doğru daha çok ilerleyeceği ve daha çok kıyı erozyonu yaşanacağı anlamına gelir. Sahillerimiz hem denizlerdeki su seviyesinin yükselmesi hem de kıyı erozyonu nedeniyle sular altında kalacak” diye konuştu. Bu değişimlere karşı projeler geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Sinolakis, “Sahil kıyısındaki şehirleri denizden korumak için şehrin kıyısına kayalarla sağlamlaştırılmış duvarlar inşa edebiliriz. Deniz kıyısına inşa edilmiş evlerin de taşınması gerekecek çünkü bir noktada bu evler dalgalara teslim olacak. Amerika’da ve Türkiye’de uygulanan, denizin derinliklerinden kumun alınarak sahile takviye edilmesi gibi başka çözümler de var” dedi.

Sinolakis, sahillere kum takviyesi yapılmasının iklim krizinin ilk evrelerinde işe yaradığını ancak su seviyesi yükseldikçe bunun zorlaştığını kaydetti. Yerleşim birimleri ve hatta sahillere yakın fabrikalar için ciddi önlemler alınması gerektiğini belirten Sinolakis, “Örneğin İstanbul. Deniz seviyesi yükselirse ne yapacağız? İstanbul’daki tüm sahil kesimi yükseltilmeli ki denize yakın olan yol ve diğer ne varsa korunabilsin.” ifadelerini kullandı.

İklim krizinin maliyeti

Kostas Sinolakis, tüm bu önlemlerin çok yüksek maliyetleri olduğuna dikkati çekerek her metrekare sahil alanının Yunanistan’a yaklaşık günde 10 euro gelir sağladığını belirtti. Avrupa Birliği’nin (AB) araştırmalarına göre Akdeniz’de 1990’dan 2022’ye kadar yaklaşık 780 kilometrekarelik sahil alanının kaybolduğunu aktaran Sinolakis, bunun yaklaşık 250 kilometrekaresinin Yunanistan’a, 150 kilometrekaresinin ise Türkiye’ye ait olduğunu ifade etti.

Durumu özeti Delos Adası

Delos Adası

Sinolakis, deniz seviyesindeki yükselme ile bazı adaların zamanla su altında kalacağını ve bazı yarımadaların ise adaya dönüşeceğini belirterek Ege’deki Delos Adası’nı bu değişime örnek gösterdi. Merkezi neredeyse deniz seviyesinde olan ve bazı sahilleri daha şimdiden sular altında kalan Delos Adası’nın 20-30 yıl içerisinde hem su seviyesinin yükselmesi hem de kıyı erozyonu nedeniyle sular altında kalabileceğini kaydetti. Sinolakis, başkent Atina’nın plajlarıyla tanınan Vuliagmenis Yarımadası’nda ise sahilin bir bölgede çok daraldığını, kum takviyesi yapılmazsa bu kesimin yok olacağını ve buranın 2050’ye kadar bir adaya dönüşeceğini ifade etti.

Göllerdeki su seviyesi düşüyor

İklim krizinin bir başka sonucunun ise göllerdeki su seviyesinin düşmesi olduğunu belirten Sinolakis, bunun nedenini ise yağışlardaki azalmaya ve yükselen hava sıcaklıklarıyla artan buharlaşma miktarı olarak açıkladı. Kostas Sinolakis, sıcaklıktaki her bir derecelik artışın göllerdeki buharlaşmayı yüzde 7 artırdığını aktardı. AB araştırmalarına göre, Akdeniz’in dünyanın geri kalanından yüzden 20 daha hızlı ısındığını kaydeden Sinolakis, buna neden olarak ise Akdeniz’in küçük ve kapalı bir deniz olması ve okyanusların aksine çok fazla derinliğe sahip olmamasını gösterdi.


Kaynaklar: AA, CNN, Euronews

Uzayda şemsiye görevi görecek güneş kalkanı iklim krizini çözer mi?


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.